"Sezgin, dünyaya zengin bir miras bıraktı"
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Dere, Prof. Dr. Fuat Sezgin'in sadece Türkiye'ye ve İslam dünyasına değil, dünyaya zengin bir miras bıraktığını belirterek, "İslam araştırmaları ve bilim tarihi araştırmaları konusunda dünyada herkesin tanıdığı bir isim oldu.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Dere, Prof. Dr. Fuat Sezgin'in sadece Türkiye'ye ve İslam dünyasına değil, dünyaya zengin bir miras bıraktığını belirterek, "İslam araştırmaları ve bilim tarihi araştırmaları konusunda dünyada herkesin tanıdığı bir isim oldu." dedi.
Türkiye Maarif Vakfınca organize edilen 7. Ülke Direktörleri Toplantısı kapsamında düzenlenen "İslam Bilim Tarihi ve Fuat Sezgin" panelinde Dere, Sezgin'in bir asırlık ömrünün her gününü verimli bir şekilde doldurduğunu anlattı.
Sezgin'in dünya çapında bir araştırmacı olarak haklı bir şöhrete sahip olduğunu dile getiren Dere, "Fuat Sezgin sadece Türkiye'ye ve İslam dünyasına değil, dünyaya zengin bir miras bıraktı. İslam araştırmaları ve bilim tarihi araştırmaları konusunda dünyada herkesin tanıdığı bir isim oldu." diye konuştu.
Sezgin'in öğrencilik hayatından itibaren Türkiye'nin yükseköğrenim ve araştırma konularındaki tarihinin de canlı bir şahidi olduğunu, sadece alanıyla ilgili somut çalışma ve eserler ortaya koymadığına işaret eden Dere, şöyle devam etti:
" 'Kendi insanım' dediği İslam coğrafyasının bireylerine, onların dünya medeniyetinin neresinde olduklarını anlatan, bu medeniyete ne gibi katkılar sağladıklarını gösteren ve bununla bir öz güveni yeniden kazanmalarını temin etmeye çalışan bir boyutu vardı. O yönüyle Fuat Sezgin hocamız yalnızca dünya çapında bilinen, Türkiye'nin gururu verimli bir ilim insanı değil, aynı zamanda bu coğrafyaya yeniden bir dinamizm vermek ve harekete geçirmek isteyen, onun tarihteki değerini ve kıymetini anlatmak isteyen ve bu konuda dünya genelindeki bir takım yanlış anlaşılmaları düzeltme çabasında olmuştur."
Sezgin'in ismiyle, çalışmalarıyla ve bazı konulardaki yaklaşımlarıyla teori olarak kendi ismine mal edilmiş değerlerin, düşüncelerin temsilcisi olduğunu belirten Dere, "Hocamızın bu çalışmaları ve gayreti gelecek nesillere hazırlamış olduğu bu ilim yolu, hepimizin sahip çıkması gereken bir yol ve çabadır." dedi.
Dere, "Hocamız, İslam coğrafyalarının farklı ilim dallarında dini gelenek yanında bir takım tecrübe-i ilim dallarında matematikten astronomiye, tıbba, eczacılığa ve zoolojiye kadar bu coğrafyada üretilen bilgilerin ve bir takım kültürlerarası ilişkilerin neler olduğuna dair alanları dünya kütüphanelerindeki mevcut olan binlerce eseri görmek, kayıtları, indeksleri ve katalogları incelemek suretiyle somuttan hareket ederek Müslüman coğrafyanın erken dönemden itibaren bilginin hangi alanlarıyla ilgilendiğini ve bunların somut örneklerini bizlere göstermeye çalışmıştır." ifadelerini kullandı.
"Tarihe bir medeniyet zaviyesinden bakmaktadır"
Sezgin'in ömrünü ve bütün çalışmalarını aktaran 17 ciltlik bir İslam Kitabiyat Tarihi adlı bir eseri olduğunu anımsatan Dere, şunları kaydetti:
"Bu esere baktığımızda, İslam'ın bir medeniyet olduğunu, 'İslam' dendiğinde sadece dini ilimlerin anlaşılamayacağını, ecdadımızın tıbbından eczacılığına, felsefesine, matematiğine pek çok ilim dallarında uğraştıklarını ve daha da önemlisi Avrupa'nın aydınlatmasına ve rönesansına onları uyandıran, teşvik eden bir düzeye getirdiklerini hocamız bize göstermektedir. Bu bakımdan son derece önemlidir. Hocamız tarihe bir medeniyet zaviyesinden bakmaktadır. Müslüman coğrafyayı insanlık tarihinin ve medeniyet geleneğinin vazgeçilmez bir parçası olarak görmektedir. Bunu hem bir hak hem de bir hakkaniyetin ifadesi olarak düzeltmeye çalışmaktadır. Müslüman coğrafyaya tarihlerindeki bu başarıyı, öz güven ve çalışmayı tekrar etme öz güvenini yerleştirmeye çalışmaktadır."
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Hansu da Sezgin'in hayatını ve aldığı eğitimi anlattı.
Sezgin'in üniversite birinci sınıftan itibaren şarkiyat için gerekli olan Arapça, Farsça, Latince, Yunanca gibi temel dilleri öğrenmeye başladığını belirten Hansu, daha sonra bunlara modern Batı dillerini de ekleyerek 27 dile kadar çıkardığının söylendiğini kaydetti.
Hansu, Sezgin'in Türkiye'de tefsir, hadis, temel İslam bilimleri çalıştığını, yazma eserleri tanıdığı ve 1960'ta akademik çalışmalarını tamamladığını aktardı.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Türk-İslam Düşünce Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Kaya ise Sezgin'in bilim tarihine katkılarıyla eserlerinin anlam ve önemine ilişkin bir konuşma yaptı.