Sık Rastlanan Kadın Hastalıklarının Düzenli Takibi Gerekiyor
En sık rastlanan kadın hastalıkları olan vajinal akıntı, cinsel fonksiyon bozuklukları, kısırlık, adet düzensizliği ve pelvik ağrı kadınları zor durumda bırakabiliyor.
Kadınların yaşam kalitesini düşüren bu hastalıklar, erken teşhiş ve düzenli jinekoloji muayenesi ile kontrol altına alınarak, etkisiz hale getirilebiliyor. Emsey Hospital'dan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Esra Can Çetin konuyla ilgili görüşlerini paylaşarak, kadınları bilgilendiriyor.
Vajinal akıntı, kadınların en sık yakındığı şikayetlerin başında geliyor
Kadın doğum polikliniklerindeki hasta başvurularında birinci sırayı alan vajinal akıntı, genellikle altında yatan bir hastalığa işaret eder ancak normal, fizyolojiye bağlı akıntılar da görülebilir. Yani her akıntı bir hastalığa işaret etmez.
Adet döngüsünün belli dönemlerinde, şeffaf, kokusuz, herhangi bir yakınmaya yol açmayan akıntı doğaldır. Bu tür akıntılar hormonların etkisiyle oluşur ve kendiliğinden geçer. Vajinal akıntıda ilk akla gelen etken enfeksiyon oluşturan mikroplardır. Daha az oranda rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanallarının kanserleri de söz konusu olabilir.
Cinsel fonksiyon bozuklukları, ağrı ile kendini ele veriyor
Bu tür sıkıntıları olan kadınlar doktora genellikle ağrı şikayeti ile başvurur. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları hastaların anatomik problemleri olup olmadığını inceler. Muayenede cinsel ilişki sırasında oluşan fizyolojik değişiklikler anlatılır. Patolojik bir sorun, endometriozis, ağrıya neden olan miyom ya da geçirilmiş bir doğum sonrası vajinal yara dokusu, cinsel ilişki sırasında ağrı yapabilir. Bunlar ayırt edildikten sonra eğer anatomik bir neden bulunamazsa, hastalar psikiyatri uzmanlarına yönlendirilir.
Kısırlık teşhisi için, Prolaktin ve TSH hormonları inceleniyor
Kadınların gebe kalabilmesi için yeterli sperm olması, rahim ağzının spermlere uygun olması, rahmin içinde ciddi anomalilerin olmaması gerekir. En azından bir kanal açık ve görevini yapıyor olmalıdır. Yumurtalıklarda her ay yumurtlama olmalı ve karın içinde bir takım yapışıklıklar olmamalıdır.
Kadınların yumurtalıklarının etkin olup olmadığını anlamak için, adetin üçüncü gününde FSH, LH, E2 hormonlarına ve yine gebeliğe etkili olabilecek Prolaktin ve TSH hormonlarına bakılması uygundur. FSH'nin normalde 10'dan daha düşük olması gereklidir, 10-15 arasında gebelik şansında zayıflama, 15'in üzerinde ise çok ciddi bir zayıflama olur.
Adet düzensizliği, Amenore gibi hiç adet görememeyle sonuçlanabiliyor
Ortalama 28 gün olan adet döngüsünün, 26-32 günden farklı sürelerde olması adet düzensizliği olarak nitelendirilir. Kadınlardaki adet düzensizlikleri sık adet görme (15-20 günde bir), seyrek adet görme (2-3 ayda bir), adet miktarının çok az olması şeklinde sınıflandırılır. Adet düzensizliği her zaman patolojik değildir.
Doğum kontrol hapı ve benzeri ilaç kullanan kadınların adet miktarı azalır. Bazı özel hormonlu spirallerle de adet miktarı azalabilir. Bunun dışındaki dönemlerde, adet miktarının azalması nadiren olur. Adet düzensizliklerinin en ileri boyutu Amenore'de hiç adet görememe söz konusudur. Eğer bir genç kız 15-16 yaşına gelmiş ve hala adet görememişse, mutlaka sebepleri araştırılmalıdır.
Pelvik ağrı, fonksiyonel yetersizliğe neden oluyor
Basit gibi görülen bazı ağrılar kimi zaman son derece kompleks olabilir. Bu da tedavide güçlük oluşturur. Kadınların büyük çoğunluğunda, göbek altındaki bölgede görülen ve uzun süre geçmeyen pelvik ağrı bu tür ağrılardandır.
Kronik pelvik ağrı, tedavi gerektiren ve fonksiyonel yetersizliğe neden olan, en az 6 ay süren göbek altındaki ağrı olarak ifade edilir. Bu ağrının jinekolojik, ürolojik, gastrointestinal (bağırsak sistemi), kas ve iskelet sisteminden kaynaklanan ya da sinirsel nedenleri olabilir. Bu hastalıklarla ilgili ayırıcı tanı gerekir.