Şırnaklı Öğrenciler 'Kızlar Okusun Diye' İstanbul'da
ŞIRNAK Uludere'ye bağlı Ortasu köyünde öğretmen Ramazan Teker'in gayretleri sonucu kurulan tiyatro ekibi, bu kez oyunlarını İstanbul'da sahneledi.
ŞIRNAK Uludere'ye bağlı Ortasu köyünde öğretmen Ramazan Teker'in gayretleri sonucu kurulan tiyatro ekibi, bu kez oyunlarını İstanbul'da sahneledi. 'Gül ve Dikenler' isimli oyunu Kadir Has Üniversitesi davetiyle sahneye koyan 13 öğrenci, salondan büyük alkış aldı.
Memleketi Denizli'den Uludere'deki Ortasu Ortaokulu'na atanan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Ramazan Teker, ortaokul yıllarından bu yana hayali olan tiyatro oyunculuğunu öğrencileriyle gerçekleştirdi. 7 ve 8'inci sınıf öğrencilerinden 13 kişilik bir tiyatro ekibi kuran Teker, derslerden arta kalan zamanlarda öğrencilerine tiyatro eğitimi verdi. Öğrenciler kısa süre içinde 'Geçmişten Günümüze Bilim İnsanlarımız' başlıklı videolarıyla sosyal medyada dikkat çekti.
Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz'in hayat hikayesinin canlandırılmasının ardından öğrenciler Rektör Durukanoğlu Feyiz tarafından İstanbul'a davet edildi. Öğrenciler, kırsal kesimde kız çocuklarının okutulması konusunu sahneye taşıyan 'Gül ve Dikenleri' isimli oyunu Kadir Has Üniversitesi'nde sahneye taşıma fırsatı yakaladı.
"ÖĞRENCİLERLE GURUR DUYDUM"
Hayat hikayesinin anlatıldığı videoyu Twitter'da gördüğünü ve çok etkilendiğini söyleyen Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz, "Ramazan Öğretmen öğrencilerine rol model olabilecek bilim insanlarının isimlerini vermiş. Öğrenciler bu bilim insanlarının hayat hikayelerini tiyatro oyunu halinde anlatmışlar. Bu isimlerden bir tanesi bendim. Bütün hikaye Kezban adlı öğrencimizle başladı. Kezban'ın benim hayat hikayemi canlandırdığı tiyatro oyunu Twitter sayfama düşünce müthiş bir mutluluk duygusuna kapıldım. Önce Şırnak'a gitmeyi düşündüm. Sonra 'O öğrencileri buraya getirelim' dedim. Üniversiteye geldiler ve müthiş bir oyun sergilediler. Hepsiyle gurur duyuyorum. Gerçekten çok mutluyum" dedi.
"İNSANA DOKUNMAK BAMBAŞKA DUYGU"
Bir insanın hayatına dokunmanın farklı bir duygu olduğunu anlatan Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz, "Bir sürü iş yapıyoruz ve hayatımızda birçok başarı var. Ama insana dokunmak başka bir şey. Başka birisi senin hayatını ve çabalarını örnek alıyorsa bunun mutluluğu bambaşka bir şey. O mutluluğu bana Kezban hissettirdi. Ne yazık ki 21. yüzyılda hala kız çocuklarımızı okutmak için programlar düzenlemek zorundayız. Hala bu konuda duyarlılık yaratmaya çalışıyoruz. Bizim böyle programlar yapmamız için kaçıncı yüzyılı beklememiz gerekiyor?" diye konuştu.
Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz'in hayatını canlandırmaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyleyen Kezban Encü ise, "Hocamızın ismini duyduğum anda güzel bir hayatı olduğunu anladım. Sondan hocamın hayatını canlandırmak istedim" dedi.
"ÖĞRETMENİN GÖREVİ ÖĞRENCİLERİN UFKUNU AÇMAK"
Ramazan Teker 'Geçmişten Günümüze Bilim İnsanları' projelerinin ortaya çıkış hikayesini şu sözlerle anlattı:
"Hikaye, 7'nci sınıfta okutulan bir konumuz üzerine başladı. Günümüzde çalışmaları olan bilim insanları Canan Dağdeviren, Bilge Demirköz, Mete Atatüre, Aziz Sancar var. Görmek, dokunmak, hayal etmek üzerindeki dengeyi sağlamaya çalıştık. Dönemin bilim insanları öğrencilerimize ışık olsunlar istedik. Önümüzde Mardin'in bir köyünde dünyaya gelen bir Aziz Sancar var. Biz de Şırnak'ın bir köyü olarak bağlantı kurmak istedik. Buradan yola çıktık ve beklediğimden daha iyi şeyler ortaya çıktı. Kız çocuklarının hayatına nasıl dokunabiliriz? Bunun hesabını yapıyoruz. Onların ufkunu nasıl açarsak, nasıl ayakta durabilecekleri adına en ufak bir kıvılcım verirsek onlara bu bizim için yeterli olacaktır. Öğretmenin tek yapması gereken şey bir bilgiyi öğrencilerine empoze etmek değildir. Onlara ayrı bir ufuk açmaktır. Ben ideal olarak kendime bunu aldım."
"SAHNE BULUP OYUNUMUZU YILMADAN SERGİLİYORUZ"
Teker, tiyatro topluluğunun ardından köyde ve ailelerde değişen algı hakkında ise, "Bu oyunların ardından bir veli çocuğu hakkında 'herhalde başaracak' demeye başladı. Bu hem onun hem de bizim için büyük bir başarıdır. Sadece bu fikir bile hem öğrencilerin hem de veliye geçse bizim için çok şeydir. Öğrenci bilgilerinin üzerine koya koya ilerleyecek. Bunu onlara kazandırmak biz öğretmenler için iş değil. Bu nedenle hem veliler, hem öğrenciler hem de okulumuzdan çok olumlu dönüşler aldık. Bu da bizim için şevk oluyor. Yani yan köylere, ilçeye oyun oynamak için gidiyoruz. Bu bizim için büyük bir başarı. Okulumuzda sahne olmamasına rağmen yılmıyoruz. Sahne olan yeri bulup oyunumuzu sergiliyoruz" ifadelerini kullandı.
3 yıl önce öğretmen olarak Denizli'den Şırnak'a atanan Ramazan Teker, önyargılara dikkat çekerek, "Şırnak'a gitmek zor olmuştu. Babam 'git dene, olmazsa dönersin' dedi. Ama şimdi ara tatillerde bile Denizli'ye dönmek istemiyorum. Orayı artık evim gibi görüyorum. Kafadaki önyargı gidip o ortamı görmeden gitmiyor. Olayı yerinde yaşamak önemli. Ben de 'iyi ki bunu yapmışım' diyorum" ifadelerini kullandı.
Tiyatro topluluğunda yer alan öğrencilerden Sevgi Encü, "İlk zamanlar tiyatro topluluğuna gireceğimi hiç düşünmüyordum. Sonradan 'ben bunu yapabilirim' dedim ve yaptım. Şu an çok mutluyum. Arkadaşlarımla olmak çok güzel. Buraya gelmek, onlarla aynı duyguları paylaşmaktan dolayı çok mutluyum" dedi. İlk defa İstanbul'a geldiğini söyleyen Kevser Encü ise, "Burada olmak çok güzel bir duygu. Aileleri okumalarını istemiyorsa bile çocuklar bence onları dinlememeliler. Her şeye rağmen okumalılar" diye konuştu.
'Tiyatro deyince aklıma Ramazan hocam geliyor' diyen Ela Encü ise "İlk defa bir tiyatro topluluğunda yer alıyorum. Bence bu çok güzel ve gurur verici bir duygu. İnsan kendi başarısını ortaya koyuyor. Biz bu tiyatroyu oyununu büyük çabalar sonucunda sahnelemeyi başardık" dedi.
Tiyatro ekibinin kırsal kesimde kız çocuklarının okutulması, erken yaşta evlendirilmemesi gibi konularda toplumsal mesaj içeren 'Asla, asla deme' ve 'Gül ve Dikenleri' adlı oyunları bulunuyor. Oyunlar sahnelendikleri ilçe merkezi ve çevre köylerdeki okullarda büyük ilgi görüyor. Aralarında tiyatroyu televizyondan öğrenenlerin de bulunduğu öğrenciler, yaşadıkları köyden seslerini sahneledikleri oyunlarla duyuracak olmanın mutluluğunu yaşıyor. - İstanbul