Siyaset Bilimcisi Resul Ümit, Son AB Raporunu Analiz Etti
Siyaset bilimcisi ve araştırma görevlisi Resul Ümit, AB’nin Türkiye Raporunun içeriğinin basın açıklaması gibi olmadığını belirterek, "AB’nin raporu değil, basın özeti kötü" dedi.
Siyaset bilimcisi ve araştırma görevlisi Resul Ümit, AB'nin Türkiye Raporunun içeriğinin basın açıklaması gibi olmadığını belirterek, "AB'nin raporu değil, basın özeti kötü" dedi.
AB'nin Nisan ayında yayımladığı rapor, ajanslara "bugüne kadarki en sert ve en eleştirel Türkiye değerlendirmesi" olarak duyurulmasının gerçekleri yansıtmadığını belirten siyaset bilimcisi ve İsviçre Lunzern Üniversitesi araştırma görevlisi Resul Ümit, AB'nin yayınladığı Türkiye raporu ile basına özet olarak sunduğu özet arasında çarpıcı farklılıkların olduğu söyledi.
Luzern Üniversitesi'nde İHA'nın sorularını yanıtlayan Resul Ümit, AB'nin Türkiye 2018 raporunu şöyle özetledi:
"Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun hazırladığı Türkiye (İlerleme) Raporları'nın tam metinleri ve bu metinlere eşlik eden basın özetleri arasında önemli farklılıklar var. Tam metinlerdeki olumlu/olumsuz ton yıllar içinde pek değişmez iken, basın özetlerinde büyük dalgalanmalar göze çarpıyor. Komisyon, AB'ye katılmaya aday ülkelerdeki üyelik ile ilgili gelişmeleri hazırladığı yıllık raporlarla değerlendiriyor. Önceleri İlerleme Raporları adı verilen bu belgeler, şimdilerde aday ülkelerin adlarıyla isimlendiriliyor. Örneğin, Komisyon en son 17 Nisan'da 111 sayfalık 'Türkiye 2018 Raporu' yayımladı. Bu raporların yayımlandığı gün, komisyon ayrıca değerlendirmelerin bir özetini basın bildirisi olarak yayımlıyor. Bu özetler raporlara göre çok daha kısa metinlerden oluşuyor. Örneğin, Türkiye üzerine 17 Nisan'da yayımlanan raporun özeti sadece 5 sayfadan ibaret. 2018 Raporu, hem Türkiye hem de dünya basınında 'en olumsuz rapor' şeklinde yer aldı. Bu haberlerin doğruluk payını araştırmak için, müzakerelerin başladığı yıl olan 2005'ten beri yayımlanan rapor ve özetleri, akademik araştırmalarımda da kullandığım bir sayısal metin analizi yöntemi olan duygu analizi metoduyla inceledim. Analizin en ilgi çekici sonucu, raporların tam metinleri ve özetleri arasındaki duygusal farklılıklar olarak öne çıkıyor. Aşağıdaki grafikte de açıkça görüldüğü üzere, raporlardaki ton 2005-2018 arasında pek değişmezken, basın özetlerinde buna göreceli olarak büyük dalgalanmalar var."
"Basına yansıyan bölümde olumsuzlukların ön plana çıkarılmasında duygusal yaklaşımlar var"
Türkiye raporunun basına yansıyan bölümünde olumsuzlukların ön plana çıkarılmasının ardında duygusal yaklaşımların olduğunu, Türkiye ile batı arasında yaşanan olumsuzlukların olduğunu söyleyen Resul Ümit, "Yapılacak analizin temelinde, incelemek istediğimiz bir metindeki kelimeleri otomatik olarak belirli duygu kategorileriyle eşleştirmek yatıyor. Kanada'da sosyal bilimciler tarafından geliştirilen NRC Kelime-Duygu Eşleşmesi Sözlüğü'nü kullanarak, Komisyon'un yayımladığı İngilizce metinleri (5'i olumlu 5'i olumsuz olmak üzere) toplamda 10 kategoride incelemek mümkün.
Örneğin, 2005 yılından beri yayımlanan raporlara baktığımızda, tam metinlerin ortalama yüzde 6.5 civarında negatif anlam yüklü kelimelerden oluşurken, yüzde 14.1'inin pozitif anlam yüklü kelimelerden oluştuğunu görüyoruz.
Negatif anlam yüklü kelimelerin oranı 2018 yılı ile en yüksek seviyesi olan yüzde 7.1'e ulaşmış (en düşük seviyesini ise yüzde 6.1 ile 2007 yılında görmüş), doğru. Ancak oran, negatif kelime ortalamasına oldukça yakın bir oran. Böylesine küçük (0.6 puanlık bir artış içeren) değişimler hemen her yıl ortaya çıkabilir.
Buna karşın, basın bültenlerindeki dalgalanmalar ise çok daha büyük oran farklılıkları içeriyor. Özet metinlerin ortalama yüzde 5.1'i negatif kelimelerden oluşurken, bu oran 2014'te yüzde 2.1 ile dip noktasına inmiş ancak 2018'de yüzde 8.5 olarak gerçekleşmiş. Burada 3 rapor öncesine oranla (2017'de rapor yayımlanmadığını hatırlatalım) 4 kat daha fazla bir negatiflikten bahsediyoruz.
Basında çıkan "en olumsuz rapor" şeklindeki haberlerin, raporların tam metni yerine özetlere dayandığını tahmin etmek zor değil" diye konuştu.
"Raporun özetinde siyasi mesajlar ön plana tutuluyor"
Yayınlanan basın özetindeki farklılıkların daha fazla siyasi mesaj verici özelliğinin olduğuna dikkat çeken Ümit, şunları kaydetti:
"Bu farklılıkların bir çok sebebi olabilir. İlk akla gelenlerden biri, Komisyon'un basın özetlerini siyasi mesaj aracı olarak kullanıyor olabileceğidir.
İlerleme raporları, siyasiden daha çok bürokratik, teknik, ya da hukuki gibi terimlerle nitelenebilecek belgelerdir. Ancak bu hacimli raporların (2005-2018 arasında yayımlanan Türkiye Raporları ortalama 102 sayfadan oluşuyor) çok az kişi tarafından okunduğu söylersek fazla da bir risk almış olmayız.
Belki de daha önemlisi, raporlar yayınlandıktan kısa süre sonra haberlerini yazma durumunda olan gazetecilerin tam metinleri okumalarını beklemek zor. Zaten, tam da bu yüzden ayrıca basın özetleri yayımlanıyor. Bu kısa metinler (ortalama 3,5 sayfa), siyaseti basından takip eden kamuoyuna raporların nasıl yansıyacağını da belirlemiş oluyor.
Dolayısıyla, basın özetleri, raporların bürokratik doğasının dışına çıkıp, basın yoluyla bir mesaj verme yöntemine dönebilir. Ancak şunu da eklemeliyiz ki, bu siyasi mesaj, her zaman raporlardan daha negatif de değil. Aksine, yukarıdaki grafikte de görüldüğü üzere, basın özetleri çoğu zaman raporların tam metninden daha çok pozitif ve daha az negatif.
Rapordan daha az negatif kelime içeren basın özeti trendinin 2015 sonrasında son bulduğunu görüyoruz. Belki de asıl değişen şey ve asıl sorgulanması gereken şey bu: Komisyon'un Türkiye'ye olan siyasi yaklaşımında bir değişim mi var? Bunu irdelemekte fayda var. Yaşanılanlar da bunu gösteriyor." - LUZERN