Soma'da 301 Madencinin Can Verdiği 45 Sanıklı Davada, Sekizinci Duruşma
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 45 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'de bugün görülen sekizici duruşmasına mağdurların avukatlarından Selçuk Kozağaçlı'nın ifadeleri damgasını vurdu.
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 45 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'de bugün görülen sekizici duruşmasına mağdurların avukatlarından Selçuk Kozağaçlı'nın ifadeleri damgasını vurdu. Sorgulanan sanıkların facianın olduğu madende yangın olmadığı söylediklerini belirten Kozağaçlı, "Park Enerji, daha önce aldığı ihaleyi, 'Bu madende yangın var' diye Türkiye Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye (TKİ) iade etti. Aynı madeni, Soma Madenleri A.Ş. aldı. Tek düşündükleri fazla para kazanmaktı" dedi.
8 tutuklu sanığın cezaevi ring aracıyla getirildiği duruşmaya, tutuksuz yargılanan 37 sanıktan ise 28'i katıldı. Duruşmaya, madenci yakınları ise ilk günlerdeki gibi ilgi göstermedi. Salonda yer yer boşluklar olması dikkati çekti. Saat 09.15'te sanıklar, duruşma salonuna getirilirken, ölen madenci yakınlarından biri "Evlatlarımızı yaktınız. Allah da sizin evlatlarınızı yaksın" diye bağırdı. Salonda tekrar sükunetin sağlanmasının ardından mahkeme hakimi Aytaç Ballı, sanıkların adli sicil kayıtlarını okudu. Adli sicilde Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru ile İşletme Müdürü Akın Çelik'in TCK'nın 'tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu birden çok kişinin ölümüne neden olma' hükmünü içeren 455/2. maddesinden 1695'er lira para cezası aldıkları belirtti. Hakim Ballı, daha sonra mağdurlar ve avukatlarının isimlerini tek tek okumaya başladı.
Ancak, bunun 1 saat kadar sürmesi üzerine mağdur yakınlarından bazıları "Biraz dinlenin hakim bey" dedi. Ancak, Hakim Ballı, isimleri okumayı sürdürdü. İsimlerin okunmasının ardında Hakim Ballı, duruşmada çapraz sorguya, zabıtların toplanamaması nedeniyle geçilemediğini söyledi.
Sanık avukatları, ODTÜ'nün kömür ocaklarının yanmasıyla ilgili bir makalesini mahkemeye sundu. Avukatları, tutuklu sanıkların tahliyelerini istedi.
Bu arada mahkeme Başkanı Ballı, Celal Bayar Üniversitesi ile Ege Linyit İşletmeleri A.Ş.'den var olduğu söylenen madenciler için eğitim protokolünün yapılıp, yapılmadığının sorulmasına karar verdi.
"BAKANLIK BÜROKRATLARI DA MAHKEMEYE GETİRİLSİN"
Manisa Barosu eski Başkanı Zeynel Balkız, mahkeme başkanından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bürokratlarının Danıştay kararı sonrası mahkeme getirilmeleri konusunda yazı yazılması istedi. Mağdur avukatlarından Serhan Özbek de Türkiye Barolar Birliği'nin hazırladığı 136 sayfalık kaza raporunun sistem ve temel mevzuata göre yapıldığını belirtip, raporu mahkeme heyetine sundu.
"SANIKLARIN YALAN SÖYLEME HAKKI VAR"
Daha sonra söz alan avukatlardan Selçuk Kozağaçlı, 100'e yakın müştekinin vekilliğini yaptıklarını belirtip, "Daha önce sanıkların sorgularını tamamladınız. Kuvvetli şüphenin dağılması konusunda bir fikriniz oldu mu? 301 insanın ölümüne neden olanlar, kendilerine sorulduğunda değişik varyasyonlar sergilediler. Yüksek ücretli amirler, maden sahibiyle birlikte hareket etti. Altlarındaki mühendislere ne istedilerse verdiklerini söylediler. Patron, 'Ne istedilerse verdim' dedi. Genel müdür, 'şirketin para işlerine bakıyorum' dedi. İşletme müdürü de sadece adam kurtardığından bahsetti bugüne kadar. Burada bir sorgulama yapılıyor. Sanıkların yalan söyleme hakkı var. Siz mahkeme başkanı, biz avukatlar, bilirkişilerin ise böyle bir hakları yok. Söylerlersek hapis cezası alırız. Ancak, sanıklar için böyle bir şey söz konusu değil. Diğer grupta çalışan 2 bin 500 lira alan mühendisler de, 'Maden dört dörtlüktü. İşimizin gücümüzün başındaydık. Maden, cennet gibiydi. İşçi tabiki çalışırken, terler. İşçiler, herhangi bir sorun nedeniyle terleseler bilmez miydik?' diyorlar. Kimi sorgulasanız, sağdan da soldan da başmühendis Mehmet Efe'yi gösteriyor. Mehmet Efe, madende öldü. Dinimiz, 'Ölüler hakkında hayırlı konuşun' der. Mehmet Efe, öteki tarafta hesabını verecek" dedi.
"PARK ENERJİ, 'BU MADENDE YANGIN VAR' DEYİP, İADE ETMİŞTİ"
Bilirkişilerin mağdurların adamlı olduğu gibi izlenim yaratıldığını da ifade den Kozağaçlı şöyle devam etti:
"Sorgulamada, 'Yangın yok' diyorlar. Park Enerji, daha önce aldığı ihaleyi, 'Bu madende yangın var' diye Türkiye Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye (TKİ) iade etti. Aynı madeni, Soma Madenleri A.Ş. aldı. Tek düşündükleri fazla para kazanmaktı. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ile Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru bir dönem küstüler. Şimdi ise anlaştıklarını söylüyorlar. Siz aranızda anlaşmayacaksınız, hep birliikte bu sorunu çözeceğiz. Siz anlaştığınız için 301 kişi öldü. Topçu Defteri, sizde olduğu sürece tutuklu kalacaksınız, bunu bilin" dedi.
Bu sırada sanıklardan birinin avukatı söz almak isteyince mağdur yakınları arasındaki bir kadın, "Siz evlat acısının ne olduğunu bilmezsiniz. Daha hala onları mı savunuyorsunuz?" diye bağırınca, diğer mağdur yakınları tarafından sakinleştirilmeye çalıştı. Ancak, sakinleşmesi üzerine mahkeme hakimi Ballı, duruşmaya 10 dakika ara verdi.
MANİSA BARO ESKİ BAŞKANINDAN AÇIKLAMA
Manisa Barosu eski Başkanı Zeynel Balkız, duruşmaya verilen arada gazetecilere bir açıklama yaptı. Mahkemeye çok önemli bir talepte bulunduklarını belirten Balkız, "Başlangıçtan itibaren söylüyoruz. Bu yargılamanın bir ayağı eksik. Sadece şirket yöneticileri ve memur olmayan Ege Linyitleri İşletmeleri Kontrol Mühendisleri üzerinden dava yürütülüyor. Halbuki bunun kamu ayağında önemli sayıda ve sıfatta şüphelilerin olduğunu biliyor ve düşünüyoruz. Bu bakımdan bilirkişi raporu doğrultusunda hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın bürokratları, hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bürokratları hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bürokratlarının soruşturulmasının iznin verilmemesi üzerine dava açtık ve Danıştay bu kararı kaldırdı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yeni bir ön inceleme yaparak suçlular hakkında soruşturma izni verilmesi kararını verdi. Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bugüne kadar böyle bir cevap vermemişti. Ben de bir kısım müştekiler ve müdahiller vekili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na başvuruda bulunmuştum. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 15 Nisan 2015 tarihinde tarafımıza gönderilen bakan adına Denetim Hizmetleri Başkanı sıfatıyla imzalı cevap dilekçesinde Maden İşleri Genel Müdürü ile Maden İşleri Genel Müdürlüğü adına bu madende denetim yapan müfettişlerin tamamı hakkında soruşturma izni verilmemesiyle ilgili yeni bir karar elimize geldi" dedi.
Bu kararla ilgili herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığını Cumhuriyet Başsavcılığı'na da sorduğunu anlatan Balkız şunları söyledi:
"Bilirkişi raporunda suçlanan kişiler varsa onlarla ilgili soruşturma izni istenmesi başsavcının görevidir. Eğer bu cevap veya benzeri bir cevap başsavcılığa gitmiş ise 15 gün içerisinde başsavcısının bu karara itiraz etmesi gerekiyordu. İtiraz edilip, edilmediğini bilmediğimiz için mahkemede bunun araştırılmasını istedik.
Mahkeme başsavcılığa 'Size böyle bir olumsuz cevap geldi mi? Geldi ise buna karşılık Danıştay'da dava açtınız mı bir başvurunuz var mı?' diye sorması gerekir. Ama, bize ulaştığı andan itibaren kanuni süre içerisinde Danıştay'a başvuruda bulunup, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı aleyhine Danıştay'da dava açacağız. Açıkça görüyoruz ki hükümet, ilgili bakanlıklar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı bu davanın üzerinde maalesef bir kara bulut gibi durmaktadır. Bu davayı etkilemeye çalışmaktadır. Bu davanın yargı bağımsızlığı ilkesine göre ve bu davanın adil yargılanma ilkesine göre yürütülmemesi için ellerinden gelen çabayı sarf etmektedirler. Ağırdan almaktadırlar. Danıştay kararı 4 Aralık'ta verilmesine rağmen aradan geçen 4,5 aylık bir süreye rağmen halen bakanlığın harekete geçmediği ortadadır. Şimdi ne yazık ki içeride yüzlerce aile sanıkların yargılanmasını istiyor ama yargılananlar 45 tane memur sıfatı taşımayan, suçla olabilirler ama düz vatandaş. Fakat ihmali olmasına rağmen bu işin içinde devlet yok, kamu personeli yok. Neden? Çünkü adil yargılamaya mani olan bir hükümet bir bakanlık anlayışı var. Bu anlayış yıkılmadıkça Türkiye'de bir hukuk devletinin olmasından ve yargının bağımsızlığından asla bahsedemeyiz." - Manisa