Son Dakika! AB'nin yaptırım açıklamalarına AK Parti Sözcüsü Çelik'ten yanıt: Türkiye'ye yaptırım dili kullanmak akıl tutulmasıdır
Son dakika! AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Avrupa Birliği'nin yaptırım tehdidine yanıt veren Çelik, "Türkiye'ye yaptırım dili kullanmak akıl tutulmasıdır" dedi.
Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye olmadan Avrupa'nın güvenliğinin sağlanamayacağını belirten Çelik, "Etrafımızdaki tehditleri Türkiye'yi nasıl bertaraf ettiğini bir tarafa bırakıyorum, Türkiye bu kadar mülteciyi misafir ederek Avrupa demokrasilerini kurtarmıştır. Türkiye vicdan temelinde ölümden kaçan mazlum insanları korumak için yapıyor. 300-500 mülteci Avrupa'ya gittiğinde Avrupa aşırı sağcıları, ırkçıları karşısında merkez sağ ve sol buna direnemedi" ifadelerini kullandı.
AB'NİN YAPTIRIM TEHDİDİNE YANIT
Sözcü Çelik, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik yaptırım tehdidine ilişkin yaptığı açıklamada, "Türkiye'ye yaptırım dili kullanmak tamamen akıl tutulmasıdır. Avrupa siyasi değerlerini kaybediyor. Kurulduğu kurulalı bir krizi fırsata çeviremez haldedir. Bugün ırkçılar, duvar kurmak isteyen ırkçılar Avrupa Birliği'ni yok etmek istiyor. Halbuki köprüler kuran Avrupa herkes için ümit kaynağıydı. Demokratik değerlere sahip AB Türkiye'nin içinde yer almak istediği bir AB'dir" dedi.
Ömer Çelik, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"AB açısından köprüler kuran Avrupa yerine duvarlar ören Avrupa şeklinde ikiye bölünme söz konusudur. Burada Türkiye ile Avrupa arasındaki köprünün yanlış ajandalara mahkum olarak zedelenmesi lazım. AB'nin yapması gereken ilk iş Türkiye'ye karşı yaptırım dilinden vazgeçmesidir. Türkiye bu diyalog dışında kaldığında, güvenlik meselesini nasıl yöneteceksiniz, Doğu Akdeniz'i, mülteci meselesini nasıl yöneteceksiniz. Türkiye olmadan AB'nin bunu yönetmesi mümkün değil. Avrupa'nın sağduyulu siyasetçilerinin sesini dinlemesi zamanı gelmiştir.
"KILIÇDAROĞLU'NUN TAVRI DOĞRU DEĞİL"
Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı makamına karşı CHP Genel Başkanı'nın sistematik olarak ortaya konulan tavır doğru bir tavır değil. En son Türk gemisinin, Almanya'nın yönlendirmesiyle aranması karşısında sayın Kılıçdaroğlu bunu doğru bulduğunu söyleyen bir açıklama yaptı. Doğrusunu söylersem bunu çok yadırgayıcı buluyorum. Karşı tarafın tezlerinin iç siyasette CHP'nin tezi haline gelmesini şaşkınlıkla, ibretle izliyoruz. Üstelik biz bilgi de verdik. Zorunluluk olmamasına rağmen karşı tarafa bildirilmiştir. Aynı şekilde Cumhurbaşkanına saatlerce ulaşılamadı deniyor. Arkadaşlar Cumhurbaşkanımızın ve arkadaşlarımızın cep telefonları vardır. 1 dakika içerisinde ulaşabilirsiniz. Türkiye haklı iken çıkıp da İrine harekatı çerçevesinde Yunan, Alman tezini Türkiye'nin tezine karşı doğru bir tez gibi savunması son derece yadırgatıcı. Ben bunun Türkiye'nin tarihinde benzerinin olduğuna inanmıyorum. Net bir durum varken, gemimize gayrikanuni şekilde çıkılmışken, karşı tarafın düşüncelerini gerçekmiş gibi anlatmak.
DİYARBAKIR ANNELERİ
466. gün sonunda 21 annemiz evladına kavuştu. Bütün vatandaşlarımıza, yetkililerimizi teşekkürlerimizi iletiyoruz. Bütün Türkiye'nin kalbi onlarla atıyor.
'AK PARTİ ÇALIŞANLARINA ÜCRET ÖDEMİYOR' İDDİALARINA CEVAP
Bugün bazı yayın organlarında hiçbir geçerliliği olmayan yalan haberler var. AK Parti çalışanlarına ücret ödeyemiyor gibi haberler bizi çok şaşırttı. Kovid süreci Hazine'den aldığımız payın %40'ını teşkilatlarımıza gönderiyoruz. Sahada bu çalışmaları yürüten, Türkiye'nin demokrasi mücadelesine destek veren AK Parti açısından teşkilatımızdır. Teşkilatımızın ihtiyaçlarının karşılanması bu mücadele için gereklidir. Ödenmemiş ilçe ve il binasının kirasıyla ilgili bir durum söz konusu değildir.
Türkiye'nin en büyük hareketi olarak kuşkusuz en büyük gücümüzün teşkilatımız olduğunu bilerek her MKYK toplantımızda bunları değerlendirdiğimizi söyleyebilirim.
ERDOĞAN'DAN TARİHİ ZİYARET
Siyasi gündemi yakından takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız çarşamba günü Azerbaycan'a ziyaret gerçekleştirecekler. 9-10 Aralık'ta Bakü'yü ziyareti Azerbaycan Türk'ü kardeşlerimizle buluşmamız son derece önemlidir. 9 Kasım'da anlaşma sonrası Ermenistan çekilmesi için anlaşma sağlanmıştı. 1 Aralık'ta bu sona erdi. Ele geçirilen topraklar Azerbaycan toprakları, BM'ye göre de öyle Ermenistan 30 yıl boyunca burayı işgal etmiştir.
FRANSA'YA SERT TEPKİ
Fransa duruyor Karabağ'ın bağımsızlığını tanıyor. Yukarı Karabağ Cumhuriyetini tanımak demek oradaki işgale onay vermek demektir. BM kararlarına da aykırı bir durumdur. Fransa'yla son zamanlarda dünya barışı konularında en anormal davranışları onlardan görüyoruz. Şimdiye kadar Fransa'nın buraların Azerbaycan toprağı olduğuna dair bir beyanı olduğunu duymadık. Tamamen dar bir çevreye şirin gözükme kaygısıyla yapılmış bir davranıştır.
Burada Ermenistan tarafının da şunu değerlendirmesi gerekiyor. Fransa benzeri ülkelerin attığı adımlar Ermenistan aleyhine atılmış adımlar değildir. Fransa gibi ülkeler rehin politikası izliyor. Fransa'nın aldığı karar sembolik gibi bir karar olsa da provakatif bir karardır. Zaman zaman yapılan görüşmelerde görüyorsunuz ki Macron'un tek bir hedefi var. Türkiye'ye karşı kışkırtıyor, birlikte hareket etmek istiyor. Dar bir yaklaşımlar hareket ediyorlar. Bu yaklaşımdan vazgeçmesi Türkiye ile saygı çerçevesinde bir yaklaşımla hareket etmesi gerekiyor.
'FRANSA'NIN AMACI TÜRKİYE'YE KARŞI BLOK OLUŞTURMAK'
Tek bir temeli var Türkiye'ye karşı blok oluşturmak. Suriye ve Doğu Akdeniz'de bunu yapıyor. Fransa açısından Türkiye karşıtlığı doğru bir politika değil. Benzer bir konusu maalesef Yunanistan tarafından gündeme getiriliyor. Tam AB zirvesi öncesi Türkiye karşıtı son derece provakatif açıklamalar yapıyorlar. Yunanistan Başbakanı diyor ki; Türkiye ile olan sorunumuzu AB sorunu haline getirdik. Yani Yunanistan AB'yi peşine takmış sonuçsuz ilişkiler kurma konusunda AB'yi yanlış yere sürüklüyor
'YUNANİSTAN ŞANTAJ SİYASETİ UYGULUYOR'
Müzakere masasına oturulursa kazan kazan temelinde Türk diplomatlarının kabiliyetlerini göstereceği siyasi irade Türkiye'de mevcuttur. Ama masaya oturmaktan kaçan sürekli şantaj siyaseti uygulayan Yunanistan'dır. Türkiye olmadan AB'nin güveni olmaz, sadece mülteci meselesinde bile Türkiye bu kadar mülteciyi misafir ederek, Avrupa demokrasisini kurtarmıştır. Türkiye tabi ki bunu mazlum mültecileri kurtarmak için yapıyor. Mülteci meselesi çıktıktan sonra faşist partiler 2. parti haline geldiler. Eğer Türkiye bu insanı vicdani ölümden kaçan mazlumlara kol açmasaydı aynı kavimler göçü gibi Avrupa'nın jeopolitik haritasının altüst olduğu bir durumla karşılaşacaktır. Hatta bugün liderlerin çoğu başta olamayacaktı. Faşistler yönetimi ele geçirecekti. Buna karşı Türkiye'ye yaptırım dili kullanmak gerçekten bir akıl tutulmasıdır. Avrupa köprü kurmalı, duvar örmemelidir.
Bu coğrafyada beraber yaşayacağız. Uzak kimselerden medet umarak Türkiye'ye dayatmada bulunmanız hiçbir şekilde sonuç almaz.
REFORM GÖRÜŞMELERİ
Reform gündemiyle ilgili olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Birtakım istişareler yapılmaya başlandı. Bu istişareler temelinde iş dünyası örgütleri, çeşitli sivil toplum örgütleriyle bir araya geldi arkadaşlarımız. Bu çerçevede STK'ların da görüşleri alınacak. Partilerle bir çalışma yürütüyoruz. Bu konularda yaptığımız çalışmaların temel mottosu güven veren ve erişilebilir bir adalet şeklindeydi. Yargı reformu strateji belgesi hazırlanmıştı. Buradaki temel bakış açısı bu ülkede ikinci sınıf vatandaş yoktur. Bu ülkede herkes ev sahibidir, kiracı değildir. Birileri 1. sınıf vatandaştır, diğerleri 2. sınıf vatandaştır gibisinden bir yaklaşım yoktur.
Bu reform çalışmaları gerçekleştirildikten sonra sayın Cumhurbaşkanımıza sunulacak ve onun da talimatları alınacak ve Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuna açıklanacak. Bu maske, mesafe temizlik derken. Maalesef maskelerin su kaynaklarını atıldığı, çevrenin kirlendiği tabloyla karşı karşıya kalabiliyoruz. Bunlar fevkalade üzücü meselelerdir. Kovid meselesi çevre karşısındaki duyarsızlığın insanoğlunu bambaşka arkadaşlarla karşı karşıya bıraktığını gösterdi. Buradan Şeyhmus Amca'ya selam göndermek istiyorum. Mardin'deki Şeyhmus Amca 15 bin fidan dikmiş. Bunu tek başına yapmış. Kainata aşık, dünyadaki canlılara aşık, doğanın bir parçası olarak kendisiyle barışık bir insan olarak orayı ormana çevirmiş. Kıyamet kopsa da elinizdeki fidanı dikin düsturu ile hareket etmiş. Buradan Mardin'e, Şeyhmus amcaya selam, sevgi ve saygılarımızı iletiyorum.
Kongre çalışmalarına başlamamız Bilim Kurulu'nun görüşüne bağlı. Bu siyasi olarak karar vereceğimiz bir konu değil. Çok hızlı bir şekilde kongrelerimizde hazırlıklar yaptık. Teşkilatlarımız hazırdır. Kongre süreçlerini yöneten arkadaşlarımız gündemine tamamen hakimler. CHP'de de tartışılıyor. CHP'de Cumhurbaşkanlığı meseleleri, adaylık meseleleri ithalat-ihracat meselesine dönmüş. Her seferinde nereden aday bulabiliriz tartışmaları yapılıyor. Kılıçdaroğlu dün çok iddialı şeyler söyledi. Aday olacaksa bu tutarlılık anlamına geliyor. Ama ithal aday olacaksa, bu da sayın Kılıçdaroğlu'nun iddiasızlığının altını çizilmesi anlamına gelir. Orada adaylıkların hepsi bir ithalat-ihracat mekanizmasına bağlanmış durumda. Tabii ki bir aday desteklenebilir, ortak aday da bulabilirler. Ama dün yaptığı açıklamalarda kendisinin Türkiye'de siyasetle ilgili konusunda kendisinin bu misyona hazır olduğunu ifade eden tutum sergiliyor. Önceden de bunları söylemişti, ama sonrasında başka türlü davranmıştı. Dolayısıyla tutarlı mı, tutarsız mı davranacak hep birlikte göreceğiz.
Siyasi sorumluluk sadece iktidar partisine ait sorumluluk değildir. Siyaset alanına ilişkin sorumluluk bütün siyasi partilerin paylaşması gereken bir zorunluluktur. Sayın Kılıçdaroğlu'nun İçişleri Bakanı'yla ilgili bir takıntısı olduğu gözüküyor. Her seferinde dinlenmekten bahsediyor. Sayın Bakan tarafından bu iddialar çürütüldü. Sayın Kılıçdaroğlu en azından özür beyan etmek yerine başka iddiayı gündeme getirdi. Burada sayın Kılıçdaroğlu'nun elinde bilgi, belge, delil varsa bu kadar önemli iddiayı bu kadar delilsiz şekilde konuşuyorsa siyasi sorumluluk tarihine çentik atmaktır bu. İçişleri Bakanımızın verdiği cevaptan sonra bu iddiaya devam ediyoruz dediler. Kendi devletinizin en kıymetli kurumlarından bir tanesine iftira atıyorsunuz. Bakanımız da açıkladı. Bu hakim yoluyla oluyor ve birden çok denetim mekanizması tarafından denetliyor. 4 ayrı birim tarafından en az 4 kere denetleme yapılıyor. Bu faaliyetler Cumhurbaşkanımız tarafından görevlendirilen müfettişler tarafından da yapılabilir. Mekanizmanın başlaması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi bir hakimden bu yetki alınıyor. Hem idari açıdan hem hukuki hem siyasi açıdan bu açık bir sistem. Siyasi sorumluluk sadece iktidar partisine ait değil. Bütün partilerin paylaşması gereken bir şey. Ellerinde bilgi, belge, delil varsa derhal ilgili kurumlara götürsünler. Aksi durumda herkesten özür dilemeleri gerekiyor. Kendi devletin kurumlarını karalama konusunda bu iştah nereden geliyor? İştahlarını katkı sunmaya yöneltsinler.
KILIÇDAROĞLU'NUN MECLİS'TE ADAY OLUP OLMAYACAĞI SÖZLERİ
Sayın Cumhurbaşkanımızın bir değerlendirmesi olmadı. CHP içerisinde de tartışılıyor. Bu adaylık meseleleri, ithalat-ihracat meselelerine dönmüş. Sayın Kılıçdaroğlu, çok iddialar şeyler söyledi. Daha tutarlı bir davranış olur. Yine ithal aday arayışı içerisine girerse, CHP içinde ciddi eleştiriler var. Bu da yine Kılıçdaroğlu'nun iddiasızlığının altının çizilmesi gerekir. Çelişki öbür taraftadır. Bizi ilgilendiren bir konu değildir. Şunu söylüyor, tabi ki bir yerde oturulur bir aday desteklenir. Ama dün yaptığı açıklamalarda öylesine bir tavır sergiliyor ki kendisinin bu misyona hazır olduğunu, görev alacağını ifade eden bir tutum sergiliyor. Kendisi açısından tutarlı mı davranacak tutarsız mı davranacak hep beraber göreceğiz.
TELEFON DİNLEME İDDİALARI
Böylesine bir iddia koyduktan sonra İçişleri bakanımız tarafından güçlü bir şekilde çürütüldü. Bu kanunların verdiği yetkiyle yapılan dinleme konusu bir yöntem. Bakanımız bunu açıkladı. Hakim tarafından oluyor, birçok mekanizma tarafından denetleniyor diye. Hem idari açıdan hem hukuki hem de siyasi açıdan açık bir sistem. Siyasi sorumluluk sadece iktidar partisine ait değil. Bu bütün partilerin paylaşması gereken bir şey. Ellerinde bir bilgi belge varsa yetkili makamlarımıza göndersinler. Yoksa bugün güvenliğimiz için bizi koruyan tüm yetkililerden özrü dilemesi gerekiyor. Bu açıklamaları yaparken çok dikkatli olmalılar. Sayın Karamanoğlu, sayın Kılıçdaroğlu neye göre söylüyor. "Aklıma geldi, söylüyorum." böyle bir olay yok. Eğer varsa ellerinde bir bilgi gidip savcılığa başvuruda bulunacaklar. Aksi takdirde bütün içişleri teşkilatından özür dilemelidir.
TANK PALET FABRİKASI SATILDI İDDİASI
Bir yalan siyasetinin sistematik bir şekilde devam ettirildiğini görüyoruz. Bilgi paylaştık, buradan cevap verdik, Meclis'ten cevap verdik. Tank palet fabrikasının satıldığı açık bir şekilde yalandır. Bütün vatandaşlarımız net bir şekilde söylüyorum, CHP'nin iddiası yalan siyasetidir. Fabrika satılmamıştır, sadece fabrikanın işletme hakkı devredilmiştir ve tüm denetim Milli Savunma bakanlığındadır.