Kış aylarının geleneksel içeceği boza yine revaçta
- Kış aylarının geleneksel içeceği boza yine revaçta Binlerce yıldır soğuk havaların vazgeçilmez içeceği olan ve eskiden sokak aralarında satılan boza, kış soğuklarının kendini hissettirmesiyle daha çok tüketilmeye başlandı.
- Kış aylarının geleneksel içeceği boza yine revaçta
ESKİŞEHİR - Binlerce yıldır soğuk havaların vazgeçilmez içeceği olan ve eskiden sokak aralarında satılan boza, kış soğuklarının kendini hissettirmesiyle daha çok tüketilmeye başlandı.
Yapımında su ve şekerin yanında darı, mısır, arpa, çavdar, yulaf ve buna benzer malzemelerden en az biri kullanılarak elde edilen boza; soğuk havalarda insanların içini ısıtan ve enerji veren bir içecek olarak biliniyor. B vitamini bakımından oldukça zengin olan ve uzmanlar tarafından anne sütünü arttırdığı belirtilen boza, genellikle tarçın ve leblebi eşliğinde tüketiliyor. Soğuk havalarda hem bünyesini güçlü tutmak hem de bu geleneksel lezzetin tadına varmak isteyen vatandaşlar soluğu bozacılarda alıyor.
"Kışın boza içmek bir gelenektir"
Bozanın ortaya çıkışının 9 bin yıl önceye, Mezopotamya'ya dayandığı ve ardından tüccar gemilerce tüm dünyaya iddia ediliyor. Kelime kökeni Farsça "büza/büze" kelimesinden gelen boza, günümüzde pek çok farklı dilde benzer adlarla karşımıza çıkıyor. 27 yıldır Eskişehir'de bir boza firmasında çalışan Özbek Özkonak, kışın insanların bozaya daha çok rağbet gösterdiğini söylüyor. Özkonak, "Eskiden kış aylarında sokak aralarında devamlı bozacıların olması, kış mevsiminde boza içilmesini bir gelenek haline getirmiş. Boza sıcağı pek sevmez, o yüzden yazın bozayı korumak biraz daha zor oluyor. Kış şartlarındaysa bozayı muhafaza etmek daha kolay" diyerek durumu anlatıyor.
Fatih Sultan Mehmet bozayı çok severdi
Osmanlı Devleti'nde 300'ün üzerinde bozahane olduğu Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde yer alırken, Fatih Sultan Mehmet'in de bozaya düşkün olduğu saray defterlerindeki kayıtlarda görülüyor. Bozanın çoğu markette bulunan bir ürün olduğundan bahsederek ifadelerine devam eden tecrübeli bozacı Özkonak da "Boza kışın çoğu markette bulunan bir ürün. Burada ürettiğimiz bozalar ise katkısız olması sebebiyle tat olarak farklı olduğu için yurtdışına bile sıkça götürülüyor. Bizimkinin farkı doğal olması ve koruyucu madde içermemesidir. Böyle olunca da raf ömrü çok uzun olmuyor ama bozada koruyucu madde olduğu zaman tat değişimi yaşanıyor. Bizim farkımız koruyucu kimyasallar katmamamız ve doğal lezzeti yakalamamız" sözleriyle bilgilerini aktarıyor.
"Ekşi bozayı bozuk sanıyorlar"
Bozanın şeker oranına göre ekşiliğinin değişkenlik göstereceğini belirten Özbek Özkonak, bozadan ekşi tat alındığı zaman ürünü bozuk sanan müşterilerinin olduğunu söyledi. Eskişehirli Özkonak, "Bozanın ekşi olması bozuk olduğu anlamına gelmez. Ekşi boza doğal bir şekilde mayalandığı için daha faydalıdır ama halkımız tatlı bozayı daha çok seviyor" dedi.
"Virüsten dolayı paket siparişlerimiz arttı"
Korona virüsün insanlarda bir tedirginlik oluşturduğuna da değinen Özkonak ifadelerini şu sözlerle noktaladı:
"İnsanlar bardaktan alıp içmek yerine paket alıp gitmek, hemen dükkandan çıkmak gibi çözümler üretiyor. Dükkanda yoğunluk olmuyor ama paket alımları arttığı için işlerimiz o yöne kaydı. Fakat elbette geçen yıla kıyasla bir düşüş yaşıyoruz. Boza üretiminde hammadde olarak mısır kullanıyoruz. Diğer bakliyat ürünleriyle de yapılabilir, mesela darı da kullanılabilir ama bizim tercihimiz mısır. Boza, mayalandırma aşaması olan bir ürün. Kaynama, dinlendirme, karıştırma, süzme gibi süreçlerin ardından son olarak şekerleme aşaması geliyor. Ondan sonra da bozayı müşterilere sunuyoruz. Bardak fiyatımız 3, kilo fiyatımız ise 12 lira".