Stk Temsilcileri Suriyeli Sığınmacılarla İlgili Deklarasyon Yayınladı
Gaziantep Ticaret Odası (GTO) çatısı altında toplanan 12 sivil toplum kuruluşu, Suriye’deki iç savaş nedeniyle ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye sığınan ve sayıları Gaziantep’te 200 bine ulaşan Suriyelilerin durumları ile ilgili yaptıkları toplantıların ardından deklarasyon yayınlama kararı aldı.
Gaziantep Ticaret Odası (GTO) çatısı altında toplanan 12 sivil toplum kuruluşu, Suriye'deki iç savaş nedeniyle ülkelerinden kaçarak Türkiye'ye sığınan ve sayıları Gaziantep'te 200 bine ulaşan Suriyelilerin durumları ile ilgili yaptıkları toplantıların ardından deklarasyon yayınlama kararı aldı. Hazırlanan raporda Suriyelilerle ilgili yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri sıralandı.
GTO Başkanı Eyüp Bartık başkanlığında toplanan Suriye Çalışma Grubu'nun çalışmaları rapor haline getirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkan Bartık, Suriye'de Mart 2011'den bu yana süren trajediden en fazla etkilenen ve Suriye vatandaşlarına insani yardım sağlamada en özverili davranan ülkenin, Suriye ile güçlü tarihi, kültürel ve ekonomik bağları olan Türkiye Cumhuriyeti olduğuna işaret etti. Başkan Bartık, yaklaşık 3 yıla yakın bir süredir devam eden çatışmalar nedeniyle başta Gaziantep ve bölgede 'geçici koruma' statüsü altında önemli sayıda Suriyeli geldiğini ve Gaziantep'in, Nizip, İslahiye, Karkamış kamplarında yaşayanların sayısının 34 bine ulaştığını da hatırlattı. Kamplar haricinde Gaziantep merkez ve ilçelerinde kalan kayıtlı Suriyeli misafir sayısının ise AFAD kaynaklarına göre 105 bine ulaştığını ifade eden Bartık, "Bu verilere, kayıt yaptırmayan Suriyeliler de eklendiğinde bu rakamın 200 binin üzerinde olduğu yerel yönetimler tarafından dile getirilmektedir. Yaşanan bu gelişmeler kapsamında, Gaziantep Valiliği ve Koordinasyon Valiliği işbirliğinde özellikle AFAD, yerel yönetimler ve çeşitli kamu-özel kuruluşların destekleri ile yürütülen çalışmalar, bu krizin yönetilmesinde çok önemli bir rol almıştır. Bu vesileyle özverili çalışmalar için minnet ve takdirlerimizi sunarız. Bu önlemlerin yanı sıra, özellikle yaşanan olayların büyüklüğü ve sürecin uzaması birçok problem ve riski de beraberinde getirmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından, 2014 yılında yaklaşık 2 milyon Suriyelinin daha komşu ülkelere sığınacağı, yaklaşık 2 milyon 250 bin kişinin de ülke içinde çatışma bölgelerinden kaçarak diğer bölgelere yerleşeceği tahmin edilmektedir. 2014 yılında Türkiye'ye gelen Suriyeli göçmenlerin sayısının 1.5 milyonu bulacağı da diğer bir beklentidir. Mevcut bu durum doğrultusunda, Gaziantep Ticaret Odası Meclisi özel 'Suriye' gündemi ile toplanmış ve seçtiği komite öncülüğünde ilimizdeki sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelerek değerlendirmeler yapmıştır. Bu toplantılarda, alınacak önlemler hususunda bir deklarasyon yayınlanmasına ve başta Başbakanımız olmak üzere ilgili tüm mercilere başvurulmasına karar verilmiştir" dedi.
Başkan Bartık, hazırlanan bu rapora imza atan kuruluşları da sıralayarak, "Gaziantep Ticaret Odası olarak biz, Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep Ticaret Borsası, Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri, Gaziantep Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi, Gaziantep Kent Konseyi, 25 Aralık Küçük Sanayi Sitesi Yapı Koop. TMMOB Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesi, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesi, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesi, Zirve Üniversitesi ve Gaziantep İnşaat Müteahhitleri Derneği bu raporun altına imza atmıştır. Sivil toplum kuruluşlarının bu problem ve risklere yönelik görüş ve önerilerini içermektedir. Bu alanlarda ivedilikle atılacak adımların, ilimiz ve bölgemizin yaşadığı sıkıntıların bir nebze de olsa bertaraf edilmesi ve gelecek için gerekli tedbirlerin alınmasına ön ayak olması en büyük temennimizdir. Bu gibi olağanüstü durumlarda ortaya çıkan sorunları orta ve uzun vadede, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla ele alacak ve çözebilecek bir modele ihtiyaç vardır. Şu an savaş dursa dahi Suriye'de insani ve iktisadi altyapının yok olması, Suriyeli misafirler ile ekonomik, kültürel ve insani ilişkilerimizin uzun yıllar süreceği anlamına gelmektedir. Bu raporun amacı, Suriyeli misafirlerle ilgili bir strateji dokümanı ve eylem planı oluşturmaktır. Dolayısıyla Suriyelilerin kente, topluma ve ekonomiye makul derece ve biçimlerde entegre edilmesi şu an yaşamakta olduğumuz ve giderek büyüyen sorunları ortadan kaldırabilecektir" diye konuştu.
GTO Meclis Başkanı Ali Yener ise Suriyeli misafirler ile ilgili genel olarak karşılaşılan sorunların 4 ana başlık altında toplandığını ve bunların güvenlik, ekonomi, sağlık ve eğitim olduğunu söyledi. Başkan Yener, Gaziantep halkının yaşanan problemlere rağmen insani bir görev yapmanın bilinci ile birçok fedakarlığa göğüs gerdiğini ifade ederek, temel beklentinin, problemlere yönelik daha geniş ve orta vadeli planların yapılması ve uygulamaya geçirilmesi olduğunu söyledi. Yener, "Suriyeli misafirlerin beraberinde getirdiği temel sorunların başında güvenlik gelmektedir. Bu konudaki tedirginliğin en önemli nedeni, sınırı geçen Suriye vatandaşları arasında terör, hırsızlık, gasp gibi yasa dışı faaliyetlerde bulunanların mevcudiyeti ve bu suç işleme oranının artma tehlikesidir. Çoğunlukla herhangi bir belge ile gelemeyen Suriyelilerin kimlikleri tespit edilememekte, Gaziantep'te başlatılan bir uygulama ile sadece beyana göre kayıt edilme esası uygulanmaktadır. Halihazırda Gaziantep'te 5 binden fazla Suriye plakalı araç bulunmaktadır. Bu araçlara geçici - misafir plakalar verilmesi, araçların kayıt altına alınmasını ve takibini sağlayacaktır. Trafik sigortalarının yapılmasının şart koşulması ve TÜV muayene istasyonlarında yılda bir muayene yapılması alınacak diğer önemler arasındadır. Bu konudaki en kalıcı çözüm, mevcutlara şehirlerde geçici plakaların verilmesi, sınırdan yeni girecek olanlara ise geçici plakaların sınır kapılarında takılması olacaktır" ifadelerini kaydetti.
Başkan Yener ekonomi başlığı ile ilgili de şunları kaydetti: "Suriye'de yaşanan olaylar nedeniyle, ülkemiz ile Suriye arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler, son üç yılda büyük oranda bozulmuş olsa da, Türkiye ve Suriye arasındaki ticaretin devam ettiğini söylemek mümkündür. Savaşa rağmen Suriye'de hayat ve ticaretin devam ediyor olması bunun temel nedenidir. Nitekim Gaziantep'in Suriye'ye ihracatı 2010 yılında 133 milyon dolar iken 2013'te 278 milyon dolar olmuştur. Bu artışın temel nedeni, Gaziantep üzerinden Suriye'ye giden insani yardımlardır. Transit geçişte Suriye'nin kullanılamaması dış ticarette maliyetleri artırıyor. Suriye üzerinden uluslararası pazarlara yapılan ihracat, krizden en çok etkilenen unsurların başında gelmektedir. Halihazırda Gaziantepli ihracatçı transit geçişte Suriye'yi kullanamamakta, Suriye üzerinden geçiş yaptığı ülkelere farklı ulaşım yolları ile ulaşarak artı maliyetlere katlanmak zorunda kalmaktadır. Örneğin, Suudi Arabistan'a Gaziantep'ten yapılan ihracat 2012 yılında yüzde 20 oranında artmışken, 2013'te yüzde 0.03 oranında azalmıştır. Mısır'a yapılan ihracat 2012 yılında yüzde 111 oranında artarken, 2013 yılında yüzde 25 azalmıştır. Bu maliyetlere katlanan üretici/ihracatçılara ek teşvikler sağlanmalıdır. Aksi takdirde ilimiz ve bölgemizin ekonomik gelişimi ciddi yaralar alacaktır. Olaya yatırımlar açısından bakıldığında, Suriye'de özellikle Halep'te yatırım yapan Gaziantepli girişimcilerin faaliyetleri tamamen durmuş ve fabrikalarında önemli hasarlar meydana gelmiştir. Bu yatırımcılar birçok yerel ve ulusal mercilere başvurmalarına rağmen hiçbir yanıt ve destek alamamışlardır. Halihazırda Suriye'de yatırım yapan 10'u aşkın firma bu yönde mağduriyet yaşamaktadır. Yatırımcılar yanında orada depo, irtibat ofisi gibi birimler açmış birçok firmamız vardır. Öncelikle bu firmaların oradaki zararları tespit edilmeli ve bu firmalara SGK, Vergi, KDV gibi alanlarda avantajlar sağlanmalıdır. Gaziantep'teki Suriyeli yatırımcılara bakıldığında, kriz öncesi 2010 yılında 16 Suriyeli firma Odamıza kayıtlı iken 2013 yılı sonunda bu rakam 46'ya ulaşmıştır. Ticari ilişkilerin yanı sıra ekonomi başlığında değinilebilecek en önemli husus, Suriyelilerin çalışma izinleridir. 'Çalışma izni verilmediği takdirde, hükümet, yerel yönetimler, STK'lar ve bölgedeki halk olarak ülkemize ve ilimize sığınanlara ihtiyaçlarına cevap verme çalışmalarının ne ölçüde sürdürülebilir ve yönetilebilir?' sorusu gündeme gelmektedir. Bu sorun, önemli sosyoekonomik problemlerin çıkma olasılığını gösteren bir husustur. Suriyelilerin çalışma hayatına dahil olmaları ile ilgili olarak iki yönlü bir değerlendirme bulunmaktadır. Bunlardan biri, çalışmadan sadece 'balık vererek' beslemek yerine, zaten çoğunun bildiği 'balığı' başka bir denizde tutmalarının önünü açmak. Bu kapsamda, özellikle profesyonel meslek sahibi, eğitimli, orta sınıflar başta olmak üzere, Suriye'den gelen sığınmacılara hizmet götürme dahil çeşitli alanlarda iş imkanı sağlanabilecektir. Olayın diğer bir yönü, Suriyelilerin çalıştırıldıkları takdirde çalışma barışının bozulması ve ülkemize olan göçün kalıcı olma tehlikesidir."
Suriyeli misafirlerin beraberinde getirdiği bir diğer temel sorunun ise sağlık hizmetleri olarak karşılarına çıktığını belirten Başkan Yener, "Kamplarda devlet tarafından verilen sağlık hizmetleri kontrol altında tutulmaktadır. Kamp dışında ise özel hastaneler haricinde (bazı özel durumlar istisna olmak koşuluyla) kamu hastanelerinden gerekli hizmet ücretsiz olarak alınabilmektedir. Diğer taraftan tedavi edici sağlık hizmetleri bakımından iki gruptan birini savaş cerrahisi oluşturmaktadır. Savaşta yaralanıp ameliyat olan ve yoğun bakımda kalanlar çok ciddi rakamlara ulaşmıştır. Örneğin Kilis'te ameliyatların yaklaşık yüzde 50-60'ını bu ameliyatlar oluşturmakta, Gaziantep'teki kamusal hastanelerin yoğun bakımlarındaki Suriyeli oranı ise yüzde 40'ları bulmaktadır. Yoğun bakımlar haricinde genel olarak, sağlık sistemimiz yaklaşık özelde yüzde 10, kamuda ise yüzde 40 oranında Suriyelilere hizmet vermektedir. Diğer temel bir sorun, toplum sağlığı açısından. Geçtiğimiz aylarda Gaziantep'te başlatılan çocuk felci aşısı kampanyası kapsamında ilimiz ve Suriye'ye komşu sınır kentlerde 0-5 yaş grubunun tamamına çocuk felci aşısı yapılmıştır. Çocuk felcini yok etmişken, aşıyı bile kaldırmışken bu hastalık tekrar gündeme gelmiş, aynı zamanda kızamık ve şark çıbanı grubu hastalıklar da yeniden ortaya çıkmıştır. 2013 yılında en çok kızamık görülen il Gaziantep olmuştur" şeklinde konuştu.
Suriyeli misafirlerin önemli bir kısmını ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki gençler oluşturduğu için eğitimin önemli bir konu olduğuna işaret eden Yener, "Kamp içinde açılan okullarda eğitimler devam etmekle birlikte özellikle kamp dışında yaşayanların eğitimi bir iki girişim haricinde yapılamamaktadır. Şehirlerde ikamet eden Suriyelilerin yalnızca yüzde 10'u eğitimlerini sürdürme şansına sahip olmaktadır. Öte yandan, Türk okullarına erişim sadece pasaport, polis kaydı veya ikamet izni olanlarla sınırlı olmakta, eğitim dilinin Türkçe olması da çoğu öğrenci için müfredat takibini imkansızlaştırmaktadır. Bilindiği gibi, Suriyeliler ülkeye giriş yapmaya başladığında, bunun geçici bir durum olacağı düşünülüyordu. Bundan dolayı, büyük çoğunluk Türkçe öğrenmeye ilgi duymadı. Ancak, sürecin uzaması, Suriyeliler arasında -yetişkinler de dahil olmak üzere- Türkçe öğrenme talebini arttırmış durumdadır. Bu talebi karşılamak anlamında yetişkinlere Türkçe eğitimi sağlayan merkezler oluşturulmalıdır. Bu tespitler ışığında, şu anda sınırlı sayıda eğitim çağındaki Suriyeli çocuklara verilen eğitimlerin, en kısa sürede hem Suriyeli hem de Türk öğrencilerin birlikte karma eğitim alacağı bir sisteme -1 yıl Türkçe hazırlık ön görülebilecektir- dönüştürülmesi gerekmektedir. Üniversitelerin karşısına çıkan en büyük sorun öğrencilerin pasaportunun veya not belgelerinin olmamasıdır" dedi.
Başkan Yener, sözlerini şöyle tamamladı: "Mevcut bu tespitlere istinaden alınacak önlemlerin hayata geçirilmesinin temel koşulu, koordinasyon ve işbirliğidir. Bu koordinasyonu sağlayacak olanlar ise karşılaşılan problemlerle ilgili alanlarda çalışan devlet yetkilileri yani karar mercileri ve meslek odaları, yerel yönetim, STK'lar gibi yerel inisiyatiflerdir. Çok ivedi bir şekilde, bu koordinasyon Gaziantep'te sağlanmalı, bütün problem ve öneriler masaya yatırılarak kısa-orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Karşılaşılan bu olağanüstü durum, günlük plan ve önlemlerle yönetilmeye çalışıldığı takdirde, ülkemizi ve bölgemizi savaş sonrası da dahil olmak üzere sıkıntıya sokacak birçok sonuçla baş başa bırakacaktır. Bizler olayların içinde yaşayan ve tüm sıkıntılara göğüs germeye çalışan kişiler ve kurumlar olarak bu önerilerimizin dikkate alınmasını temenni eder, barışın en kısa zamanda sağlanması temennisiyle kamuoyuna saygıyla arz ederiz." - GAZİANTEP