Haberler

Succeed Dergisi Güler Sabancı Röportajını Kapak Haberi Yaptı

Güncelleme:
Abone Ol

Succeed: "Güler Sabancı: Türkiye'nin Önder Kadını"

-Güler sabancı: "türklerin yönetsel becerileri hem batı hem de doğu şartlarına adapte olabilmelerini sağlıyor"

-"türkiye'ye yatırım yapmaya çekinen batılı şirketler, yakında kaçırdıkları fırsatları anlayacaklardır"

-Nüfusumuz genç, o yüzden insan kaynağına daha çok yatırım yapmalıyız"

Avusturya Havayolları için yayın yapan Succeed dergisi Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ile gerçekleştirdiği röportaja, kapak haberi olarak yer verdi. "Türkiye'nin önder kadını" başlığı ile duyurduğu haberinde dergi, Güler Sabancı'yı "Yönetici, sanat hamisi, öncü: Güler Sabancı, ekonomi dünyasının en etkili kadınları arasında, Avrupa'nın en başarılı şirketlerinin birinin tepesinde yer alıyor" şeklinde yanıttı. Röportajda Güler Sabancı'nın Türk iş dünyasına, ekonomiye ve Sabancı Holding'e yönelik değerlendirmelerine yer verildi.

"Sabancı Topluluğu gibi şirketler, dünya genelinde tanınırlığa sahip. Türk şirketlerinin güçlü yönleri ve gelişme potansiyeline sahip oldukları alanlar nelerdir?" sorusuna yönelik olarak Güler Sabancı, "Türkiye'deki iş ortamı büyük bir potansiyele sahip. Bu da ülkeyi küresel oyunculardan biri haline getiriyor. Öncelikle, Türk nüfusunun yarısı genç ve ekonomiyi geliştirme potansiyeli var. GSYİH'nin önümüzdeki yıllarda yüzde 5-6 oranında büyümesinin beklendiği düşünüldüğünde, bu genç nüfus Türk pazarının en güçlü yönlerinden biri.

Diğer yandan, yüksek vasıflı Türk profesyonelleri üstün liderlik, eğitim ve girişimcilik becerilerine sahip olmaları nedeniyle halen çokuluslu şirketlerde kritik pozisyonlarda görev alıyor. Bu yönetsel beceriler, hem Doğu hem de Batı şartlarına adapte olabilmelerini sağlıyor. Pek çok yetenekli Türk, dünya genelinde önemli yönetim pozisyonlarda görev alıyor ve Türk girişimcileri Batı şirketleriyle önemli bağlara sahip. Araştırma ve geliştirme ile inovasyon alanlarına yatırım yapılması gerekliliği Türkiye'deki iş ortamının zayıf yönü olarak görünüyor. Ancak farklı bir perspektiften bakıldığında, bu da bir potansiyel arz ediyor" yanıtını verdi.

Sabancı Holding'in 2010 ve 2011 hedefleri ile ilgili olarak ise Sabancı "2010'da, şirketlerimiz karlı büyüme hedefini sürdürecek. 2010 yılı boyunca ekonomideki belirsizliğin bir önceki yıla nazaran daha düşük olacağını ve bu yılın büyüme yılı olacağını söylemiştik. 2010'da, konsolide net gelirimizin yüzde altı oranında büyümesi ve konsolide operasyonel gelirimizin de 4 milyar Türk Lirası'na erişmesini planlıyoruz. Hedefimiz, ihracat miktarının 1,1 milyar ve yatırımlarımızın 1,6 milyar USD olması yönünde. 2010'da, çalışan sayımızın yaklaşık 58.000 civarında olmasını bekliyoruz" dedi.

-"Karbon Ekonomisi Ve Çevresel Sürdürülebilirlik Gelecekte Zorunluluk Olacak"

"Sabancı Topluluğu için gelecekte dikkat çekici pazarlar nelerdir?" sorusuna karşılık ise, Güler Sabancı "Karbon ekonomisi ve çevresel sürdürülebilirlik gelecekte zorunluluk olacak. Tüm paydaşlarımız ve çevre için değer yaratacak yenilenebilir enerji kaynakları ve atık yönetimi uygulamaları gibi yeni sürdürülebilir iş olanaklarını değerlendiriyoruz.

Rüzgar tedarik zinciri alanında da stratejik fırsatları araştırıyoruz. AB uyum süreci doğrultusunda, katı atıkların imhası için belirli yatırımlar gerekecektir. Çevrenin sürdürülebilirliğini sağlamak adına katı atık yönetimi alanında da arayış içindeyiz. Ayrıca, kurumsal çevresel konulara da başlıca öncelik tanıyoruz. Holding ve şirketlerimiz en iyi çözümleri üretmek için SA Kurumsal Çevre Platformu, SA Çevre Grubu ve SA Çevre Portalı platformlarında birlikte çalışıyor" cevabını verdi.

"Geçen yıl kaydedilen negatif GSYİH'nin ardından, Türkiye'nin GYSİH'sinin yüzde 5-6 oranında büyümesi bekleniyor. Kısa bir süre önce Goldman-Sachs uzmanları, 2050 yılı itibariyla Türkiye'nin Almanya'nın ekonomik gücüne yetişebileceğini ifade etti. Bu görüşe katılıyor musunuz?" sorusuna ise Sabancı'nın yanıtı şöyle oldu, "Makroekonomik koşullardaki iyileştirmeler ve bankacılık sistemi, kamu finansmanı ve diğer önemli ekonomik faaliyet alanlarında uygulanan kurumsal reformlarla birlikte, Türkiye ekonomisi bugün, geçmiş yıllara göre çok daha güçlü bir hale geldi ve kaydedilen büyüme daha sürdürülebilir bir niteliğe ulaştı.

Elbette, modern bir ekonominin hızla değişen bir dünyada güçlü ve rekabetçi halde kalabilmesi için, yapısal reform ihtiyaçları asla son bulmaz. Makroekonomik istikrarın sürdürülmesi, dengeli ve hızlı ekonomik büyümenin ön koşuludur. Reformların ve makroekonomik istikrarın devam edeceğine, Türk ekonomisinin önümüzdeki on yıllar içinde küresel ekonomiden daha hızlı bir ivmeyle büyüyeceğine ve sonunda bugünün büyük Avrupa ekonomilerinin birçoğuna yetişip geçeceğine yürekten inanıyorum".

-"Ekonomimiz Sofistike"

Sabancı, Türk ekonomisinin temel güçlü yönleri olarak ise şunları belirtti "Ekonomimiz oldukça sofistike bir yapıya sahip. Ağırlıklı olarak otomotiv, dayanıklı mallar, makine, kimyasallar, demir ve çelik gibi yüksek performans sergileyen özel sektörlerdeki devamlı verimlilik kazanımlarıyla sürdürülüyor. Türkiye'nin gelecekteki ekonomik gücü, demografik profilini aşmaktadır. Sahip olduğu insan kaynakları, uzmanlık birikimi ve teknolojik zemini uzun vadeli büyüme potansiyeli arz ediyor.

Türk ekonomisinin dışa açıklığının önümüzdeki yıllar içinde, daha çok verimlilik, teknoloji ve yönetim becerisi sağlayacak olan ticari hacimdeki ve doğrudan yabancı yatırım akışlarındaki büyümeyle daha da artacağına inanıyorum. Türkiye, iç pazarı ve Avrupa, Asya ve Afrika'ya kolaylıkla erişilebilirlik sağlayan benzersiz coğrafi konumuyla daha çok sayıda yabancı yatırımcıyı etkileyebilecek bir ülke. AB ile olan yaklaşım ve sürdürülen makroekonomik ve politik istikrar bu bağlamda çok önemli olacak.

AB katılım süreci yalnızca daha çok sayıda yabancı yatırımcının ilgisinin çekilmesine değil, aynı zamanda hızlı ve sürdürülebilir büyüme ve politik istikrarın başlıca unsurları olan ekonomik reform ve demokratikleşme süreçlerinin hızlandırılmasına da yardımcı olacaktır. AB katılım sürecinin hükümetlerin başlıca hedefi olmaya devam edeceğine inanıyorum".

Sabancı Türkiye'yi bekleyen zorluklar için de şunları söyledi,"Türkiye, daha hızlı bir büyümeyi sürdürmek için, insan kaynağı gelişimine daha fazla yatırım yapmalıdır.

Bugün Türkiye'nin insan sermayesine ilişkin göstergeler, halen BRIC ülkeleri ve gelişmekte olan dünya ülkelerinin ortalamasının üzerinde yer almaktadır. Ancak Türkiye, AB ortalamaları ile aradaki farkı azaltmak için, bu alana daha fazla yatırım yaparak özellikle tüm seviyelerdeki eğitim kalitesini yükseltmeli ve orta ve yüksek öğrenim seviyelerinde okullaşma oranını artırmalıdır. İnsan kaynağı potansiyelinin tam olarak kullanılması ve beceri profillerinin geliştirilmesi, daha hızlı ve sürekli büyüme sağlayacaktır".

"Türkiye, Batı Avrupa şirketleri için giderek daha popüler bir iş ortağı haline geliyor. Ancak, bazı Batılı şirketler Türkiye pazarına girmekten korkuyorlar. Bunun sebebi nedir?" sorusunu ise Sabancı, şu şekilde yanıtladı, "Türkiye pazarına girmekten korkan Batılı şirketlerin, önümüzdeki dönemde dünyanın en hızlı gelişen ekonomilerinden birinde yer alma fırsatını kaçırdığını söyleyebilirim. Türkiye, yabancı şirketleri kendisine yatırım yapmaya ikna etmek için yoğun çaba harcamaktadır.

Bu amaçla, Türkiye'deki eğitim seviyesini, özellikle de yabancı dil becerilerini ve teknik eğitimi geliştirmek adına daha fazla iş yapılacağını göreceksiniz. Enerji sektöründeki reformlar; fiyatlandırma, serbestleşme ve özelleştirme dahil olmak üzere devam edecektir. İş piyasası esnekliğinin artırılması, ulaşım ve bilgi teknolojileri altyapısının iyileştirilmesi, kamu yönetiminin geliştirilmesi ve fikri mülkiyet haklarına ilişkin mevzuatın uygulanmasının güçlendirilmesine yönelik daha fazla ilerleme kaydedilecektir.

Kayıtdışılığı azaltma amaçlı önlemler de güçlendirilecektir".

Sabancı Holding'in sosyal sorumluluk çalışmalarından bahsedilen yazıda, Sabancı'ya bu konunun kişisel önemi de soruldu. Güler Sabancı şu yanıtı verdi "Esasında, bu bizim en önemli konularımızdan biri. Haziran ayında, Sakıp Sabancı Müzesi'nde İstanbul'un 8.000 yıllık tarihi hakkında bir sergi açtık.

Sergide, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Türk ve İslam Sanatları Müzesi'nin yanı sıra, Türkiye'nin diğer devlet müzelerinden ödünç alınan eserler sergileniyor. Londra'daki British Museum, St. Petersburg'daki Hermitage Museum, Florence'daki Bargello Museum, Paris'teki Louvre ve Vatican Museum gibi Avrupa'nın çeşitli koleksiyonlarında yer alan sanat eserleri bu çok kapsamlı sergide gösteriliyor.

Ayrıca, şehrin Bizans günlerinden bugünlere kadar olan sürede meydana gelen gelişimi, dünya tarihi üzerindeki etkisi ve çağdaş şehirlerle olan etkileşimleri de gözler önüne seriliyor. Sergi boyunca, bugün bile herkesçe bilinmeyen İstanbul tarihi, eğitim programları ve konferansları aracılığıyla ziyaretçilerle paylaşılıyor".

Kaynak: Bültenler / Güncel

Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title