"Bedenim Kan Gölüne Dönse de Erdoğan'dan Ayrılmayacağım"
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, "Allah şahittir ki şu bütün bedenim kan gölüne dönse de Tayyip Erdoğan'dan ayrılmayacağım" dedi.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, hizmet hareketinin Türkçe olimpiyatlarıyla milli duyguları ve vatan sevgisini sonuna kadar istismar ettiğini öne sürerek, "Saflığımızı, vatan sevgimizi sonuna kadar istismar edip, sonuna kadar kanırtmadılar mı? Allah şahittir ki şu bütün bedenim kan gölüne dönse de Tayyip Erdoğan'dan ayrılmayacağım. Bu ülke birileri tarafından kuşatılmaya çalışılıyor. Koltuk meselesi değil, beka meselesidir" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, seçim çalışmaları için karayoluyla Edirne'ye geldi. Partililerle Devlet Su İşleri Sosyal tesisindeki kahvaltıda bir araya gelen Soylu yaklaşık bir saat süren konuşmasında 17 Aralık operasyonuyla, yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi.
17 Aralık operasyonun Halk Bankası'na yönelik olduğunu iddia eden Soylu, "Irak kuzeyi bizim tanımlamamız, onların tanımlaması Irak Kürdistan diye. Şu anda 700 bin varil, tamamlandığı zaman 2 milyon varil, doğalgaz hariç petrol üretecek. Bu nereden geçecek? Türkiye üzerinden Avrupa'ya gidecekti. Bir varil 100 dolar, 200 milyon dolarlık bir ekonomik sirkülasyondan bahsediyorum. 75 milyar dolar hangi banka üzerinden geçecekti ' Halk Bankası üzerinden. Şimdi egemenlerin bankasına geçti. 17 Aralık darbesinin nedenini anlayabiliyor muyuz?'"dedi.
Cari açığın 57 milyar dolar olduğunu belirten Soylu , "75 milyar dolar kasamız dolsa, Türkiye 4-4.5 milyar cari açığını tamamlayabilecek, bir maliyeti cari açığı öder mi? Dikkat edin 8-9 milyar dolar ancak Irak'ın kuzeyi merkezi hükümetle beraber bunlar para kazanacak. Biz taşıma maliyetimizle beraber tam o kadar para kazanıyoruz. Yani Türkiye günde 2 milyon varil petrol üretiyormuş şekline girecekti. Bugün ancak taşıma maliyetini alabileceksek, alabileceğiz. 17 Aralık darbesinin sebebi dershane falan değildir. 17 Aralık darbesi 'bizim bürokratlarımızı bir yerlere getirmiyorlar' demek değildir. 17 Aralık ve Recep Tayyip Erdoğan'a kinin nedeni bilin ki Türkiye'ye zenginliğe, demokrasiye, kendi toprakları üzerinde o kendi anlayışıyla buluşturmaya yönelik bir adımdır" dedi.
ADANA'DA SORUYU VELİ SORUYOR
Adana'da Milli Eğitim müfettişlerinin bazı özel okullarda öğrenciler üzerinde araştırma ve inceleme yapılacağı iddiasıyla çocuklara, 'Atatürk 'ü mü yoksa Başbakan'ı mı sevdiklerini' sorması iddialarına da değinen Süleyman Soylu, Başbakan Erdoğan olduğu sürece Türkiye'de Atatürk'ün kılına bile zarar gelmeyeceğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Okullarda paralel yapı siyaset yapıyor. Öğrencilerimizin zihni bulandırılıyor. Öğrencilerimize baskı yapıyor. Tehdit ediyor. Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanlığı'ndan veliler müfettiş istiyor. Teftiş heyeti gidiyor, tespitlerini yaparken, öğrencilere soru sorarken, velilerden avukat olan birisi içeri giriyor. Bu soruyu provakatif olarak soruyor. Sonra bu sorunun, Milli Eğitim müfettişleri tarafından sorulduğu konusunda bugün gazetelerde de aynen Kemal Pilavoğlu'nun yaptığı gibi rahmetli Menderes'in karşı karşıya düşüldüğü gibi bir tabloyla hükümetimiz ve bugünkü anlayışımız karşı karşıya düşürülmeye çalışılıyor. Buradan söylüyorum. Tayyip Erdoğan Başbakan olduğu sürece ve AK Parti'de iktidar olduğu sürece bu ülkede Atatürk'ün kimse kılına dahi zarar veremez. Bu nettir. Onun için en önemli teminatlarından biridir. Türkiye'yi karıştırmak için tezgahı öyle bir kuruyorlar ki, bu kurulan tezgahların tamamı takdir sükundandır, İstiklal Mahkemelerinden de, 28 Şubat'tan da, 1960 darbesinden de farkı yoktur. Her biri aynı şekilde kurulmuştur"
"KENDİ İSTİKBALİ İÇİN GELEN NAMERTTİR"
Adnan Menderes'in hayalini kurduğu projeleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının yerine getirdiğini anlatan Süleyman Soylu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben AK Parti'ye makam için gelmedim, kendi istikbali için gelen namerttir, alçaktır, namussuzdur. Bu ülkenin çok önemli bir noktasında bir karar alacağız. ya bu ülke bu milletin olacak, ya da bu ülkeyi yıllardan beri derin devlete teslim edeceğiz. 17 Aralık darbesini hep beraber görmedik mi? Tayyip Erdoğan'ı çekelim sistemden, Kılıçdaroğlu mu mücadele verecek paralel yapıyla? Devlet Bahçeli mi mücadele verecek? Devlet Bahçeli'yi diz çökerttiler, milletvekillerinin kasetleri çıktı. Sesini çıkartmadı. Şimdi efeleniyor. En yakın çalışma arkadaşlarının kasetleri çıktı. Sesini çıkartmadı. Teslim oldular, birbirlerine saldırmazlık taktiği uyguladılar. Bugün eğer Türkiye Cumhuriyeti başbakanının, cumhurbaşkanımızın, enerji bakanımızın, bürokratlarımızın, diplomatların, işadamların telefonları dinleniyorsa bu ülkenin bir beka meselesidir. Nerede bu telefon kayıtları, kimin elinde. Bu uluslararası tezgahın taşeronları paralel yapının kendisidir. Taşerondan başka bir şey değildir. Bu cesareti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dışında hiç kimse ortaya koyamaz. Herkesi kucaklamak kabahatse, en büyük kabahati işledi."
AK Parti Edirne İl Başkanı Müjdat Kahve ve AK Parti Edirne Belediye Başkan adayı Ahmet Günşen'in de katıldığı toplantının ardından Soylu Edirne'den ayrıldı.