Sürdürülebilirliğin Anahtarı: Kurum Kültürü
Dale Carnegie Akademi tarafından düzenlenen Kurum Kültürü Zirvesi'nde yazılı olmayan kuralların kurumların geleceğini nasıl etkilediği konuşuldu.
Zirveye, dünyaca ünlü nörobilim uzmanı Kenneth Nowack'ın liderliği destekleyen güven duygusunun yanı sıra, sadakati ve yüksek performansı sağlayan oksitosin ve dopamin hormonları ile ilgili açıklamaları damga vurdu. Bilimsel çalışmalar, oksitosin seviyesi arttıkça, güven duygusunun geliştiğini, güven duygusunun da beraberinde sadakat, şirkete bağlılık ve motivasyon gibi unsurları getirdiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Tüm dünyada iş odaklı kişisel gelişim denildiğinde ilk akla gelen kurumlardan olan Dale Carnegie Akademi tarafından düzenlenen Kurum Kültürü Zirvesi'nde, iş yaşamının temel taşı olarak kabul edilen, kurumların yazılı olmayan kurallarının bütünü olan kurum kültürü tüm yönleri ile irdelendi. Konferansın en dikkat çeken konuşması, çalışanların iş hayatındaki davranışlarının nedenlerinin altında biyolojik faktörlerin yattığını savunan Kenneth Nowack oldu.
Çalışanların davranışlarını değiştirdiklerinde beyinsel faaliyetlerinin de değiştiğini ifade eden Kenneth Nowack, zihinle, duygular ve beden arasında müthiş bir uyum olduğunu söyledi. Çalışanların kendini güvende hissetmesi, işine bağlı olması ve motivasyonunun yüksek olmasının liderlerine bağlı olduğunu belirten Kenneth Nowack, "Tüm bu unsurları beraberinde getirecek temel duygu 'güven'dir, bir liderin en önemli görevi de çalışanlarında güven dedi.
GÜVEN DUYGUSU BİYOLOJİK TEMELLİDİR
Kişilerde güven duygusunun oluşmasının psikolojikten ziyade biyolojik nedenlere dayandığını belirten Kenneth Nowack "Güven duygusu hormonel değişiklikler sonucu ortaya çıkar. Oksitosin hormonunun artması güven duygusunun ortaya çıkmasını sağlar. Güven duygusu da, sadakat, inanç, yapılan işe duyulan heyecan, motivasyon gibi, iş hayatında her çalışanda olmasını istediğimiz duyguları beraberinde getirir. Kişinin yeteneklerine ve potansiyeline olan inanç, aynı tarafta olduğunu hissettirmek, kendi ihtiyaç ve isteklerimizin bilinmesi, tutarlı ve dürüst olunması oksitosin hormonunun salgılanmasına neden olur. Liderlerin ve yöneticilerin iş sonuçlarından sorumlu olduklarını düşünürsek, liderlerin sergiledikleri davranışların ve organizasyonel boyuttaki uygulamaların çalışanlardaki oksitosin seviyesini yükselttiği ya da azalttığı, bunun da iş sonuçlarını etkilediği bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek" dedi.
GÜVEN VARSA HASTALIK YOK
Yapılan bilimsel çalışmalar güven seviyesi yüksek bir çalışma ortamında, çalışan bağlılığının güven ortamı düşük iş yerlerine göre yüzde 76, iş ortamında eğlenmenin yüzde 60, iş tatmininin ve üretkenliğin yüzde 56, fazla mesaiye kalma oranının yüzde 50, hayat tatmininin yüzde 29 fazla olduğunu, hasta raporlu gün sayısının yüzde 13, tükenmişlik sendromunun ise yüzde 40 az olduğunu gösteriyor.
Kenneth Nowack ayrıca, dopamin salgılayan çalışanların motivasyonunun daha da arttığını belirterek "Yöneticilerin çalışanlardaki dopamin seviyesini artırmak için yol gösterici olmaları, mentorluk vasıflarını daha sık kullanmaları gerekir" dedi.
DOĞRU YÖNETİLMEYEN KURUM KÜLTÜRÜ ŞİRKET STRATEJİSİNİ ALT EDER
Kurum Kültürü; strateji, iş akışları, sürekli gelişim, liderlik ve çalışan deneyiminin birbiriyle uyumu ve bütünlüğü için temel faktör olarak kabul ediliyor ve bir kurumun geleceğini şekillendirecek tüm faktörlerin temel belirleyicisi rolünü üstleniyor. Güven faktörü ise, sağlıklı bir kurum kültürünün olmazsa olmazı olarak işaret ediliyor.
Kurum kültürü konusunda bilgi veren Dale Carnegie Akademi Türkiye Yönetici Ortağı Dr. Çağlayan Bodur "Dale Carnegie Akademi olarak, şirketleri yaşayan organizmalar olarak kabul eder, yaşamları boyunca ilk günkü hız ve performanslarını, ilk günkü hevesle sergileyebilmeleri amacı ile yol gösterici olmaya çalışırız. Bu noktada önemli olan organizasyonların sağlığının yerinde olmasıdır. Organizasyonların sağlığından bahsedildiğinde ise, ele alınması gereken temel başlıklar; şirketin stratejisi, iş akışları, gelişimi, şirket liderlerinin vasıfları, çalışanların deneyimi ve şirket kültürüdür. Her bir birbirinden değerli bu başlıklar içerisinde ise, kurum kültürünü sürdürülebilirliğin anahtarı olarak kabul edebiliriz" dedi. Kurum kültürünün, büyük küçük fark etmeksizin tüm kurumların yöneticileri tarafından detayları ile tanımlanması gerekliliğine dikkat çeken Bodur "Doğru yönetilemeyen, uygun şekilde yönlendirilmeyen kurum kültürü, mutlak suretle şirketin stratejisini alt ederek, kurumları belirsiz bir geleceğe sürükler. Basit ama güçlü model ve yöntemler kullanarak kurumun mevcut kültür tarzını belirlemek ve benimsenmek istenen kültürü empoze etmek mümkün" şeklinde konuştu.
YÜKSEK PERFORMANSLI KURUM KÜLTÜRÜ KARLILIĞI GETİRİR
Kurum Kültürü Zirvesi'nde konuşan Dale Carnegie Akademi, Chief Franchise Advocate Jean-Louis Van Doorne, kurum kültürü inşa edilmesinin tüm IK dünyasının ortak gündemi olduğunu belirterek "Yüksek performanslı bir kurum kültürü çalışan bağlılığını, dolayısıyla performans artışını, buna bağlı olarak da karlılığı getirir" dedi. Van Doorne, kalıcı ve yüksek performanslı kurum kültürü yaratılmasında, güven unsuru ve şeffaflığı olmazsa olmaz kriterler olarak belirtti.