Suruç Katliamı Davasında Mağdur Avukatları, Işid'in Sınır Emirleri Hakkında MİT ve Sağlık Bakanlığı'ndan Bilgi İstenmesini Talep Etti
Suruç Katliamı’na ilişkin davada mağdur avukatları, mahkemeden IŞİD’in sınır emiri İlhami Balı’nın Konya’da tedavi görüp görmediğine ilişkin çelişkili bilginin ortadan kaldırılması için Sağlık Bakanlığı’ndan, IŞİD’in bir diğer sınır emiri Deniz Büyükçelebi hakkında da Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan (MİT) bilgi talep edilmesini istedi.
TAMER ARDA ERŞİN
Suruç Katliamı'na ilişkin davada mağdur avukatları, mahkemeden IŞİD'in sınır emiri İlhami Balı'nın Konya'da tedavi görüp görmediğine ilişkin çelişkili bilginin ortadan kaldırılması için Sağlık Bakanlığı'ndan, IŞİD'in bir diğer sınır emiri Deniz Büyükçelebi hakkında da Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan (MİT) bilgi talep edilmesini istedi.
Terör örgütü IŞİD'in 20 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde düzenlediği canlı bomba saldırısına ilişkin Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren davanın duruşması bugün yapılıyor. Davada hayatını kaybeden 33 kişinin avukatları, dosyada ilerleme sağlanması için yeni taleplerde bulundu. Avukatların dosyanın genişletilmesi için mahkemeye verdiği talep dilekçesinde, IŞİD üyesi Şükrü Yoldaş'ın tanık olarak dinlenmesi istendi. Dilekçede şunlar belirtildi:
"Mahkemenize Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün bağlantılı olduğu kişilere ilişkin daha önce sunduğumuz dilekçelerimizde, H. İbrahim Yoldaş ve M. Şükrü Yoldaş arasında irtibat bulunduğundan kısaca bahsetmiştik. M. Şükrü Yoldaş, o dönem Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün yakın çevresinde olan, aynı zamanda Adıyaman IŞİD hücresinin aktif militanlarından olup, hakkında IŞİD örgüt üyeliğinden dava açılmıştır. Ayrıca M. Şükrü Yoldaş'ın Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2016/232 E. sayılı dosyasında görülen 10 Ekim Ankara Katliamı dosyasında, 2015 yılında Suriye'de IŞİD kamplarında dosyamız sanıkları ve örgütün Gaziantep ve Adıyaman hücrelerindeki militanlarla çok sayıda fotoğrafı olduğu ortaya çıkmıştır. M. Şükrü Yoldaş, kendi anlatımına göre ve diğer tanıkların beyanına göre bir dönem Gaziantep'te çalışmış olup, dosyada mevcut HTS kayıtlarından, kardeşi olan ve mahkemenizce tanık olarak dinlenmesine karar verilen H. İbrahim Yoldaş ile o dönemde çok sayıda iletişimi bulunduğu, bu iletişimin kendisi Suriye'ye geçtikten sonra da devam ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim Adıyaman Emniyet Müdürlüğü'nün Şeyh Abdurrahman Alagöz'le bağlantılı kişiler hakkında düzenlediği iletişim raporunda da bu hususlar belirtilmiştir. Dolayısıyla olayların gelişiminden ve dosyada mevcut delillerden M. Şükrü Yoldaş'ın Şeyh Abdurrahman Alagöz'le birlikte hareket ederek birlikte Gaziantep'e gittikleri ve muhtemelen H. İbrahim Yoldaş'la Şeyh Abdurrahman Alagöz arasında bağlantıyı da kendisinin sağladığı, sonrasında ise birlikte Suriye'ye gittikleri anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle M. Şükrü Yoldaş'ın da Şeyh Abdurrahman Alagöz ve dosyamız firari sanıklarıyla sıkı irtibatı bulunduğu ve Suruç Katliamı ve firari sanıklar hakkında önemli bilgilere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle de tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz."
"IŞİD'LİNİN EŞİ TANIK OLARAK DİNLENSİN"
Dilekçede, bir diğer IŞİD'li Ayşenur İnci'nin de IŞİD'in sınır emiri İlhami Balı ile irtibatının tespit edildiği belirtilerek şunlar kaydedildi:
"Ayşenur İnci, Suruç Katliamı'nı gerçekleştiren Şeyh Abdurrahman Alagöz ve onunla birlikte hareket eden IŞİD'in Adıyaman hücresindeki aktif militanlarından Ersel Ocak'ın eşi olup, dosyaya gelen teşhis tutanağından da anlaşıldığı üzere o dönem Adıyaman hücresinde bulunan tüm militanlar hakkında oldukça detaylı bilgilere sahiptir. O dönem eşiyle birlikte Suriye'de çatışma bölgelerine gitmiş ve orada da çok sayıda militan ile örgütün o dönem yaptığı faaliyetleri ve eylemleri hakkında bilgi sahibi olmuştur. 2018 yılı sonlarında da kaçak yollarla Türkiye'ye dönmüştür. Türkiye'ye döndüğünde tanıdığı örgüt militanları hakkında çok detaylı ifade vermesine ve dosyamız sanıklarından İlhami Balı'yı teşhis etmesine rağmen kendisine ne Suruç Katliamı hakkında ne de firari sanıklar ve Şeyh Abdurrahman Alagöz hakkında soru sorulmamıştır. Bu nedenle gerek Adıyaman'da bulunduğu dönemde Şeyh Abdurrahman Alagöz ve diğer örgüt militanlar ile yakın ilişkisi bulunması gerekse Suriye'de bulunduğu dönemde dosyamız firari sanıklarıyla ilgili bilgi sahibi olması sebebiyle Ayşenur İnci'nin mahkeme huzurunda tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz."
İLHAMİ BALI'NIN TEDAVİSİNE İLİŞKİN ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİ İSTENDİ
Dilekçede, aranırken Konya'daki Cihanbeyli Devlet Hastanesi'nde tedavi gördüğü ortaya çıkan IŞİD'in sınır emiri İlhami Balı'ya ilişkin de şunlar belirtildi:
"Son celse ara kararı gereğince Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi'ne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda, 'Hastane kayıtlarında İlhami Balı' ya dair bir tedavi kaydı bulunmadığı' bildirilerek, yazı ekinde Cihanbeyli Devlet Hastanesi'nin 2016 yılı temmuz-ağustos aylarına ait dahiliye servisi kayıtları sunulmuştur. Ancak aynı konuda daha önce yazılan müzekkereye Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından verilen cevabi yazıda, 'İlhami Balı'nın 25 Temmuz 2016 tarihinde Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi Acil Dahiliye Yoğun Bakım ünitesinde tedavi gördüğü' bildirilmişti.
"SAĞLIK BAKANLIĞI İDARİ SORUŞTURMA YAPSIN"
Dolayısıyla her ikisi de Sağlık Bakanlığı'na bağlı olan ve aynı bilgisayar sistemini ve veri bankasını kullanan iki kurum tarafından verilen bilgiler arasında ciddi çelişki bulunmakta olup, bu çelişkinin sebebi tarafımızdan anlaşılamamıştır. Sonuçta bu konudaki çelişkinin giderilmesi ve İlhami Balı'nın durumuyla ilgili net bilgi alınması gerekmektedir. Bu nedenle bu defa müzekkere ekine her iki kurumdan gelen cevabi yazılar da eklenmek suretiyle Sağlık Bakanlığı'na müzekkere yazılarak iki kurumun yazıları arasındaki çelişkinin nereden kaynaklandığının sorulmasını ve doğru bilginin gönderilmesinin sağlanmasını talep ediyoruz. Ayrıca Sağlık Bakanlığı'ndan bu konuda çelişkili bilgi verilmesinin sebebiyle ilgili de idari soruşturma yapılarak sonucundan bilgi verilmesi de istenmelidir."
"MİT'TEN BİLGİ İSTEYİN"
Dilekçede, MİT'ten istenecek bilgilere ilişkin de şunlar kaydedildi:
"Dosyamız sanıklarının son durumuna ilişkin yazılan müzekkereye EGM İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından verilen cevabi yazıda, 'MİT Başkanlığı'nca kendileri ile herhangi bir bilgi paylaşımı olmadığı, Cumhuriyet savcılığı ya da mahkeme tarafından talep edilmesi halinde MİT tarafından elde edilen bilgilerin talepte bulunan makama doğrudan iletileceği' belirtilmiştir. Öte yandan, dosyaya gelen çeşitli evraklarda firari sanıkların Suriye'de olduklarına dair bilgiler olduğu gibi, örneğin Deniz Büyükçelebi'nin öldüğü yönünde de bilgiler ve tanık beyanları mevcuttur. Dolayısıyla bu konuda dosyaya gelen bilgiler birbiriyle çelişkili olup, özellikle sanıkların Suriye'de ve kamplarda olup olmadıkları hususunda MİT'ten bilgi istenmelidir. Bu nedenlerle sanıkların son durumunun sorulması için bu defa MİT'e müzekkere yazılmasını talep ediyoruz."