Haberler

Takım elbisesiyle zorlu parkurların tozunu atıyor (2)

Güncelleme:
Abone Ol

Kalahari Çölü ve Abu Dabi Çölü Ultra Maratonu ile Türkiye'deki birçok yarışta takım elbiseyle koşan Bilal Gül, çeşitli sosyal sorumluluk projelerine dikkati çekmek ve farkındalık oluşturmak için parkurlarda ter dökmeye devam ediyor.

Kalahari Çölü ve Abu Dabi Çölü Ultra Maratonu ile Türkiye'deki birçok yarışta takım elbiseyle koşan Bilal Gül, çeşitli sosyal sorumluluk projelerine dikkati çekmek ve farkındalık oluşturmak için parkurlarda ter dökmeye devam ediyor.

Evli ve iki çocuk babası beyaz eşya tamircisi Bilal Gül, kilo vermek için başladığı koşu sporunu, çeşitli sosyal sorumluluk projeleri ve bazı alanlarda farkındalık oluşturmak için koştuğu maratonlarla sürdürüyor.

Gönüllü olduğu projeleri daha görünür kılmak için takım elbiseyle koşmaya başlayan Gül, Kalahari Çölü ile Abu Dabi Çölü Ultra Maratonu'nda da aynı kıyafetle koştu.

Antarktika'daki 611 kilometrelik "Buz Çölü Koşusu" ile Amerika'daki 220 kilometrelik "Ölüm Vadisi Koşusu"na katılmak için çalışmalarına devam eden Gül, bu parkurları da takım elbisesiyle bitirmeyi hedefliyor.

Bilal Gül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 10 yıl önce eşinin kendisine "kilolu" ve "göbekli" olduğunu söylemesi üzerine koşmaya başladığını anlattı.

İlk koşusunda fazla kilolu olması ve sigara da içmesinden dolayı en fazla üç kilometre koşabildiğini belirten Gül, o gün koştuğu üç kilometrenin bugün koştuğu 100 kilometreden daha zor olduğunu ifade etti.

Daha sonra hırslandığını ve 10 kilometre koşmaya başladığını kaydeden Gül, şöyle devam etti:

"Eşim 'Birkaç aya kalmaz bırakırsın, bu da bir heves.' deyince daha da hırslandım. Bu sefer mesafeler uzamaya başladı. Daha hızlı değil ama daha uzun mesafe koşma hevesim oldu. Buna istinaden 10, 20, 40 kilometre derken 42 kilometreyi geçtim. Ondan sonrasını zaten hiç hatırlamıyorum. Çünkü 60 kilometre, 100 kilometre, 200 kilometre ve koştuğum en uzun mesafe olarak da 281 kilometrelik koşulara katıldım."

Maraton ve ultra maratonlara katıldığını aktaran Gül, asfalt koşuları yerine ultra maraton olan doğa koşularının kendisine daha fazla keyif verdiğini vurguladı.

"Ben aradaki keçiyim"

Birçok koşuda yardım kuruluşlarını destekleyen sporcular olduğunu ve bu kişilerin aynı tişörtlerle maratonlara katıldığını belirten Gül, bu kişilerden farklı olmak için bir yol düşündüğünü ifade etti.

Gül, bu düşünceden hareketle takım elbiseyle koşmaya karar verdiğini dile getirerek, "500 koyun gidiyor, aralarında bir tane keçi var. 500 koyuna bakmıyorsunuz çünkü hepsi aynı, mecburen keçiye bakmak zorundasınız. İnsanoğlunun algısı bu yönde. Koşuda da şortla koşuyorlar, takım elbiseyle koşan yoktur. Muhtemelen aradaki keçiyim ben." dedi.

İhtiyaç sahibi öğrenciler, zihinsel engelliler ve kanser hastaları yararına bazı projeler için takım elbiseyle koşmaya devam ettiğini anlatan Gül, "Sapanca'da kanserli hastalar için koştuğum zaman doğada da takım elbiseyle koşulabileceğini gördüm. Çanakkale'de şehitlerimiz için 42 kilometre maraton koştum. Çanakkale'de beni o şekilde görenler 'Garsonlar da koşuyor.' diyerek beni garsona benzettiler. Daha sonra 85 kilometre Kaz Dağları'nda koştum. Koşunun bir etabında yaşlı bir teyze ile oğlu vardı. Teyze beni muhtemelen tapu kadastrodan zannetti ki 'Oğlum siz ölçümcü müsünüz?' dedi." ifadelerini kullandı.

"Beni ajan zannettiler"

Türk-Yunan-Bulgar Dostluk Grubu Derneğinin düzenlediği "Sınırsız Dostluk Maratonu"ndan bahseden Gül, "Yaklaşık 600 koşucuyla Pazarkule Sınır Kapısı'ndan Yunanistan'a doğru koştuk. Tabii ben takım elbise, gözlükler ve kulaklıkla koşunca Pazarkule Sınır Kapısını geçtikten sonra Yunanistan'ın askeri yetkilisi, peşime iki asker taktı. 'Bunlar koşuyor ama bu ajan mıdır, nedir?' diye. Kastanies'e gidip tekrar Türkiye'ye dönüşe kadar bana eşlik ettiler." diye konuştu.

Gül, tanıdığı bir kişinin oğlunun "kistik fibrozis" hastası olduğunu öğrendiğini ve bu hastalığın kendisini çok etkilediğini anlatarak, bu hastalığa dikkat çekmek için 2017 yılında Kalahari Çölü'nde 250 kilometre koştuğunu belirtti.

Afrika'da koşuya başlamadan önce hem organizatörlerin hem de bazı profesyonel koşucuların, kendisine takım elbiseyle koşulmasının imkansız olduğunu söylediklerini aktaran Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yarışı takım elbiseyle bitiremeyeceğimi söylediler. Çünkü 49 derece sıcakta 7 gün boyunca koşuyorsunuz. Gece yine çölde yatıyorsunuz. 7 günlük yiyeceğiniz sırtınızda yaklaşık 17 kilo civarında yükünüz var. Size sadece her 10 kilometrede bir 1,5 litre su veriyorlar. Birinci ve ikinci gün koştuktan sonra yarışı tamamlayabileceğime inanmaya başladılar. Üçüncü günün 80 kilometrelik etabından sonra 'Tamam Türk güçlü adam, kesin koşuyu bitirecek.' diye konuşuyorlardı."

Bilal Gül, sporun eşofman, kot pantolon gibi her türlü kıyafetle yapılacağını söyleyerek, "Koşucuysan 'Koşu şortuyla koşacaksın.' diye bir şart yok. 'Takım elbise giyiyorsun altına kundura ayakkabı giyeceksin.' diye bir şey de yok. Bana bu arada 'Kundura ayakkabıyla da koşulmaz.' denildi. Kundura ayakkabıyla da koştum. Bu benim bedenime zarar verdi mi? Kesinlikle verdi, ona katılıyorum. Bundan sonra takım elbisenin altına spor ayakkabıyla koşuyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Takım elbiseyle koşmaya devam edeceğini vurgulayan Gül, "Benim sıcak ve soğuk hedeflerim var. Soğuk hedefim olarak Antarktika'da 611 kilometrelik yaklaşık 12 gün süren eksi 30 derecede 'Buz Çölü Koşusu' var. Sıcak olarak ise Amerika'da 32 saat süren 51 derece sıcaklıkta 220 kilometrelik 'Ölüm Vadisi Koşusu' var. 'Ölüm Vadisi Koşusu'na katılan insanların yaklaşık yüzde 70'i, yarışı ya bırakıyor ya da bırakmak zorunda kalıyor. Yarışı bırakacağımı düşünmüyorum. Moritanya'da da 1040 kilometrelik koşuya katılmak istiyorum." diye konuştu.

Kaynak: AA / Güncel

Bilal Gül Türkiye Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title