Tampon Bölgede Kara Harekâtı Şart'
Türkiye’nin Suriye iç savaşının başlangıcında uluslararası topluma önerdiği ancak bugüne kadar kabul görmeyen uçuşa yasak bölge ve tampon bölge, yeniden gündeminde.
Ankara uçuşa yasak bölge ve tampon bölge konularını 21 Eylül'de New York'ta yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda müttefikleriyle yeniden görüşmek için hazırlık yapıyor.ÖZETLE
Ankara'dan 'tampon bölge' önerisi
BM genel kurulunda konuşulacak
' Suriye'de mümkün olmayabilir'
ABD, IŞİD'in Irak'ta ve Suriye'de bazı bölgeleri ele geçirmesinin ardından Irak'ta hava saldırılarına başladı, Suriye'de de olası operasyonlara yeşil ışık yaktı. Operasyonların büyümesi ve IŞİD'in Türkiye sınırında daha fazla ilerlemesi durumunda Ankara büyük bir göç dalgasından endişe ediyor. Böyle bir durumda mülteci kamplarının kendi topraklarında değil, sınıra yakın bölgelerde kurulmasından yana. Bu da, tampon bölge oluşturulmasıyla mümkün.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan, 16 Eylül'de tampon bölge ile igili teknik boyutun silahlı kuvvetlerle görüşüldüğünü söyledi. Gerek olması halinde olası tampon bölgenin yeri, kaç kilometre derinliğinde olacağı ve nasıl oluşturulacağı gibi detaylar belirlenecek. Hükümet de detaylara bakarak uygunluğuna karar verecek.
'Uçuşa yasak bölge olsaydı IŞİD güçlenmezdi'
Ankara'nın başka bir endişesi de IŞİD ile mücadele için ABD'nin oluşturduğu koalisyonun askeri operasyonlarının dolaylı bir biçimde Suriye rejimine yaraması olasılığı. Suriye rejimi, IŞİD dışındaki muhalif silahlı örgütleri havadan hedef alıyor. Muhalif güçler bir yandan IŞİD ile bir yandan da rejim ile mücadele etmek zorunda kalıyor.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da 17 Eylül'de, bu öneriyi iki sene önce ABD'ye ilettiklerini ancak kabul edilmediği için IŞİD'in güçlendiğini söyledi:
"'No fly zone' ilan edilmemesidir IŞİD'i güçlendiren. Suriye uçakları, rejimin uçakları Özgür Suriye Ordusu'nu tepeden vurdu. Rejim korktuğu için cephe savaşına girmedi. Rakka'da, Azzaz'da şu anda IŞİD'in hakim olduğu yerlerde muhalefet çekilmek zorunda kalınca karadan rejim girmediği için karadan IŞİD girdi. Dolayısıyla taktiksel olarak aralarında bir koalisyon oluştu ve Suriye rejimi yakın zamana kadar, IŞİD onlara saldırana kadar tek mermi atmadı. Şimdi ne oldu, Özgür Suriye Ordusu zayıfladı, zayıfladı. Peki kim kazandı, IŞİD."
Güvenli bölge için öncelikle BM kararı gerekiyor
Konuyla igili Al Jazeera'nın sorularını yanıtlayan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Uzmanlarından Dr. Nihat Ali Özcan'a göre tampon bölgenin insani ve askeri olmak üzere iki temel amacı var:
"Çatışmaların artması durumunda bölge halkı kendisini korumak için güvenli bölgeye kaçabilir ve kendi sınırları içinde ihtiyaçları karşılanabilir. Aynı zamanda paramiliter ve askeri güçler için güvenli bölge fonksiyonu görür. "
Ancak böyle bir bölgenin kurulabilmesi ve uçuşa yasaklı bölgenin ilan edilmesi için de BM kararı gerekiyor. Böyle bir karar için BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin, ABD, Fransa, İngiltere, Rusya ve Çin'in onayı şart. Onay verilen metin üzerindeki detaylara göre, tampon bölge olarak belirlenen alanda çatışma yaşanmaması, sivillerin bölgeye sığınması ve burada güvenliklerinin garanti altına alınması sağlanıyor. Gerekli görülürse, bölge uçuşa yasak bölge de ilan edilip savaş uçaklarının da geçmesi engelleniyor.
Tampon bölge oluşturulabilmesi için BM Güvenlik Konseyi kararı dışındaki seçenekse belli bazı ülkelerin koalisyon oluşturarak tampon bölge kurulmasına karar vermesi. Ancak bu durumda, bölgede güvenliği kimin sağlayacağı önem kazanıyor.
'Rusya'nın çekincesi olabilir'
Al Jazeera'ye konuşan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu uluslararası ilişkileri uzmanı Prof. Kamer Kasım, uygulamada tampon bölgenin ilan edildiği ülkenin yönetimiyle ve sahadaki gruplarla uzlaşma sağlanması, aksi takdirde çatışma riskinin göze alınması gerektiğini söylüyor:
"Tampon bölgenin uçuşa yasaklı olması gerekir, her türlü saldırıya karşı belli bir askeri gücün olması gerekiyor. Bu sebeple en azından bazı güçlerin ortak kararı gerekiyor. BM kararı olmadan uygulanan bir tampon bölge, hukuken tartışmalı bir zemin olur. Suriye ve Irak'taki mevcut durum hukuk kurallarıyla açıklanabilecek bir durum değil, bazı bölgelerde Irak yönetiminin, Suriye rejiminin kontrolü yok. Uluslararası bir karar alınmazsa, sahadaki gruplarla konuşmak gerekir."
Kasım, Türkiye'nin önerdiği gibi Suriye'de oluşturulacak bir tampon bölgede, tartışmalı hukuki zemini ortadan kaldırmak için BM Güvenlik Konseyi'nin tüm üyelerinin evet demesi gerektiğini söylüyor. Bunun için de Suriye rejiminin uygulamada onay vermesi şart:
"Esed rejimi desteklediği için Rusya'nın çekincesi olabilir. Suriye ile 'de facto' olarak anlaşılabilir, o zaman Rusya evet diyebilir. Suriye rejimi zaten ciddi bir çatışma altındayken bu bölgeye saldırması çıkarına olmayabilir. Rusya gibi ülkelerle bunun müzakere edilmesi gerekir."
'Irak ve Suriye için farklı durum söz konusu'
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı ve emekli büyükelçi Özdem Sanberk, Irak hükümetinin şimdiye kadar yapılan operasyonlara bir itirazı olmadığını söyledi. Ancak Sanberk Suriye hükümetinin buna rıza göstermediğini hatırlattı ve bu durumun Rusya ile ABD arasında sorun olabileceğini belirtti:
"Tampon bölge ve uçuşa yasak bölge için BM Güvenlik Konseyi karar alır ve uluslararası hukuk bakımından bir uygun durum ortaya çıkarsa, Suriye'yle yapılacak şey daha karışık olacak. Rusya ile ABD'nin anlaşamadığı birçok konu var, örneğin Ukrayna. Bu bir paket halindeki, yoğun diplomasi trafiğinin bir parçası. Kesin olan tek şey; uluslararası meşruiyet gerekiyor. Irak için bu mümkün olabilir ama Suriye için biraz karışık. Bunlar BM genel kurulunda görüşülür çünkü bir gereklilik var. Çoluk çocuk, masum insanlar perişan oldu ve bölgede istikrarsızlık var."
'Karada da güvenlik gücü gerekir'
Tampon bölgede asıl soru işareti, güvenliğin nasıl sağlanacağı… Uçuşa yasaklı bölge ilan edilse bile tampon bölgedeki güçlerin birbirleriyle çatışmamaları için, Kasım'a göre, karadan da güvenliği sağlayacak bir güce ihtiyaç var.
Tampon bölge tartışmalarını Al Jazeera'ye değerlendiren Dr. Nihat Ali Özcan, tampon bölge oluşturulması halinde Irak veya Suriye'ye karadan asker göndermeyeceğini açıklayan ABD'nin stratejisinin de değişmesi gerekeceğini söylüyor:
"Gelen sivilleri sadece havadan saldırılardan korumak değil, iç güvenliği de sağlayacak mekanizma kurmak gerekiyor. Sahaya giren adamlar, savaşçılar birbirlerini kesmesin diye karadan da korumak gerekir, güvenlik gücü, aparatı olması gerekir. Bölge güvenli deyip çekilemeyiz, güvenli olduğunu nasıl anlayacağız?"
Özdem Sanberk de, askeri harekattan bahsetmeyen bir tampon bölge kararının meşruiyeti kalmayacağı görüşünde:
"Uçuşa yasak bölge çıkınca TBMM bakar asker gönderip göndermeyeceğine. Aslen böyle bir karar alınırsa BM Güvenlik Konseyi kara harekatıyla ilgili bir cümle bulunduracak mı, o yönlendirecek. Askeri harekattan bahsetmezse zaten meşruiyeti kalmaz. Tampon bölgede kara harekatı şarttır."
'Türkiye için avantajları büyük'
Tampon bölge için karar alınması Türkiye açısından sığınmacı akınının önlenmesi avantajını beraberinde getiriyor. Ancak bunun dezavantajları da var.
Özdem Sanberk, IŞİD'in tehdit ettiği kitlelere, özellikle Ezidiler ve Kürtlere güvenli bir bölge hazırlanmasının, sınır güvenliği için de faydalı olacağını söylüyor:
"Tampon bölgenin Türkiye için avantajları çok büyük. Örneğin Saddam Hüseyin'in kendi halkına yaptığı baskılar dolayısıyla 500 bin Kuzey Iraklı Kürt sınırlarımıza girdi 1990'larda, perişan durumda birkaç ay kaldılar. ancak güvenli bölge kurulunca kendi yerlerine dönebildiler. Bizim de burada, kendi ülkemiz sınırları içinde kendi sınır hakimiyetimizi devam ettirmek için faydalı olacaktır. Büyük göç hareketi zaten var, çatışmaların büyümesi durumunda ikinci bir göç hareketi bütün bölgede büyük bir istikrarsızlığa sebep olacak."
Nihat Ali Özcan ise, yükün Türkiye'ye kalması ve anlaşmazlıkların çıkması halinde hukuki, askeri ve mali boyutunda dezavantajları da olabileceğini de belirtiyor:
"Coğrafi sorulara, askeri sorulara cevap vermek gerekir. Bunun hukuki, mali ve insani boyutu da var. Bu tek başına bir ülkenin yapabileceği iş değil. Pahalı bir iştir, bütçede ekstradan delikler açar.
"Güvenliği sağlamak da gerekir, hiçbir savaş masada planlandığı gibi gitmez. Olayların nerede duracağını bilemeyiz. Mülteci akını engellenmesi elbette ki avantaj ama bu proje kabul görse bile arızalar çıktığında ne olur bilemeyiz.
"Bir de hukuki boyutu var, BM'de temsil edilen bir Esed rejimi var. Onun egemenliği kısıtlanmış olacak. Bunu kim yapacak? Uluslararası hukuk boyutunda karşılığı var mı, uygulamada uluslararası mutabakat zor görünüyor."
Özdem Sanberk, tampon bölge uygulamasının Suriye'de savaşın başladığı zamanda yapılması halinde göç hareketinin bu boyuta gelmeyeceğini söyledi. Sanberk, sığınmacılar sözkonusu olduğunda Türkiye'nin ön plana çıktığını belirten Sanberk ancak BM Güvenlik Konseyi'nde temsil edilmemesinin adaletsizlik yarattığını belirtti.