Tandırlar ve döşemeler, Keykubadiye Sarayı'na ışık tutacak
Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubad tarafından 1220'li yıllarda Kayseri'de yaptırılan ve Anadolu'yu istila eden Moğollar tarafından yıkılan Keykubadiye Sarayı kazılarında açığa çıkarılan farklı seviyelerdeki döşemeler ile çok sayıda tandır, yapının Osmanlı'nın son dönemine kadar...
Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubad tarafından 1220'li yıllarda Kayseri'de yaptırılan ve Anadolu'yu istila eden Moğollar tarafından yıkılan Keykubadiye Sarayı kazılarında açığa çıkarılan farklı seviyelerdeki döşemeler ile çok sayıda tandır, yapının Osmanlı'nın son dönemine kadar kullanıldığını ortaya çıkardı.
Sultan 1. Alaeddin Keykubad'ın öldürüldüğü yer olarak bilinen ve 1243'teki Kösedağ Savaşı'ndan sonra Moğolların Kayseri'yi istilası sırasında yıkılan sarayın mimari yapısını gün yüzüne çıkarmak için yoğun çalışma yürütülüyor.
Kayseri Şeker Fabrikası arazisinde yer alan Keykubadiye Sarayı'ndaki kazı çalışmaları, Selçuk Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencileri ile Kültür ve Turizm Bakanlığından bir temsilcinin yer aldığı ekiple devam ediyor.
Sarayın bulunduğu alandaki "Dört Kemerli Köşk" çevresinde gerçekleştirilen kazılarda elde edilen kalıntıların incelenmesi neticesinde, Keykubadiye'nin kullanımının geç döneme kadar sürdüğü belirlendi.
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Baş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çalışmaların titizlikle devam ettiğini söyledi.
Sarayın mimarisini ortaya çıkarmanın önemine değinen Baş, "Her vurduğumuz kazma bize yeni şeyler çıkarıyor, yeni bir veri ortaya koyuyor. Bu, sarayın mimarisini ve planını ortaya çıkarmak için çok önemli. Bu sene yaptığımız çalışmada da önemli duvarlar çıkmaya başladı." dedi.
Baş, sarayın çok tahrip olmasının çalışmalarını olumsuz etkilediğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Saray, Moğol istilası sırasında bütünüyle tahrip olmuş. Bunu, duvarlar ve bulduğumuz kalıntılar ortaya koyuyor. Sağlam malzeme bulamamamızın gerekçesi olarak bunu görüyoruz. Diğer bir gerekçe olarak, düşündüğümüzün dışında daha sonraki süreçte de burada yaşamın devam ettiğidir. Duvarlar ve zemin döşemeleri bize bunu gösteriyor. Farklı seviyelerde döşemelerin olması sarayın farklı dönemlerde de kullanıldığını gösteriyor. Sonraki kullanımlarda da sözünü ettiğimiz malzemelerin birçoğunun tahrip olduğunu, duvar ve döşeme taşlarının başka yerlere taşındığını düşünüyoruz."
"1265 sonrasında da kullanılmaya devam etmiş"
Saray alanının ne olarak kullanıldığı net olarak bilinmese de 20. yüzyılın başına kadar buradaki yerleşimin devam ettiğini değerlendirdiklerini aktaran Baş, şunları kaydetti:
"1265 yılına ait bir kaynakta, o dönemden itibaren Keykubadiye Sarayı'nın artık kullanılmaz halde olduğu belirtilmektedir. Bizde de burasını Moğollar yıktığı, bir daha da yerleşim olmadığı için özgün haliyle sarayı ortaya çıkarabiliriz düşüncesi vardı. Kazmayı vurduğumuz zaman öyle olmadığı anlaşıldı. Gördük ki saray yerleşkesi Selçuklu kaynağında anlatılanın aksine 1265 sonrasında da kullanılmaya devam etmiş. Bu kullanım saray amaçlı olmayabilir ancak şunu görmekteyiz ki buradaki yerleşim geç dönemlere kadar devam etmiştir. Bunun en büyük kanıtlarından biri de farklı dönemlere tarihlediğimiz tandırlardır. Tandırlarla birlikte çeşitli duvar kalıntıları ve döşemeler, buradaki yerleşimin Osmanlı'nın son dönemlerine kadar devam ettiğini göstermektedir. Geç döneme kadar 18. belki 19. yüzyıla ait çok sayıda tandır var. Hem duvarlar hem bu malzemeler, buradaki yerleşimin en azından Osmanlı'nın son dönemlerine kadar devam ettiğini gösteriyor."
Prof. Dr. Baş, çalışmalara destek veren Kayseri Şeker Fabrikası yöneticilerine, Kayseri Büyükşehir Belediyesine ve Türk Tarih Kurumuna teşekkür etti.