Tarihi handaki Osmanlı fırınında çeyrek asırdır talaşla pide pişiriyor
Dedesinden yapmayı öğrendiği Osmanlı usulü fırında 36 yıldır talaş ateşiyle pide pişiren Ahmet Alagöz, İstanbul Eminönü'ndeki tarihi Kuveloğlu Han içerisinde icra ettiği mesleğini "Tam teşekküllü bir sanat" olarak tanımlıyor.
Dedesinden yapmayı öğrendiği Osmanlı usulü fırında 36 yıldır talaş ateşiyle pide pişiren Ahmet Alagöz, İstanbul Eminönü'ndeki tarihi Kuveloğlu Han içerisinde icra ettiği mesleğini "Tam teşekküllü bir sanat" olarak tanımlıyor.
Eminönü Küçük Pazar'da tarihi Kuveloğlu Han'a doğru ilerlerken fırın kokusuyla harmanlanmış pide kokusu etrafa yayılıyor.
Küçük bir çay ocağının yanından geçtikten sonra hana girenleri buram buram pide kokan otantik bir fırın karşılıyor. Ahmet Alagöz, bu fırında 36 yıldır talaş ateşinde pide pişiriyor.
Fırını yakmanın püf noktalarını dedesinden öğrenen Alagöz, pide pişirmeyi de babasından öğrendi.
Pideler için hamur yoğuran ve mayalayarak, iç malzemesini hazırlayan Alagöz, ardından pideleri fırına veriyor.
Fırının alt bölümüne talaş koyarak tutuşturan ve ateş bittikçe talaş ilave eden Alagöz, hazırladığı pideleri fırının çeşitli gözlerine yerleştirerek kısa sürede pişirmeyi sağlıyor.
Dededen kalan bir meslek
Tarihi bir yerde çalışmayı sevdiğini dile getiren Alagöz, "Fırın geleneği dedemden babama, babamdan da bana kalan bir meslek. 8 yaşında fırında çalışmaya başladım, 36 yıldır da bu işi yapıyorum. Bu fırına Osmanlı fırını deniliyor. Özelliği talaşla yanıyor olması. Dedem bu fırını yapabiliyordu, ben fırın yapmayı ondan öğrendim. Pide yapmayı ise babamdan öğrendim. Osmanlı döneminde samanla kuru ot yakılırmış ve padişahlara özel ekmek hazırlanırmış. 400 yıl önce bulunan bir fırın türü ancak günümüze gelene kadar bazı bölümleri değişti." diye konuştu.
Fırında kendisinin tek çeşit hamur yaptığını, kepeği alınmış tam buğday unu kullandığını aktaran Ahmet usta, çırak olarak yanında oğlunu ve yeğenlerini yetiştirdiğini söyledi.
"Talaşla ısıyı kontrol edebiliyorsunuz"
Ateşin zamanla fırının içindeki tuğlayı erittiğini, bu yüzden belirli dönemlerde fırının bakımlarını yaptıklarını dile getiren Alagöz, şunları anlattı:
"Bu fırının zor olan kısmı günlük bakımı var, haftalık ve aylık bakımı var. Bir de yıllık genel bakımı var. Fırının içinde 16 tane gözenek bulunuyor. Belli bir süre sonra talaşın tozundan dolayı o gözenekler kapanıyor. Belirli dönemlerde fırının temizlenmesi gerekiyor. Yani sadece bunda pide pişirmek yetmiyor. Bakımını da bilmek gerekiyor. Bu tam teşekküllü bir sanat. Talaşla ısıyı kontrol edebiliyorsunuz. Bizim uzmanlık alanımız talaş. Ani köz olursa ürünleri yakar. Odun fırını da meşhurdur. Ancak odun fırınında ateşin isi ekmeğe sinebiliyor. Talaşlı fırında ise pide ısıyla pişiyor, herhangi bir duman ya da alev görmüyor. Duman gözeneklerden çıkıyor."
Pidenin müdavimi çok
Fırının müdavimleri arasında Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı esnafının bulunduğunu bunun yanı sıra sosyal medya üzerinden görüp gelen yerli ve yabancı turistlerin de yoğun olduğunu söyleyen Alagöz, tat bilirlerin de gelerek pidelerin tadına baktıklarını kaydetti.
Alagöz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Burası tarihi bir fırın, herkesin yemek yiyebileceği bir yer. Ortam küçük olduğu için samimi buluyorlar. Sanat dünyasından isimler geliyor, bu bize daha büyük moral oluyor. O paradan da önemli. Biz daha iyisini yapmaya çalışıyoruz. Yaptığımız pideler büyük boyutta. Pide fiyatları 25-30 TL arasında değişiyor. Buraya toplu halde gelenler de oluyor, maddi durumu iyi olmayan da. Parası olmayana biz ısmarlıyoruz. Herkesin gelip yemek yiyebileceği bir yer."