Tarihi kervansarayın yorgancısı Abdullah usta
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 8 asır önce yaptırılan Sultanhanı Kervansarayı'nda, genç kızların çeyizlerini süsleyen el işlemesi yorganları ilmek ilmek dokuyan Abdullah Ekin, mesleğine ilk başladığı günkü gibi sarılıyor.
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 8 asır önce yaptırılan Sultanhanı Kervansarayı'nda, genç kızların çeyizlerini süsleyen el işlemesi yorganları ilmek ilmek dokuyan Abdullah Ekin, mesleğine ilk başladığı günkü gibi sarılıyor.
1968'de eline aldığı iğne ve ipliği yarım asırdır bırakmayan 65 yaşındaki Ekin, tarihi kervansarayda pamuk, yün ve kumaşı birleştirerek el işlemesi yorgan dikiyor. Sultanhanı Kervansarayı'nda 2017'nin haziranında başlayan restorasyon çalışmaları sırasında mesleğine kısa süre ara veren Ekin, 2019'da çalışmaların sona ermesinin ardından iş yerine geri döndü.
Gelişen teknolojiyle fabrikalarda üretilen sentetik yorganlar tercih edildiği için azalan talebe rağmen el emeği göz nuru yorgan diken Ekin, kervansarayı ziyarete gelen turistler tarafından da yoğun ilgi görüyor.
Yok olmaya yüz tutan el sanatı yorgancılığın temsilcilerinden Ekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu mesleğe 14 yaşındayken çırak olarak başladığını söyledi.
Bulundukları bölge soğuk olduğu için hep yün yorgan tercih edildiğini belirten Ekin, yün yorganların sağlığa iyi geldiğini söyleyerek, "Yün yorgan çok sıhhi oluyor. İnsan vücudu için çok sağlıklıdır. Yün yorganlarda ısıtma olayı çok rahattır. Yündeki ısıtma derecesi 30, pamukta da 24-25 olur." dedi.
"80 ayrı modelde yorgan dikiyorum"
Ekin, yorgancılık mesleğine bir ağabeyinin tavsiyesiyle başladığını, ayrı ayrı 3 ustadan eğitim aldığını ifade etti.
Bu yüzden dikişte farklı teknikler kullanabildiğini anlatan Ekin, "Bazen turistler soruyor 'makineyle mi dikiyor' diye. Elimle diktiğimi söyleyince şaşırıyorlar. Üç santimetrelik bir iğne kullanıyorum. Yorganlarımızın türüne göre 1-2 günde bittiği de oluyor, haftalarca çalıştığım modeller de oluyor. 80 ayrı modelde yorgan dikiyorum. Kataloğum var, müşteriler beğenir, ben de ona göre çizerim." diye konuştu.
Ekin, yorgancılığın çok itina ve ilgi istediğini, göründüğü gibi kolay bir meslek olmadığını anlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Yorganlarda 3 kilogram yün kullanıyorum. Bir de metrelik elyaflar var, onu kullanıyorum. Yünün ipek örtüye zarar vermemesi için yünü elyafla koruma yapıyorum. Kervansaraya farklı ülkelerden insanlar geliyor. Yorganları çok inceliyorlar. Elimdeki iğnenin gözlerine girmesinden çok korkuyorum. O kadar yaklaşıyorlar. Yorgandaki dikişler nasıl hoşuna gidiyorsa o kadar dikkatli bakıyorlar. Turistler sanatkarlara çok değer veriyor ancak bizim insanlarımız değer vermiyor."
Ekin, yeni evlenen genç kızların çeyiz sandıklarını süsleyen el yapımı yorgan ve yastıkların yerini sentetik malzemelerden üretilen ürünlerin aldığını söyledi.
Bu durumun el işlemesi yorgancılığı zor duruma düşürdüğünü vurgulayan Ekin, şunları kaydetti:
"Tarihi kervansaraydaki dükkanın kapısını açtığım zaman bana değişik bir hava geliyor. Tarihi bir yer, işimi en güzel şekilde yapıyorum. Dikilen yorganlara turistlerin yoğun ilgisi var. Uçakta, taşıma sıkıntısından turistler pek almıyor. 100 liraya yorganı alıyorsa uçak da 70-80 lira taşıma parası alıyor. Bu yüzden çok ilgilenmelerine rağmen pek satış olmuyor. Çin, Japonya, Tayvan, Arjantin gibi ülkelerden gelen turistler yorganlara aşırı merak duyuyor."