Tarık Ziya Ekinci'den Başbakan Erdoğan'a Çözüm Desteği
Kürt siyasetçi Tarık Ziya Ekinci, çözüm süreci ile ilgili Başbakan Erdoğan'a tam destek verirken, BDP'lileri de uyardı: Yakınmayı bırakın!
Kürt siyasetçi TİP eski milletvekili, doktor ve yazar Tarık Ziya Ekinci, 88 yaşına merdiven dayadığı günlerde Kürt sorunu için mesai harcıyor. Kürt sorununa yönelik hükümetin girişimlerini "Rüyamda görsem inanmazdım" sözleriyle ifade eden Ekinci "Şerafettin'in (Elçi) adı havalimanına verilecek dense kim inanırdı? Öcalan'ın Nevruz açıklamasından sonra BDP'liler Kandil'e gidiyor, mesaj götürüyor, mesaj getiriyor. Böyle bir şeyin olacağı geçen yıl aklıma bile gelmezdi" dedi.
Ekinci, Danışma Kurulu üyesi olduğu BDP'ye de uyarılarda bulundu.
İşte Ekinci'nin Star gazetesinden Erdinç Akkoyunlu'ya yaptığı o açıklamalar:
Süreçte 2. aşamaya geçildi geçilmedi tartışması var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öcalan, Nevruz'da, 'Silahlı mücadele bitti, demokratik mücadele başladı' dedi. 8-10 bin üyesi bulunan silahlı örgütten söz ediyoruz. Örgütün geleceğinin ne olacağı konusunda hiçbir bilgi yok. Bundan ötürü bir tereddüt ve kuşku var. PKK'nın önde gelenlerine 'Bizim geleceğimiz ne olacak' diyorlar. PKK yönetimi de her şeyi Öcalan'a bıraktıklarını söylüyor. Onların geri dönüşünün nasıl olacağı konusu sürecin en önemli konusudur.
Ama devlet de PKK'lıların ülke dışına çıkışlarını ön koşul olarak söylüyor yeni aşama için...
Bir yoruma göre Öcalan, Kandil'e 'çekilmeyi süratlendirin ve sürdürün' demiş, Kandil de kabul etmiş. Çıkışlarda bir ölüm yaşanmadı. Bugünkü Genelkurmay Başkanı'nın tutumuna bağlamak lazım. Siyasi iktidara kesin olarak bağlı, onlardan gelen kararları destekleyip, yerine getirmeye kararlı görünüyorlar. Tıpkı Batı'daki modern ülkelerin ordularının yaptığı gibi.
BDP'yi nasıl buluyorsunuz? Neler yapması gerekir?
BDP'nin büyük sorumluluğu var ama kendi başına inisiyatif alacak durumu yok. BDP'yi İRA'ya benzetemeyiz. İrlanda'da sivil kuruluş askeri kuruluşa hakimdi, burada tam tersi durum var. O nedenle tüm ağırlık Kandil ve Öcalan'da. Onların birlikte oluşturacağı politika ve o politikanın karşılık bulması. Selahattin'in (Demirtaş) açıklaması var, 'Hükümetten demokratik adımlar atmasını bekliyoruz. Yoksa süreç tersine dönebilir' diyor. Selahattin'in açıklamasını doğru bulmuyorum. 'Bir şey yapılmıyor, edilmiyor' diye yakınmanın anlamı yok. Devlet çalışıyor. Selahattin, 'Hükümete yapılması gereken demokratik adımlar konusunda belge sunduk, bir an önce o konuda açıklama yapılmasını talep ediyoruz' diyebilirdi. Hiçbir şey yapılmıyor, yapılmayacak, burada güvensizlik ortamı var diye yakınmak doğru değil. Hükümetin de bu tür hareketler karşısında, sert çıkışlar yapması doğru değil.
Kürt sorununun tüm aşamalarını gördünüz; hapiste de kaldınız. Bugünkü süreci eskiden yakalamak mümkün müydü?
Diyarbakır Cezaevi'ndeyken bugün Kürt sorunu için iş başındaki hükümetin çalışacağını rüyamda görsem inanmazdım. Şerafettin'in (Elçi) adı havalimanına verilecek dese kim inanırdı? Öcalan'ın Nevruz açıklamasından sonra BDP'liler Kandil'e gidiyor, mesaj götürüyor, mesaj getiriyor. Böyle bir şeyin olacağı geçen yıl aklıma bile gelmezdi. Ama bugünkü durum fiilidir. Hala hukuki bir dayanağı yok. Hatta hükümetin övündüğü demokratik adımların birçoğunun yasal dayanağı yok.
Akil İnsanların raporu sürece yönelik olumsuz fikirleri değiştirir mi sizce?
Eski anketlerde kamuoyunun Kürtlerin ana dilinin tanınması, yerel özerklik tanınması konusunda yüzde 80-90 ret çıkıyordu. Akillerin çalışması sonucunda yüzde 60-70 Kürt sorununun çözümüne destek var. Bu çizgiye gelmek muazzam bir şey. Ama hükümet de yaptığı anketlerde bu sonucu bulamıyor galiba. Bunu bulsa, Başbakan daha rahat konuşacak.
Ne tür bir beklentiniz var Başbakan'dan?
"Erdoğan'ın çok büyük bir cesaret gösterdiğini kabul ediyorum. Ortamı yumuşattı, eleştirileri makule indirdi. AK Parti sürecin yürümesi için kongredeki maddelerini yineleyebilir. Bunu söylerlerse, AK Parti'nin sürece bakışı bir kez daha ortaya konur, faydalı olur."