TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop Açıklaması
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, yeni anayasa ve başkanlık sistemine ilişkin, "Biz başkanlık sistemini talep ediyoruz.
HÜSEYİN YEŞİLKAVAK - TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, yeni anayasa ve başkanlık sistemine ilişkin, "Biz başkanlık sistemini talep ediyoruz. Hükümet sistemiyle ilgili netliğe ihtiyaç var. Sayın Bahçeli'nin de dile getirdiği konu öncelikli olarak bu." dedi.
Şentop, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Başbakan Binali Yıldırım'ın yeni anayasa çalışmaları kapsamında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüştüğünü anımsattı.
Yeni anayasanın 12 Haziran 2011 seçimi öncesinde de konuşulduğunu, 24. Dönem'de 2011-2013 yılları arasında uzlaşma komisyonuyla bir çalışma yapıldığını ancak partiler arasında netice alınamadığını hatırlatan Şentop, "Daha sonra yine her seçimden sonra tekrar bütün partilerin katılımıyla birtakım çalışmalar yapıldı ama bunu neticelendirmek mümkün olmadı. Daha sonra Sayın Bahçeli'nin açıklamalarıyla beraber yeniden anayasa, içinde hükümet sisteminin olduğu bir gündem olarak Türkiye'nin önüne geldi." diye konuştu.
Şentop, bu konuda milletin talebinin de çok net olduğuna vurgu yaparak, seçim dönemlerinde gidilen her yerde partilerin de bu konuda taahhütte bulunmalarının bunu gösterdiğini anlattı.
-"Başka partilerden milletvekillerinin desteğine ihtiyacımız var"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu işin önünü açacak bir açıklama yaptığını dile getiren Şentop, şöyle konuştu:
"Burada Ak Parti'nin oy kullanabilecek milletvekili sayısı 316. Anayasa değişikliğiyle ilgili bir çalışma yapılabilmesi için bunun en az 330 oyla Meclisten geçmesi gerekir. Bu bakımdan bizim AK Parti olarak tek başımıza böyle bir öneriyi verip Mecliste geçirmemiz mümkün değil. Başka partilerden milletvekillerinin desteğine ihtiyacımız var. Bu açıdan Bahçeli'nin açıklaması da önemli. Eğer bu konuda birlikte hareket etme, mutabık kalma durumu imkanı netleşirse o zaman bunun Meclise teklif olarak verilmesi mümkün olacak. Herhalde önümüzdeki günlerde, 1-2 hafta içinde net olarak bu konu ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum."
Şentop, hükümet olarak bu konudaki taleplerinin çok net olduğunu belirterek, "Biz başkanlık sistemini talep ediyoruz. Hükümet sistemiyle ilgili netliğe ihtiyaç var. Sayın Bahçeli'nin de dile getirdiği konu öncelikli olarak bu." dedi.
Yeni anayasanın önemine dikkati çeken Şentop, "Milletin seçtiklerinin, sivillerin, sivil iradenin, seçilmiş iradenin baştan bir anayasa yapması gerekiyor. Birçok hususta, hem uygulamayla hem Anayasa Mahkemesi kararlarıyla acil problem teşkil eden hususlar aşılmıştır ama en önemli, problem teşkil eden husus, hükümet sistemiyle ilgilidir." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin bu başkanlık sistemi dahil olmak üzere hükümet sistemini 50 yıldan fazla bir zamandır tartıştığını anlatan Şentop, 1961 anayasasından itibaren, 1965'te uygulamanın netleşmesinden sonra, ülkede birçok siyasetçinin, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmış çok sayıda siyasetçinin, farklı siyasi partilerden, siyasi görüşlerden insanların, Türkiye'deki hükümet sisteminin değişmesi yönünde açıklamaları olduğuna değindi.
-CHP'nin tavrı
Mustafa Şentop, yeni anayasa konusunda CHP'nin her konuda olduğu gibi sadece bir karşı çıkma, engelleme pozisyonu içinde olduğunu söyledi.
Aslında CHP'lilerin de hükümet sisteminin mevcut anayasada doğru düzenlenmediğini, bunun değiştirilmesi gerektiğini önerdiklerini belirten Şentop, şunları kaydetti:
"Verdikleri anayasa teklifleri böyle. 24. Dönem uzlaşma komisyonunda verdikleri teklif öyle fakat onlar diyorlar ki 'Biz bu sistemi bırakalım. Şu anki mevcut Anayasa'daki sistem yanlış bir sistem. Bırakalım 1961 Anayasasındaki sisteme dönelim' diyorlar. Bu da bir fikirdir. Biz geriye dönüşü doğru bulmuyoruz. Türkiye'de bu konuda yapılan düzenlemeler, 50 yıllık düzenlemeler, hep cumhurbaşkanının yetkilerini artırma, siyasi pozisyonunu güçlendirme yönünde olmuş, onlar 'geri dönelim' diyorlar. Bu da bir tercihtir, fikirdir. Biz de diyoruz ki 'o zaman madem sizin tercihiniz bu, bizim ki bu' anlaşamadık. 24. Dönem'de 25 ay çalıştık olmadı."
Şentop, başka partilerin de parlamenter sistemi düşündüğünü anımsatarak, "Biz başkanlık öneriyoruz. Biz o zaman diyoruz ki 'buyurun siz de teklifinizi sunun, biz de sunalım.' Yeni de değil bu, 4 senedir söylüyoruz bunları. Hep beraber halka götürelim. Biz kendi aramızda anlaşıp karar veremiyoruz madem, nihai kararı vekil olarak bizi Meclise gönderen asil olan milletimiz versin. Parlamenter sistem mi başkanlık sistemi mi millete soralım. Bence bu konudaki karşı çıkışı, sadece karşı çıkıştan ibaret, siyasetini kendine ve kendi tezine güvensizlik olarak addediyorum." diye konuştu.
-HDP'li vekillerin tutuklanması
Mustafa Şentop, mayıs ayı sonlarına doğru milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdıklarını, burada sadece HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kalkmadığını, bütün dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili kararın Mecliste bir anayasa değişikliğiyle yapıldığını anımsattı.
Bütün milletvekillerinin, dokunulmazlığın kalktığı dosyalar itibarıyla, dokunulmazlığı olmayan vatandaşlarla aynı statüde hukuksal işlemlere tabi tutulacaklarını vurgulayan Şentop, şöyle devam etti:
"Bunu herkes biliyor, HDP'li vekiller de biliyor. Nitekim AK Parti'li vekiller, dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili gittiler ifadelerini verdiler. Sayın Bahçeli başta olmak üzere MHP'li vekiller verdiler, CHP'li vekiller verdiler. Çağrıldıkları zaman gidiyor herkes. Savcılıktan çağrıldıkları zaman işlemleriyle ilgili gidip ifadelerini veriyorlar. Bu HDP'li vekiller daha baştan, ilk gün, dokunulmazlıkların kaldırıldığı gün, Meclisten de açıklama yaptılar, 'Biz gitmeyeceğiz, gelsinler bizi götürsünler' dediler."
Şentop, HDP'li vekillerin daha baştan planlı olarak yeni hukuki duruma uymayacaklarını, bu konuda kendilerinin zorla götürülmesi, ifadelerinin alınması dahil her türlü şeye hazır olduklarını belirttiklerine dikkati çekerek, "Bu, hukuka, hukuk sistemine meydan okumadır. Ne denirse densin bir hukuki düzenleme. Şimdi kendileri milletvekilliği yapıyorlar. Neye göre? Anayasa'da bir hukuki düzenlemeye göre. Dokunulmazlık bir hukuki düzenlemedir. Maaş alıyorlar, o da bir hukuki düzenlemedir." dedi.
Maaş almak, dokunulmazlık ve milletvekillerinin bazı imtiyazlı durumları gibi hususların hepsinin kanuna dayandığını dile getiren Şentop, şu ifadeleri kullandı:
"Kanunlara bu konularda uyacaksınız. İşinize gelen kanunlar iyi güzel ama aleyhinize olduğunu düşündüğünüz kanunlara bu sefer 'bunları tanımıyoruz' diye meydan okuyacaksınız. Böyle bir şey olamaz. Bir tutarlılık da istiyoruz. Eğer kendileri gerçekten bu hukuki düzenlemeyi tanımıyorlarsa o zaman kendilerini milletvekili yapan, milletvekillerinin imkanlarından maaş dahil yararlandıran düzenlemeleri de tanımasınlar, böyle bir tavır sergilesinler. Bakıyoruz öyle bir tavır da yok. Dolayısıyla bu yapılan şey hukuka uygundur. Kendileri ifadeye çağrılmıştır, gelmemişlerdir, gelmeyeceklerini de deklare etmişlerdir baştan. Bir kere değil, birden fazla çağrılmışlardır ama o yargı süreçlerinin devam edebilmesi için kendilerinin getirilmesi, ifadelerinin alınması gerekiyordu. Nitekim o yapılmıştır."
"Olağan bir durumdan bahsetmiyoruz"
Şentop, HDP'li milletvekillerinin tutuklanma meselesinin tamamen yargının bir tercihi olduğunu söyledi.
Başka tedbirlerin de alınabileceğini belirten Şentop, şöyle devam etti:
"Nitekim bazı milletvekilleri için alındı, onlar için bir adli kontrol konulmak suretiyle serbest bırakıldılar ama herhalde yargı başka birtakım ihtimaller göz önünde bulundurarak bazı vekillerin de tutuklanmasına karar verdi. Olağan bir durumdan bahsetmiyoruz, özellikle o vekiller için şöyle ifade edeyim, normalde adli kontrol yurt dışı çıkış yasağı konulduğunda gerekli tedbirler alınmıştır diye düşünüyoruz ama bu arkadaşlarımız farklı şekillerde de yurt dışına çıkabiliyorlar. Nitekim ilk gün bulunamayan ama daha sonra yakalanan bir milletvekili olağan yollarda, gümrük kapılarında değil de farklı bir şekilde yurt dışına çıkmak üzereyken yakalanmıştı. Dolayısıyla yargının bu konudaki tercihi herhalde kişisel durumları da değerlendirerek, başka ihtimalleri değerlendirerek yaptığı, verdiği bir tercihtir. Biz de milletvekillerinin tutuklanması olmaksızın yargılanmalarını tercih ederiz ama hukuk sisteminin de suç işleyenleri yargılayabileceği imkanları enstrümanları kullanması gerekir. Bu tamamen savcıların, hakimlerin tercihidir."