TBMM Başkanı Şentop'tan Bakan Soylu'nun "14 Mayıs, Siyasi Darbe Girişimidir" Sözüne Yanıt: "Seçim, Seçimdir. Darbe ve Müdahale, Müdahaledir"
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "14 Mayıs, Batı'nın siyasi darbe girişimidir" ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “2023 seçimlerinde iktidar değişikliği, Türkiye’nin tam bağımsızlığına darbe olur” sözlerine ilişkin, "Bahsettiğiniz arkadaşlarımız, tecrübeli arkadaşlarımız. Onların niyetlerini yorumlamam doğru değil. Seçim, seçimdir. Darbe ve müdahale, müdahaledir. 14 Mayıs 2023’te Türkiye bir seçim yapacak. 1946’da yapılan şaibeli seçimleri saymazsak 1950’den itibaren Türkiye 100’ün üzerinde seçim yaptı. Bu seçimlerin hepsi, milletimizin demokratik olgunlukla gerçekleştirdiği, sonuçları da yine milletimiz tarafından demokratik olgunlukla kabul edilmiş olan seçimlerdir. Dünyada en şeffaf şekilde seçim yapan bir ülkeyiz" dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "14 Mayıs, Batı'nın siyasi darbe girişimidir" ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un "2023 seçimlerinde iktidar değişikliği, Türkiye'nin tam bağımsızlığına darbe olur" sözlerine ilişkin, "Bahsettiğiniz arkadaşlarımız, tecrübeli arkadaşlarımız. Onların niyetlerini yorumlamam doğru değil. Seçim, seçimdir. Darbe ve müdahale, müdahaledir. 14 Mayıs 2023'te Türkiye bir seçim yapacak. 1946'da yapılan şaibeli seçimleri saymazsak 1950'den itibaren Türkiye 100'ün üzerinde seçim yaptı. Bu seçimlerin hepsi, milletimizin demokratik olgunlukla gerçekleştirdiği, sonuçları da yine milletimiz tarafından demokratik olgunlukla kabul edilmiş olan seçimlerdir. Dünyada en şeffaf şekilde seçim yapan bir ülkeyiz" dedi.
Mustafa Şentop, bugün TBMM düzenlediği basın toplantısında 27'nci yasama dönemini değerlendirdi. Şentop, şunları söyledi:
"CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ'NE GEÇİLMESİNDEN SONRA TBMM'NİN GEÇİRDİĞİ İLK YASAMA DÖNEMİDİR: 27'nci yasama dönemi, millet iradesinin tecelligahı olan TBMM çatısı altında çeşitli konularda ilkleri yaşadığımız önemli bir dönem olarak tarih sahnesindeki yerini almaktadır. Bu kapsamda, her şeyden önce 27'nci dönem, 2017 yılında gerçekleştirilen referandumla 1982 Anayasası'nda köklü bir değişiklik yapılarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesinden sonra TBMM'nin geçirdiği ilk yasama dönemidir. Dolayısıyla bu dönemin verileri, hükümet sistemi değişikliğinin siyasi hayatımıza olan etkilerini değerlendirebilmek adına bizlere ilk bulguları sunmaktadır.
MİLLETİMİZ, YÜRÜTME ORGANINI DA DOĞRUDAN SEÇME VE BELİRLEME İMKANINA SAHİP HALE GELMİŞTİR: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde aziz milletimiz, Meclis'te kendisini temsil edecek milletvekillerinin yanı sıra yürütme organını da doğrudan seçme ve belirleme imkanına sahip hale gelmiştir. Yürütme erkinin sonradan, olağan veya olağandışı yollarla, bilhassa dahili ve harici kayıt dışı siyaset unsurlarının müdahalesi ile değiştirilemeyecek şekilde seçim anında doğrudan halk tarafından belirlenmesi, temsilde adaletten taviz verilmeksizin yönetimde istikrar sağlanması mümkün olmuştur. Bu kapsamda, 27'nci yasama dönemi için yapılan ve kayıtlı seçmenlerin yüzde 86 oranında katılım gösterdiği 2018 seçimleri sonucunda Meclis'te, kullanılan oyların yaklaşık yüzde 98'inin temsil edildiği bir sandalye dağılımı ile karşılaşılmıştır. Kullanılan her 100 oydan 98'inin Meclis aritmetiğine yansıması suretiyle temsilde adaletin çok yüksek düzeyde sağlandığı 27'nci yasama döneminin 59 ay gibi oldukça uzun bir süre devam etmesi, aynı dönem içinde yönetimde istikrarın da temin edildiğinin göstermektedir.
ÜLKE YÖNETİMİ, SEÇİMLERDE DOĞRUDAN MİLLETİMİZ TARAFINDAN BELİRLENİR HALE GELMİŞTİR: Bugün artık 27'nci dönemin 5 yıllık süresinin neredeyse tamamlandığı, bir takvim ayarlaması sebebiyle seçimlerin 4 yıl 11 ay sonra yapılmasının kesinleştiği günlerdeyiz. Dolayısıyla yeni hükümet sisteminin yönetimde sağladığı istikrardan ve seçimlerin yenilenmesi şartlarını zorlaştırmasından hareketle erken seçim iddiaları hakkında yapmış olduğum değerlendirmeleri tarihi akışın teyit ettiğini görmekten büyük memnuniyet duymaktayım. Bu çerçevede, daha önce çeşitli vesilelerle belirttiğim gibi, ilk örneğini 27'nci yasama döneminde tecrübe etmiş olmanın rahatlığıyla bir kere daha ifade etmek isterim ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde ülke yönetimi, seçimlerde doğrudan milletimiz tarafından belirlenir hale gelmiştir.
27'NCİ DÖNEMDE MECLİS BAŞKANLIĞI'NA TOPLAM 7 BİN 399 MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİ SUNULDU: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk dönemi olan 27'nci yasama döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisi, tarihinde ilk kez altı yasama yılına tanıklık etmiş; bu dönemde milletvekillerimizin denetim faaliyetleri kapsamında vermiş oldukları araştırma ve soru önergelerinin sayıları, Meclis'in önceki dönemlerini geride bırakarak rekorlar kırmıştır. Bu çerçevede, 8 bin 266 adedi 6'ncı yasama yılında olmak üzere, 27'nci yasama döneminin tamamında milletvekillerimiz tarafından verilen toplam 82 bin 794 yazılı soru önergesi ile yine 721 adedi 6'ncı yasama yılında olmak üzere 27'nci dönemde Meclis Başkanlığı'na sunulan toplam 7 bin 399 Meclis araştırması önergesi 27'nci döneme, TBMM Başkanlığı'na en fazla yazılı soru önergesi ile Meclis araştırması önergesi sunulan yasama dönemi' özelliğini kazandırmıştır.
TOPLAM 5 BİN 97 KANUN TEKLİFİ SUNULMUŞTUR: Benzer bir durum kanun teklifleri açısından da geçerlidir. Bu çerçevede, 27'nci yasama döneminde TBMM Başkanlığı'na, 437'si 6'ncı yasama yılında olmak üzere toplam 5 bin 97 kanun teklifi sunulmuştur. Bu sayı, önceki dönemler içinde Başkanlığımıza sunulan kanun tasarı ve tekliflerinin toplam sayısından oldukça fazladır.
MECLİS'İMİZ, 27'NCİ YASAMA DÖNEMİ İÇİNDE TOPLAM 310 KANUN KABUL ETMİŞTİR: 27'nci yasama döneminin tamamına bakıldığında; TBMM Genel Kurulu çalışmaları açısından 537 birleşim, 2 bin 345 oturum, 3 bin 887 saat 53 dakika çalışma ve 169 bin 778 sayfa tutanak şeklinde; ihtisas ve Meclis araştırması komisyonlarının çalışmaları açısından ise 991 toplantı, bin 744 oturum, 4 bin 565 saat 23 dakika çalışma ve 131 bin 19 sayfa tutanak şeklinde kendini göstermektedir. Bu yoğun çalışmalar neticesinde Meclis'imiz, çeşitli konularda vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu yüzlerce yasal düzenlemeye ve TBMM kararına bu dönem içinde yürürlük kazandırmıştır. Bu kapsamda Meclis'imiz, 37 tanesi 6'ncı yasama yılında olmak üzere, 27'nci yasama dönemi içinde toplam 310 kanun kabul etmiş ve yine bu dönemde, 33 adedi 6'ncı yasama yılında olmak üzere, toplam 184 Meclis kararına yürürlük kazandırmıştır.
SİYASİ PARTİLER, GAZİ MECLİS ÇATISI ALTINDA MİLLETİMİZ KENDİLERİNE NE KADARLIK BİR TEMSİL İMKANI VERMİŞSE O ÖLÇÜDE BELİRLEYİCİ OLABİLECEKLERDİR: Parlamentoda her konu, her öneri konuşulur, müzakere edilir, değerlendirilir, ama nihai olarak kararlar sayısal çoğunlukla alınır. Bunu, yani parlamentoda sayısal çoğunluğun hangi siyasi parti ya da partilerde olacağını ise milletimiz belirlemektedir. Dolayısıyla siyasi partiler, Gazi Meclis çatısı altında ancak, milletimiz kendilerine ne kadarlık bir temsil imkanı vermişse o ölçüde belirleyici olabileceklerdir. Bunun ötesinde, parlamentoda milletin verdiği temsil gücünden fazlasına sahip olmayı istemek, bu olmadığında, yani sayınızın yetersizliği sebebiyle kararların isteğiniz doğrultusunda alınmasını temin edemediğinizde de Meclis'imizi etkili olmamakla itham etmek, ancak ya dünyada parlamentoların genel işleyiş şeklini bilmemekle ya da kendi arzunuzla örtüşmeyen Meclis çalışmalarını görmezden gelmekle mümkün olabilecektir. Ne yazık ki her iki olasılığın da hakla, hakikatle, insaf ve hakkaniyetle bağdaşır bir yönü bulunmamaktadır.
SORU ÖNERGELERİNİN MUHATAPLARINCA CEVAPLANDIRILMA ORANI YÜZDE 65,4 OLARAK GERÇEKLEMİŞTİR: 27'nci yasama döneminin tamamında milletvekillerimiz tarafından verilen soru önergelerinin muhataplarınca cevaplandırılma oranı yüzde 65,4 olarak gerçeklemiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hemen öncesinde, parlamenter hükümet sisteminin geçerli olduğu 24'üncü ve 26'ncı yasama dönemlerinde soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranları ise sırasıyla yüzde 60,3 ve yüzde 45,4'tür. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminde soru önergelerine cevap verilmediği, bu konuda parlamenter sistem zamanındaki yasama dönemlerinden daha kötü bir durumda olduğumuz yönünde oluşturulmaya çalışılan algıya katılmamın mümkün olmadığını belirtmek isterim.
YÜZDE 65,4 ORANINI KAFİ GÖRMEK ELBETTE MÜMKÜN DEĞİLDİR: Milletvekillerimizin denetim görevi kapsamında Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile bakanlara yöneltmiş oldukları soru önergelerinin cevaplandırılması açısından, her ne kadar önceki dönemlerden yüksek olsa da yüzde 65,4 oranını kafi görmek elbette mümkün değildir. Şüphesiz bu konuda olması gereken, soru önergelerinin tamamının süresi içerisinde ve yeterli içerikle cevaplandırılmasıdır.
YENİ HÜKÜMET SİSTEMİNİN KUSURSUZ OLDUĞU VE HER YÖNÜYLE MÜKEMMEL İŞLEDİĞİ ŞEKLİNDE YORUMLANMAMALIDIR: Buraya kadar, 27'nci yasama dönemi verilerinden hareketle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle bağlantılı olarak yaptığım değerlendirmeler, elbette yeni hükümet sisteminin kusursuz olduğu ve her yönüyle mükemmel işlediği şeklinde yorumlanmamalıdır. Ancak şurası açıktır ki birçok kişinin ısrarla iddia ettiğinin aksine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde hem yürütme hem de yasama, önceki dönemlere nazaran daha istikrarlı ve verimli şekilde çalışmalarını sürdürmüştür.
YASAMA DOKUNULMAZLIĞI TEZKERELERİNİN SAYISI MAALESEF 2 BİN 2'YE ULAŞMIŞTIR: Üzülerek belirtmeliyim ki 27'nci dönem içinde, makul sınırlar dahilinde olduğu kabul edilemeyecek derecede fazla sayıda dokunulmazlık tezkeresi Başkanlığımıza ulaşmıştır. Bu kapsamda, 6'ncı yasama yılındaki 247 yeni tezkereyle birlikte, 27'nci dönemin tamamında TBMM Başkanlığı'na gönderilen yasama dokunulmazlığı tezkerelerinin sayısı maalesef 2 bin 2'ye ulaşmıştır. Bir yasama dönemi içerisinde milletvekillerimiz hakkında 2 bin gibi yüksek bir sayıda dokunulmazlık tezkeresinin hazırlanmış olmasını, özellikle bu tezkereler kapsamında azımsanamayacak ölçüde terör örgütü üyeliği, terör örgütü yöneticiliği, terör örgütüne yardım, terör örgütü propagandası yapmak gibi suçlara ilişkin dosyalar bulunmasını, Gazi Meclis'imizin mehabeti ve saygınlığıyla bağdaştırabilmenin mümkün olmadığı açıktır.
DEPREM FELAKETLERİNDE HAYATLARINI KAYBEDEN ON BİNLERCE İNSANIMIZA BİR KERE DAHA ALLAH'TAN RAHMET DİLİYORUM: Deprem felaketleri sonrasında milletimizin her bir ferdinin ve devletimizin bütün kurumlarının büyük bir dayanışma içinde depremden zarar gören vatandaşlarımızın yaralarını sarmak ve yeni yaşama imkanlarını oluşturmak için gösterdiği olağanüstü çaba, en büyük tesellimizdir. Bu acı hadisenin izlerini silmek, depremlerin yıkıma uğrattığı şehirlerimizi daha güçlü bir şekilde ayağa kaldırmak için gösterilen gayretin en kısa süre içinde neticelerini vereceğine; devletimizin bu konudaki kararlılığının, hazırlığının ve gücünün tam olduğuna yürekten inanıyorum. Bu vesileyle söz konusu deprem felaketlerinde hayatlarını kaybeden on binlerce insanımıza bir kere daha Allah'tan rahmet; yakınlarına, yaralılarımıza ve depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza sabırlar ve acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
MECLİS'İMİZİN 27'NCİ DÖNEMİ SON DERECE YOĞUN VE VERİMLİ ÇALIŞMALARLA TAMAMLAMAKTA OLDUĞUNU GÖRMEK MUTLULUK VERİCİDİR: TBMM'nin 27'nci döneminin 6'ncı ve son yasama yılında ve aynı dönemin tamamında gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında sizlere özet mahiyetinde bazı bilgiler aktarmaya çalıştım. Bu döneme ait verilerin bütünü değerlendirildiğinde, Meclis'imizin 27'nci dönemi son derece yoğun ve verimli çalışmalarla tamamlamakta olduğunu görmek mutluluk vericidir. Bu dönem Meclis'imizde görev yapan milletvekillerimiz ve onlara çalışmalarında katkı sunan idari teşkilat çalışanlarımızın her biri, gösterdikleri üstün gayret ve özveriyle hiç şüphesiz bu tabloda büyük pay sahibidir.
İNANCIM TAMDIR: Milletimizin 14 Mayıs 2023 tarihinde büyük bir demokratik olgunlukla icra edeceği seçimler sonrasında Gazi Meclis'imizin, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında da aynı azim ve kararlılıkla çalışmalarını sürdüreceğine; tam bağımsız, demokratik, yeniden büyük ve güçlü Türkiye idealinin gerçekleştirilmesine katkı sağlayacak adımları atmaya devam edeceğine olan inancım tamdır.
ATATÜRK'Ü, AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ YAD EDİYORUM: TBMM'mizin ilk başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, başta birinci Meclis üyeleri olmak üzere bu kutsal çatı altında görev yapıp ebediyete irtihal etmiş bulunan milletvekillerimizi, bugün vatan topraklarında sahip olduğumuz istiklal ve hürriyeti kendilerine borçlu olduğumuz aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet, şükran ve vefa ile yad ediyorum."
" ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDEN İTİBAREN SİSTEMİN YERLİ YERİNE OTURACAĞI KANAATİNDEYİM"
Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş sürecine ilişkin, "Bu hükümet sistemi değişikliği birçok ülkede farklı şartlarda yapılıyor. Bir darbe veya müdahale sonrası bir geçiş dönemi içerisinde… Biz, bir gün parlamenter hükümet sistemini tamamlayıp ertesi gün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne başladık. Bütün tecrübeler, aktörler, hepsi oraya intikal etti. Sistemin bütün kurul ve kurallarıyla yerine oturabilmesi için süreye ihtiyacımız olduğu kanaatindeydim. Yaşamış olduğumuz 5 yıllık zaman, böyle bir dönem olmuş oldu. Önümüzdeki dönemden itibaren sistemin yerli yerine oturacağı kanaatindeyim" dedi.
"CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ, BAŞKANLIK SİSTEMİDİR"
Şentop, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, başkanlık sistemidir. Onda bir tereddüt yok. Başkanlık sisteminin daha çok bilinen modeli, ABD'deki modeldir. Farklı ülkelerde farklı başkanlık sistemleri vardır. Onun için tek bir başkanlık sisteminden değil, başkanlık sistemlerinden söz edilir. Temel nedeni şudur; yasamanın ayrı bir oyla belirlenmesi, yürütmenin de ayrı bir oyla belirlenmesidir. Bu gerçekleştiği zaman başkanlık sisteminden söz ederiz. Parlamenter sistemde ise vatandaşlar yasamayı seçerler, ama yürütmeyi doğrudan seçmezler. Yasama organı, seçildikten sonra kendi içinde yürütmeyi çıkarır. Dolayısıyla vatandaşın yürütmeyi belirlemesi dolaylı bir şekilde olmaktadır. Başkanlık sistemi, daha demokratiktir. Anayasal düzeyde bir değişikliği gerektirecek bir husus olmadığı kanaatindeyim" diye konuştu.
"SEÇİM, SEÇİMDİR. DARBE VE MÜDAHALE, MÜDAHALEDİR"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "14 Mayıs, Batı'nın siyasi darbe girişimidir" ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un "2023 seçimlerinde iktidar değişikliği, Türkiye'nin tam bağımsızlığına darbe olur" söylemleri üzerine yöneltilen soruya Şentop, "Bahsettiğiniz arkadaşlarımız, tecrübeli arkadaşlarımız. Onların niyetlerini yorumlamam doğru değil. Seçim, seçimdir. Darbe ve müdahale, müdahaledir. 14 Mayıs 2023'te Türkiye bir seçim yapacak. 1946'da yapılan şaibeli seçimleri saymazsak 1950'den itibaren Türkiye 100'ün üzerinde seçim yaptı. Bu seçimlerin hepsi, milletimizin demokratik olgunlukla gerçekleştirdiği, sonuçları da yine milletimiz tarafından demokratik olgunlukla kabul edilmiş olan seçimlerdir. Dünyada en şeffaf şekilde seçim yapan bir ülkeyiz. Seçimlerin kazananı olur ama kaybedeni olmaz. Sonuçta milletimizin kararıdır, herkes buna rıza gösterir" dedi.
"SEÇİMİN TEMEL ODAK NOKTASI, BELLİ SİYASİ PARTİLER, İTTİFAKLAR ARASINDA BİR MESELE GİBİ DEĞİL, ESASEN CUMHURBAŞKANIMIZ ERDOĞAN'IN DURUMUYLA İLGİLİ"
Şentop, "Türkiye önemli bir seçime doğru gidiyor. Bu seçim, birkaç yıl öncesinden beri birtakım kampanyaların yürütüldüğü bir seçim. Seçimin temel odak noktası, belli siyasi partiler, ittifaklar arasında bir mesele gibi değil, esasen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın durumuyla ilgili. Taraftarı olanlar ve karşı olanlar" diye konuştu.
"BEN, SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN TEREDDÜTSÜZ VE NET BİR ŞEKİLDE İLK TURDA KAZANACAĞINI KANAATİNDEYİM"
Seçimin sonucuna ilişkin değerlendirmesi sorulan Şentop, "Benim görüşüm, kanaatim budur ki bu seçim büyük bir demokratik olgunlukla gerçekleşecek. Seçim öncesi herkes her türlü konuşmalar yapıyor ama nihayetinde bu olgunlukta milletimiz, Türkiye'nin bu büyük yürüyüşüne destek olarak karar verecek. Ben, Sayın Cumhurbaşkanımızın tereddütsüz ve net bir şekilde ilk turda kazanacağını kanaatindeyim. Bir şeyin değişmeyeceğini düşünüyorum. Bugünkü tablonun yasama ve yürütme bakımından değişmeyeceği kanaatindeyim" diye yanıt verdi.