TBMM Dışişleri Komisyonu Heyeti, Basın Mensuplarıyla Buluştu
Fransa'da temaslarını sürdüren TBMM Dışişleri Komisyonu üyeleri, gazetecilerle buluştu.
Fransa'da temaslarını sürdüren TBMM Dışişleri Komisyonu üyeleri, gazetecilerle buluştu.
Paris Büyükelçiliğinde düzenlenen buluşmaya Büyükelçi Hakkı Akil, AK Parti Samsun Milletvekili Hasan Basri Kurt, CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, AK Parti Rize Milletvekili Hasan Karal ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan, Fransa'daki Türk ve Fransız gazeteciler katıldı.
Özellikle Fransız basınını 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin sorularını yanıtlayan komisyon üyeleri, Batı medyasında yer alan yanlış bilgiler konusunda açıklamalarda bulundu.
Fransız gazetecilerin "15 Temmuz gecesi ne oldu?" sorusuna yanıt veren milletvekilleri, o gece darbe girişimini nerede ve hangi şartlarda öğrendiklerini anlattı.
Özcan, o gece TBMM'ye gittiğini ve tüm milletvekillerinin dayanışma içerisinde sabaha kadar Meclisten ayrılmadığını anlattı.
Erdem ise ilk etapta "DAEŞ'in bir saldırı hazırlığı olduğu" haberini aldıklarını, ardından darbe girişimi olduğunu anladıklarını kaydetti.
"Sosyal demokrat bir partiyiz. Hiçkimse Cumhurbaşkanını sandıkta yenme zevkini bizden alamaz. Hiçbir askere bu fırsatı vermeyiz. Demokrasi içinde mücadele etmek en temel şiarımız" ifadelerini kullanan Eren Erdem, Meclisin tesadüf eseri cuma günü tatil olduğunu, aksi halde darbe girişimi sırasında birçok milletvekilinin de hayatını kaybedebileceğini belirtti.
"Bizim başımıza gelse bizi kimse misafir etmez" hissiyatı
Kurt da halkın darbeye izin vermemesinin altında "Suriye olmak istememe" düşüncesinin yattığını dile getirdi.
AK Parti'li Kurt, "Bizim insanımızda "Biz evet, 3 milyon Suriyeliye kucak açtık ama bizim başımıza bir şey gelse bizi kimse misafir etmez' hissiyatı vardır ve bu hissiyatı vardı. İnsanları harekete geçiren duygunun da bu olduğunu düşünüyorum. Temel motivasyon buydu" değerlendirmesinde bulundu.
Karal da "Fransa ve Avrupa, Türk kamuoyunda, darbe girişimine yeterli tepki vermemekle eleştiriliyor. Fransa'nın ne yapmasını beklerdiniz?" sorusuna işe şöyle yanıt verdi:
"Fransa'daki terör olayları sonrasında Türkiye daima ilk tepkiyi veren ülkeler arasındadır. Hatta dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da Fransa'daki yürüyüşe katılmıştır. Türkiye'de yapılan bu darbe teşebbüsü Türkiye'nin demokrasisine yapılan bir darbe teşebbüsüdür. Bu girişime karşı tepkilerini dile getirmekteki gecikmeleri bizim için son derece manidar olmuştur. Maalesef Avrupalı dostlarımızdan herhangi bir yetkilinin ülkemizi ziyaret etmemiş olması da bizim için üzüntü verici durumdur."
"Oryantalist bakış açısı"
Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Akil ise darbenin demokrasiyi de hedef aldığını, dolayısıyla Avrupalı politikacılardan, olayın sonucunu beklemeden bu girişimi kınamalarını beklediklerini söyledi.
Hakkı Akil şunları kaydetti:
"Avrupalı liderler, darbe girişiminden ziyade darbe yapanlara karşı alınan önlemleri ve sonrasını konuşmayı tercih etti. Oysaki demokratik toplumlarda önce bu girişimin şiddetle kınanması gerekirdi. Hiçbir Avrupalı lider NATO'daki müttefiklerimiz de dahil, Türkiye'ye desteğini göstermek için ülkemize gelmemiştir. Eğer bu girişim başka bir Avrupa ülkesinde olsa herhalde bu politikacılar bu şekilde hareket etmezdi. İşte bizim bekletimiz buydu, müttefiklerimizin o çok zor gecede yanımızda durmasıydı."
Batı medyasının ve Batılı politikacıların Türkiye'deki gelişmeleri oryantalist bir bakış açısıyla değerlendirdiğine dikkati çeken Akil, Türk halkının, kendi içerisinden çıkardığı liderine sahip çıkıyor olmasının bir türlü anlaşılamadığını dile getirdi.
"Halk liderine sahip çıkıyor"
Akil şöyle devam etti:
"Batı'da anlaşılmayan, oryantalist vizyona sahip kesim tarafından görülemeyen bir husus var; Türkiye'de elitist bir demokrasi geleneği yok. Türkiye'de yetişmiş tüm liderler hep halkın içinden çıktı. Örneğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok fakir bir aileden geliyordu, örneğin Başbakan Binali Yıldırım... Bir önceki Başbakan Ahmet Davutoğlu, Toros dağlarının eteklerinde doğdu, Demirel deseniz Isparta'nın bir köyünden çıkma. Özal deseniz Malatyalı bir öğretmenin oğluydu. MHP lideri keza aynı şekilde. Yani Türkiye'de ailesinde 3 kuşak siyasetçi olan yoktur. Türkiye'de böyle aileler yoktur. Siyaset kişisel liyakata dayanır. Yani halk siyasetçide kendini görür. Yani siyasetçiler böyle yüksek gelirli ailelerin zengin çocuklarından çıkmıyor, bu politikacılar bizzat halkın içinden çıkıp geliyor. İşte bu yüzden halk liderine sahip çıkıyor, çünkü onda kendini görüyor. Batı medyasında yapılan hata budur. Halk, o liderlerin kendini temsil etmediğini düşünmesene ne tankların altına yatar ne de sokağa çıkardı. Bunun iyi anlaşılması gerekiyor. Oryantalist bakış açısı batılıların bu gerçeği görmesini engelliyor."
Dün Senato'da birtakım görüşmelerde bulunan TBMM heyetinin yarın Fransa'dan ayrılacağı kaydedildi.