TBMM Genel Kurulu
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Ömer Çelik, "Siyasetin yedeği olarak bir elinde askeri oligarşiyi, bir elinde yargısal oligarşiyi tutanlar, bu siyasetleri kaybolduğu için, bugün karşılarındakini yargıya müdahale etmekle"...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Ömer Çelik, "Siyasetin yedeği olarak bir elinde askeri oligarşiyi, bir elinde yargısal oligarşiyi tutanlar, bu siyasetleri kaybolduğu için, bugün karşılarındakini yargıya müdahale etmekle suçluyor" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin, "yargıya emir ve talimat vererek suç işlediği" iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi görüşüldü.
CHP grubu adına söz alan Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Başbakan Erdoğan'ın, "dokunulmazlık konusunda yargıya gerekenleri söyledik" dediğini söyledi.
"Bu talimata sebep olan buluşmayı onaylamak mümkün değil. Ancak bunu onaylamak ne kadar mümkün değilse, Başbakan'ın mahkemelere talimat vermesini kabul etmek de mümkün değil" diyen Tezcan, Başbakan Erdoğan'ın "talimat verme hastalığı' olduğunu iddia etti. Tezcan, Erdoğan'ın, işadamlarına, hoşuna gitmeyen gazetecileri çalıştıran gazete patronlarına, spor kulüplerine ve milletvekillerine de talimat verdiğini iddia etti.
Tezcan, Erdoğan'ın sözlerinin Anayasa'ya göre suç olduğunu ileri sürerek,
"Başbakan'dan korkan hakimler ülkesi haline geldik, hakimler Başbakan'ın şerrinden korkar hale geldiler. Başbakan, açtığı davaların tamamını kazanıyor, ona dava açanlar ise kaybediyor. Böyle bir ülke olur mu- Haklı olduğu için kazanmıyor, hakimler Başbakan'ın şerrinden korktuğu için kazanıyor" dedi.
-"Kamuoyunu teskin etmek için..."-
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin, soruşturma önergelerinin hukuki dayanaklarının çok sağlam ve inandırıcı olması gerektiğine işaret etti.
"BDP'li milletvekilleri teröristlerle kucaklaşmıştır. Başbakan, kamuoyunun buna yönelik tepkisine tercüman olabilmek, kamuoyunu teskin etmek için o cümleleri kullanmıştır" diyen Şahin, "Başbakan'ın o sözleri, yargı mercilerini gereğini yapmak üzere göreve davet etmekten ibarettir. Sözlerinde de hiçbir suç unsuru yoktur" dedi.
Şahin, 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan "367 krizinde" Anayasa Mahkemesi'ne giden CHP'nin o zamanki Genel Başkanı Deniz Baykal'ın yaptığı açıklamayla, "Eğer bizim istediğimiz istikamette bu davayı kabul etmezseniz Türkiye'de çatışma çıkar, kan gövdeyi götürür" dediğini kaydetti.
Adil yargılamayı etkileme bakımından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında fezleke bulunduğunu anımsatan Şahin, "Önerge inandırıcılıktan uzaktır, çelişki içermektedir" diye konuştu.
Sataşma gerekçesiyle kürsüye gelen CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Silivri'deki tutuklu milletvekillerini ziyaret ettikten sonraki açıklaması nedeniyle Kılıçdaroğlu hakkında fezleke düzenlendiğini ifade ederek, "Başbakan da öyle bir cümle söyledi, peki Başbakan hakkında böyle bir işlem yapılacak mı-" diye sordu.
CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, Başbakan Erdoğan'ın tüm davranışlarının cezai sorumluluğu gerektirecek davranışlar olduğunu iddia etti.
Buna ilişkin bazı örnekler veren Batum, "Başbakan hiç durmadan kendi ülkesinin vatandaşlarını açıkça bölecek, ötekileştirecek ifadelerde bulunabilir mi- 29 Nisan 2011 TÜSİAD Genel Kurul Salonu; Başbakan, 'biliyorsunuz Ana Muhalefet Partisi'nin Genel Başkanı Alevidir ama Hacıbektaş Veli'yi bile anlamamış' dedi. Başka bir yerde 'kendisinde Alevilik vardır" dedi.
-AK Parti'li Çelik-
Ak Parti'li Çelik ise zamanında, devam yargılamalarla ilgili olarak eski Adalet Bakanlarından Seyfi Oktay'a verilen talimatlar olduğunu ifade eden Çelik,
"Türkiye'de bir kaç tane Anayasa'dan bahsediliyor ama Türkiye'de bir tane Anayasa vardır o da derin Anasaya'dır. Bugün yargı değiştirildiği için, yargı normalleştiği için, siyasetin yedeği olarak bir elinde askeri oligarşiyi, bir elinde yargısal oligarşiyi elinde tutanlar, bu siyasetleri kaybolduğu için bugün karşılarındakini yargıya müdahale etmekle suçluyor" dedi.
Çelik, şöyle konuştu:
"Ya sivil siyaset yapacaksınız ya da sivil siyasetin zıddına düşeceksiniz. Sivil siyasetle oligarşik siyaseti içeren melez bir siyaset olmaz. Melez siyaset olduğu zaman ne olur biliyor musunuz- Ordu darbe yapamadığı için, çıkar bir sözcünüz, orduya 'kağıttan kaplan' der ya da il başkanınız çıkar, askerlere, 'siz cumhuriyete sahip çıkamadığınız için biz sahip çıkıyoruz' diyerekten ülkeyi asıl yönetmesi gerekenin asker olduğunu itiraf eder, sizden de bununla ilgili hiç bir mütalaa gelmez.
Asker üzerinden siyaseti dizayn etmek isteyenler, asker ile ilgili umutları tükendiği zaman yargı meselesine sarıldılar. Yargı ile ilgili umutları tükendiği zaman da yargıya müdahale ediliyor diyorlar. Başbakanımıza 'kapı kulları' diyenler, gençlere şu sıfatı layık görüyor: 'Mustafa Kemal'in askerleri' diyor, hala gençleri asker yapmanın peşinde koşuyorlar. Asker tabiri dışında gençlere layık bir tane tabiriniz yok mu- Bu ülkede laikliğe karşı odak olmaktan dolayı pek çok partiye dava açılmıştır. Laikliğe karşı odak olmak kadar, demokrasiye, sosyal devlete karşı odak olmak da suçtur."
Ömer Çelik, "Asıl faşizm nedir biliyor musunuz- Her darbenin arkasında duracaksın, darbeyi arkanda bulamazsan yargıyla siyasete müdahale etmeye kalkacaksın, Anayasa değişikliklerine karşı çıkacaksın, milletin ak sütü gibi helal olan milli iradeyi sürekli olarak asker ya da yargı eliyle gasp etmeye çalışacaksın, ondan sonra da utanmadan çıkıp bu ülkede demokratik yollarla işbaşına gelmiş 10 yıldır her seçimde oyunu artırmış partiyi suçlayacaksın. O sıfatı kullanan kişi, faşist görmek istiyorsa çıkıp şu kapıdan aşağıda aynalar var, aynaya baksın, gördüğü kişi faşistin ta kendisidir" diye konuştu.
Sataşma gerekçesiyle söz alan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, "Hiç dışarı çıkmaya gerek yok, ulus meydanına baktığınızda faşistin kim olduğunu siz daha iyi göreceksiniz" dedi.
Muhabir: Coşkun Ergül
Yayıncı: Kudret Topçu - TBMM