TBMM Genel Kurulu... İyi Partili Rıdvan Uz: "Bu Memleketin Ekonomisti Recep Tayyip Erdoğan Mı, Sayın Mehmet Şimşek Mi"
İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde iktidarın ekonomi politikalarını eleştirerek, "Enflasyon iktisadi bir canavardır. Bu canavarı kafesinden bir kez çıkardığınızda tekrar içeri sokmak zordur. Bütün dünya faiz artırırken siz faizleri düşürdünüz, bunu da nassa bağladınız. Kaldı ki şimdi de yüzde 50 faize rağmen enflasyon düşmüyor. Aylardır 'Aylık enflasyon 1,5 bandına düşmeden faiz indirimi olmayacak' diyorsunuz. Aylık enflasyon hâlâ yüzde 2'nin altına bile düşmedi. O zaman bu millet size sorar kardeşim; Bu memleketin ekonomisti Recep Tayyip Erdoğan mı, Sayın Mehmet Şimşek mi" dedi.
(TBMM) - İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, TBMM Genel Kurulu'nda bütçe görüşmelerinde iktidarın ekonomi politikalarını eleştirerek, "Enflasyon iktisadi bir canavardır. Bu canavarı kafesinden bir kez çıkardığınızda tekrar içeri sokmak zordur. Bütün dünya faiz artırırken siz faizleri düşürdünüz, bunu da nassa bağladınız. Kaldı ki şimdi de yüzde 50 faize rağmen enflasyon düşmüyor. Aylardır 'Aylık enflasyon 1,5 bandına düşmeden faiz indirimi olmayacak' diyorsunuz. Aylık enflasyon hala yüzde 2'nin altına bile düşmedi. O zaman bu millet size sorar kardeşim; Bu memleketin ekonomisti Recep Tayyip Erdoğan mı, Sayın Mehmet Şimşek mi" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda bütçe teklifinin maddeleri görüşülüyor. İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"'Faiz sebep, enflasyon sonuç' diyerek milyonlarca vatandaşımıza derin bir sefalet sundunuz. Türk lirası ne yazık ki dünyada en fazla değer kaybeden para birimlerinden biri oldu. Bunu yaparken ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan düşük faiz politikalarıyla yandaşlarınızın servetine servet kattınız. Bu adaletsizlik, bu hasta yapı elbette bitecek. 22 yılda yarattığınız sefalet o kadar derin bir hal aldı ki artık ülkemizde hiçbir vatandaş mutlu değil. Çünkü bu bütçe Türkiye'nin gerçekleri değil, halkımızın hiçbir yarasına merhem olmuyor.
Türkiye'nin gerçekleri dudak uçuklatan yolsuzluklar. Türkiye'nin gerçekleri açlık sınırında yaşamaya çalışan milyonlar. Türkiye'nin gerçekleri akşam sofrasına yemek koyamayan babalar. Türkiye'nin gerçekleri kahvaltı masasından eksilen tabaklar. Türkiye'nin gerçekleri çocuğunun cebine harçlık koyamayan aileler. Bir de atanamayan öğretmenler var, kapanan fabrikalar, borçları ödenmeyen kredi kartları, yuva kuramayan gençler, ek işe muhtaç olan emekliler var. Bir şeyin sebebi olanlar çözümü asla olamazlar. Türkiye'deki işsizliğin sebebi de sizsiniz. Türkiye'deki enflasyonun da sebebi sizsiniz. Milletin çaresizliğinin de sebebi sizsiniz.
"Gençlerimizin dününü, bugününü, hayallerini sattınız"
Evet, köprüler yaptınız, Allah razı olsun ama 49 yıllığına yabancılara vermek nedir? Evet, randevu alınamayan şehir hastaneleri yaptınız ama doktorlara 'Giderlerse gitsinler' demek nedir? Evet, havaalanı yaptınız ama uçanı, kaçanı 5'li çeteye teslim etmek de nedir? Evet, her ilde tabeladan ibaret üniversiteler açtınız ama sonucunda binlerce gençten oluşan işsiz ordusu yarattınız. Şimdi, gençler ya torpil aramak zorunda ya da işsizlikle yüzleşmek ya zincir marketlerde çalışmak zorunda ya da yurt dışı hayalleri kurmak. Gençlere başka kapı bırakmadınız, gençlerimizin dününü, bugününü, hayallerini sattınız."
İYİ Partili Uz, iktidarın ekonomi politikalarını şu sözlerle eleştirdi:
"Biz aynı sokağın çocuklarıyız, aynı tüfeğin tetiği, aynı namlunun ucundaki milletiz ve bu milletin evlatları olarak aynı acının, aynı ekmeğin, aynı kaderin paydaşlarıyız. O yüzden sizleri uyarmak bizim için artık farz olmuştur. Rantın, yolsuzluğun ve adaletsizliğin girdabında bu hastalıkları ülkemize maalesef sirayet ettirdiniz. Şunu anlayın: Biz, size karşı değil; sizin hastalığınıza karşıyız. 'Huzur hakkı' adı altında üç beş maaş almak hastalıktır. Lüks araba konvoylarıyla caka satmak hastalıktır. Uyuşturucu kullanımının 13 yaşına kadar düşmesini görememek hastalıktır. Gençlerimizi bahis sitelerine kurban etmek hastalıktır. Bir nesli umutsuz, çaresiz bırakmak hastalıktır. Emekliye, memura, işçiye maaş yerine sadaka vermek hastalıktır. Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör değildir. O yüzden, milletimiz artık gerçekleri çok iyi görüyor ve inşallah şifanız olacak diyorum.
"Bu memleketin ekonomisti Recep Tayyip Erdoğan mı, Sayın Mehmet Şimşek mi?"
Enflasyon iktisadi bir canavardır. Bu canavarı kafesinden bir kez çıkardığınızda tekrar içeri sokmak zordur. Bütün dünya faiz artırırken siz faizleri düşürdünüz, bunu da nassa bağladınız 'Nas var ya nas; sana, bana ne oluyor?' dediniz. Bu, cepheye silahsız asker göndermeye benzer. Kaldı ki şimdi de yüzde 50 faize rağmen enflasyon düşmüyor. Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur. Enflasyonu durdurmanın kanıtlanmış en iyi yolu para arzını durdurmaktır. Mesela, para arzını durdurdunuz mu? Mesela, kamu harcamalarını kıstınız mı? Hayır, para arzını durdurmadınız, kamu harcamalarını kısmadınız. Nereden biliyoruz? Geçen yıl 11 trilyon olan bütçe bu yıl 15 trilyona çıktı. Allah aşkına, bu şekilde enflasyon nasıl düşecek, gelin bize bir anlatın. Aylardır 'Aylık enflasyon 1,5 bandına düşmeden faiz indirimi olmayacak' diyorsunuz. Aylık enflasyon hala yüzde 2'nin altına bile düşmedi. O zaman bu millet size sorar kardeşim; 'Bu memleketin ekonomisti Recep Tayyip Erdoğan mı, Sayın Mehmet Şimşek mi?' Devleti yönetmek ciddi bir iştir.
Eğer enflasyonla mücadele etmek istiyorsanız bir Arjantin'e bakın. Bildiğiniz gibi Arjantin son yetmiş yılda olağanüstü bir enflasyon yaşadı, defalarca iflas etti ve borçlarını ödeyemez duruma geldi, halk çok ağır bedeller ödedi. Geçtiğimiz yıl yapılan seçimlerde iktidar değişti, darısı inşallah başımıza. Yeni başkan ise vatandaşlarına enflasyonu bitirmeyi vadetti. İlk yıl yüzde 25 seviyesinde olan aylık enflasyon geçtiğimiz kasım ayında yüzde 2'ye düştü. Peki, Arjantin ne yaptı da enflasyonu düşürmeyi başardı? Bir, kamu harcamalarını ciddi şekilde kıstı. İki, gereksiz yatırımları durdurdu. Üç, verimsiz kamu harcamalarına adım adım son verdi. Dört, gereksiz vergileri azalttı. Yani sizin gibi 'İtibardan tasarruf olmaz' demedi. Ne yaptı? Ayağını yorganına göre uzattı."