TBMM Hukuk Heyeti, İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahil olmak için Hollanda'ya gitti
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel başkanlığındaki TBMM hukuk heyeti, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhinde açtığı "soykırım" davasına müdahillik beyanını sunmak üzere Hollanda'ya geldi.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel başkanlığındaki TBMM hukuk heyeti, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhinde açtığı "soykırım" davasına müdahillik beyanını sunmak üzere Hollanda'ya geldi.
Yüksel, Türkiye'nin "soykırım" davasına müdahillik beyanını tevdi etmek üzere Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Karma Parlamento Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel ile Hollanda'nın idari başkenti Lahey'e ulaştı. Heyetin diğer üyesi Anayasa Komisyonu Üyesi ve Denizli Milletvekili Cahit Özkan'ın ise yarın sabah Hollanda'ya geleceği belirtildi.
Türkiye'nin müdahillik süreciyle ilgili AA muhabirine açıklamada bulunan Yüksel, yarın öğleden sonra başvuru dosyasını UAD Yazmanlığına teslim edeceklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından UAD'de devam eden soykırım davasına Türkiye'nin müdahil olması kararı alındığını hatırlatan Yüksel, bu karar üzerine Türkiye'nin Lahey Büyükelçiliğince 31 Mayıs'ta UAD'ye müdahillik bildiriminde bulunulacağına ilişkin nota gönderildiğini ve böylece ilk resmi adımın atıldığını dile getirdi.
Müdahillik başvurusuyla ilgili uzun bir çalışma süreci yürütüldüğünü ifade eden Yüksel, "Türkiye'nin sunumu, sözleşmenin birçok maddesinin yanı sıra özellikle 1, 2. ve 3. maddeleri kapsamındaki yükümlülükleri tanımlamakta ve soykırım eylemlerinin soruşturulması ve kovuşturulması için gerekli yasal ve usuli tedbirlere duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır." dedi.
Yüksel, başvuru metninde İsrail'in soykırım boyutlarını aşan, tüm uluslararası hukuk ve insancıl hukuk kurallarının ihlalini oluşturan Gazze'deki saldırılarının yer aldığını ve Türkiye'nin müdahillik gerekçelerinin de aktarıldığını ifade eden Yüksel, şunları söyledi:
"Başvurumuzun en önemli özelliği, UAD içtihatlarına ve geçen ay verdiği işgale ilişkin danışma görüşüyle uyumlu olmasıdır. Bu uyum, en son uluslararası hukuk standartlarının ve perspektiflerinin mahkemenin müzakerelerine entegre edilmesini sağlamaktadır. Türkiye, bu şekilde hukuki argümanlarını güçlendirmekte ve şu ana kadar yapılan en kapsamlı başvuruyu Divan'a iletmektedir."
"Filistin davasının takipçisi olmaya devam edeceğiz"
Yüksel, UAD'nin ihtiyati tedbir kararlarına rağmen İsrail'in saldırılarının sürmesinin meşru hiçbir gerekçesinin olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin müdahilliği, İsrail'in tüm uluslararası topluma ve hukuka meydan okuyan, kerameti kendinden menkul bir istisnacılığa dayanan tutumuna karşı atılan ciddi bir adımdır. Hakları zorla gasbedilmiş Filistin halkının hakları teslim edilinceye kadar, yani 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğü haiz, uluslararası toplumun eşit bir üyesi olarak küresel sistemdeki yerini almış, bağımsız ve egemen Filistin Devleti kuruluncaya kadar Filistin davasının takipçisi olmaya her türlü mecrada devam edeceğiz."
İsrail soykırımını her platformda dile getirdiklerini kaydeden Yüksel, hem UAD'deki hem de Uluslararası Ceza Mahkemesindeki süreçleri yakından takip ettiklerini bildirdi.
Güney Afrika İsrail aleyhine açtığı soykırım davası
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açmıştı.
Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı.
Divan, 26 Ocak'ta tedbir kararlarını açıklamıştı.
Buna göre, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze'deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze'deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.
Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.
Divan 24 Mayıs'taki kararında, Refah'ta, sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesi nedeniyle daha önce hükmettiği tedbirlerin yeterli olmadığını belirterek, İsrail'in Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurmasına, Gazze'de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısı'nı açık tutmasına, BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin, Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler almasını ve alınacak tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde Mahkeme'ye bir rapor sunmasına hükmetmişti.