TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu... Sayyiğit: "Suriye'de 'Fırat Kalkanı' Dediniz 'Zeytin Dalı' Dediniz ' Ama Kaosu Daha Büyüttünüz"
DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Milli Savunma Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşmelerinde iktidarın sınır ötesi operasyonlarını eleştirerek; "Suriye'de 'Fırat Kalkanı' dediniz 'Zeytin Dalı' dediniz 'Barış Pınarı' dediniz ama kaosu daha da büyüttünüz, dünyanın 'terörist' olarak tanımladığı gruplarla yan yana geldiniz. Herkese 'terörist diyorsunuz ama Afrin'den 300 bin insanın neden kaçtığını açıklayamazsınız çünkü yüz binlerce insanı 'terör' kelimesiyle yan yana getirdiğinizde asla inandırıcı olmuyorsunuz" dedi.
(TBMM) - Dem Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Milli Savunma Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşmelerinde iktidarın sınır ötesi operasyonlarını eleştirerek; " Suriye'de 'Fırat Kalkanı' dediniz 'Zeytin Dalı' dediniz 'Barış Pınarı' dediniz ama kaosu daha da büyüttünüz, dünyanın 'terörist' olarak tanımladığı gruplarla yan yana geldiniz. Herkese 'terörist diyorsunuz ama Afrin'den 300 bin insanın neden kaçtığını açıklayamazsınız çünkü yüz binlerce insanı 'terör' kelimesiyle yan yana getirdiğinizde asla inandırıcı olmuyorsunuz" dedi.
Tbmm Plan Ve Bütçe Komisyonu'nda Milli Savunma Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşmeleri devam ediyor.
DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Cumhuriyetin ilk yüzyılının "Kürt meleselesinin çözümsüzlüğüyle bir kayıp yüzyıl olarak tarihe geçtiğini" belirtirken tekçi ve mezhepçi bir kabulle homojen bir toplum inşa edildiğini söyledi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'de düzenlediği operasyonları eleştiren Sayyiğit, şunları söyledi:
"Öcalan üzerindeki tecridin ülkeye yansıması daha fazla yoksulluk olarak karşımıza çıkmakta"
"Cumhuriyet kurulmuş ama bunun demokratikleşmeyle kurumlaşmasına gerek duyulmadı bu süreç içerisinde. Tekçi ve mezhepçi bir kabulle homojen bir toplum inşa edildi, inşa edilmek istendi ama demokratik ulus anlayışı akla dahi getirilmedi yine bu süreçte; Anadolu ve Mezopotamya'nın çok kültürlü durumu da inkar edildi. Şimdi, yanlış politikalar ve asimilasyon yöntemleri Dersim'in, Zilan'ın yaşanmasını beraberinde getirdi, büyük acılara sebep oldu, buna rağmen egemenlikçi yaklaşımla Kürt sorunu inkar edildi, halen de devam ediliyor bunu. Artık cumhuriyetin 100 artı 1'inci yılındayız Sayın Bakan, zaman tutamayacağımız bir hızla akıp gidiyor. Yeni savaşlar mı icat edeceğiz yoksa barışlar mı kuracağız, buna artık net bir şekilde karar vermemiz gerekiyor.
Ülkede halkların artık 'düşük yoğunluklu' denilerek yönetilen savaşlara tahammülü yok maalesef. Çünkü İmralı'da Sayın Öcalan üzerindeki tecridin, Kürt halkına ve siyasetçilerine yönelik tutuklamaların, sınır ötesinde Kürt yerleşim yerlerini bombalamanın ülkeye de halklara da yansıması sadece daha fazla yoksulluk olarak karşımıza çıkmakta.
"5 bin Suriyeli paralı askerin Libya'ya gönderildiği, bunların maaşının da Türkiye tarafından ödendiği iddiası..."
Sayın Cumhurbaşkanı Karabağ ve Libya'ya girdikleri gibi İsrail'e girmekten bahsetti. Yunan'la her gerilimde 'Bir akşam ansızın gelebiliriz.' dedi; Sisi'ye ayrı, Esad'a da ayrı bir atarlandı. Öyle bir savrulma yaşandı ki uluslararası ajans ve raporlara ciddi iddialar yansıdı. Bunlardan bir tanesi, 5 bin Suriyeli paralı askerin Libya'ya gönderildiği, bunların maaşının da Türkiye tarafından ödendiği iddiasıydı. Yine, Suriye'de de binlerce radikal çete üyesinin maaşa bağlandığı bitmeyen tartışmalar arasında karşımıza çıkıyor. Bunların milyonlarca yurttaşa derin bir yoksulluk ve fakirleşme olarak yansıdığını hepimiz biliyoruz.
Suriye'de 'Fırat Kalkanı' dediniz 'Zeytin Dalı' dediniz 'Barış Pınarı' dediniz ama kaosu daha da büyüttünüz, dünyanın 'terörist' olarak tanımladığı gruplarla yan yana geldiniz. Herkese 'terörist diyorsunuz ama Afrin'den 300 bin insanın neden kaçtığını açıklayamazsınız çünkü yüz binlerce insanı 'terör' kelimesiyle yan yana getirdiğinizde asla inandırıcı olmuyorsunuz."
"Türkiye'de de askeri harcamalarda özellikle son yirmi yılda giderek artan bir ivme görüyoruz"
DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, Türkiye'nin askeri harcamalarının arttığına dikkati çekerek şöyle konuştu:
"Sayın Bakan, küresel askeri harcamalarda ciddi bir artış var, dünyada askeri harcamalar artıyor, bu birçok rapora da yansımış durumda. SIPRI'nin raporu var bu yönlü, Stockholm Uluslararası Barış Antlaşmaları Enstitüsü. 2023 yılında küresel askeri harcamaların 2 trilyon 443 milyar dolar olduğunu belirtiyor. Bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 6,8 oranında artmış. Tabii, burada en büyük payı Amerika Birleşik Devletleri 916 milyar dolar, Çin 296 milyar dolar, Rusya 109 milyar dolar, Türkiye ise 15,8 milyar dolarlık harcamayla 2022'ye göre bir sıra yükselerek 2023'te dünya genelinde 22'nci sıraya yükselmiş durumda. Yani Türkiye'de de askeri harcamalarda özellikle son yirmi yılda giderek artan bir ivme görüyoruz. Şimdi, 2023 yılında toplam yüzde 37 oranında bir artış demek bu oran.
Türkiye, yirmi yıldır artan oranda savunma sanayisine yatırım yapıyor. SIPRI raporuna göre Türkiye, dünyanın en büyük 11'inci silah ihracatçısı konumuna da yükselmiş durumda. Bugün, 11'inci silah ihracatçısı konumunda tüm dünyada Türkiye. En fazla da Birleşik Arap Emirlikleri'ne sonra Katar'a ve Pakistan'a silah satıyor ve yine, Sahra Altı Afrika'ya yüzde 6,3'le en çok silah satan 4'üncü ülke Türkiye. Savunma sanayisi şirketlerine devletin teşvikleri olduğunu da biliyoruz. Bu savunma sanayisi şirketleri de hızla büyüyorlar.
"Coğrafyamızdaki siyasi istikrarsızlık ancak bölgede barışçıl politikaların hakim kılınmasıyla son bulabilir"
2025 yılı bütçesine baktığımız zaman, 2024 yılında 40 milyar dolar savunma ve güvenlik harcamalarının payıydı, 2025 yılında ise bu 7 milyar dolar daha artarak 47 milyar dolara çıkmış durumda. Genel bütçeye baktığımız zaman da bütçede 3 trilyon liralık bir vergi harcaması var, 1 trilyon 950 milyarlık bir faiz harcaması var. Güvenlik ve savaş harcamalarını da bir araya getirdiğimizde, mevcut bütçenin 14,7, üçte 1'inden fazlası, neredeyse yarısına yakını savaş ve güvenlik harcamaları, vergi harcamaları ve faiz harcamalarına gidiyor. Yani bu tür ülkelerin halklarının, toplumun, insanların cebinden çıkan vergiler neredeyse yarısı olarak bu kalemlere gitmek zorunda çünkü tercihimiz bu noktada.
Coğrafyamızdaki siyasi istikrarsızlık ancak bölgede barışçıl politikaların hakim kılınmasıyla son bulabilir. Kürt sorununda çatışma, savaş dışındaki tüm çözüm seçenekleri barış, demokrasi ve güvenliği sağlayacak olan bir seçenektir ve tercih edilmelidir. Bu, Türkiye halklarına borçlu olduğumuz, yapılabilir, mümkün ve en kolay seçenek olarak önümüzde durmaktadır."