Haberler

Terör Örgütü" Davası

Abone Ol

ÇHD Genel Başkanı Kozağaçlı'nın da aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 22 avukatın yargılandığı davada, sanık savunmalarının alınmasına başlandı.

"Terör örgütü DHKP-C'ye üye olmak ve yönetmek" suçlarından haklarında dava açılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 22 avukatın yargılandığı davada, sanık savunmalarının alınmasına başlandı.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin yanındaki adliye binasında bulunan salonda yapılan duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, sanıklar salona alındığı sırada izleyiciler tarafından alkışlandı.

Mahkeme Heyeti Başkanı Mustafa Bağarkası, güvenlik açısından mahkeme heyetinin fotoğrafının ve görüntünün çekilmemesi gerektiğini hatırlatarak, "Çekim olursa tatsız, tuzsuz olur. Birşey olmamasında fayda var" diyerek, sanıkların savunmasına geçildiğini belirtti.

Savunmasını yapmaya başlayan tutuklu sanık Selçuk Kozağaçlı, konu bütünlüğü içerisinde müşterek olarak savunmaya yapacaklarını belirterek, konuşma sırasının kendilerine geldiğini ifade etti.

Kozağaçlı, koğuştan 340 gün sonra çıkarıldıklarını ve salona getirildiklerini söyleyerek, duruşma salonunda birçok tanıdık ve yeni yüze rastladıklarını anlattı.

Sanık Kozağaçlı, zenginliğin sebebinin yoksulluk olduğunu savunarak, "Silah zoruyla itip kakarak, bizi buraya getirdiler. Saniyede 1 kişi ölenlerden sıyrıldık. Dipçiklerle bu mikrofonun önüne geldik. Bu mikrofon bu yüzden çok değerli" dedi.

Yoksulların avukatları olduklarını, konuşma şansı bulamayanlar için konuşacaklarını, ölenleri vekaleten duruşmada konuşacaklarını dile getiren Kozağaçlı, şunları söyledi:

"Kaçırıldık mı? Alındık mı? Hükmün infazını mı çekiyoruz? Bu konuda çok az iddia ettiğiniz konu çerçevesinde mi tutuklu bulunuyoruz. Araştırılması gerekiyor. Burada bulunma sebebini, özünü öğrenmek amacımız. Bizi neden 1 yıldır kapalı tutuyorlar? Aklımıza 'tutuklandık mı?' diye gelmedi. Avukatlık yaşamım boyunca, binlerce insanın hapiste eziyet gördüğünü gördüm. Müvekkillerim katledildi. Cenazelerini aldık. Bu ülkede avukatlar katledildi, öldü. Adam kaçırmak, bir yerlere kapatmak size olağan gelmesin."

Sanık Kozağaçlı, kontrgerillanın da yasama, yürütme gibi bir organ olduğunu iddia ederek, "Kontrgerilla devletin 4. erkidir. Canı sıkıldığı her zaman yasa dışı yola başvurur. Devletin erkleri yasama, yürütme, yargı ve kontrgerilladır. Geçen hafta hiç televizyon seyrettiniz mi?" dedi.

Kozağaçlı, kendisini en iyi anlayacak olan yerin DGM'ler olduğunu, terörle mücadelenin ne olduğunu bildiklerini söyleyerek, şöyle devam etti:

"Teröristle nasıl mücadele edeceksiniz? Filitle ortadan kaldıracak haliniz yok, elbette bir mücadele yönteminiz olacak. Dünyanın her yerinde terörle mücadele böyle yapılır. Kim diyor? 23 Ocak 1998 Mehmet Kemal Ağar diyor. Yani bize 'biz zaten bir kısmını önünüze getirmeyip öldürüyoruz sokakta. Özel bir mücadele yönetimi kullanıyoruz. Hasbelkader önünüze getirmekte olduklarımızı da sizler özel yargılama yöntemi uygularsınız herhalde' diyor. Bunlarla herhalde mücadele etme yönetimi hukuk değildir. Mehmet Ağar'ın özel bir durumu var. Hayatı boyunca hiç inkar etmedi yaptıklarını. Bunları ya oya ya paraya ya da ikbale çevirdi. Ama hiçbir cinayetini reddetmemiş ve 'bunlardan bir tane değil bin tane yaptım' demiştir. İlginç bir adamdır. Ancak burada Mehmet Ağar'ın kendisiyle ilgili konuşmuyorum. Bir tarih bilinciyle konuşuyorum."

Kamu görevlilerinin insanları katlettikleri yerlerde savunmalar yaptıklarını ileri süren Kozağaçlı, Mehmet Ağar'ın Susurluk davasında kısa bir süre ceza aldığını, cezanın tamamını çekmediğini ve Ağar'ı 15 ayda 3 bin kişinin ziyaret ettiğini iddia etti.

Yakınlarını, dostlarını kaybettiklerini anlatan Kozağaçlı, "Bu ülkenin halkları katledildi. Asla bu hatıraya layık olmayacağız. Asla fon paralarıyla çalışmayacağız. Asla hizaya girmeyeceğiz. Eğer yargılanmamızın sebebi bunlarsa. Bunları yapmayacağız" diye konuştu.

Kur'an-ı Kerim'den ayetle savundu

Selçuk Kozağaçlı, savunmasında Kur'an-ı Kerim'den ayetlere de yer verdi. "Asla sizin istediğiniz gibi solcular olmayacağız" diyen Kozağaçlı, cezaevinde 3 bin kişinin ziyaret ettiği Mehmet Ağar'ın asla kendileri için muteber bir kişi olmayacağını söyledi.

Kafirun Suresi'nde geçen "Ben sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim" bölümünü hatırlatan Kozağaçlı, "Asla sizin taptıklarınıza tapmayacağız" dedi.

Mehmet Ağar'ın 1995 yılında katıldığı bir panelde Halkın Hukuk Bürosu'nu suçlayan ifadeler kullandığını aktaran Kozağaçlı, benzer cümlelerin, operasyonla ilgili açıklama yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı'nın açıklamasında da yer aldığını savundu.

Kendilerinin cezaevini "Medrese-i Yusuf" olarak gören ve kendilerini "özgür tutsak" olarak nitelendiren bir kuşağın temsilcileri olduklarını dile getiren Kozağaçlı, Yusuf Suresi'nin meailinden bir bölümü okudu.

Müvekkillerinin işledikleri suçlar nedeniyle kendilerinin cezalandırılmak istendiğini ifade eden Kozağaçlı, iddianamede kendilerinin Erdal Dalgıç, İbrahim Çuhadar ve Hasan Selim Gönen'in avukatı olduklarının yazıldığını belirtti.

Kozağaçlı, "Biz bunları tanır mıydık? Evet. Müvekkilden daha yakın bir ilişkimiz var mıydı? Vardı. Büromuza gelip kahve içmişlikleri var mı? Var. Memleket meselesini konuşmuş muyduk? Evet, konuşmuşluğumuz da var. 'Biz şu karakolu bombalayalım mı?' diye bize sormadılar. ya da bombaladıktan sonra 'İyi, güzel yaptık' demediler" diye konuştu.

Kendilerine "klan hukuku" uygulanarak cezalandırılmak istendiklerini öne süren Kozağaçlı, modern hukukta suçun şahsi olduğunu ve ancak şahsa verilmesi gerektiğini ifade etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın operasyon hakkında beyanda bulunduğunu ileri sürerek, bu durumu eleştiren Kozağaçlı, "Daha 1. tutukluluk müzekkeremizde, iddianameyi hazırlamış, yargılamış, hükmü vermiş, onamış, iade-i muhakemeyi de reddetmiş. Ben yargıç olsam böyle bir konuşma karşısında kıpırdayamam bile" dedi. Mahkeme başkanı araya girerek, "Öyleyse iyi ki olmamışsınız" şeklinde karşılık verdi. Kozağaçlı ise "Onun için genç yaşta avukat olmayı seçtim" diyerek espri yaptı.

İddianamede, Güler Zere için yürüttükleri mücadelenin yer almasını eleştiren Kozağaçlı, "Ne kadar ayıp. Cumhurbaşkanının 'Bir belge olsa da imzalasam' dediği, Dışişleri Bakanının 'Bizim kızımız' dediği kişi için yürütülen mücadele, burada suçmuş gibi yer alıyor. Hapisten çıktıktan 6 ay sonra ölmüş bir insandan bahsediyoruz. Belki zamanında çıksa tedavi olabilecek bir insandan" ifadelerini kullandı.

Kozağaçlı, kendilerinin tarihe geçmek istemediğini, "sıra neferi" olduklarını anlatarak, Nazım Hikmet'in "Sıradakinin ölümü" şiirini okudu. Kozağaçlı'nın okuduğu şiiri salondakiler alkışladı.

Duruşma, Kozağaçlı'nın savunmasıyla devam ediyor. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel

Çağdaş Hukukçular Derneği Mehmet Ağar İstanbul Silivri Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title