TİHEK Başkanı Süleyman Arslan, Uzman Yardımcıları Eğitim Programı'nda konuştu
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan, yapılacak yeni Anayasa çalışmalarında, İstiklal Marşı'nda korunan değerlerin çok daha açık bir şekilde, başlangıç kısmında ve madde düzenlemelerinde yerini bulması gerektiğini söyledi.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan, yapılacak yeni Anayasa çalışmalarında, İstiklal Marşı'nda korunan değerlerin çok daha açık bir şekilde, başlangıç kısmında ve madde düzenlemelerinde yerini bulması gerektiğini söyledi.
Arslan, Anayasa Mahkemesinde (AYM) düzenlenen, TİHEK Uzman Yardımcıları Eğitim Programı'nın açılışında konuştu.
TİHEK'in Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve İslam İşbirliği Teşkilatındaki ilgili insan hakları mekanizmaları ile birlikte çalıştığını belirten Arslan, farklı ülkelerdeki insan hakları kurumları, üniversiteler ve akademisyenlerle iş birlikleri ve ortak etkinlikler yaptıklarını ifade etti.
Süleyman Arslan, temel görevi, ayrımcılık ve kötü muameleyle mücadele olan kurumun, resen inceleme yoluyla veya ayrımcılık yasağı ihlali hallerinde başvuru alarak, sorunların çözümünde öncelikle uzlaşma yolunu önerdiğini anlattı.
Başvurularda, gerektiğinde ihlal kararı verip idari yaptırım uygulayarak, ilgili tarafların veya mahkemenin talebi üzerine görüş vererek, yargının yükünü hafifleten bir kurum olduklarını kaydeden Arslan, "Kurumun temel görev alanları arasında yer alan ayrımcılıkla ve kötü muamele ile mücadele bağlamında birçok insanımızı ilgilendiren bireysel başvuru kararlarına imza atılmıştır. Kurumun önleyici ziyaret ve raporlama görevleri bağlamında cezaevi, huzurevi, yaşlı bakım merkezleri, engelli ve rehabilitasyon merkezleri, geri gönderme merkezleri gibi yüzü aşkın merkeze birçok ziyaret düzenlenmiş ve incelemeler sonrası hazırlanan raporlar ilgilileri ve kamuoyu ile paylaşılmıştır." dedi.
Ulusal insan hakları kurumlarının, Birleşmiş Milletler (BM) sistemi içinde insan hakları sözleşmelerinin ülkesel uygulamalarının izlenmesi ve raporlanması amacıyla tasarlandığını anlatan Arslan, bu kurumların, Paris Prensipleri'ne uygunluk durumuna göre "A" ve "B" grubu olarak akredite edildiğini, TİHEK'in, "A" düzeyinde akredite olarak çalışmalarını sürdürdüğünü aktardı.
Dünyada insan haklarını koruma ve geliştirme misyonunun BM tarafından üstlenildiğini anımsatan Arslan, BM'nin teşkilat yapısının, insan haklarının pratikte gerçekleşmesinin önündeki en büyük engel olduğunu söyledi.
BM'de üyelerin eşit statüde olmadığını belirten TİHEK Başkanı Süleyman Arslan, şöyle devam etti:
"Daimi veto yetkili, imtiyazlı 5 üyenin olması, bunların arasında dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan İslam dünyasının bir temsilcisinin olmaması, BM'nin eşitliğe aykırı bir yapısının olduğunu, başarısız olan veya tarafsızlığını yitiren daimi veto yetkili üyelerin değiştirilememesi ise demokratik olmadığını göstermektedir. BM'nin, kendi belirlediği Paris İlkeleri çerçevesinde akredite olamayacak durumda olduğu açıktır. Dünyadaki en büyük ve yaygın insan hakları ihlalleri bu beş devletin karar ve tutumlarından kaynaklanmaktadır. Yine bu nedenledir ki, beşli oligarşik yapının icraatları ve onların kontrolünde yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler, Hakk'a tapan milletimizin istiklal ve istikbalini tehdit etmektedir."
Konuşmasında, insan hakları ve ayrımcılık konusunda Avrupa Birliği'nin (AB) tutumunu da eleştiren Arslan, Türkiye'ye, AB'ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık teklif edilmesinin de çelişkili ve ayrımcı bir tutum olduğunu kaydetti.
AB ülkelerinin, sığınmacılar konusunda da ayrımcı uygulamalar yaptığını ifade eden Süleyman Arslan, şunları söyledi:
"Savaş ve işgaller nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan sığınmacıları almaktan imtina edip sınırlarda ölümlerine veya Akdeniz'de boğulmalarına neden olmaları, hem ayrımcılık hem de yaşam hakkı ihlalidir. Sığınmacıların nitelikli olanlarını kabul edip diğerlerini geri kabul anlaşması ile Türkiye'ye iade etmek istemesi de insan haklarına aykırı bir ayrımcılıktır. Yine, Avrupa Birliği ülkelerinde İslam karşıtı uygulamaların hayata geçirilmesi, bizzat kendi vatandaşlarının annesiz, babasız, aile mutluluğundan habersiz bir şekilde yetişiyor olmaları, Kovid-19 salgını sürecinde yaşlılarının gözden çıkarılmış veya ikinci plana bırakılmış olması, rakamlarla ifade edilemeyecek boyutta insan hakları ihlalleridir."
"İslam dünyasında da AİHM ihtiyacı"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) zaman zaman siyasi kararlar verilebildiğini ifade eden Arslan, "Avrupalı ülkeler kendi aralarında bir insan hakları mekanizmasına sahipken İslam dünyasının çok daha büyük hak ihlalleri altında ezildiği ancak bu mağduriyetlerine karşı başvurabilecekleri etkili bir insan hakları mahkemesinden mahrum oldukları ve böyle bir mahkemeye ihtiyaç duydukları bir gerçektir." diye konuştu.
Bu nedenle Türkiye'de insan haklarının korunup geliştirilmesi için Anayasa'da yeni düzenlemeler yapılması gerektiğini belirten Arslan, küresel ve bölgesel insan hakları sisteminin de yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti.
Yeni Anayasa çalışmalarında İstiklal Marşı'nın dikkate alınmasını isteyen TİHEK Başkanı Süleyman Arslan, "İstiklal Marşı, Anayasa'nın göğsünü dolduran imanın ifadesidir. Egemenlik ve bağımsızlık, Hakk'a tapan, hakkın hakimiyetini ve hukukun üstünlüğünü esas bilen Türk milletinin hakkıdır. Yapılacak yeni Anayasa çalışmalarında İstiklal Marşı'nda korunan değerler çok daha açık bir şekilde başlangıç kısmında ve madde düzenlemelerinde yerini bulmalıdır." görüşünü dile getirdi.