Togo Kuleleri inşaatının mühürlenmesi - Eski CHP Milletvekili ve inşaatın müteahhidi Sinan Aygün -...
Eski CHP Milletvekili, eski Ankara Ticaret Odası Başkanı ve mühürlenen Togo Kuleleri inşaatının müteahhidi Sinan Aygün, "25 milyon davası zaten var. Bunu Mansur Bey de inkar etmiyor, arkadaşlar da inkar etmiyor.
Eski CHP Milletvekili, eski Ankara Ticaret Odası Başkanı ve mühürlenen Togo Kuleleri inşaatının müteahhidi Sinan Aygün, "25 milyon davası zaten var. Bunu Mansur Bey de inkar etmiyor, arkadaşlar da inkar etmiyor. 'Okul parası olarak konuştuk.' diyor. Okul yaptıramazsın bir kere. Adam bilmiyor. Kotun altını kullandırıyor, bir de okul istiyor. Bu adam yanlış bir iş yapar." dedi.
Aygün, Togo Kuleleri Satış Ofisi'nde, inşaatın mühürlenmesi ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında ortaya attığı iddialarla ilgili basın toplantısı düzenledi.
Toplantıdan önce basın mensuplarına şerit metre dağıtan Aygün, metreyi ortada bir ölçüm hatası olduğu için dağıttığını söyledi.
Aygün, projenin uygulandığı arsanın toplamının 12 bin 82 metrekareyi bulduğunu ve bunun 2 bin 722 metresinin kendisine ait olduğunu belirterek, proje için Togo ailesine ait ayakkabı fabrikasının bulunduğu sanayi arsası niteliğindeki arsa ile kendi arsanı birleştirdiklerini anlattı.
İki arsanın birleştirilmesinin ardından sanayi arsası niteliğindeki arsanın ticari kullanım alanı olarak düzenlenmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yönetmeliğine uygun olarak plan değişikliği yaptıklarını bildiren Aygün, 1,5 olan emsalin çevredeki yapılar dikkate alınarak Melih Gökçek'in belediye başkanlığı döneminde 2,1 emsale çıkarıldığını ve Togo Kuleleri projesinin yapımına başladıklarını söyledi.
Aygün, projenin 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gün Ankara Büyükşehir Belediyesinde görüşüldüğünün anımsatılması üzerine, o gün belediye meclisinde 51 karar çıktığını, projelerinin de bu kararlardan biri olduğunu dile getirdi.
Arsa ortakları arasında FETÖ üyeliğinden aranan bir kişinin de olduğu iddialarına ilişkin Aygün, kendisinin FETÖ'nün en çok mağdur ettiği kişilerden biri olduğunu, FETÖ nedeniyle hapis yattığını ve malları üzerinde tedbir bulunduğunu ifade etti.
"Ankara'yı çok kötü günler bekleyecek"
Mansur Yavaş'ın, kendisi hakkında 120 bin metrekare inşaat yaptığı iddialarını yalanlayan Aygün, şöyle konuştu:
"Metreyi bunun için dağıttım. Kotun altında kalan cephe dükkanların toplamı 3 bin 500 metrekare. Yani burada 26 bin metrekare işe yarayan kısım var. Kotun altındaki depolar var, beş para etmez. O yüzden diyorum ki Mansur Yavaş'ın teknik bilgisi olmadığı için, otoparkı da satacağımı zannediyor. 'Kazan dairesini de su deposunu da satıyor.' diyor. O rakamı çıkartıyor. Bu metreyi çıkartmamdaki sebep bu. Ben bundan sonra Büyükşehir Belediyesinden iskan alamam. Uluslararası hangi kuruluş varsa, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı dahil, mahkemelik olduğumuz Mimarlar Odası dahil onlar benim inşaatımı denetlesin, raporumu onlar versin. Artık bu şartlar altında almam mümkün değil. Çünkü karşımda 95 bin metrekare rant bulan bir insan var. Benim inşaatımda satılabilir alan 26 bin metrekare."
İnşaatta kot seviyesinin altının kullanıldığı iddialarına da cevap veren Aygün, yaptıkları işlerin tamamımın Çevre ve Şehircilik Bakanlığının o günkü mevzuatına uygun olduğunu savundu.
Mansur Yavaş'ın "Girişi Eskişehir Yolu'ndan almış, kotun altını kullanmış." ifadelerine tepki gösteren Aygün, "Bu kadar bilgisiz, bu kadar cahil bir insan nasıl bu belediyeyi yönetecek anlamış değilim. Ankara'yı çok kötü günler bekleyecek. Bunu Mansur Yavaş'a oy vermiş biri olarak söylüyorum. Eskisehir Yolu üzerindeki hangi AVM ya da binanın arkadan girişi var? Kotun altın benim hakkım, zaten sen de vermişsin." dedi.
Koç Kuleleri inşaatını bitirdiğinde babasının adına bir okul yaptırma kararı aldığını, bunun için Ankara Valiliğiyle 16 Mart 2017'de protokol imzaladıklarını anlatan Aygün, şöyle konuştu:
"Ben bunu yaptıktan sonra Sayın Melih Gökçek, 'Biz bir kampanya yapıyoruz, okul bağışlayacağız, sen valiliğe bu okulu bağışlamışsın, bizim vasıtamızla yapsan olur mu?' dedi. Protokol 16 Mart 2017 ama ilk başlangıcım on ikinci ay. O dönem Togo Kuleleri'nin ruhsatı, inşaatı hiçbir şey yok. Sonra ben Ankara Valiliğine başvurdum, okulu Büyükşehir Belediyesine devredelim diye. Vali Bey, 'tamam Melih böyle diyorsa hiç önemli değil.' dedi. Sonra Çankaya Belediyesine başvurup okulun ruhsatın aldık. Okul inşaatı devam ederken Mimarlar Odasının başvurusu üzerine 17. İdare Mahkemesi 'bedelsiz 32 derslikli okul yapılması, plan değişikliğinin bu şekilde şarta bağlanması, Anayasaya ve planlama ilkelerine aykırı olduğundan davaya konu iş bu yönden hukuka uygun bulunmamıştır.' kararıyla okul yapamazsınız sen diyor. İstinaf Mahkemesi kararıla da okulun yapımı durdu. Şimdi ben okulu yaptıramadım."
Mansur Yavaş'ın "25 milyonu yapılmayan okul için istedik." ifadelerini anımsatan Aygün, "Cahil adam. Okulun bedelini sen 25 milyon lira olarak nereden buldun? Eğer sen belediyenin işlerini de böyle yapıyorsan yandık. 5 milyon liralık işi 25 milyon liraya veriyorsa vay halimize. Çıktığı programın başında '100 milyon liralık rant ediniyorlar, 1 milyon liralık okul yapıyorlar.' diyor, sonra da 'arkadaşlar 25 milyon liralık okul pazarlığını yapmaya gittiler.' diyor. İkisi de yanlış, bu okulun maliyeti arsa dahil 7 milyon liradır. 25 milyon nereden çıktı? Benimle okul pazarlığı yapmaya geldiyseniz ki öyle bir şey yok." diye konuştu.
"Gelsin 550 milyona burayı vereyim"
Sinan Aygün, perşembe günü saat 3 civarında konunun konuşulması için Büyükşehir Belediyesine çağırıldığını anlatarak, "Grup odasına girdik, sekiz meclis üyesi. Sekiz meclis üyesi de abi ne vereceksin? 'Ne vereceksin diye bir tabir yok. Burası dinleniyordur? Adım adım takip ediliyorsunuz, benle bu konuyu nasıl konuşursunuz.' dedim. Niye benden para istiyorsunuz, İstinafa müracaat edip etmemek konusunda. Bana böyle bir teklifle gelmeyin dedim ve çıktım. Benle bu pazarlık yapılınca belediyelerin bürokratları yok." ifadelerini kullandı.
Beş belediye meclis üyesinin o görüşmede konuşmadığını belirten Aygün, üç belediye meclis üyesinin konuştuğunu, onlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi.
Görüşmelere dair elinde ses ve görüntü olup olmadığı yönündeki soruyu Aygün, "Ben görüntüler var dedim, hiçbir zaman ses kayıtları var demedim. Konu yargıya intikal ettiğinde o görüntüleri paylaşacağım." diye yanıtladı.
Aygün, bir basın mensubunun "O kişiler sizden 25 milyon lirayı kendi ceplerine indirmek için mi istedi?" sorusuna, "Hayır öyle bir şey yoktur. Bana şöyle dediler, 'Okulun bedeli 25 milyon tutuyor. Ben bu 25 milyonu duyunca bağırdım, çağırdım. Gittiler ondan sonra. 25 milyon davası zaten var. Bunu Mansur Bey de inkar etmiyor, arkadaşlar da inkar etmiyor. 'Okul parası olarak konuştuk.' diyor. Okul yaptıramazsın bir kere. Adam bilmiyor. Kotun altını kullandırıyor bir de okul istiyor. Bu adam yanlış bir iş yapar." karşılığını verdi.
İnşaatın yapım bedelinin ödenmesi halinde yıkılabileceğini ifade eden Aygün, "Mansur Yavaş'a göre 950 milyon lira, gelsin 550 milyona ona burayı vereyim. Ona göre sadece rant 950 milyon lira ama ben tüm projeyi ona 550 liraya vereyim ayağı alışsın. Gelsin Mansur Yavaş'a burayı satayım." dedi.
Projenin ODTÜ yerleşkesinin tam karşısında olduğuna dikkati çeken Aygün, bedelinin ödenmesi halinde projenin büyükşehir belediyesi tarafından öğrenci yurdu yapılabileceğini söyledi.
"28 dakikada ne değişti?"
Mimarlar Odası tarafından imar planlarında değişiklik olduğu gerekçesiyle inşaatın mühürlenmesi talebiyle İdare Mahkemesine dava açıldığını anımsatan Aygün, mahkemenin Mimarlar Odasını dava açmaya yetkili görerek, "inşaat mühürlenebilir kararı" verdiğini dile getirdi.
Bu kararın muhatabının Ankara Büyükşehir Belediyesi olduğuna dikkati çeken Aygün, Şehir Plancıları Odasının açtığı davanın bir üst mahkemeye taşındığını ve davanın kazanıldığını, Belediyenin de Mimarlar Odasınca açılan davayı bir üst mahkemeye taşıması gerektiğini kaydetti.
Aygün, davanın tarafının kendisi olmadığını ileri sürerek, şöyle devam etti:
"Kamu kurumunun aleyhine olan bir davada, kamu kurumunun bu işi sonuna kadar götürmesi lazım. Mansur Yavaş'ın o karara 20 gün içerisinde itiraz etmesi ya da etmemesi lazım. 30 günlük süre ayın 13'ünde doluyor. 13'ün de bu görüşmeler oluyor, adamlar geliyor gidiyor. Burada geliş gidiş görüntüleri var. 'Ne olur bunu istinafa götürün.' diyoruz. Yetmiyor, saat 16'da Mansur Yavaş'ın özel kalemine dilekçe veriyorum. Dilekçe sert bir dilekçe. Dilekçede, bu davayı ben kaybetmiyorum, ruhsatımı veren sizsiniz, çok büyük tazminat ödersiniz, büyük bedel ödersiniz, bu parayı alırım ben diyorum. Saat 17'de süre bitiyor, durdular durdular, saat 16.57'de UYAP'tan girdiler, istinafa başvurdular. Saat 17.25'te yani 28 dakika sonra geri çekme dilekçesi veriyorlar. 28 dakikada ne değişti?"
Mansur Yavaş'ın kendisine olan tutumunun nedeninin sorulması üzerine Aygün, kendisinin CHP üyesi olduğunu, Mansur Yavaş'ın ekibiyle ilk olarak 2014'teki Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı döneminde anlaşmazlığa düştüğünü söyledi.
Bu yılın mart ayındaki mahalli idareler seçimlerinde kendi adının CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediyesi adayı olarak geçtiğini ifade eden Aygün, o dönemde CHP'den adaylığı kesinleşmeyen Yavaş'ın bu durumda rahatsız olduğunu iddia etti.
Yavaş'tan Aygün hakkında suç duyurusu
Öte yandan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da avukatları aracılığıyla Sinan Aygün hakkında "Terörizmin Finansmanı Hakkındaki Kanun'a muhalefet" ve "terör örgütüne yardım etmek" suçlarından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Şikayet dilekçesinde, Aygün'ün 2009'da Ömer Akgül, Mehmet Akgül, Halil Akgül ve Gül Akgül ile ortak şirket kurduğu, FETÖ'nün Ankara'daki finansörlerinden olan Ömer Akgül'ün 17-25 Aralık'tan sonra yurt dışına "kaçtığı", kurulan şirketin unvanının Kasım 2014'te değiştirildiği, Ömer Akgül'ün hisselerinin ise Sinan Aygün, Halil Akgül ve Mehmet Akgül'e devredildiği ifade edildi.
"Unvan değişikliği ve hisse devrinin muvazaalı olduğu, bu perdeleme ve gizleme faaliyetini daha da karmaşık hale getirmek amacıyla Sinan Aygün tarafından şirket unvanı ve hisse dağılımlarının müteaddit sayıda değiştirildiği" anlatılan dilekçede, sonradan kurulan kimi şirketler ve ortaklıklarına ilişkin bilgiler aktarıldı.
Dilekçede, devam eden süreçte Alan Taahhüt İnşaat Gayrimenkul Danışmanlık A.Ş'nin kurulduğu, Yönetim Kurulu Başkanının Mehmet Akgül, Başkan Yardımcısının Sinan Aygün olduğu, Aygün ve Akgül'ün de ortağı olduğu daha önce kurulan şirketlerden birine ait Karakusunlar Mahallesi'ndeki arsanın bu şirkete aktarıldığı ve arsa sahiplerinin inşaat sözleşmesi imzaladığı anlatıldı.
Mehmet Akgül, Halil Akgül, Gül Aygül'e ait hisselerin tamamının 1 Kasım 2016'da Sinan Aygün'e devredildiği ifade edilen dilekçede, söz konusu arsadaki inşaat izninin ise Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde artırılarak 100 milyon liralık rant sağlandığı savunuldu.
Dilekçede, "FETÖ terör örgütü yöneticisi Mehmet Akgül'ün Alan İnşaat A.Ş'nin ortaklığından çıkartılması 27 Ekim 2016'da, yani darbe girişiminden üç aydan fazla süre sonra gerçekleşmiştir. Şüpheli Sinan Aygün'ün 15 Temmuz'da yaşananlara rağmen üç aydan fazla bir zaman hain örgütün yöneticilerinden biriyle gizli ortak, yöneticilerinden birinin kardeşiyle ise açık ortak olarak devam etmesi, kendisinin de hain örgütle ilişki içerisinde olduğunu ispatlamaktadır." iddiasında bulunuldu.
Aygün'ün, "FETÖ'cü Mehmet Akgül'ün hisselerini satın aldığı, bu hareketiyle FETÖ'nün devletten mal kaçırmasına yardım ettiği ve örgüte finansman sağlanmasına destek olduğu" savunulan dilekçede, "Hisse devri oldukça şüpheli olup, Aygün'ün söz konusu hisseler için yurt dışında kaçak konumda bulunan şahıslara ödeme yapıp yapmadığı, yapmadıysa devrin nasıl gerçekleştiği, yaptıysa ödemeyi kime ve ne şekilde yaptığı belirsizdir. Şayet ödeme yapıldıysa şu anda o para yurt dışında FETÖ kaynaklarına aktarılmış durumdadır ki bu da açıkça suçtur." denildi.