Haberler

TÖMER'le Türkçeyi Öğreniyorlar

Güncelleme:
Abone Ol

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi 2010 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde kuruldu.

TÖMER ÇOMÜ'ye gelen yabancı uyruklu öğrencilere, Erasmus öğrencilerine ve değişik sebeplerle Türkçeyi bir yabancı dil olarak öğrenmek isteyen bireylere dil öğreniminde yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu amaçla kurulmuş olan TÖMER, temel dil becerilerini ve kelime bilgisini temel, orta ve ileri düzeyde öğretmekte.

Kampus Vizyon programında TÖMER Okutmanı Musa Yığın ve TÖMER bünyesinde bir yıl hazırlık okuyup Türkçe öğrenen üniversitemiz öğrencileri Rüvejda Mustafa ve Sait Ali Nur ile TÖMER'i konuştuk…

Gülşah BARUK: Hocam TÖMER ne zaman kuruldu siz ne kadar zamandır TÖMER'de çalışıyorsunuz?

Musa Yığın: TÖMER 2010 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde faaliyete geçti. Fakat 2010 yılında kurulduğunda sadece Erasmus öğrencilerinin ya da buradaki yabancıların Türkçe öğrenmesine ilişkin bir işleyişi vardı. Fakat 2010 yılından sonra yavaş yavaş büyüyerek gelişti. Şimdi 2012'de biz Yurt Dışı Topluluklar, Yurt Dışı Türkleri ve Yurt Dışı Akraba Topluluklar Daire başkanlığından öğrenciler aldık. Yaklaşık 30 – 35 öğrenci. Bu sene bu sayıyı biraz daha genişletmeyi düşünüyoruz. Yani 2012'de daha aktif bir hala geldi. Bizde 2012'de öğrencilerimizle birlikte başlamış olduk. Onlar da bir senelik bizde bir seneliğiz. TÖMER, 2010 yılında kurulmakla birlikte şimdi daha ciddi daha resmi diyebiliriz.

Gülşah Baruk :Rüveyda sen, hangi ülkeden geldin, ne kadar zamandır buradasın?

Rüveyda Mustafa :Makedonya'da yaşıyorum, Arnavut'um. Türkiye'ye geleli bir yıl oldu. Bir yıl TÖMER okudum. İlk geldiğimde hiçbir şey bilmiyordum. İlk bir ay yalnızca İngilizce okudum. Sekiz-Dokuz ay içinde Türkçe konuşmaya başladım artık anlaşabiliyorum. Türkiye'yi de çok beğendim, çok memnun kaldım.

Gülşah Baruk :Sait Ali Sen ne kadar zamandır buradasın?

Sait Ali Nur: Ben Somali'den geldim. Bir yıldır buradayım Acil Yardım afet yönetimi bölümü okuyacağım inşallah. Türkçe öğrendiğime çok sevindim. Türkçeyi hallettim. İnşallah yakında bölümüme başlayacağım ve Türk insanlarını da çok seviyorum.

Gülşah Baruk :Musa Hocam kendilerini çok güzel ifade ediyorlar. Türkçe bu kadar kolay öğrenilebilir bir dil mi?

Musa Yığın: Türkçe aslında çok zor! Ben diğer dilleri kendim de öğrendim. Öğrencilerin İngilizceyi çok daha rahat konuştuklarını kendilerini çok rahat ifade ettiklerini gördüm Ama Türkçede bizim insanımızın sıcaklığı ya da bizim insanımızın renkliliği herhalde o onları biraz rahatlatıyor. Türk dil bilgisi normalde çok zor. Onların kendilerini ifade etmeleri çok zor oluyor. Fakat yurtta kalarak, Çanakkale ortamına çıkarak, bu zorluğu daha rahat aştılar. Türkiye' de olmak onlar için ayrı bir zenginlik. Biz onları sosyal ortama adapte edebilmek için onlarla birlikte ziyaretler yaptık. Türkçenin zorluğunu Türklerin sıcaklığı ile aştılar.

Gülşah Baruk :Siz nasıl öğrendiniz bir yılda zorlandınız m?

Rüveyda Mustafa :Tabi ki zorlandım. İngilizce Makedonca Arnavutça biraz da Almanca biliyorum. Ama Türkçe daha zor. Ekler ekliyoruz. O konuda daha çok zorlandım. Türkiye'de yaşamak güzel bir şey.. Hergün konuştuğum için şimdi daha kolay anlıyorum. Kitap okuyorum. Şimdi inşallah bölümüme başlayacağım Allah yardım etsin bize..

Gülşah Baruk :Sait Ali sen ne düşünüyorsun, Türkçe öğrenirken zorlandın mı?

Sait Ali Nur: Benim fikrim çok farklı. 4 dil biliyorum en kolay öğrendiğim dil Türkçe.. Arapça, İngilizce Somali'ce biliyorum ama Türkçe hakikaten kolay bir dil. İçerisinde Arapça, Farsça, İngilizce kelimeler var. O yüzden öğrenmek daha rahat geldi. Fakat dil bilgisinde biraz daha zorlandım.

Sait Türkçeyi Hallettim diyor…

Musa Yığın: Biz dersi anlatıyorduk beş dakika sonra Sait bu ne hocam diye çıkıyordu. Sait hızlı bir toparlama içine girdi. İyi de çalıştılar. Sabrediyorlar ve sanırım seviyorlar da böyle bir öğrenme içine giriyorlar. Bizim için de çok renkli oldu onlarla çalışmak. Türk dili okutmanı olarak Türk öğrencilerle çalışmak hiç nasip olmadı. Hep yabancı öğrencilerle birlikte çalışıyorum. Bu işin dünyanın en zevkli işlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Çok zevkli onlarla olmak. Bu öğrenciler geldiklerinde merhabayı biliyorlar. Konuştukları anladıkları hiçbir şey yok. Ama şimdi güzel güzel kendilerini ifade edebilmelerini ' 'hallettim'' demelerini şakalaşmalarını görmek bizler için çok gurur verici bir şey oluyor.

Gülşah Baruk: Sınıf ortamlarından biraz bahsedelim dilerseniz. Sınıflarınız nasıl belirleniyor?

Musa Yığın: Öncelikle öğrenci portföyüne bakıyoruz. Neden geldiler? Örneğin bu iki öğrencimiz de Başbakanlığın gönderdiği Türkiye buraları ile gelen öğrenciler. Dil öğrenmede farklı kriterler var, örneğin yaşları. Öğrencilerimizin yaşları ortalama 18-20 civarında fakat burada evli olup 40-50 yaşında öğrencilerimizde var. Onları karıştırmamayı tercih ediyoruz ama öğrenci sayımız az olduğundan mecbur karıştırıyoruz. Dil bilme seviyesine göre ayırıyoruz. Seviyeleri aynı ise bölüyoruz sınıfları. Seviye seviye gidiyoruz.

Sınıflarımızda ses sistemleri, sınevizyon, akıllı tahtalarımız var. Dinleme okuma dil bilgisi dersinde derslerimizi bölüyoruz. İki hoca paylaşıyoruz. İlk dönemde merhabaları nasılsınları öğrendikten sonra bir ay içerisinde kendilerini ifade etmeye başlıyorlar. Sınıf ortamında okuma yapıyoruz, dinleme yapıyoruz. Onlara o dinlemelerle tiyatro yaptırıyoruz. Dramal etkinliklerle onlara acaba orada olsa ne yapardı şeklinde canlandırma yaptırıyoruz.

Gülşah Baruk: Çanakkale'ye geldiğinde zorluklar yaşadın mı?

Rüvejda Mustafa: Birinci dönem çok zorlandım. O zaman hiç kimseyi tanımıyordum. Sonra hocalarınızın sayesinde alıştık. Allah razı olsun. Bilmediğimiz her konuda bize yardım ettiler. İkinci dönem çok alıştım arkadaşlar edindim Türkler çok yardım sever. Çanakkale benim memleketim gibi oldu.

Makedonya'dayken filmler izledim. Türkiye'ye geldiğimde her şeyi anlayabileceğimi, her şeyi konuşabileceğimi sanıyordum ama öyle olmadı. Siz farklı konuşuyorsunuz televizyonda her şey farklı. Burada havaalanından İstanbul otogara gittim. Bilet alacaktım ama alamadım hiç konuşamadım. Sonra Çanakkale'ye geldim ama burada da hiçbir şey bilmiyordum. Yurt filan hiçbir şey bilmiyordum. Türkiye'de İngilizceyi o kadar iyi konuşamıyorlar. Ama şükürler olsun birini buldum. Yurduma geldiğim ilk gün çok ağladım hiç alışamadım. Ailemi aradım Çanakkale'ye geldiler. İki gün kaldılar benimle. Sonra arkadaşlarım oldu, konuşmaya başladım, o ilk günlerde hasta oldum hastaneye gittim. Ama konuşamıyordum. Çok acı çektim. Ama aradan bir ay geçtikten sonra her şey daha iyi oldu Türkçe konuşmaya başladım her şeyi anlıyordum. Ama ilk günler çok zordu.

Gülşah Baruk : Sait peki sen zorlandın mı?

Sait Ali Nur: İlk geldiğimde bir kelime bile bilmiyordum zorlandım. Kurban bayramında geldik. Bir hafta tatildi. Biz hiç kimse ile konuşmuyor, kimse ile sohbet edemiyorduk. İlk dönem zorlandık ama ikinci dönem çok iyiydi. İnsanlarla konuşu anlaşabiliyorduk. Bu bizim hocalarımız sayesinde oldu. Onlara sonsuz teşekkür ediyoruz. Hayatım en güzel insanlarını burada gördüm. Çok ülkeye gittim en çok buradaki insanları sevdim. Çok yardım severler.

Gülşah Baruk :Hocam öğrenciler ÇOMÜ' ye nasıl geliyorlar?

Musa Yığın: Çeşitli öğrencilerimiz var öncelikle yurtdışı Türkleri ve Akraba Topluluklar Başkanlığından geliyor. İkinci olarak Çanakkale'de erasmus öğrencileri var. Erasmus öğrencileri kendi bölümlerinde ders alırken hazır buraya gelmişken bu kültürün bu dilin bu dilin şöyle temel bilgilerini almak istedikleri için onlara da ders veriyoruz. Üçüncü olarak Yunus Emre Enstitüsü bize öğrenci gönderiyor şubat tatilinde ve yaz tatilinde. Hem Türk kültürünü öğreniyoruz Yunus Emre nin bize gönderdiği öğrenciler genelde Türkolog oluyor yani Türk dilini ülkelerinde okuyanlar, Türkoloji okuyanlar buraya gelip dillerini biraz hızlandırabiliyorlar. Dördüncüsü Çanakkale'deki uluslararası akademisyenlerimiz yabancı akademisyenlerde buraya geldiklerinde en azından bir markete gittiklerinde zorluk çekmeyecek kadar temel seviye bir Türkçe bilgisi istiyorlar. Aslında bizim kuruluş amacımızda bu yabancılara Türkçe öğretimiyle alakalı her kim her ne olursa olsun onlara yardımcı olabilmek. Burada evli olan iş yapan ve ya Çanakkale'ye yolu düşmüş vatandaşlarda olabiliyor. Öğrencilerimiz böyle beş altı kalemden oluşuyor.

Gülşah Baruk : TÖMER öğrencisi olmak için sadece üniversite öğrencisi olmak gerekmiyor değil mi?

Musa Yığın: Evet yani burada sanayi kuruluşları var malumunuz dışa açılmış ihracat yapan bunlar buraya bir personel getirdiği zaman anlaşmak istiyorlar, bir şeyleri beraber çözmek istiyorlar bu açıdan biz onlarında derdini çözmeye çalışıyoruz.

Dil öğretmek aslında bir araç. Amaç bizim kültürümüzü öğretmek, bizim insanımızı sevdirmek.. Bu öğrencilere biz öncelikle hal diliyle yani kalpten anlaşarak bu öğrencilerin öncelikle dertlerini çözme. Önce onları bu kültüre ısındırma ondan sonra dil yavaş yavaş çözülüyor. Daha çok bizim alışverişimiz hem onların sıkıntılarını hem mutluluklarını paylaşarak yaptığımız bir şey oluyor.

Gülşah Baruk: Rüvejda neden Türkiye'de üniversite okumayı tercih ettin?.

Rüvejda Mustafa: Makedonya'da hemşirelik bitirdim. Bittikten sonra Tıp'da devam etmek istedim. Türkiye'de Tıp çok gelişti. Buraya gelmeyi çok istedim ve hep dua ettim . Türkiye burs veriyormuş bunu duydum. Hemen diplomamı belgeleri verdim ama hiç inanmadım. Ama nasip oldu geldim. Şimdi Türkiye'yi gerçekten çok seviyorum. İnşallah gelecekte iyi bir doktor olacağım.

Gülşah Baruk: Peki sen Sait..

Sait Ali Nur: En yüksek puan alan öğrencileri Türkiye'ye götürmek istiyoruz dediler. Orda üç dört ülke vardı Türkiye'yi tercih ettim. Türkiye hızlı gelişiyor tarihi yerleri var. Tabi bazı sıkıntılar var bunlardan da bahsetmek istiyorum. İstanbul'dan Çanakkale'ye geleceğim nerden nasıl bilet alacağım hangi dil konuşuyorlar hiç bilmiyordum. Sonra bir Türk asker bana yardım etti bilet aldı.

Gülşah Baruk: Hocam öğrencilerin Türkiye de okumayı seçerken dikkat ettikleri ölçü nedir?

Musa Yığın: Bir anket yaptık öğrencilerle neden buraya geldiniz Türkiye'yi seçme nedeniniz ne diye? Türkiye'nin atılımını söylüyorlar. Türkiye büyüdü gelişti artık dünyada daha çok konuşuluyor diyorlar. Benim anladığım kadarıyla balkan dünyasında Türkiye'nin ayrı bir yeri var. Türkiye bursları çok güzel bir kapı öğrencileri alıyorlar devletimiz böyle bir imkân sağlıyor onlara aylık belli bir para veriyorlar. Barınma ve yemek ihtiyaçlarını karşılıyoruz eğitim ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Yani onları sarıp sarmalayıp dört beş sene eğitim hayatlarını Türkiye'de geçirmelerini sağlıyoruz. Türkiye'nin vizyonunun genişlemesi buraya daha çok öğrenci gelmesini sanırım tetikliyor

Gülşah Baruk : Çanakkale'yi tercih eden öğrenci sayısında da yüksek bir artış var hocam. Git gide bu sayıların arttığını görüyoruz. Geçtiğimiz yıl ne kadar öğrenci mezun ettiniz?

Musa Yığın: Geçtiğimiz yıl elli öğrenciyi mezun ettik. Kırk üçü başbakanlık bursuyla gelmişti. Diğerleri burada evliliği burada işi olan öğrencilerdi. Bu yıl seksene yakın bir öğrenci bekliyoruz. Bunların yine otuz – otuz beşi başbakanlıktan gelecek.

Bu sene ilk defa yabancı öğrenci sınavı diye bir sınav yaptık. YÖS sınavı. Bu YÖS'le biz üniversitemize yaklaşık altı yüz yedi yüz öğrenci başvurmuştu. Bunların üç yüz civarını üniversitemize aldık. Bu öğrencilerin Türkçe seviyelerini ölçeceğiz. Otuz eylülde bir sınavımız olacak. Türkçe sınavından geçemeyen öğrencilerde TÖMER'e gelecekler. Bu tarzla TÖMER'in bir genişlemesi olacak ancak ben burada bir konuya daha parmak basmak istiyorum. Rektörümüz Sayın Sedat Laçiner bu konuya çok önem veriyor. Diyor ki; ''Bizim üniversitemiz bir dünya üniversitesi olma konusundan hızla ilerlemeli. Atılım yapmalı''. Üniversitemizi daha çok tanıtmamız lazım. Mesela bizim üniversitemiz YÖS yapıyordu ama insanlar bunu bilmiyordu. Şimdi yavaş yavaş tanıtmaya başladık. Sağolsun rektörümüzden de böyle bir destek alınca bunu daha da ilerleteceğiz. Hedefimiz 2015. Rektörümüz bizim eğitim çatımızın altında TÖMER'de üç bin öğrenci toplamak istediğini söylüyor.. Gerçekten bu çok geniş bir vizyon.

Rüveyda bizim Makedonya'daki bir doktorumuz

Gülşah Baruk :Hocam burada gerçekten altını çizmemiz gereken bir nokta var. Mezun ediyoruz kelimesini kullanıyoruz ama biz sadece TÖMER'den ... Onlar ÇOMÜ de eğitimlerine devam ediyorlar değil mi?

Musa Yığın: Tabii. İngilizce hazırlık mantığıyla, bir sene biz Türkçe hazırlık veriyoruz. Onlar sonra bölümlerine geçiyorlar. Bölümde malum beş, altı sene bir eğitim var. Diğer bölümlerinde ortalama dört yıllık bir eğitimleri var. Zaten o dört yıllık eğitime burada devam ediyorlar. Ve o dört yıl sonunda da bizim öğrettiğimiz Türkçenin neredeyse on katı net daha güzel bir Türkçeye kavuşacaklar. Bu öğrenciler o dört yılın sonunda memleketlerine dönmek zorunda. Böyle bir protokol var. Bu öğrenci memleketine döndüğü zaman burada ki arkadaşlarını, Türkiye'yi, Çanakkale'yi hiç unutmayacak. Said bizim Somali deki bir köprümüz bir elçimiz olacak. Rüveyda bizim Makedonya'daki bir doktorumuz olacak. Biz buna bu şekilde bakıyoruz. Sadece Türkçe öğretme değil. İki ülke arasında bir barış köprüsü de olabilir. Çünkü bu öğrenciler hep bu şekilde öğrenci olarak kalmayacaklar. Yarın çok önemli doktorlar olacaklar, bürokrat olacaklar, bakanlıklara gelecekler ve biz yarın bir telefon ettiğimizde Sait bak Musa hocan arıyor denildiğinde rahat rahat telefonla konuşabileceğimizi düşünüyorum ben. Bu Çanakkale'de otuz beş ise ve burada bin olacaksa bunu Türkiye'de çapında düşündüğümüzde iletişim köprüsü kurduğunu düşünüyorum.

Şuanda bunu hayal etmek bile hepimizi heyecanlandırıyor. Teşekkür ediyoruz sizlere son olarak neler eklemek istersiniz?

Musa Yığın: Bende bu çalışkan öğrencilerimize bize sabrettikleri için, bize saygı ve sevgi gösterdikleri için teşekkür ediyorum. Yeni eğitim ve öğretim döneminde daha sıkı daha yoğun bir maratona başlıyorlar. Orada kendilerine yüksek başarılar diliyorum. Orada da hakkını vererek okuyacaklarına eminim. Türkçeyi de daha iyi öğrenecekler. Başta rektörümüz olmak üzere üniversitemiz den bize destek veren herkese teşekkür ediyorum.

Kaynak: Bültenler / Güncel

makedonya çanakkale türkiye Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title