Topladığı antika saatleri 'online müzayede' ile satıyor
İstanbul'un Kadıköy ilçesinde saat tamirciliği yapan Engin Öztürk, pandemide kendini izole etmek için eve kapandı.
İstanbul'un Kadıköy ilçesinde saat tamirciliği yapan Engin Öztürk, pandemide kendini izole etmek için eve kapandı. Öztürk, bu süreçte hobi olarak topladığı antika saatleri sosyal medya hesabından yaptığı canlı yayında satışa çıkarmaya başladı. Öztürk, "Hem hobi olarak yapıyorum hem de alıp, sosyal medyada satıyorum. Çok eğlenceli bir deneyim olduğunu görünce mutlu oldum. Ufak tefek satışlar da oluyor. Giderlerimizi karşılayacak bir ortam da var" dedi. Koronavirüs salgını ile birçok kişi ve kurumun dijitalleşme konusunda hızlı ivme kazandığına dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Kazım Selçuk Tuzcuoğlu ise, "1 sene içerisinde 5-10 senelik mesafe katettik dijitalleşme konusunda. Artık şirketler anlık mesajlaşma uygulamalarıyla da ürünlerini satışa çıkarıyor. Yeni platformlar çıktıkça onlar da mutlaka entegre edileceklerdir diye düşünüyorum" diye konuştu.
İstanbul'un Kadıköy ilçesinde saat tamirciliği yapan Engin Öztürk, koronavirüse karşı tedbir almak için dükkanını kapatarak evde, annesiyle birlikte kendini izole etti. Öztürk, eve kapandığı süreçte maddi bir gelir elde edemediğini fark etmesi üzerine birçok işletmeci gibi işini dijital ortama taşıdı. Antika pazarlarından topladığı ve tamir ettiği saatleri kendi sosyal medya hesabından satmaya başlayan Öztürk, daha sonra ürünlerini canlı yayında 'online müzayede' ile satışa çıkardı.
Her şeyden önce annesinin sağlığını düşündüğünü söyleyen Engin Öztürk, "Biliyorsunuz tüm dünyayı saran bir virüs ortaya çıktı. Tüm ülkeler bir çare aramaya çalıştı ama alınacak tedbirlerin en önemlisi eve kapanmaktı. Biz de gittik evimizde oturduk, dükkanımızı açamadık. Ben hem yaş sınırında değildim hem de kapanması gereken sektörün içinde değildim yani dükkanımı açabiliyordum. Ama evde annem vardı. Yaşlı, 85 yaşında. Ona herhangi bir zarar gelmemesi için evde oturmaya karar verdim. Fakat evde otururken dükkanın kirası, özel harcamalarımızın gerektirdiği giderler oluyor. Birikimim de yok. 1 ay evde oturunca, 'ben ne yapabilirim' diye düşünmeye başladım" diye konuştu.
HEM HOBİ HEM KAZANÇ
Yıllardır antika saatleri tamir ettiğini ve çevresindeki birçok kişinin kendisini dijital mecraya yönlendirdiğini dile getiren Öztürk, "Ben saat piyasasında olan, saat tamiri ustasıyım. Çocukluğumdan beri bu mesleği yapıyorum. Dükkanımızda saat de satıyoruz. Çevremdeki birçok kişi 'sen neden sosyal medyada yoksun, neden bu ürünleri dijitalde göstermiyorsun' diyordu. Tamirci olduğum için 1970, 1960 hatta 1950 döneminden daha eski saatlere de ilgim var. Hem hobi olarak yapıyorum hem de alıp, satıyorum. Çevremdeki insanların söylemleri aklımda geldi. 'Ben bunu yapabilirim' dedim. Daha sonra da internetten nasıl yapılacağına baktım. Baktım sosyal medya platformlarından da insanlar satış yapıyor. Ben de şansımı denemeye karar verdim. Böylece bu süreç başladı. Tabii dükkan kapalı ve hiçbir gelir yokken, dükkandaki alışveriş akışı olmasa bile, damlaya damlaya göl olur misali baktık oluyor" dedi.
'ONLINE MÜZAYEDE' İLE TÜRKİYE'NİN DÖRT BİR YANINA ULAŞTI
Topladığı antika saatleri canlı yayında satışa çıkardığını dile getiren Öztürk, süreci şöyle anlattı:
"Müzayedeyi bir internet sitesinde gördüm. Yine 'online müzayede' ile eski, antika ürünler satan insanlarla ilgili paylaşımlar gördüm. Sonra bu da yapılabilir diye düşündüm. 'Facebook'un kendi sayfanızda canlı yayın açarak, sizi takip eden kişileri davet ettiğinizde geliyorlar. Bunu da çözdüm. Daha sonra bunu da yapmaya karar verdim. Çok eğlenceli bir deneyim olduğunu görünce mutlu oldum. Ufak tefek satışlar da oluyor. Giderlerimizi karşılayacak bir ortam da var. Bir diğer getirisi ise Türkiye'nin birçok şehrinden hiç tanımadığım insanlarla temas kurmuş olduk, telefondan da görüşüp iletişime geçtik. Müzayede süreci de böyle başladı. Hala da adapte olmaya çalışıyorum."
"PANDEMİDE KARGO ŞİRKETİNE KORKARAK GİDİYORDUM"
Ürünün ulaştırmanın çok önemli olduğunu ancak koronavirüsten dolayı kargo şirketine korkarak gittiğini söyleyen Öztürk, "Önce bir güven ortamı olması lazım. Süreç şöyle yürüyor, siz ürünü ekranda gösteriyorsunuz ve gösterdiğiniz ürünü insanlar sizden güvenerek satın alıyor. Size parasını yolluyorlar. Sonra da siz kargo ile gönderiyorsunuz. Ürünü ulaştırmada ise güzel bir ambalaj yaparak alıcıya herhangi bir hasar görmeden gidebilmesi için elimden gelen özeni gösterip, gönderdim. Tabii sürecin başında, pandemiden dolayı kargo şirketine korkarak gidiyordum. Orada kuryeler birçok insanın paketini alıp, verdikleri için daha çok risk taşıyan gruptu. Tıbbi maskemi ve eldivenlerimi takıyordum. Önlemlerimi alarak kargoya gidip, ürünü alıcıya ulaştırıyordum. Bunun öncesi de var. Biz dolaşarak ya da bize getirilen saatlere bakıp, tamirci olduğumuz için o saatin eksiklerini gideriyoruz. Daha sonra satışa çıkarıyoruz" kovid-19 önlemlerinin alınması gerektiğini belirtti.
"1 SENE İÇERİSİNDE DİJİTALDE 5-10 SENELİK İVME YAPTIK"
Pandemi döneminde hem kişilerin hem de kurumların dijitalleşme konusunda büyük ivme yaptığına dikkat çeken Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kazım Selçuk Tuzcuoğlu, "Pandemi döneminde bizim hep dile getirdiğimiz ama bir türlü gerçekleşmeyen dijital dönüşüm, bir anda ivmelendi. Yani koronavirüs sayesinde 1 sene içerisinde 5-10 senelik mesafe katettik dijitalleşme konusunda. Satış ve pazarlama da dijital dönüşümün bu işin önemli ve hazır bölümleriydi. Yani 'dijital finansman' ya da 'dijital muhasebe' gibi kavramlar yok ama 'dijital satış' kavramı zaten gündemdeydi. İnsanlar evlerinden çıkamadıkları için çok hızlandı. İşletmeler, çok sayıda tüketicinin bunu tercih ettiği görülünce, bu tarafa yöneldiler. Ellerinde internet gibi, sadece Türkiye'nin dört bir köşesine değil dünyanın dört bir köşesine ulaşabilecekleri bir malzeme varken bunu kullanmaya başladılar" dedi.
ANLIK MESAJLAŞMA UYGULAMALARI DA E-TİCARET İÇİN KULLANILIYOR
Sosyal ticaretin yaygınlaştığını belirten Tuzcuoğlu, "Facebook ve Instagram en çok kullanılan sosyal medya platformları. Son dönemde ise bazı Türk şirketleri, anlık mesajlaşma uygulamalarını da kullanmaya başladılar. O kanaldan da çok güzel işler yapıldığını da duyuyoruz. 'Pinterest' gibi bizde çok yaygın olmayan ama Instagram benzeri bir araç daha var. TikTok, benzer şekilde çok kullanıcı çekmeye başladığı için gittikçe popüler hale geliyor. Hatta YouTube üzerinden bile bir şekilde e-ticaretin başladığı görülüyor. Yenileri çıktıkça onlar da mutlaka entegre edileceklerdir diye düşünüyorum."
Tuzcuoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu hızlı büyümenin de olumsuz yan etkileri de oldu. Eğer organik bir büyüme olsaydı ona yönelik olarak bu işin muhasebesi, stoklarının tutulması, bilgisayar altyapısının gelişimi 5 seneye dağılacaktı. Ancak biz 5 yılda, bu denli büyük bir atak yaptığımızda bazı ufak aksaklıklar rastlanabiliyor. Özellikle lojistik konusunda, evlere teslimat konusunda hala mükemmelliğe ulaşmış değil. Bundan önceki dönemlerde iş verenler genelde e-ticarete çok sıcak bakmıyordu. Aile şirketlerinde, bizim kültürümüzde müşteriye dokunmak olduğu için 'fazla dijitalleşmeyelim' algısı vardı. Şimdi ise dijital mecrada ne kadar büyük kazançlar elde edildiğini gördükleri için onlar da bu işe daha sıcak bakmaya başladılar. Onlar da artık eskiden harcamadıkları paraları bu amaçla harcıyorlar"
ALTYAPI VE LOJİSTİK HİZMETİ ÖNEMLİ
"Dijital ajanslardaki arkadaşlarım, bu işlere büyük bütçelerin ayrıldığını, eski altyapıya sahip olan kurumların altyapılarını yenilemeye çalıştığını, yenilerin geliştirmeye çalıştığını, hem ajans boyutunda hem de şirketler boyutunda çok sayıda yeni elemana ihtiyaç duyulduğunu ve yeni elemanların alındığını söylüyor. Başlarken iyi bir dijital altyapının, iyi bir sayfanın ve satışı gerçekleştirdikten sonra ürünü tüketiciye ulaştıracak iyi bir lojistik hizmetinin olması lazım. Bu iki strateji çok önemli, bunlara dikkat edilmeli" dedi.