Tüba 2016 Ödülleri Töreni
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütüne ilişkin, "Bu örgütün içindeki akademisyenler, yargı mensupları, polisler, askerler, öğretmenler, iş adamları iyi eğitim almış, fiyakalı okullardan mezun olmuş olabilirler ama bu durum hakikatler karşısındaki körlüklerini,...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütüne ilişkin, "Bu örgütün içindeki akademisyenler, yargı mensupları, polisler, askerler, öğretmenler, iş adamları iyi eğitim almış, fiyakalı okullardan mezun olmuş olabilirler ama bu durum hakikatler karşısındaki körlüklerini, cehaletlerini, kalplerini ve zihinlerini bir şarlatana kiralamış oldukları gerçeğini ortadan kaldırmıyor." dedi.
Erdoğan, geçen yıl Cumhurbaşkanlığı himayesine alınan, "Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Programı (GEBİP) Ödülü, Bilimsel Telif ve Çeviri Eser Programı (TEÇEP) Ödülü ve Uluslararası Akademi Ödülleri"nin verildiği, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) 2016 Ödülleri Töreni"ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 14 yılda bilime, bilim insanlarına, bilimsel çalışmalara verdikleri önemle bu konuda çok önemli mesafe katedildiğini ifade etti.
Ulaşım alanında Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Osman Gazi Köprüsü ile atılan adımlarda Türkiye'nin kendi bilim ve teknoloji anlayışını, dünya bilim ve teknoloji anlayışıyla birleştirdiğini belirten Erdoğan, bu eserlerin hizmete sunulmasından duyduğu mutluluğu bildirdi.
Türkiye'de Ar-Ge harcamalarının ilk defa 2015'te 20 milyar doları aştığını, milli gelire oranının 14 yılda yüzde 0,5'ten yüzde 1,06 çıkarıldığını, yeterli olmayan bu oranın yüzde 3'e çıkarılacağını vurgulayan Erdoğan, özel sektörün de Ar-Ge çalışmalarına katkı vermesi gerektiğine değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her şey devlet devlet devlet" dememeleri gerektiğine vurgu yaparak, "Ar-Ge'de çalışan personel sayısı göreve geldiğimde 29 bindi hamdolsun şu anda 122 bine yükseldi. Tabii bu sayının da 200 binleri hatta 300 binleri bulması gerekiyor." dedi.
Bu alanda çok şey yapılması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, bilim insanlarıyla birlikte bunun başarılacağına inandığını aktardı.
"İrfan olmazsa o ilmin hiçbir değeri yok"
Erdoğan, bilimin sadece somut çıktıları itibarıyla değil zihinlerde yol açtığı değişim, dönüşüm ve aydınlanmayla da ülkeler ve milletler için önemli olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, Türkiye'nin tarihindeki çalkantılara, istikrarsızlıklara bakıldığında hepsinin arkasında cehaletin, ilmi geriliğin, kültürel yozlaşmanın bulunduğunu dile getirdi.
Selçuklu'yu kalbinden vuran Haşhaşiler'in bu boşluktan faydalandığını, Osmanlıyı uğraştıran pek çok sorunun da temelinde aynı sıkıntıların olduğunu hatırlatan Erdoğan, bugün de aynı sorunla mücadele edildiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"FETO denilen şer şebekesi, milletimizin eğitim, yardımlaşma konusundaki hassasiyetlerini istismar ederken en çok bu tür eksiklerden faydalanmıştır. Bu örgütün içindeki akademisyenler, yargı mensupları, polisler, askerler, öğretmenler, iş adamları iyi eğitim almış, fiyakalı okullardan mezun olmuş olabilirler ama bu durum hakikatler karşısındaki körlüklerini, cehaletlerini, kalplerini ve zihinlerini bir şarlatana kiralamış oldukları gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Bunun için hep ilimle birlikte atalarımız, ecdadımız dikkat ederseniz irfanı ilmin yanına koymuştur. Bir de ilmin yanına atalarımız hikmeti koymuştur. İlimle hikmeti beraber anmıştır. İrfan olmazsa o ilmin hiçbir değeri yok. Hikmet olmazsa aynı şekilde o bilginin hiçbir anlamı yok. Bilgi dediğimiz somut birikim, ilmin aslında ilk safhasıdır. Eğer bilgiyi gönül süzgecinden geçirip hikmetle taçlandırırsanız işte o zaman irfana ulaşırsınız. Kağıtla kalbi birlikte işlemeden sahip olunan birikim, bizleri kurtarmaya, aydınlığa çıkarmaya, doğruya ulaştırmaya yetmez."
Herkesin Osmanlı'ya matbaanın geç girmesi üzerine ahkam kestiğine ama hiç kimsenin kağıdın Semerkant üzerinden dünyaya yayıldığını söylemediğine dikkati çeken Erdoğan, "Bizim coğrafyamızda rasathanelerde gözlemler yapılırken gemiler, pusulayla yolunu bulurken, şifahanelerde ameliyatlar yapılırken dünyanın kalanında neler olduğunu hepimizin çok iyi bilmemiz gerekir, çok iyi biliyoruz diye düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Erdoğan, her fırsatta doğrudan veya dolaylı olarak İslam'ın gelişmeye mani olduğunu söyleyenlerin, İslam'ın gelişmeyi emreden örneklerini asla gündeme getirmediğine vurgu yaptı.
"Kendimize gelebilmemiz ancak kendimizi bilmemizle mümkündür"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kendimize gelebilmemiz ancak kendimizi bilmemizle mümkündür. Şayet biz kendimizi bilmezsek birileri gelir bize ne olduğumuzu anlatmaya, bunun sınırlarını çizmeye başlar. Pek çok sapkın yapı gibi FETO'cular da yollarını kaybetmişlerdir. Ne olduklarını, kim olduklarını unutarak, her biri sadece sahiplerinin emrettiğini yapan birer mankurta dönmüşlerdir veya dönüşmüştür. Öyle ki 15 Temmuz'da bu örgüt mensuplarının yaptıkları ihanetin büyüklüğünü ancak bir asır önceki işgal günleriyle mukayese edebiliriz. Mesela FETÖ'nün Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalamasıyla Osmanlı Meclis-i Mebusanın kapatılması aynı şeydir. Aynı amaca yöneliktir. Orada bir fark yok. Her ikisi de milli iradenin tecelligahı olan bu kurumları işlemez hale getirerek ülkenin işgaline zemin hazırlama amacı gütmektedir."
Erdoğan, ülkenin en parlak beyinlerini bünyesine toplamakla övünen bir örgütün, böylesine bir ihanet çukuruna yuvarlanmasının, ilmini irfana dönüştürmek yerine iradesini karanlık bir güce teslim etme tercihinden kaynaklandığını vurguladı.
İslamiyette ubudiyet ve uluhiyet kavramlarının önemine de değinen Erdoğan, ilah olarak Allah'tan başka bir gücün tanınmadığını ve tanınamayacağını, bunun inancın, itikadın en önemli başlıklarından bir tanesi olduğunu söyledi.
Allah'tan başka hiçbir güce kul olunamayacağını, bunun da ubudiyetin gereği olduğunu belirten Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:
"Fakat kalkıp da siz Pensilvanya'ya bu iki önemli itikadi başlığı teslim ederseniz, işte orada her şey kaydı demektir. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de bize defalarca ne emrediyor biliyor musunuz? 'Akletmez misiniz, düşünmez misiniz?' Hep bu uyarılar var. Buna karşıt onlar da ne diyor biliyor musunuz? 'Akletme, düşünme, sadece sana söyleneni yap.' Bunun adı, Kur'ani bir ifadeyle cehalettir. Bunu da Rabbimiz yine buyuruyor. Bu cehaletin ne yazık ki havuzuna düşmek çok büyük tehlike getiriyor. Bu kör teslimiyetin ne inancımızda ne kültürümüzde ne de bilimde yeri vardır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki bilim ve eğitim kuruluşlarından beklentinin, düşünen, tecessüs eden, araştıran, soruşturan ve sürekli daha ileriye gitmeyi hedefleyen bir anlayışı topluma yerleştirmeleri olduğunu bildirdi.
TÜBA'ya da bu konuda önemli görevler düştüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugünkü ödül töreninde olduğu gibi 'marifet, iltifata tabidir' anlayışıyla, bilim insanlarımızı teşvik eden TÜBA, bilim ve teknoloji alanında kendi kültürümüzü, değerlerimizi oluşturacağımız bir zeminin inşaasına da öncülük yapmalıdır."
Erdoğan, konuşmasını ödül alan bilim insanlarını tebrik ederek sonlandırdı.
Notlar
TÜBA 2016 Ödülleri Törenine, Başbakan Yardımcıları Nurettin Canikli ve Tuğrul Türkeş, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, YÖK Başkanı Yekta Saraç ile çok sayıda akademisyen ve davetli katıldı.
Tören öncesi TÜBA'nın tanıtımını içeren kısa film gösterildi.
TÜBA 2016 Akademi Ödüllerini almaya hak kazanan Sosyal ve Beşeri Bilimler kategorisinde İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Mardin'in yerine İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cengiz Kallek, Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde Washington Üniversitesi (ABD) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mary-Claire King'in yerine TÜBA Konsey üyesi Prof. Dr. Tayfun Özçelik, Fen ve Mühendislik Bilimleri kategorisinde ise California Berkeley Üniversitesi (ABD) Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Omar M. Yaghi ödülleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan aldı.
Ödül töreni Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ödüllü akademisyenlerin aileleriyle birlikte toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi. Erdoğan, bir akademisyenin çocuğunu kucağına alarak fotoğraf çektirdi.
Törenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, konukları onuruna resepsiyon verdi.
(Bitti)