TÜBA BAŞKANI: G7, G8 ÜLKELERİNİN SORUMLULUĞUNUN DAHA FAZLA OLDUĞUNU BİLMEMİZ GEREKİYOR
ERZURUM'da düzenlenen 'Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda Sempozyumu'nda konuşan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr.
ERZURUM'da düzenlenen 'Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda Sempozyumu'nda konuşan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, hoyratça kullanılan kimyasalların ekosisteme ve ekolojik zincire verdiği zararların sonuçlarının yaşandığını belirterek, "G7, G8 ülkelerinin sorumluluğunun çok daha üst düzeyde olduğunu bilmemiz gerekiyor. İnsan eliyle doğada oluşturduğumuz hasarın sonuçlarını konuşuyor ve buna yönelik tedbirleri almaya çalışıyoruz" dedi.
TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu ile Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu tarafından düzenlenen 'Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda Sempozyumu', Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi mavi salonda başladı. Üniversite rektörleri ve akademisyenin katılımıyla, 3 gün sürecek sempozyumda tarımda yapılan hatalı uygulamalar, son yıllarda etkisini daha fazla hissettiren iklim değişikliği nedeniyle ziraatte ortaya çıkan biyoçeşitlilik kaybı ve olası etkileri masaya yatırılacak. Sempozyumun ilk gününde düzenlenen açılış törenine Erzurum Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Fevzi Polat, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma ve akademisyenler katıldı.
AKILLI ARAZİ KULLANIMI
Dünyada 1 milyar insanın yetersiz beslendiğini, 2 milyar insanın da aşırı kilolu ya da obez olduğunu belirten sempozyum ortaklarından TÜBA-Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Gurubu Yürütücüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın, "Küresel gıda sistemi, yaklaşık 8 milyarlık nüfus beslemekte. Ancak dünya genelinde yaklaşık 1 milyar insan yetersiz beslenirken 2 milyardan fazla kişi aşırı kilo veya obezdir. Artan nüfus ve talep daha fazla yabani alanın tarım arazisine dönüştürülmesine daha fazla hava, su kirliliğine, sera gazı emisyonlarında artışlara, topraklarda daha fazla bozulmaya, erozyona, biyoçeşitlilikle ilgili daha büyük tehditlere yola açacaktır. Tarımın biyoçeşitlilik ve çevre üzerine etkileri göz önüne alındığında böyle bir gelecek sürdürülebilir değildir. Tarımın sürdürülebilirliği için verimin artırılması, daha akıllı arazi kullanımı, pazarlama ve dağıtımın daha iyi yapılması, israfın önlenmesi önerilmektedir" diye konuştu.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
TÜBA-Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Kazım Şahin, biyoçeşitlilik konusunda Türkiye'nin zengin bir ülke olduğunu ifade ederek, "Ülkemizde 120 memeli, 413 kuş, 93 sürüngen 18 kurbağagil, 276 deniz balığı, 80 bin böcek türü bulunmaktadır. Bu rakamlar fevkaladedir. Biz 7 coğrafi bölgeye sahibiz. Her bölgenin de kendine özgü bir iklimi, florası, faunası var. Bu da bize bir zenginlik katıyor. Şu anda çok önemli 4 sorun var. Birincisi iklim değişikliği, ikincisi kirlenme, üçüncüsü doğal kaynakların aşırı kullanımı, dördüncüsü hızlı nüfus artışı. Bunlar bizim için biyoçeşitlilikte temel sorun oluyor" dedi.
Devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı G7, G8 ve G20 toplantılarında okunan bildirileri toplayıp kitaplaştırdıklarını ifade eden TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, çok farklı başlıklarda uyarılar bulunduğunu bildirdi. Bildirilerde en önemli başlığın çevre kirliliği, tedarik zincirleri konusunda ülkeler arasında dayanışmanın zorunluluğunun gerekliliğini oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Şeker, şunları söyledi:
"Son yıllarda hepimizin hissettiği illa bilim insanı olmaya gerek yok, vatandaşın da hayatında fark ettiği doğal kaynakların tüketiminde ortaya çıkan daralma ve bunun cebimize, ülkemize yansıması. Buna bağlı olarak herkesin aldığı tedbirlerle rekabetin daha acımasız ve kıyasıya bir noktaya doğru gitmesi. Tahıl koridoru konusundaki gelişmeleri izliyorsunuz. Ortaya çıkan gürültünün, kavganın ülkelerin kendi güvenlikleri ve kendi toplumlarının geleceği için yeterli bir beslenme düzeyinde tutabilmek için verdiği çabanın sonucunda savaş riski kapıda. Çünkü darbeler boşuna olmuyor ve savaşlar boşuna gelişmiyor. Çünkü insanlığın kendisinde olmayan, başkasında olan şeylere karşı ilgisi giderek artıyor. Petrol savaşlarını yaşadık. Demokrasi hikayesiyle petrol ve diğer enerji kaynaklarına el koyabilmek için kırk takla atan, sanayi devrimi sonrasında aşırı enerji tüketimleriyle beraber kendi refah seviyelerini, gelirlerini ciddi artışla emperyalizmin her türlü oyunlarını zulme varacak düzeyde uygulayan ülkelerin şimdi gelişmekte olan ülkelere emirler şeklinde, 'herkes işte karbon salınımında dikkatli olsun', 'gariban inekler az gaz çıkarsın' gibi komik düzeydeki eleştirileri yazabiliyorlar, söyleyebiliyorlar. Ben bunu şuna benzetiyorum; lüks bir lokantaya zenginler gelmiş, yemişler, içmişler önlerine fatura geldiğinde de 'Bu faturayı içerideki yamakla garson ödesin' der noktasına dünyaya fatura etmeye çalışıyorlar. Bu konuda herkes üzerine düşeni yapmak zorunda ama G7, G8 ülkelerinin sorumluluğunun çok daha üst düzeyde olduğunu bilmemiz gerekiyor. Hoyratça kullanılan kimyasalların, ekosisteme, ekolojik zincire verdiği zararın şu anda sonuçlarını yaşıyoruz. Nasıl antibiyotik kullanımında insan kendisi dikkatli olmak zorundaysa, kullanılan gerek zirai, gerek farklı gerekçelerle sağlıklı gıda, sağlıklı çevre düşüncesiyle sistemden dışladığımız, sistemle boşalttığımız her bir halkanın farklı maliyetleri sonucunda kısır döngüye düşerek daha büyük zarar veren, doğada insan eliyle oluşturduğumuz hasarın sonuçlarını konuşuyor ve buna yönelik tedbirleri almaya çalışıyoruz. O yüzden yapılacak olan işlemlerin yeni hasarlar oluşturmaması, daha realistik, daha gerçekçi çözümler üzerinde konuşmak gerektiğinin altını çizmek isterim."
Sempozyum açılış töreninde Erzurum Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Fevzi Polat ile Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı da birer konuşma yaptı. TÜBA Başkanı Prof. Dr. Şeker, Prof. Dr. Çomaklı ile Polat'a, akademinin çıkardığı kitaplardan hediye etti. Atatürk Üniversitesi'nin ev sahipliği yaptığı ve 3 gün sürecek 'Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda Sempozyumu'nda çok sayıda akademisyen bildiri sunacak. (DHA)