Tüm Kamu-Der, İşsiz Kalan Taşeron İşçiler İçin Aksaray'dan Ankara'ya Yürüyecek: "Yaklaşık İki Senedir Randevu Bekliyoruz"
Tüm Kamu Çalışanları Eğitim Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Tüm Kamu-Der), kamuda çalışan ve 15 Haziran itibariyle işsiz kalan taşeron işçiler için Aksaray’dan Ankara’ya yürüyüş başlatacak. Tüm Kamu-Der Genel Başkanı Halit Önük, “Maalesef Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan hem Zehra Selçuk bakanımızın döneminde hem Sayın Bilgin’in döneminde defalarca randevu talep etmemize rağmen randevu verilemedi. Yaklaşık iki senedir, Zehra bakanımızın zamanından beri randevu bekliyoruz” dedi.
CEYLAN SAĞLAM
Tüm Kamu Çalışanları Eğitim Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Tüm Kamu-Der), kamuda çalışan ve 15 Haziran itibariyle işsiz kalan taşeron işçiler için Aksaray'dan Ankara'ya yürüyüş başlatacak. Tüm Kamu-Der Genel Başkanı Halit Önük, "Maalesef Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan hem Zehra Selçuk bakanımızın döneminde hem Sayın Bilgin'in döneminde defalarca randevu talep etmemize rağmen randevu verilemedi. Yaklaşık iki senedir, Zehra bakanımızın zamanından beri randevu bekliyoruz" dedi.
Tüm Kamu-Der, kamuda çalışan ve 15 Haziran itibariyle işsiz kalan taşeron işçiler için bugün Aksaray'dan Ankara'ya yürüyüşe geçecek. Tüm Kamu-Der Genel Başkanı Halit Önük, yürüyüşün gerekçesini ANKA Haber Ajansı'na şöyle anlattı:
"Ankara'ya yürüyoruz. Hak, hukuk, adalet için, Hz. Ömer'in adaleti için yürüyoruz. 32 bin Milli Eğitim Bakanlığı çalışanı, okullarda hizmet veren arkadaşlarımız; 15 Haziran itibariyle kadroları askıya alındı ve üç ay boyunca evlerine ekmek götüremeyecekler, çocuklarına harçlık veremeyecekler, faturalarını ödeyemeyecekler. Üç ay boyunca, İşsizlik Fonu'nda her ay kesilen; işverenden kesilen, İşsizlik Fonu'nda bir gün işçi işsiz kaldığı zaman onlara öndesin diye biriken işsizlik maaşından da yararlanamayacaklar. Neden? İşçilerin çıkışı yapılmadığı için. Ücretsiz izin veriliyor, ücret verilmeyecek, sigortaları yatmayacak, herhangi bir yerde çalışamayacak. 32 bin Milli Eğitim çalışanı kaderine terk edilmiş.
"ORADAKİ İNSANLAR BULGUR, FASULYE GİBİ GÖRÜLÜYOR"
Ben. buradan Sayın Cumhurbaşkanıma seslenmek istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanım, milyonlarca Suriyeliye bakıyoruz, 'misafir' dedik; eğer gücümüz varsa kalsınlar, onları da besleyelim ama önce kendi vatandaşımız. Milyonlarca Suriyeliye bakan devlet, kendi vatandaşına iki ay bakamıyor mu? İki ayın ortadan kalkmasını ve bütün geçici işlerin sürekli işçi kadrosuna alınmasını talep ediyoruz. Taşeronluk ve geçici işçilik yasaklansın; bunun için Ankara'ya yürüyoruz, bunu istemiyoruz. 800 bin taşeron işçisi için Ankara'ya yürüyoruz. Kimler bunlar? Hastane bilgi işletim sisteminde çalışanlar, hastanenin beyni olanlar; kamu yemekhanelerinde çalışan arkadaşlarımız için Ankara'ya yürüyoruz. Bu arkadaşlarımız kamunun yemekhanelerinde çalışıyorlar, orada yemeği yapıyor ama ihaleler yapılırken mal ve hizmet alımı içinde alındığı için personel olarak görülmüyor. Yani affedersiniz, oradaki insanlar bulgur, fasulye gibi görülüyor. Mal gibi görünmüş. Burada bir hata yapılmış. Kamu İhaleler Kurumu mu yapmış, hastane yönetimi mi yapmış, Sağlık Bakanlığı yönetimi mi yapmış; birileri yanlış yapmış. 'Gelin, bu yanlışı düzeltelim' diyoruz. 'Bu insanların hakkını teslim edelim' diyoruz. Bunun için yürüyoruz. Sosyal tesis çalışanları için yürüyoruz: polis evleri, karayolları vs. Kiralık araç şoförleri için yürüyoruz. Yani kamuda çalışıp bakanlarımızı taşıyan bu arkadaşlarımız kadrosunu alamadı, bunlar da yüzde 70 denilen sisteme takıldılar ve kadrolarını alamadılar; onlar için Ankara'ya yürüyoruz. Belediye çalışanları için Ankara'ya yürüyoruz. 'Her belediye başkanı değiştiğinde işten çıkarılmasın' diye yürüyoruz. İl Özel İdaresi'nde çalışanlar için Ankara'ya yürüyoruz.
"DEVLETİMİZ YILDA 720 MİLYON ZARAR EDİYOR"
Bu arkadaşlarımızın tamamının kadro almasını istiyoruz. Bakın, kadro verilmediği zaman her ay sadece bu işçiler üzerinden -sadece 800 bin taşeron işçisini kabul edelim, bunlar üzerinden- taşeron firmaya, aracı firmaya verilen kar, devletimizi zarara uğrattı. Kişi başı 100 liradan hesaplamış olsak ayda 60 milyon, yılda 720 milyon, devletimiz zarar ediyor. Biz diyoruz ki bu para devletimizin cebinde kalsın. Arkadaşlarımızın kadrosunu verin, 800 bin kişinin kadrosunu verin. Güvenceli çalışsınlar, evlerine ekmek götürsünler. O taşeron firmaya ödenen para devletimizin cebinde kalsın. Bakın, ekonomik sıkıntıdayız, bu sıkıntıdan kurtarmak istiyoruz devleti. Kadro verilirse devletimiz kara geçer.
"YAKLAŞIK İKİ SENEDİR RANDEVU BEKLİYORUZ"
Sayın Cumhurbaşkanımız, 2018 yılında bir konuşma yapmıştı. HAK-İŞ Konfederasyonu'nun Esenboğa Havalimanı'nda taşeron işçilere kadro verildikten sonra bir miting yapmıştı, o mitingde Sayın Cumhurbaşkanı şunu söylemişti: 'Taşeron işçisi kendisi çalışıyor ve aracı bir kurum var, o işçiler üzerinden para kazanıyor. Buna ne gerek' demişti. Sayın Cumhurbaşkanım, aynısını biz de söylüyoruz ve bunu uygulamanızı rica ediyoruz. Ben eminim ki bu olay yeterince size ulaştırılmadı, anlatılmadı. Yıllardır randevu talep ediyoruz Sayın Cumhurbaşkanım. Sizinle görüşmek istiyoruz, beş dakika da olsa sizinle görüşmek istiyoruz. Biz, Ankara'ya niçin yürüyoruz; size sesimizi duyurmak için, bakanlara sesimizi duyurmak için. Maalesef Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan hem Zehra Selçuk bakanımızın döneminde hem Sayın Bilgin'in döneminde defalarca randevu talep etmemize rağmen randevu verilemedi. Yaklaşık iki senedir, Zehra bakanımızın zamanından beri randevu bekliyoruz, randevu verilmiyor. Yoksa siyasi bir nedenimiz yok. Herhangi bir siyasi nedenden dolayı Ankara'ya yürümüyoruz. Hiçbir siyasi propagandanın içinde de yer almak istemiyoruz. Tamamen bağımsız yürüyoruz. Hak, hukuk, adalet, Hz. Ömer'in adaleti için yürüyoruz."