Haberler

Tuncay Özkan : Yokun Yok Olduğunu Anlatmak İçin Yok Olmak Üzereyim

Abone Ol

İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon Davası'nda 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet...

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon Davası'nda 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istenen tutuklu sanık Gazeteci Tuncay Özkan 2 saatlik son savunmasını yaptı.

"5 YILDIR KOLLARIMI AÇTIĞIMDA İKİ DUVARINA DOKUNABİLDİĞİM BİR HÜCREDEYİM"

Avukatının getirdiğini söylediği gelincik çiçeğini yakasına takarak savunmasına başlayan Özkan "5 yıldır kollarımı açtığımda iki duvarına dokunabildiğim bir hücredeyim. Ancak hala umudum var ve dik duruyorum. Umutla, özgürlük ve adalet mücadelemi sürdürüyorum. Çünkü umut yozlaşmanın ve çürümenin engelleyenidir. Umutla, aşkımla ve inançla özgürlük ve adalet arayışımı son nefesime kadar sürdüreceğim" diye konuştu.

"SAMİ HOŞTAN İLE ZORLA ARKADAŞ OLDUK"

Özkan, bu davada tutuksuz yargılanan ancak kumar çetesi operasyonundan tutuklu bulunan Sami Hoştan'dan söz ederek "Sami Hoştan burada. 2006 yılında gittiğim bir lokantada Sami Hoştan'ı görünce 'Ben onunla aynı lokantada olmam' deyip çıktım. O zaman aynı lokantada yemek yemediğim Sami Hoştan ile beni burada zorla tutuyorsunuz. Zorla arkadaş olduk. Ayrıca hakkında aleyhinde pek çok yazım ve programım da vardır. Ancak şimdi aynı örgütün teröristiyiz. Bu sizin hayatın olağan akışı tanımınıza uygun mudur? " dedi.

Mütalaada, bir dönem sahibi olduğu Kanaltürk televizyonunda "Ergenekon terör örgütü adına kara propaganda" yaptığı şeklinde bir iddianın yer aldığını söyleyen Özkan, "Kanaltürk, hangi yayını ile böylesine ağır ve alçakça bir suçla suçlanabilmektedir. Kara, mor, turuncu propaganda yaptığım iddialarının hepsi yalan. Kanaltürk televizyonu Türk demokrasisinin yüz akıdır, muhalif medya mensubudur. Kanaltürk, yayınları ve kalitesiyle bağımsız ve özgür duruşuyla tarihe geçmiştir. Ancak mali baskılardan satmak zorunda kaldım" diye konuştu.

"ÇUBUKLU BENİ O ZAMAN HAPSE ATTIRMAYI BAŞARSA BELKİ ŞİMDİ BU DAVADA YOKTUM"

Özkan, Cüneyt Arcayürek ile yaptığı Kanaltürkt'te yayınlanan "Politika Durağı" programında tamamen yanlış anlamadan kaynaklanan bir sorun yaşandığını belirterek, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün, kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarının aşağılanmasını düzenleyen TCK'nın 301. maddesinden dava açtırdığını söyledi.

Özkan "Özkök, zorlayarak hakkımda dava açtırdı. Zorlayarak diyorum, çünkü Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği'nin ilk suç duyurusuna Şişli Cumhuriyet Savcılığı takipsizlik kararı vermiş, ancak Hıfzı Paşa (tutuklu sanık Hıfzı Çubuklu ) Adalet Bakanlığı üzerine baskı yaparak hakkımda 301'den dava açılmasını sağladı. Bu davadan hakkımda beraat kararı verildi. Şimdi 'Bu dava açılsın Tuncay Özkan hapis cezası alsın' diye çabalayan kişiyle aynı örgütün üyesi olduk iyi mi? Dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu beni o zaman hapse attırmayı başarsa belki şimdi bu davada yoktum" ifadelerini kullandı. Özkan, söz konusu davada Çubuklu'nun programda söylenen bir sözü tipeksle silerek, değiştirmesi üzerine söz konusu davada yargılandığını iddia etti.

"32 ADET RUHSATSIZ MERMİNİN BANA AİT OLDUĞUNU NASIL ANLAMIŞLAR"

Kendisinde ruhsatsız silah bulunmadığı halde mütalaada "Ruhsatsız silah ve mermi" bulunduğu suçlaması yapıldığını anlatan Özkan, silahının ruhsatını mahkemeye sunduğunu belirterek, "Halkalı'da depoda 32 adet ruhsatsız merminin bana ait olduğunu nasıl anlamışlar? Ruhsatsız mermi ne demektir? Savcılık ayrıca ruhsatsız tabanca ve mermim olduğunu, bunların evimde ele geçtiği gerçek dışı beyanını, başvurduğum Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de göndermiştir. Bunlar gerçeğe aykırıdır. Savcılık gerçekdışı beyanda bulunmaktadır" diye konuştu.

Özkan'ın bu sözleri sırasında Savcı Murat Dalkuş söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Özese, "Lütfen Savcı Bey" diyerek söz vermedi. Özkan'ın da "Lütfen şahsileştirmeyin" diyerek Özkan'dan belgeyi kendisine vermesini istedi.

"SAVCILARIN AMACI POLİTİKTİR"

Özkan, mütalaada siyaset ve sivil toplum örgütü çalışmalarının suç unsuru gibi gösterildiğini "Cumhuriyet Mitinglerinin AKP'den birisinin Cumhurbaşkanı seçilmesini önlemek için" düzenlediğinin iddia edildiğini anlattı. 2007 yılında yapılan mitinglere Ankara, İstanbul ve İzmir'den milyonlarca kişinin katıldığını söyleyen Özkan "Bu konuda hakkımda hiçbir kovuşturma soruşturma yoktur. Savcıların amacı politiktir. Yasal, hakkında hiçbir suçlama olmayan demokratik hak kullanımı olan bu mitinglere neden kara çalma ihtiyacı hissediyorsunuz? Neden sanki bir olay çıkmış, bir suç işlenmiş gibi davranıyorsunuz? Yine yapacağız, idamsa idam, korkmuyorum" ifadelerini kullandı. Mütalaayı eleştiren Özkan, "Bu davada olmayan suçlamalarla karşı karşıyayız. Yokun yok olduğunu anlatmak için yok olmak üzereyim" diye konuştu.

ERBAKAN, BANA AVUKATINI GÖNDERDİ

Gazetecilik mesleği gereği her kesimden tanıkdıkları olduğunu, kendisinden çok farklı düşüncelerdeki siyasetçilerle de görüştüğünü söyleyen Özkan, "Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan ben tutuklandıktan sonra avukatı Salih Çelen'i bana gönderdi. Avukat bana 'Erbakan size dua ediyor' dedi. Belki Doğu Perinçek'e de göndermiştir. Belki başka sanıklara da göndermiştir" dedi. Özkan savunmasını "Neden Sayın Başkan neden? Neden Tuncay Özkan'dan korkuyorlar" sözleriyle tamamladı. Duruşma, tutuklu sanık İbrahim Özcan'ın savunmasının alınmasıyla devam ediyor. - İstanbul / Silivri

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Hıfzı Çubuklu Tuncay Özkan İstanbul Politika Türkiye Güncel Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title