Tunceli'de 1938 Olaylarıyla İlgili Yapılan İlk Kazıda Kemiklere Ulaşıldı
Tunceli'de 1938 yılındaki askeri harekat sırasında, Hozat İlçesi'ne bağlı Karabayır Köyü'nde Canan ve Baran soyadını taşıyan 2 aileye mensup 24 kişinin kurşuna dizilerek öldürüldüğü ve toplu olarak gömüldüğü iddialarıyla ilgili, mahkeme kararı ile bugün kazı çalışmaları başlatıldı.
Tunceli'de 1938 yılındaki askeri harekat sırasında, Hozat İlçesi'ne bağlı Karabayır Köyü'nde Canan ve Baran soyadını taşıyan 2 aileye mensup 24 kişinin kurşuna dizilerek öldürüldüğü ve toplu olarak gömüldüğü iddialarıyla ilgili, mahkeme kararı ile bugün kazı çalışmaları başlatıldı. Kazılarda, bazı kemikler bulunurken, bu kemiklere DNA testi yapılarak akrabalarıyla karşılaştırılacağı belirtildi. Hozat Cumhuriyet Savcısı Hasan Toy başkanlığında başlatılan kazı çalışmasına Hozat 51'inci Motorlu Tugay Komutanlığı olay yeri inceleme ekibi ile birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan bir adli antropolog ve bir adli tıp uzmanından oluşan iki kişilik bilirkişinin yanı sıra gözlemci olarak da Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer ile adli tıp uzmanı doktor Semih Yıldırım da gözlemci olarak katıldı. Hozat'ın Karapınar Köyü Seke Sure Mezrası'nda yapılan kazı çalışmalarında toprağın 20 santim altında kemiklere ulaşıldı. Kazı bölgesine ölenlerin yakınlarının dışında hiç kimsenin yaklaştırılmasına izin verilmedi. Bulunan kemiklere DNA testi yapılarak akrabalarıyla karşılaştırılacağı ve daha sonra bulunan kemiklerin ailelere teslim edileceği kaydedildi. Kazı çalışmalarını izleyen ve olayın yaşandığı 1938 yılında 7 yaşında olan 84 yaşındaki Sevim Baran, çalışmalar sırasında gözyaşlarına tutamadı. Baran, o tarihte 2 aileye mensup 24 kişinin askerler tarafından nüfus sayımı yapılacağı gerekçesiyle toplanıp öldürüldüğünü belirterek, kendilerinin ise son anda gelen emirle harekatın bitmesi nedeniyle kurtulduklarını söyledi. Baran, olayın yaşandığı günü çok iyi hatırladığını yaşananları şu an her saniyesini kafasında canlandırdığını belirterek, "Hepsi bu mezrada yaşıyordu, toplam 24 kişiydiler aralarında küçük çocuklar bebekler ve yaşlılar da vardı. Buraya getirdiklerinde küçük çocuğu olan Fatma aralarından kaçıyor bu sırada Fatma'nın küçük çocuğunu bırakmışlardı. Fatma gelip çocuğu alırken askerler yakalayıp tekrara buraya getirerek kurşuna dizdi" dedi.
Baran ve Canan ailelerinin avukatı Cihan Söylemez, kazı çalışması ve olay yerinde delil çıkarma faaliyetinin uluslararası antlaşmalara göre yapıldığını belirterek, "Kazı çalışması Uluslararası Minesota Protokolü'ne uygun şekilde başladı. O şekilde devam ediyor. Peş peşe insan kemikleri çıktı, ufak olduğu için elekten geçiriliyor. Her bir kemik parçası numaralandırılıyor. Bu çalışma bir iki günü bulabilir. Çünkü ayrıntı teferruat gerektiren bir çalışma, Hozat belediyesi işçileri destek oluyor. Çıkarılacak insan kemikleri Adli Tıp Kurumu'na gönderilecek ne şekilde öldürüldükleri tespit edilecek. Yaşları, cinsiyetleri ve hangi tarihte öldürüldükleri tespit edilecek. Çalışma bittikten sonra müvekillerden DNA örnekleri alınacak savcılık kanalı ile DNA örneği eşleşenler ailelere defin için geri iade edilecek. Bunun sonucu ne olacak, burada katledilen insanların çocuk yaşlı kadın olduğu ortaya çıkacak. Dolayısı ile bir isyan durumunun olmadığı bir katliamın söz konusu olduğu bilimsel raporlarla kanıtlanmış olacak diye düşünüyoruz" dedi.
Avukat Söylemez, kazı alanında çok miktarda kemik çıktığını kazıldıkça kemiklerin çoğaldığını ancak kemiklerin çok fazla kırıldığını belirterek, "Kemikler peş peşe çıkmaya devam ediyor. Epey bir kemik var. Aradan 77 yıl geçmiş çoğu bayağı ufalmış" dedi. Kazı çalışmasının yapıldığı bölgeye gelen Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Ali Bul, "Gerçekten şunu biliyoruz ki, bütün toplumların tarihinde bu karanlık dönemler bu sıkıntılar yaşanmış acılı olan Ermeni katliamının 100'üncü yılında Ermeni soykırımı ile yüzleşmeyen ülke ile görüldüğü gibi Dersim katliamı ile yüz yüze kaldığımız bir noktadayız. Kazılan heryerden kemikler fışkırıyor. Bu devlet bununla yüzleşmelidir, diğer toplumların yüzleştiği gibi. Bu toplum bununla yüzleşmelidir. Türkiye cumhuriyeti devleti de bu karanlık tarihi ile yüzleşmelidir, aksi takdirde toplumsal barışın sağlanması mümkün değildir. Bunu söyleyebiliriz. İlk olması resmiyet açısından diğer katliam yapılan bölgeler için kazı çalışmasını kolaylaştırma emsal teşkil etmesi noktasında önemlidir" dedi.