"Turgut Özal Bence De Şehittir"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Özal'ın zehirlenerek öldürülmesi durumunda şehit sayılacağını belirterek, Semra Özal'a destek verdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, piyanist Fazıl Say'ın 10 ay hapis cezası almasıyla ilgili olarak, sanatkarların içinden çıktığı toplumun değerlerine saygılı insanlar olduğunu, sanatkarın farklılıklara tahammülü olması gerektiğini vurguladı. Çelik, "Ben ünlüyüm, ben meşhurum, ben başarılıyım o zaman ben gözünüzü oyacağım. ve bu bana her türlü suçu işleme imtiyazı verir gibi bir anlayışın içinde olamazsınız" dedi.
AK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, Fazıl Say'ın daha önce de Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay'a Twitter üzerinden "Sus zırvalama" dediğini hatırlattı. Fazıl Say'ın yine arabesk dinleyenler için 'Arabesk yavşaklıktır, arabeski sevmek vatan hainliğidir' şeklindeki sözlerini de hatırlatan Çelik, "Şimdi bu normal ve sağlıklı bir ruh halinin söyleyebileceği bir laf mıdır. Normal ve sağlıklı bir ruh haline sahip olan bir insan kolay kolay böyle söyler mi-" diye sordu. Fazıl Say'ın Twitter hesabından attığı bazı twitlerden dolayı değil, küfürden ve hakaretten dolayı mahkumiyet aldığını anlatan Hüseyin Çelik, hiç kimsenin diğerinin kutsalına hakaret edemeyeceğini, bunun bir suç olduğunu belirtti. Fazıl Say'ın ceza almasının nedeninin "Bilmem fark ettiniz mi nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Allahçı'dır" şeklindeki sözleri olduğunu ifade eden Çelik, herkesin bu ülkede ateist olarak doğma, ateist olarak yaşama ve ölme hakkı olduğunu söyledi. Çelik, şöyle devam etti:
"Siz eğer bu lafları ederseniz, siz insanları incitirsiniz. Daha önce inançlara hakaret ettiği için hakkında cezaya hükmedilen ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne(AİHM) giden kim varsa dava onun aleyhine sonuçlanmıştır. AİHM
'inançlara küfredemezsiniz' diyor. 'İnsanların dini duygularını aşağılayamazsınız' diyor. Şimdi bu arkadaş dini duygularını da aşağılıyor, tercih ettiği musikiyi de aşağılıyor, ülkenin bakanına da 'zırvalamayı kes' rahatlıkla diyebiliyor. Ama kendisinin zırvaladıklarına kimse bir şey demeyecek.
Başta Hürriyet Gazetesi olmak üzere ona bindirdikçe, efendim ondan yana olacaklar, ondan sonra ülkenin mahkemelerini, iktidarını kıyasıya döveceksiniz. Bu doğru bir yaklaşım değil arkadaşlar. Gerçek manada sanatkarın başımızın üzerinde yeri var. Biz onları sırtımızda, başımızda taşırız. Burada haftada, ayda onlarca sanatkar arkadaşımız gelir, bizi ziyaret eder, problemlerini getirir. Bizzat Sayın Başbakan ilgilenir bunlarla. Ama kusura bakmayın 'ben ünlüyüm kimse bana karışamaz. Ben ses duvarını aşmış kadar meşhurum, dünya çapında müzisyenim, dolayısıyla ben bunları söylerim.' Söyleyemezsin."
-"Gizli saklı, kamuoyundan gizlenerek bir talimat verilmez"-
Hüseyin Çelik, vefatının 20. yılı olan 8'inci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'a da Allah'tan rahmet diledi. Çelik, "Tabuları yıkan bir insandı, onun için gönüllerde yaşıyor, Allah kendisine rahmet eylesin. Herkesin gönüllerde yeri olmuyor. Hem önemli hem değerliyseniz gönüllerde yeriniz oluyor" dedi.
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin "Çekilme süreciyle ilgili TSK'ya yazılı bir yetki verildi mi" sorusu üzerine Çelik, "Hükümetiz ve TSK her zaman olduğu gibi koordineli zaten çalışıyor. Bir fitne var, bir ateş var bu fitneyi söndürmek için hepimiz gayret içerisindeyiz. Biraz önce size, bize, herkese düşen görevi ve sorumluluğu bir kez daha ifade ettim. TSK da burada çok önemli bir unsurdur. Talimat verildiği zaman gizli saklı, kamuoyundan gizlenerek bir talimat verilmez. Yazılı talimat verilse de, sözlü talimat verilse de bunu hepiniz öğrenirsiniz" diye konuştu.
-"Gidecekleri zaman bütün kamuoyunun haberi olur"-
Sürecin öngörüldüğü şekilde yürüdüğünü kaydeden Çelik, bir sıkıntı, bir aksamanın olmadığını belirterek, "Milletimiz ümitvar olsun. Tekrar söylüyorum biz her zaman ümitvarız ama ihtiyatlı bir iyimserlik içerisindeyiz. Ha bu süreçle ilgili sıkıntılar da çıkabilir, arızalar da çıkabilir. Yola giderken teker patlayabilir, zaman zaman motor arıza yapabilir ama bir hedefe kilitlendiyseniz teker arıza da yapsa tekerin stepnesi vardır, takar devam edersiniz. Motoru tamir eder devam edersiniz, olmadı arabayı değiştirir devam edersiniz. Öyle veya böyle Türkiye bu ayaklarındaki prangalardan kurtulmak zorundadır, böyle bir irade vardır. Halkımızda da bu irade var" ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Çelik, "1-2 gün içinde çekilme öngörülüyor mu-" sorusuna şu karşılığı verdi: "Biz başından beri yaklaşık tarih veriyoruz. Hiç bir zaman için
'18 Nisan'da şu olacak, 19 Nisan'da böyle olacak, 20 Nisan'da da şöyle olması muhtemeldir' gibi açıklamalar yapmıyoruz. Bir öngörülen süreç şu, şu tarihler arasında şunlar olsun şeklinde... Onları da sizler biliyorsunuz, onlara da girmeyeyim. Ben öngörüldüğü şekilde yürüyor diyeyim, burada bir tıkanma, bir sıkıntı bir bizim hepimizi endişelendirecek bir arıza, bir kasıt söz konusu değil. Son derece hassas, son derece duyarlı, son derece tutarlı bir şekilde bu süreç götürülüyor. Gidecekleri zaman bütün kamuoyunun haberi olur."
-"Yüzde 70'e yakın bir destek var"-
Hüseyin Çelik, Semra Özal'ın, "Turgut Özal'ın şehit sayılmasını istiyorum" şeklindeki sözlerini de değerlendirdi. "Şahsen bana uyar" diyen Çelik, memleketini seven, memleketi için çalışan birisinin öldürülmesinin kendisine göre de şehit olduğunu anlattı. Kendisinin merhum Adnan Menderes için 'Demokrasi Şehidi' dediğini ifade eden Çelik, "Merhum Turgut Özal'ın eğer hakikaten zehirlenerek öldürüldüğü ortaya çıkarsa bence de şehittir" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bir soru üzerine son kamuoyu araştırmaları ile ilgili bilgiler verdi. Daha önce 21 Mart tarihinden önce yapılan anket çalışmalarında çözüm sürecine yüzde 58'lik bir desteğin olduğunu açıkladıklarını hatırlatan Hüseyin Çelik, "21 Mart'tan sonra yapılan kamuoyu anketlerinde bunların ortalamasını söyleyeyim. Bir kaç kamuoyu anketinin ortalaması yüzde 67-68 civarındadır" diye konuştu. Çelik şunları kaydetti :
"Yüzde 67, yüzde 68 'ben hükümetin başlattığı bu süreci destekliyorum' diyor. Yani 'Kan dökülmesinin bitmesini istiyor musunuz, gözyaşı dinsin mi-' sorusunu sorduğunuz zaman bu yüzde 95-96'dır. Yani orada da bir iki puanlık devam etmesinden yana olduğunu beyan edenler de var onu da söyleyeyim, işin garip tarafı... Yani böyle bir destek var, yüzde 70'e yakın bir destek var."
Hüseyin Çelik, akil insanların çalışmalarıyla ilgili bir soru üzerine de değerlendirmelerde bulundu. Akil insanlara yönelik eleştirilere tepki gösteren Çelik, akil insanlar üzerinden hükümete yönelik eleştirilerin de kabul edilemez olduğunu söyledi. Akil insanların tüm tehditlere rağmen görevi kabul ettiklerini ve pes etmediklerini anlatan Çelik, şöyle konuştu:
"Siz Hülya Koçyiğit gibi bir hanım efendiden ne istersiniz- 'Efendim Baskın Oran şöyle söyledi'. Baskın Oran ne söyleyeceğini sana mı soracaktı- Sen onun eline yazılı metin verecektin de o öyle mi söyleyecekti- 'Efendim bunların arasında CHP'li, MHP'li de yoktu'. CHP'li de var, Sayın Bahçeli'nin yıllarca danışmanlığını yapmış da var. Ama aleni olarak bu sürece karşı olan birini de herhalde getirip orada akil adam diye oranın içine kimsenin koymasını kimse beklemez. Zaten ona karşı bu, safını belirlemiş zaten. Neyi anlatacak vatandaşa, neyi paylaşacak vatandaşla- Akil adamlar arkadaşlar bana göre Türkiye'nin ortak paydasını ortaya koymuşlardır."
-"Çok bağırma suçluluk göstergesidir"-
BDP milletvekili Emine Ayna'ya tepki gösteren Çelik, "Geçenlerde işte bir hanım efendi yine Viranşehir'de esmiş gürlemiş. Biz bunlara takılırsak arkadaşlar, armutun sapı, üzümün çöpü hesabı yaparsak bu süreç yürümez" dedi. 30 yıldır kan aktığını ifade eden Çelik, 30 yılda yapılan tahribatı kendilerinin tamir etmeye çalıştığını söyleyerek, "En azından bakın 3 aydan beri şehit cenazeleri gelmiyor, kimse ölmüyor. Bu böyle devam etsin, hergün biraz mesafe alalım. Ama tabi hokus pokusla kimse bu işi çözemez" diye konuştu.
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, 57. hükümet dönemiyle ilgili komisyon kurulmasının bu dönemde dile getiriliyor olmasını Kılıçdaroğlu'nun şantaj olarak değerlendirmesine de cevap verdi. "Bizim kimseye şantaj yaptığımız falan yok" diyen Çelik, "Sayın Bahçeli defalardır, defalardır Sayın Başbakan'a hem de en yüksek perdeden, freni patlamış kamyon gibi Sayın Başbakan' 'biz seni yüce divana göndermezsek namerdiz' diyor. Şimdi sayın Başbakan'da haklı olarak diyor ki, 'sen beni hangi gerekçeyle gönderiyorsun-' Ama senin gönderilmen için birçok gerekçe herhalde var" diye konuştu. Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sonuçta zaten birşey yoksa Sayın Bahçeli'de rahat uyuyabilir mesele yok demektir. Şimdi hani diyor ya 'biz hesap vermeye hazırız, bizim verilmeyecek hesabımız yoktur'. Eğer verilmeyecek hesabınız yoksa peki bu telaş neden- Bu kadar bağırma neden- Arkadaşlar çok bağırma suçluluk göstergesidir. Sayın Bahçeli biraz sakin ol. Normalde çok sakin bir adamsın, ama oraya çıkınca hayırdır ne oluyor-"
-Çözüm süreci değerlendirme komisyonu-
Hüseyin Çelik, Meclis'teki çözüm sürecini değerlendirme komisyonunun ne zaman kurulacağına ilişkin bir soru üzerine ise "Bugün, yarın böyle bir takvim veremem ama herhalde çok uzun bir süre olmayacaktır" dedi. CHP'nin kendi milletvekili olan Sezgin Tanrıkulu'nun önergesini geri çekmek istemesini de değerlendiren Çelik, "Ben şahsen Sayın Sezgin Tanrıkulu'nun yerinde olmak istemezdim. Şimdi bir taraftan aşağı yukarı AK Parti'nin kurduğu bu çözüm süreci komisyonun neredeyse aynı, gerekçesi bile neredeyse aynı olan bir araştırma önergesi vereceksiniz, sonra sizi zorlayacaklar oradan patır kütür, patır kütür imzalarınızı geri çekeceksiniz, ve ofsayda düşeceksiniz. CHP maalesef her konuda ofsayda düşüyor. Şimdi bu süreçte de, yani şu Sayın Kılıçdaroğlu'nun başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Biri birşey söylüyor, ulusalcı birşey söylüyor. Hakikaten CHP'nin işi zor arkadaşlar" diye konuştu.
Hüseyin Çelik, komisyonda hangi isimlerin yer alacağıyla ilgili bir soru üzerine ise şunları kaydetti: "Çok sayıda bu komisyonda çalışmak isteyen arkadaşımız müracaat etmiş. O müracaatlar grup başkanlığı tarafından değerlendiriliyor. Herhalde bugün, yarın açıklanır o uzun süre olmaz. Ama CHP ve MHP'nin orada temsil etmesi gereken üyelikler boş duracak. Yani 11 kişiyle komisyonlar çalışacak. Günün birinde nedamet gösterip de gelirlerse o zaman onları da o komisyona alacağız. 'Arkadaşlarımız cezaevinden çıkmadan biz Meclis'e gelmeyiz' dedi. Sayın Fatih Altaylı, Teke Tek programında sordu kendisine, Sayın Kılıçdaroğlu'na dedi ki; 'peki dönem sonuna kadar arkadaşlarınız serbest bırakılmazsa yine mi girmeyeceksiniz Meclise- 'Evet girmeyeceğiz' dedi. Şimdi arkadaşlar Japonların bir sözü var diyor ki 'arkandan kapattığın kapıyı sert çarpma, ola ki geri dönme ihtimalin olur'. Şimdi tabi Sayın Kılıçdaroğlu bir acemi genel başkan profili çizdiği için sürekli kapıyı sert çarpıyor, ondan sonra aynı kapıdan içeri girmek zorunda kalıyor. Hani gelmeyeceklerdi meclise. Geldiniz işte. Ondan sonra dediler ki, 'AK Parti bize söz verdi, bu milletvekillerini serbest bırakacağız' diye. Hani vatandaş diyor ya, 'tövbe Allah tövbesi kardeşim'. Orada o mutabakat metni dedikleri metin ortadadır. CHP bir kuyuya düşmüştü, bizden bir ip atmamızı istiyorlardı. 'Yani biz çıkacağız ama gururumuza yediremiyoruz. Hiç olmazsa bu mağlubiyeti hiç olmazsa onurlu bir mağlubiyete dönüştürelim' derdindeydiler, biz de 'hadi bir ip atalım' dedik. Ama o ip onların söylediği gibi bir ip değildi. Türkiye'de gerçekten bir muhalefet problemi var."