Turgut Özal'ın Ölümüne İlişkin Dava-Ahmet Özal: Sanığı Tanımıyorum
8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlenerek öldürüldüğü iddiasıyla açılan davada Ahmet Özal, sanığı tanımadığını belirtti.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlenerek öldürüldüğü iddiasıyla açılan davada Ahmet Özal, sanığı tanımadığını belirtti. Babasına düzenlenen suikast ile ölümünün birlikte değerlendirilmesini isteyen Özal, "Sanığı tanımıyorum. Rahmetli babamın tanıyıp tanımadığını da hiç bilmiyorum" dedi. Özal, "Gizli tanık ifadelerinin ne derece gerçeği yansıttığını bilmiyorum, bunu hukuki olarak değerlendirmek mümkün değil. Gizli tanıkların burada dinlenmesinin doğru olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlenerek öldürüldüğü iddiasıyla hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açılan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün yargılanmasına Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi gereken dava 28 Şubat davasının devam etmesi nedeniyle ayrı bir heyet oluşturularak Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, "sağlık sorunlarını" gerekçe gösteren sanık Ersöz katılmadı. Duruşmada, iddianamede "müşteki" olarak yer alan Özal'ın oğlu Ahmet Özal ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmada, Ersöz'ün avukatı Hulusi Coşkun ile Semra Özal'ın avukatları Hasan İşgüzar da yer aldı. Ses ve görüntü kaydının alındığı duruşmada, Ahmet Özal beyanda bulundu. 1993'ten bu yana değişik şekillerde babasının ölümüyle ilgili açıklamalarda bulunduğunu belirten Özal, "Benim inancıma göre 1988 suikastıyla birlikte değerlendirildiğinde bir bütünlük olduğunu düşünüyorum. 1993 senesi rahmetli Uğur Mumcu'nun suikastiyle başlayan karanlık bir süreç. 1993 yılıyla ilgili açılan davalarda, Meclis'te de verdiğim önergede, 1993 yılının ve özellikle rahmetli Özal'ın ölümünün araştırılması teklifinde bulundum. Müşteki sıfatıyla müdahil olmak istiyorum" dedi.
-SANIĞI TANIMIYORUM-
Mahkeme Başkanı İrfan Önder Yorgancılar'ın "Sanığı tanır mıydınız?" sorusuna Özal, "Sanığı tanımıyorum. Rahmetli babamın tanıyıp tanımadığını da hiç bilmiyorum" yanıtını verdi. Babasının rahatsızlandığı gün, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde doktor bulunmaması, GATA'ya götürülürken sonra yolun değiştirilip Hacettepe Hastanesi'ne getirilmesi gibi konuların herkes tarafından bilindiğine dikkat çeken Özal, Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin savcılıkça aldırılan Adli Tıp Kurumu raporunun tam anlamıyla açıklanmadığını savundu. Yorgancılar'ın, "Sanığın diğer aile bireyleriyle ilgisi var mı?" sorusunu Özal, "Bilmiyorum, ama sanmıyorum. Benim bir tanışıklığım yok" diye yanıtladı.
Babası vefat ettiğinde yurt dışında olduğunu ifade eden Özal, "Babamın öldüğünü, uçakla Ankara'ya geldiğimde haber aldım. Ben yurt dışındayken kendisinin düştüğünü söylediler sadece. Ankara'ya gelince Hacettepe'ye gidecektim haber verdiler Köşke çıktım orada öğrendim" dedi. Yorgancılar'ın, "Babanızın ikamet ettiği yer ile sizin ikamet ettiğiniz yer neresiydi?" sorusuna, "İstanbul'da yaşadığını " cevabını verdi. "Sanıktan şikayetçimisiniz?" sorusuna ise Özal, "Davaya müdahil olmak istiyorum, sanığı tanımıyorum" yanıtını verdi.
-GİZLİ TANIKLAR BURADA DİNLENMELİ-
Duruşmada söz alan sanık avukatı Hulusi Coşkun, müvekkili hakkında dava açılmasının nedeninin gizli tanıklar olduğunu belirterek, "Gizli tanık beyanlarından hareket edildiğinde, müvekkilimin de müşteki tarafının da suçlandığı gözlenmektedir. Katılan talebinde bulunulması için suçtan zarar görülmesi gerekir. Suçtan zarar değil, suça iştirak söz konusudur" dedi. Coşkun'un, "Bu dava gizli tanık beyanlarına dayanılarak açılmıştır. Bu gizli tanıklar, herkesi suçladıkları gibi yüz kızartıcı iddialarda bulunmuşlardır. Burada gizli tanıkların beyanlarına göre iştirakçı olunması söz konusudur. Gizli tanıkların beyanlarıyla ilgili birşey söyleyecek misiniz?" sorusuna Özal, "Gizli tanık ifadelerinin ne derece gerçeği yansıttığını bilmiyorum, bunu hukuki olarak değerlendirmek mümkün değil. Gizli tanıkların burada dinlenmesinin doğru olduğunu düşünüyorum" yanıtını verdi.
-BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ OLARAK PEK BİR GÜCÜM YOKTU
Avukat Coşkun'un, "Saç telleri konusunda, gerçek katillerin bulunmasını kendi ülkemiz adına müşteki taraf kadar istiyoruz. Saç telleri neden 19 yıl sonra adli makamlara verildi?" sorusuna ise Özal, "Saç telleri meselesi uzun yıllar haber oldu. Hiçbir şekilde bizden talep edilmedi. Talep edildiğinde zaten hemen savcıya verilmiştir. Talep olmadığı için biz, bunu teslim etme yoluna gitmedik" diye cevapladı. Özal ailesinin avukatı Hasan İşgüzar, yargılamanın usulüne ilişkin itirazda bulunarak, "Özal öldüğünde, gerekli inceleme, otopsi yapılmadı. Henüz daha iddianame okunmadı. Nedense büyük davalarda bütün sanıklar hasta oluyor" dedi.
Sanık Avukatı Hulusi Coşkun, "Sayın Özal, milletvekilliği yaptığı dönemde, babasının ölümünü son 4-5 ayda gündeme getirdi. Neden, bu konuyu Meclis araştırması olarak gündeme getirip, cumhurbaşkanı suikasta uğradı mı uğramadı mı tespit ettirmemiştir?" sorusuna Özal, "1999'da Malatya'dan bağımsız milletvekili seçildim. 1993'ten beri yaptığım çalışmalarda basında yer alabilmem, 1998'den itibarendir. Bağımsız milletvekili olarak hiçbir gücünüz yoktur, ancak koalisyon ortaklarını yanınıza alarak soruşturma açma şansınız olabilir. Ben sadece babamla değil, 1993 yılının tamamıyla ilgileniyordum. Benim bağımsız milletvekili olarak pek bir gücüm yoktu" yanıtını verdi.
-ARİF ERSÖZ'Ü HATIRLAMADI-
Avukat Coşkun'un, "Arif Ersöz'ü tanıyor musunuz? Burdur'da tanışmışsınız, Levent Ersöz'ün kayınbabası, albaydı" sorusuna Özal, "Hatırlayamadım" karşılığını verdi.
Cumhuriyet Savcısı Durak Çetin, tanıklık için dilekçe veren Teyfik Kır'ın dinlenmesini, sanık Levent Ersöz'ün sesli ve görüntülü sistemle ifadesinin alınmasını, müştekiler Semra Özal ve Ahmet Özal'ın müdahillik taleplerinin kabul edilmesini, gizli tanıkların beyanlarnıın kapalı duruşmada alınmasını talep etti. Özal ailesinin avukatı Hasan İşgüzar, müdahillik taleplerinin kabul edilmesini istedi. Özal ailesinin diğer avukatı Hande Zeynep Dursun da sanık Levent Ersöz'ün mahkeme huzurunda dinlenmesi talebinde bulundu. Ersöz'ün avukatı Hulusi Coşkun, Özal'ın ölümüne ilişkin davanın, zaman aşımına saatler kala açıldığını anımsatarak, "Bu dava, yüksek yargıyı, kamuoyunu, belki katılan yada müşteki tarafı boşu boşuna işgal etmektedir. Dosyanın incelenmesini ve ana soruşturma olmadan böyle bir yargılama yapılamayacağını iletiyoruz. 662 sayılı soruşturma dosyası halen ellerinde" dedi.
-ERSÖZ'ÜN SAĞLIK DURUMU İNCELENECEK-
Duruşmaya verilen kısa bir aranın ardından ara karaları açıklayan Mahkeme Başkanı Yorgancılar, Metris 1 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'na yazı yazılarak, Levent Ersöz'ün sağlık durumunun, mahkemede hazır edilmesine uygun olup olmadığının sorulmasına karar verildiğini belirtti. Sanığın, sağlık durumunun yeterli olmaması durumunda sesli ve görüntülü sistemle ifadesinin alınması kararlaştırıldı. Mahkeme, Ersöz'ün sağlık durumu hakkında bilgi verilmemesi durumunda sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar veren mahkeme Müşteki Semra Özal ve Ahmet Özal'ın davaya katılma taleplerinin Ersöz'ün savunmasının alınmasından sonra değerlendirilmesine hükmetti. Mahkeme, Malatya 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazılarak "Deniz Uygar" kod adlı İlker Çınar'ın ifadesinin tespitini kararlaştırdı. İlker Çınar'ın Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının yeniden araştırılmasına karar verilen mahkeme duruşmayı erteledi.
-SUİKAST İLE ÖLÜMÜ BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMELİ-
Duruşmanın ardından açıklama yapan Ahmet Özal, "Rahmetlinin ölümü ile suikastı bir bütündür. 1988 yılı suikastı tekrar dosyalardan çıkartılıp devlet arşivlerinde gizli bulunan belgelerin incelenmesi ile bu olay çok daha netleşecektir. Yıllardır ısrarla üzerinde durduğum 1993 yılındaki bütün olaylarda belki o suikast olayıyla beraber çözülebilir" dedi. Ahmet Özal, 1993 yılında Gazeteci Yazar Uğur Mumcu'nun öldürülmesiyle başlayan 1993 yılına ilişkin olayların Turgut Özal'ın suikastının aydınlatılması çözülebileceğini savundu.
-ÖZAL'IN RUHU BİZİMLE-
Anavatan Partisi'nin binasının satışı için Demokrat Parti'nin ihaleye çıktığını ifade eden Özal, bu satışın kendisine acı verdiğini belirtti. Anavatan Partisi'nin binasının satılmasını gayri ahlaki olarak değerlendiren ve satışın yanlış olduğunu kaydeden Özal, "Oraya satışa gidenlerin mutlaka kimler olduğunu bakın, ihaleye girenlerin Demokrat Partinin hangi düzeyinde kimlerin akrabası olduğunu inceleyin. Burada ne yapmaya çalıştığı çok net belli oluyor zaten. Burada Özal'ın ruhu vardır o binada almaya çalışanlarda hayır görmezler. Bu çok acıklı bir gün bizim için, bugün Özal'ın ruhu da bizimle beraber. Bugün onun binasını satanlar yarın bu ülkeyi de satar" dedi.