Turizm Yatırım Forumu'nda Kültür ve Sanatın Önemi Vurgulandı
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği tarafından düzenlenen forumda sanat, kültür ve turizmin birlikte ele alınmasının gerekliliği tartışıldı. Uzmanlar, yumuşak güç kavramının günümüzdeki önemine dikkat çekti.
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği tarafından düzenlenen Turizm Yatırım Forumu'nda "Sanat, Yumuşak Güç ve Dünya" başlıklı oturum gerçekleştirildi.
Forum, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi stratejik ortaklığıyla İstanbul'da bir otelde düzenleniyor.
Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli'nin moderatörlüğünü üstlendiği oturumda, mimar Han Tümertekin, Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman ve yapımcı Timur Savcı konuştu.
"Turizmden ayrılamayan kültür kavramını muhakeme etmek zorundayız"
Kahraman, "Yumuşak Güç" kavramının yaşanılan çağda büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, ulusların sahip olduğu ekonomik gücün doğrudan sıcak çatışmalara izin vermediğini söyledi.
Kültür ve turizmin birlikte anılmasının önemine değinen Kahraman, "Demek ki artık kültürden ayrılamayan turizm, turizmden ayrılamayan kültür kavramını muhakeme etmek zorundayız. Birbirini bütünlemeyen disiplinler arası bir yaklaşım olmaksızın sadece turizmle ya da sadece kültürle artık bir toplumun kendisini bir başka toplum içinde var etmesi olanaksızdır." dedi.
Kahraman, kültürün yüksek kültür ve popüler kültür olarak ayrılma döneminin sona erdiğine vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Yüksek kültürün dönemi neredeyse tamamlandı. 1930'larda İngiltere'deki büyük üniversitelerde Latince zorunlu ders olmaktan çıkarıldıktan sonra hocalar cübbelerini rektörün kapısına bırakmıştı. Bugün artık böyle bir dünyada yaşamıyoruz. Kültür dediğiniz zaman bugün Antik Yunan klasiklerinden önce, gastronomi ve turizmin bünyesinde yer alan kültür, güncel sanat ve sinema sektörü akla geliyor."
Haydarpaşa Garı'na sanatçılar köyü kurulacak
Han Tümertekin de Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının proje danışma kurulunda yer aldığını belirterek, iki yapının da gar fonksiyonlarının varlığını sürdüreceğini, Rami Kışlası'ndaki dönüşümün örnek alınacağını söyledi.
Anadolu Yakası'nda bir kamusal alan yaratma fikri kapsamında Haydarpaşa Garı'nın kütüphane ve kültür alanları fonksiyonlarıyla öne çıkacağına dikkati çeken Tümertekin, "Rami Kütüphanesi Ocak 2023'te kullanıma açıldı. Beklenenin çok üstünde bir kullanıcı ağırladı. 36 bin metrekare alanda oluşturulan kütüphaneyi 1,5 yılda 4 milyonu aşkın kişi ziyaret etti. Bakanlık bu verilerden hareketle Anadolu Yakası'nın da böyle bir kamusal alana ihtiyacı olduğunu fark etti." ifadelerini kullandı.
Tümertekin, Haydarpaşa'nın 2026'da açılacağını dile getirerek, şu bilgileri verdi:
"Gar binasının kütüphaneye dönüştürülmesi, arkeolojik alanın bir müzeyle desteklenerek tamamlanması ve uzun süredir boş duran Et Balık Kurumu deposunun bir performans sanatları müzesine dönüştürülmesinden oluşan üçlü proje var. Çok fazla alan var. Orada bir 'sanatçılar köyü' de oluşturuluyor. Sadece kültüre ve sanata ilişkin fonksiyonlarla donatılacak. Büyük ihtimalle şehrin kullanımında ilginç bir denge odağı oluşturacaktır."
"Türk dizilerinde bizim ürünlerimizi ve kültürümüzü görüyorlar"
Yapımcı Timur Savcı ise Türk dizilerinin 150'den fazla ülkede gösterildiğine değinerek, bu durumun yumuşak gücün en önemli göstergelerinden biri olduğunu vurguladı.
Dizi sektörünün sadece ekonomik katkı sağlamadığının altını çizen Savcı, "Türk dizilerinin yayınlandığı ülkelerde bir reklam kampanyasıyla ulaşmanız mümkün değil. Reklam yapmadan, reklam yapmayı sağlayacak organik bir tanıtım bu kadar iyi yapılamazdı. Bu önce Türkiye'deki yapımcıların bireysel girişimleriyle başladı." şeklinde konuştu.
Savcı, Türk dizilerinin dünyadaki birçok ülkede yayınlanmasının turizme çok fazla katkısı olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kamunun mutlaka Türk dizi ve sinema endüstrisine destek olması gerekiyor. Çünkü Türk dizilerinin dolaylı bir karşılığı var. Türk dizilerinde bizim ürünlerimizi, kültürümüzü, şehirlerimizi ve yaşam tarzımızı görüyorlar. Biz elimizden geldiğince mekanları etkin kullanmaya çalışıyoruz. 15 sene önce insanların Türkiye'nin varlığıyla ilgili çok fazla fikri yoktu. Bugün Türkiye ve Türk kültürü bilinci oluşmasında dizilerin fayda sağladığını düşünüyorum."