Türk Amerikan İş Konseyi'nin ABD Lobi Faaliyetleri
Haluk Dinçer, Türk- Amerikan ilişkilerinde üst düzeyde sağlıklı bir iletişim olduğunu, ancak alt seviyelere inildikçe bazı iletişim eksikliklerinin ortaya çıktığını söyledi.
Türk Amerikan İş Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, Türk- Amerikan ilişkilerinde üst düzeyde sağlıklı bir iletişim olduğunu, ancak alt seviyelere inildikçe bazı iletişim eksikliklerinin ortaya çıktığını söyledi. Dinçer, ABD-Türkiye ikili ilişkilerinde, Türkiye'nin İsrail ve İran ile olan ilişkileri, Türkiye'de basın özgürlüğü konularında sıkıntılar olduğunu belirtti. ABD'de temaslarda bulunan TAİK yetkililerine göre, Amerikan çevreleri, 12 Haziran'da yapılacak seçimleri önemli bir dönüm noktası olarak görmüyor ve çok köklü bir değişiklik beklemiyor.
DEİK bünyesinde 25 yıldır faaliyet gösteren TAİK'te Başkan Haluk Dinçer, eski Başkan Mustafa Koç, Yürütme Kurulu üyeleri Cüneyt Zapsu ve Nuri Çolakoğlu'nun, ABD'nin Başkenti Washington ve New York'ta, ABD yönetimi, senatörler, iş adamları, düşünce kuruluşları, Yahudi lobisi temsilcileri ve kanat önderleriyle gerçekleştirdikleri temaslar sona erdi. New York'taki ATS merkezinde, Cüneyt Zapsu ve Nuri Çolakoğlu ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Haluk Dinçer, görüşmelerine ilişkin Türk gazetecilere bilgi verdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Güçlü ekonomik ilişkilerin, siyasi ilişkileri daha güçlü kıldığına ve hükümetler arası yürütülen görüşmelere ek olarak iş dünyasının lobi çalışmalarının da ülkeler arası diyalogun artırılmasında önemli rol oynadığına inandıklarını belirten TAİK Başkanı Dinçer, Bu ziyaretimizin amacı, bölgemizdeki son gelişmeler çerçevesinde, Türkiye'nin pozisyonlarının iş dünyası perspektifinden Amerika'daki muhataplarımıza anlatılması, iki ülke arasındaki gerek siyasi, gerekse ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yönelik ortak bir vizyon oluşturulmasıdır' diye konuştu. Dinçer, ABD'deki temaslarıyla ilgili olarak Coca Cola Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Muhtar Kentin de desteğini aldıklarını da belirtti.
Türk-ABD ilişkilerinde, üst düzeyde sağlıklı bir iletişim olduğunu ancak bunun alt seviyelere yansımadığını anlatan Dinçer, ABD ile iliksilerde özellikle üç konuda bazı sıkıntılar olduğu izlenimine vardıklarını belirterek, Bunlar, Türkiye-İsrail ilişkileri, Türkiye-İran ve basın özgürlüğü diye konuştu.
İSRAİL İLE İLİŞKİLER
Görüşmelerde, geçtiğimiz yıl 9 Türk'ün ölümü ile sonuçlanan Mavi Marmara baskınıyla yaşanan son krizi aşmanın tek yolunun İsrail'in özür dilemesi ve tazminat ödemesi olduğunu dile getirdiklerini belirten Dinçer, Seçimleri beklemenin doğru olmadığını, ilişkilerin her gecen gün daha zarar gördüğünü, secim sonuçları ne olursa olsun Türkiye'nin taleplerinin değişmeyeceğinin altını çizdik' diye konuştu. Türkiye ve İsrail ilişkilerinin normalleşmesinin, bölgenin istikrarı açısından önemini vurguladıklarını belirten Dinçer, her iki tarafın da daha fazla gerginliğe yol açacak davranışlardan kaçınması gerektiğine dikkat ektiklerini söyledi.
İRAN İLE İLİŞKİLER
ABD'nin Türkiye'den, İran ile olan ekonomik ilişkileri durdurması isteğine karşı, İran'ın, Türkiye'nin komşusu ve doğal ticaret ortağı olduğunu vurguladıklarını kaydeden TAİK Başkanı, Özellikle hızla artan enerji ihtiyacımızın karşılanması konusunda seçeneklerimizin açık tutulması için İran ile ekonomik ilişkilerimizin sürdürülmesinin önemini anlattık diye konuştu.
Dinçer görüşmelerde, İran'ın nükleer silah sahibi olmasının en çok Türkiye'yi rahatsız edeceği yönündeki görüşlerini aktardıklarını belirterek, Ancak bugüne kadar yaşanan deneyimlerin ışığında, Birleşmiş Milletler yaptırımlarının işe yaramayacağı yönündeki düşüncemizi belirttik. Bu nedenle, bu soruna diplomatik yöntemler kullanarak, İran ile iyi ilişkiler geliştirilerek çözüm aranması gerektiği yönündeki inancımızı dile getirdik diye konuştu.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
ABD'deki görüşmeleri sırasında, basın özgürlüğü konusunda Türkiye'ye yönelik eleştiriler karşısında üç noktanın altını çizdiklerini belirten Dinçer, Öncelikle son donemdeki gelişmelerden üzüntü duyduğumuzu ve basın özgürlüğünü demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olarak gördüğümüzü aktardık. İkinci olarak Türkiye'de yargı sisteminin yapısal sorunları bulunduğunu, bu ve benzer süreçlerin daha çabuk ve adil bir şekilde seyretmesi için yargı reformunun acilen gerekliliğinin altını çizdik. Son olarak ise 'Ergenekon' davasının Türkiye'de demokrasinin derinleşmesi açısından son derece önemli bir aşama olduğunu ve yaşananların davanın önemine gölge düşürmemesi gerektiğini belirttik diye konuştu.
Nuri Çolakoğlu da, bu konuya ilişkin bir soruya verdiği yanıtta, En azından bizim konuştuğumuz insanların, Türkiye'yi bizim kadar yakından takip ettiklerini, kimin ne olduğunu, neyin nereden gelip nereye gittiğini seçimlerden sonra köklü bir anayasa değişikliğinin gündeme geleceğini vesaire. Esas burada en çok üzerinde durulan şey, bu son gazetecilerin gözaltına alınmasıyla birlikte, ilk soruşturmanın gizliliği, sanıkların neyle suçlandıkları hakkında açıkça savcı tarafından bilgi verilmemesi, uzayıp giden tutuklama süreleri gibi soruların kafalarda çok ciddi kaygılar yarattığını gördük. Yargıda yapılan reformların bir parçası olarak, bu konularda da bir düzenleme ihtiyacı olduğu ifade edildi bize ki, biz de buna katılıyoruz gerçekten. Çünkü bunlar anlatılması, kavratılması, kabul ettirilmesi mümkün isler değil dedi.
BÖLGEDEKİ GELİŞMELER TAİK Başkanı Haluk Dinçer, ABD'deki temaslarında kendilerine Ortadoğu'daki son gelişmeler ve Türkiye'nin burada bir model oluşturup oluşturamayacağı yönünde sorular geldiğini belirtti. Amerikan çevrelerine, bölgenin farklı kültür, din, ve halkların barış ve istikrar içinde yaşadığı, ekonomik birlikteliğin azami ölçüde sağlandığı bir coğrafya olduğunu anlattıklarını belirten Dinçer, Bölge ülkelerinin demokratikleşmesini kaçınılmaz gördüğümüzü, bundan sonraki donemde ayaklanmaların artacağını ve özellikle yabancı askerin müdahalesinin bunları daha da hızlandıracağına olan inancımızı aktardık dedi.
Paris'teki Libya Zirvesi'ne Türkiye'nin davet edilmediğine değinen Dinçer, Ancak ABD tarafı Türkiye'nin içinde olmadığı bir çözümün sağlıklı olmayacağı yönündeki görüşlerini bizle paylaştı ifadelerini kullandı.
Dinçer, Türk müteahhitlerinin Libya'da 16 milyar dolar değerinde 200'e yakın proje üstlendiklerini, kriz öncesinde 30 bin dolayında Türk'ün bu ülkede çalıştığını, Libya'da barış ve istikrarın Türk işadamları açısından çok önemli olduğunu Amerikalara anlattıklarını söyledi.
ABD'deki görüşmelerde enerji güvenliği konusunun da gündeme geldiğini anlatan Haluk Dinçer, Amerikalı yetkililerin de Hazar Havzası doğalgazını Avrupa'ya taşıyacak olan 3,300 kilometrelik boru hattı Nabucco'ya değindiğini belirtti. Dinçer, ABD Başkanı Barack Obama'nın Avrasya Enerji Ozel temsilcisi Richard Morningstar'in, Güney enerji koridorunun ABD için önemli olduğunu, Türkiye'nin hayati önemi dolayısı ile Nabucco projesinin bir an önce hayata geçirilmesini belirttiğini anlattı. Dinçer, 'Bu amaç doğrultusunda Kuzey Irak ile de ilişkilerin geliştirilip Nabucco'ya entegre edilmesinde fayda olacağı yönündeki görüşlerini de paylaştı şeklinde konuştu.
AB'NİN ÇELİŞKİSİ
Enerji güvenliği konusunda Avrupa Birliği'nin yarattığı çelişkiyi de Amerikan çevrelerine anlattıklarını belirten Dinçer, 'Avrupa enerji güvenliğinin sağlanması konusunda Türkiye'den destek beklerken, AB üyelik surecimizde enerji faslının açılmasını bloke ediyor. Bu sorunun çözülmesi yönünde ABD'nin desteğini beklediğimizi dile getirdik' diye konuştu. Dinçer'in açıklamalarından sonra, gazetecilerin sorularını Dinçer'in yani sıra Cüneyt Zapsu ve Nuri Çolakoğlu da yanıtladı.
TÜRK-Amerikan İş Konseyi heyeti; eski Dışişleri Bakanları Henry Kissinger ve Madeleine Albright , Dışişleri Bakan Yardımcısı Phil Gordon, Başkan Obama'nın Özel Avrasya Enerji Temsilcisi Richard Morningstar, Senato'nun istihbarat biriminin başkan yardımcısı Senatör Saxby Chamblis, Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Ed Whitfield, Beyaz Saray Türkiye Direktörü Jeffrey Collins ve General Brent Scowcroft, ABD'de yaşayan yahudilerin sözcüsü konumunda olan ve Dünya Yahudi Kongresi Amerika Bölümü'nün Başkanı Rabbi Marc Schneier ile biraraya geldi. Heyet ayrıca Brookings Institute, Center for Strategic and International Studies, Council on Foreign Relations ve ABD'deki en önemli İsrail yanlısı lobi kuruluşlarından AIPAC ve AJS gibi düşünce kuruluşları ile de görüşmelerde bulundu.