Türk basın tarihinin 102 yıllık hikayesi "Rüzgarlı Gazeteciliği" belgeseliyle anlatılacak
Türk basın tarihinin 1920-2022 yıllarındaki 102 yıllık dönemi, deneyimli gazetecilerle röportajları içeren "Rüzgarlı Gazeteciliği" belgeseli ile genç nesillere anlatılacak.
Türk basın tarihinin 1920-2022 yıllarındaki 102 yıllık dönemi, deneyimli gazetecilerle röportajları içeren "Rüzgarlı Gazeteciliği" belgeseli ile genç nesillere anlatılacak.
İlhan Kuyucu, meslek hayatına 1966 yılında Hür-Vatan gazetesinde foto muhabiri olarak başladı, Adalet ve Ulus gazetelerinde devam etti. Sektördeki 55 yıllık meslek hayatının 33 yılını Anadolu Ajansında sürdüren Kuyucu, tarihe geçen birçok olaya tanık oldu.
Tuğrul Sarıtaş ise 1968'de başladığı muhabirlik görevini Günaydın, Sabah, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde sürdürdü. Sarıtaş, bazı televizyon kanallarında da yönetici olarak görev yaptı.
İki tecrübeli isim, Türk basın tarihinin 102 yıllık dönemini anlatan belgesel için bir araya geldi. Araştırmasını ve kameramanlığını Kuyucu'nun, fotoğraf çekimlerini Sarıtaş'ın yaptığı belgesel için mesleğe yıllarını veren gazetecilerle Türk basın hayatının gelişim sürecine ışık tutacak röportajlar yapıldı.
-"Rüzgarlı Sokak bir okul niteliği taşıyor"
İlhan Kuyucu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk gazetecilik tarihinin farklı dönemlerine şahitlik eden duayen isimlerle bir araya geldiklerini belirtti.
Belgesel için yaklaşık 1,5 yıl süren araştırma yaptıklarını anlatan Kuyucu, "O yıllarda foto muhabiri, kameraman adı altında hizmet veren arkadaşlarımız pek yoktu. Savaş yıllarından bu tarafa o dönemde 'muharrir' adı altında sadece yazar kadrosu vardı. Bu kişiler, gerek Atatürk'ün yakın arkadaşları gerek Kurtuluş Savaşı döneminde yaşamış insanlar." dedi.
Kuyucu, o dönemde gazetecilik mesleğinin bir okulu bulunmadığın ancak Ankara'daki Rüzgarlı Sokak'ın bir okul niteliğini taşıdığını söyledi. Kuyucu, "Adeta Rüzgarlı Sokak, üniversite düzeyinde eğitim veren bir okuldu, diyebiliriz. Buradaki gazetecilerin hemen hemen hepsi çok büyük hizmetlerde bulundu. Türk basının bugünlere kadar gelmesini, onların gayretlerine borçluyuz." değerlendirmesinde bulundu.
Kuyucu, şunları kaydetti:
"Belgeseli çekmemizdeki amaç, hem duayen gazetecilerimizi ziyaret etmek hem de gelecek nesillere güvenilir bir kaynak bırakmak oldu. Birebir gazeteci büyüklerimizin hatıraları, çeşitli dönemlere, olaylara ilişkin ellerindeki belgeleri, yaşadıklarını açığa çıkarmak istedik."
"Yaklaşık 5 bin kilometre yol kat ettik"
Gazetecilik mesleğinde 53 yılını dolduran Sarıtaş da belgesel yolcuğunun nasıl başladığına ilişkin bilgi verdi.
Kuyucu ile Rüzgarlı Sokak'a giderek hatıraları tazelemek istediklerini anlatan Sarıtaş, "Her yer çok değişmişti, duygulandık. Artık sokakta o mürekkep kokusu yoktu, rüzgar gibi koşturan gazeteciler yoktu." diye konuştu.
Belgeselin adının da gazeteciler için önem taşıyan bu sokaktan geldiğini belirten Sarıtaş, "Ayrıca, Çankırı Caddesi ile İstanbul Caddesi üzerinde sürekli soğuk bir rüzgar eser. Buranın adı oradan Rüzgarlı olmuş ve o zamanki üstat gazeteciler, bizleri de rüzgar gibi yetiştirdi. Rüzgarlı'nın çevresinde Meclis, kaymakamlık, adliye, gar ve önemli kurumlar o çevredeydi. O nedenle bu sokak çok önemliydi." dedi.
O günleri tekrar yaşatmak için bu yolculuğa adım attıklarını belirten Sarıtaş, "Duayen büyüklerimle buluşmak ve röportaj yapmak için yaklaşık 5 bin kilometre yol katettik. Aralarında Ceyhan Baytur, Can Pulak, Atilla Onuk, Öcal Uluç, Ersin Özençel, Sungar Taylaner'in de bulunduğu değerli üstatlarımızla röportajlar yaptık. Şu an 35'e yakın meslektaş büyüğümüzle görüştük." bilgisini verdi.
Sarıtaş, belgeselin 25'er dakikalık 4 bölümden oluşacağını söyledi.