Haberler

Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Uzun: Platonik Demokrasi Diye Bir Şey Yok

Güncelleme:
Abone Ol

Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Salih Uzun, “Rivayet odur ki; demişler ki ‘Amca sizin buralarda bir oğlan bir kızı severse ne olur?’ Muhtar hiç uzatmamış ve demiş ki ‘Verirlerse evlenir, vermezlerse aşık olur’. Sanırım bizim de demokrasi ile ilişkimiz buna benziyor. İstiyoruz, vermiyorlar, aşık oluyoruz. Platonik takılıyoruz yani. Ama platonik demokrasi diye bir şey yok” dedi.

Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Salih Uzun, "Rivayet odur ki; demişler ki 'Amca sizin buralarda bir oğlan bir kızı severse ne olur?' Muhtar hiç uzatmamış ve demiş ki 'Verirlerse evlenir, vermezlerse aşık olur'. Sanırım bizim de demokrasi ile ilişkimiz buna benziyor. İstiyoruz, vermiyorlar, aşık oluyoruz. Platonik takılıyoruz yani. Ama platonik demokrasi diye bir şey yok" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Türk Demokrasi Vakfı'nın Ankara'daki özel bir otelde bugün düzenlediği 'Türk Demokrasi Vakfı, Yeniden' toplantısına katıldı. Toplantıyı, CHP, İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'den yöneticilerin yanı sıra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, eski CHP Genel Başkanı, eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da izledi.

"PLATONİK DEMOKRASİ DİYE BİR ŞEY YOK"

Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Salih Uzun, yaptığı açış konuşmasında, toplantıya muhalefetin yanı sıra AKP ve MHP'nin yöneticilerini de davet ettiklerini söyleyerek, "Parlamentonun sistemdeki yeri esas gündemimiz olduğuna göre önceki dönem parlamento başkanlarını da davet ettim" diye bilgi verdi. Uzun, Türkiye'deki demokrasinin gelişiminden bahsederek, Türkiye demokrasini bir rivayet ile anlattı:

"Rivayet odur ki; demişler ki 'Amca, sizin buralarda bir oğlan bir kızı severse ne olur?'. Muhtar, hiç uzatmamış ve demiş ki 'Verirlerse evlenir, vermezlerse aşık olur'. Sanırım bizim de demokrasi ile ilişkimiz buna benziyor. İstiyoruz, vermiyorlar, aşık oluyoruz. Platonik takılıyoruz yani. Ama platonik demokrasi diye bir şey yok.

Hepimiz biliyoruz ki demokrasi, özünde ötekinin hakkını savunmaktır. Sizin dışınızdaki, yeri geldiğinde rakip olanın hakkını savunmaktır. Kısa vadede bu riskli görülebilir ama kesinlikle uzun vadede bu tür siyasetin savunucuları kazançlı çıkacaktır.

Türkiye'de bugün demokrasini en önemli çıkmazı, güçlerin tek merkezde toplanmasıdır. Demokrasiyi anlamından, bağlamından, özünden koparan anlayış, onu sadece çoğunluğun yönetimi ilkesine dayandığını kabul eden anlayıştır. Bu anlayış sakattır. Çoğunluğun yönetimi, demokrasinin parçası ve olamazsa olmazıdır. Fakat demokrasiye ruh ve hayat veren temel hak ve özgürlükler bağlamıdır. Bizler, demokrasi penceresinden bakacağız. Demokratik işleyiş için hayati önemde olan üç alanda Türkiye'nin büyük bir çürüme ve çöküntü yaşadığına şahit oluyoruz. Bunlardan birisi bizim de içinde bulunduğumuz sivil toplum, diğeri akademi ve üçüncüsü medya.

Türkiye'de sivil toplum alanı çürümüş ve çökmüştür. Siyasal iktidarları denetleyecek ve baskı uygulayacak sivil kurumlar neredeyse kalmamıştır. Bugün sivil toplum kuruluşlarımızın büyük kısmı, toplum adına devleti denetlemek yerine devletin toplumu adam etmesi için uğraşmaktadır. Örneğin TOBB, kendi temsil ettiği kesimlerin ağır ekonomik sorunlar yaşadığı bu süreçte neden sorumluluk almıyor? Neden TOBB Başkanı suya tirit beyanlarla, mahcup temennilerle günü kurtarmayı başarı sayıyor? 'Görmedim, duymadım, bilmedim' kolaycılığını tercih ediyor. Orası temenni makamı değil mücadele makamı. Temsil ettiği kişiler adına mücadele makamı.

" SİVİL TOPLUM ALANININ YENİDEN, SIFIRDAN TASARLANMASI GEREK"

Resmi siyah plakalı sivil toplum mu olur? Bizim odalarımızın başkanları siyah plaka kullanıyor. Bu bahsettiğimiz kurumlar sivil toplum, kamu otoritesi karşısında temsil ettiği kesimleri haklarını savunacak, kamu otoritesine baskı uygulayacaklar. Kamu kurumu niteliğindeki sivil toplum, kamu otoritesine karşı bu görevini yerine getirebilir mi? Değerli genel başkanlarım, bu sivil toplum alanının yeniden, sıfırdan tasarlanması gerektiğine inanıyorum."

ASLAN VE KUZU ÖRNEĞİ

Uzun, medya ve akademinin de sistemin demokratikleşmesinden çok otoriterleşmesine yol açtığını savunarak, "Adamın birisi, aslan ile kuzunu aynı kafeste yaşayabileceğini iddia etmiş. Hayvanat bahçesinde denemeler başlamış. Bir hafta sonra bakmışlar ki aslan ile kuzu aynı kafeste. Demişler ki 'Nasıl başardın?'. Adam demiş ki 'Her Allah'ın günü bu kafese yeni bir kuzu koyuyoruz'. Değerli dostlar, bu kural tanımayan, frenlenemeye, denetlenemeyen bu otoriter mekanizma var ya bu hukuk ile denetlenemez, sınırlandırılamazsa, bu aç ve kaba kuvvetinden başka özelliği olmayan o aslan terbiye edilmezse her Allah'ın günü bir kurumumuzu yok eder, bir teamülü ortadan kaldırır, geleceğimizi yer bitirir" diye konuştu.

Kaynak: ANKA / Güncel

Demokrasi Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title