"Türk Dünyasında Dini Hayat ve Güncel Meseleler" Sempozyumu
Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü Prof. Dr. Paçacı: "Yüksek din eğitimi veren kurumlarımız toplumların kendi tarihlerini, kültürlerini ve kimliklerini yaşaması, yaşatması.
Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü Prof. Dr. Mehmet Paçacı, "Yüksek din eğitimi veren kurumlarımız toplumların kendi tarihlerini, kültürlerini ve kimliklerini yaşaması, yaşatması anlamına geliyor. Bu kurumlar aynı zamanda uyum, uzlaşı ve barış merkezleri olma durumundadır" dedi.
Paçacı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı tarafından bir otelde düzenlenen "Türk Dünyasında Dini Hayat ve Güncel Meseleler" Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, Avrasya coğrafyasında dini ve fenni ilimler konusunda çok derinlikli ve güçlü tecrübe birikimi oluştuğunu kaydetti.
Avrasya coğrafyasındaki ilim merkezlerinden dünyaya düşünce, ilim ve kültür tarihine önemli katkılarda bulunan bilim insanlarının yetiştiğini ifade eden Paçacı, şöyle konuştu:
"Kaleme alınan eserler, bugün insanlık medeniyetinin bulunduğu ilmi düzeye ulaşmasında büyük katkılar sağlamış ve öncülük etmişlerdir. Cumhuriyetten önce Osmanlı Devleti'nin son yıllarında dünyadaki gelişmelere uygun olarak bir üniversite açılması gündeme gelmiş 1845'de Darülfünun kurulmuştur. Bunun bünyesinde 1900 yılında ilahiyat fakültelerinin ilk örneği açılmıştır. Yüksek din eğitimi veren kurumlarımız toplumların kendi tarihlerini, kültürlerini ve kimliklerini yaşaması, yaşatması anlamına geliyor. Bu kurumlar aynı zamanda uyum, uzlaşı ve barış merkezleri olma durumundadır. Aynı zamanda onların, dini kurumların en sağlam, doğru ve sahih zeminlerde kurulması görevlerini yerine getirmelidir."
Paçacı, Türkiye'de 90'ı aşkın ilahiyat fakültesinin bulunduğunu anlatarak, "Bugün ilahiyat fakülteleri, ifrat ve tefrit kutuplarından uzak şekilde ürettikleri sağlıklı ve gerçekçi dini bilgi, kültürel sermaye ve yetiştirdikleri örnek bireylerin toplumların dini hayatlarının inşasında sundukları katkılarla üniversitelerin en çok tercih edilen bölümlerinden biri haline geldi. Toplumlarımızın bugününde ve yarınlarında önemli görevler ifa eden kurumlarımızın daha da güçlenmesi, zenginleşmesi amacıyla buradayız" diye konuştu
-"İslam köken itibariyle barış dinidir"
Eskişehir Vali Vekili Ömer Faruk Günay da toplantılarla Türk dünyası ülkelerinde dini konularında yapılması gerekenler ve ülkelerin birbirine katkılarının ele alınması gerektiğini bildirdi.
Türk dünyasının, Avrupa ve Asya üzerinde konuşlanmış pek çok devletten oluştuğuna değinen Günay, şöyle devam etti:
"Bir soydan gelen pek çok devlete sahibiz. Türklerin İslam ile buluşması Emevilerin ve Türklerin savaşı şeklinde başlamıştır. Daha sonra Karahanlılar, tarihi içinde yerine alırken Abbasiler tarafından yönetilen İslam devletiyle buluşmuş ve özellikle Hallacı Mansur'un çabalarıyla Türk milleti İslam'a adım atmıştır. İslam medeniyeti pek çok büyük alim yetiştirmiştir. Onlar, evrensel ifadeleri kullanarak insanlığa, insanlığın önemli olduğunu, yaradılanın yaradandan ötürü saygı duyulması gereken kıymetli bir varlık olduğunu anlatmıştır. Bu evrensel çağrıdan, Müslüman bir Türk milleti olarak mutluluk duyuyoruz. Hür ve bağımsız olmadan İslam dinini yaşamak, hür ve bağımsız olarak bu dini yaşamaktan çok farklı. Kur'an-ı Kerim'i doğru öğrenmeli, öğretmeli ve o şekilde yaşamalıyız. İslam köken itibariyle barış dinidir."
" Türkiye'ye bakıp kendimize çeki düzen vermeye çalışıyoruz"
Bulgaristan Müslümanları Başmüftüsü Mustafa Aliş Hacı ise kültür ile din arasından bir bağın bulunduğunu vurguladı.
Dinini, dilini ve kültürünü yaşayanların sırtının yere gelmeyeceğini vurgulayan Hacı, "Bugün Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Türk dünyasının neresinde olursak olalım din ve kültür bakımından herhangi bir küçük bir saplantımız, hatamız olursa Türkiye'ye bakıp kendimize çeki düzen vermeye çalışıyoruz. Türkiye bizim anavatanımızdır. Dini ve kültür meselelerimizi Türkiye'den alarak var olmaya çalışıyoruz. Osmanlı torunları olarak dinimizi, kültürümüzü, örf ve adetlerimizi devam ettirmeye çalışıyoruz" dedi.
Tataristan Cumhuriyeti Müslümanları Dini İdare Başkanı Kamil Samugullin de Türkiye ile Tataristan arasından çok güçlü bağların bulduğunu ve Kazan kentinin aynı zamandan Türkiye'nin de vatanı olduğunu kaydetti.
Sempozyum yarın açıklanacak sonuç bildirgesinin ardından sona erecek. - Eskişehir