Türk Kanser Derneği ile BP Klinik'ten iş birliği
Türk Kanser Derneği ile BP Klinik, bireylerin genlerini tanımalarını ve hastalıklara karşı önlem almalarını sağlamak için iş birliği yaptı.
Türk Kanser Derneği ile BP Klinik, bireylerin genlerini tanımalarını ve hastalıklara karşı önlem almalarını sağlamak için iş birliği yaptı.
İş birliğine ilişkin düzenlenen toplantıda konuşan Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman, hastalıkların önlenmesinde taramaların çok önemli bir yeri olduğunu vurguladı.
Duruman, "Dernek olarak en büyük amacımız, tüm hastalıklardaki genetik çalışmalarla en erken teşhisi ve yatkınlıklarımızı öğrenebilmektir." dedi.
Bugünün bilim ve teknolojisi sayesinde hastalanmamanın artık mümkün olduğunu ifade eden Duruman, şöyle konuştu:
"Vücudunuz hakkında detayları öğrendikten sonra tüm yaşamınızın daha uzun, daha sağlıklı, enerjinizin daha yüksek olması için size yol arkadaşlığı ediyor olacağız. Arzumuz, hastalıklar kapınızı çaldıktan sonra değil, şimdiden harekete geçmeniz. BP Klinik tarafından yapılan genetik testler ile vücudunuzun doğumunuzdan itibaren yaşamınıza nasıl tepki verdiğini ve vereceğini öğrenebilir, mikrobiyota analizi ile de tıp dünyasının gözlerini çevirdiği bağırsak sağlığınızı yakından tanıyabilirsiniz. Aynı zamanda yapılan genetik testlerle çocuklarınızın duygusal durumunu, spor gibi genetik yatkınlıklarını ve daha birçok konuda yaşam kalitenizi artırabileceğiniz bilgileri öğrenebilme şansına sahip olabilirsiniz."
BP Klinik Kurucusu Prof. Dr. Berrin Pehlivan da yapılan genetik testler ışığında çizilen yol haritası ile daha çok insanın erken teşhis imkanı elde etmesine ve sağlıklı yaşamasına katkı sağlamak üzere Türk Kanser Derneği ile iş birliği yaptıklarını belirtti.
Pehlivan, sağlıklı kalmanın formülünü sunan genetik testlerin önemine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Artık hastalıkların pek azının kalıtsal olduğunu, kanser başta olmak üzere birçok hastalığın sebebinin seçimlerimiz olduğunu biliyoruz. Yine bildiğimiz bir gerçek, sağlığımızı dedikodulara göre değil, farklılıklarımıza göre davranarak yoluna koyabileceğimiz. Hayat tarzımızı, stilimizi, yediklerimizi, içtiklerimizi ve deneyimlediğimiz her şeyi şuna buna değil de gene göre seçmemiz gerektiği. Yani hepimize iyi gelecek bir ilaç, bir tedavi, bir yaklaşım yok. Wellbeing dediğimiz 'iyi hissetme' durumunun bir şartı var. 'Hepiniz' diye bir kolaycılık yok, 'her biriniz' diye bir çözüm var. Bu çözüm için de yapmamız gerekenler çok zor değil. En basiti, algımızı komşumuzdan, falanca hanımdan, filanca hastadan ayırıp kendimize çevirmek. Vücudumuzun, beynimizin, bünyemizin sevmediğini zorla almamak."
