Haberler

    Türkçemize Sahip Çıkalım

    Abone Ol

    Sempozyuma birçok bilim adamı, uzmanlar, Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcileri ve öğretmenler katıldı.

    Sempozyuma birçok bilim adamı, uzmanlar, Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcileri ve öğretmenler katıldı.

    Sempozyumun Berlin'deki Türk Büyükelçiliği salonlarında düzenlenen bölümünde, Federal Hükümetin Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz, Büyükelçi Hüseyin Avni Karslıoğlu ve TC Berlin Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Prof. Cemal Yıldız da birer konuşma yaptı.

    Büyükelçi Karslıoğlu, henüz beş yaşındayken ailesiyle birlikte Almanya'ya gelmiş. Yuvaya Baden-Württemberg sınırları içinde kalan Donaueschingen kentinde gitmiş.

    Almancayı hem yuvada hem de Alman komşu kadından öğrenmiş. Prof. Cemal Yıldız'ın da çocukluk ve gençliğinin bir bölümü Almanya'da geçmiş.

    Türkiye'de yüksek öğrenimi bitirdikten sonra doktora çalışması için araştırma yapmak üzere bir süre Almanya'da kalmış. Devlet Bakanı Aydan Özoğuz ise Almanya'da dünyaya gelmiş.

    Tüm sosyalizasyonunu Almanya'da almış. Yüksek öğrenimini bitirdikten sonra bir süre Körber Vakfı'nda çalışmış. Sonra da Sosyal Demokrat Parti'de (SPD) aktif politik çalışmalara başlamış. Hala da sürdürmekte.

    Her üç konuşmacı da, Almanya'da yaşayan Türkiye kökenli çocukların Türkçe öğrenmelerinin öneminin altını çizdiler. Tabii Almanca öğrenmelerinin kaçınılmaz olduğunun da. Kendisinin iki dilli büyüdüğünü, hatta zamanla çok dilli olduğunu dile getiren Aydan Özoğuz, yaşanılan ülkenin dilinin mutlaka öğrenilmesi gerektiğini, ancak bunun tek başına yeterli olmadığını söyledi.

    Özoğuz, "Uzmanlar beyinde çok sayıda dil için yer olduğunu söylüyor. Her bir dil, yaşama açılan bir pencere. Almanya'da çok sayıda çocuk tıpkı benim gibi çok dilli büyüyor. Ancak evde veya çevreden öğrenilen dil yeterli değil. Eğitim kurumlarında çok dilliliği öğretmek bizim sorumluluğumuz olmalı. Almanya'da çok dilliliği eğitimin bir parçası yapmalıyız. Çok dilliliğin bir zenginlik olduğunu toplumun kafasına iyice yerleştirmeliyiz" dedi.

    Aydan Özoğuz'un bu sözleri izleyiciler tarafından alkışlandı.

    İşte o anda benim gözlerimin önüne SPD Genel Merkezi Willy Brandt Evi'nde birkaç yıl önce düzenlenen bir etkinlikte yaşananlar geldi.

    SPD'li dönemin Neukölln İlçesi Belediye Başkanı Heinz Busckowsky'nin Neukölln Her Yerde adı altında yayınladığı ve göçmenler üzerine yazdığı kitap tartışılıyordu. Aydan Özoğuz, açık oturumda iki dilli büyümenin bir kazanç olduğunu söyleyince, salondan "Yuh" sesleri geldi.

    İsmi ya da kökeni nedeniyle okulda, iş ve meslek eğitimi başvurusunda sorun yaşayanlar olduğunu söyleyince de ıslık sesleri. Bu beklenmedik tepki Aydan Özoğuz'u çok şaşırtmıştı.

    Sempozyumdaki konuşmasında Eğitim Müşaviri Prof. Yıldız da, Almanya'da yaşayanların yüzde 20'sinin aile içinde Almanca dışında bir dil konuştuğuna ve bunların arasında en çok konuşulanın da Türkçe ve Rusça olduğuna dikkat çekti.

    " Almanya'da yahut herhangi bir başka ülkede olsun; Türklerin varlığı, Türkçe'nin varlığına endekslidir" diyen Prof. Yıldız, Türk kimliğinin de Türk kültürünün de kaybolup gitmesini bir türlü kabullenemediği için yeni bir Türkçe seferberliği başlattı. Bugünlerde bir metin kaleme aldı ve velilere "Gelin hep beraber Türkçemizi yaşatalım" çağrısında bulundu.

    TÜRKÇE, BAŞKA DİL ÖĞRENMEYE ENGEL DEĞİL

    Sevgili Velilerimiz, Almanya'da çalıştığımız okullardaki bir takım zorluklara rağmen siz duyarlı velilerimizin desteğiyle, Türkçe ana dil derslerini okullarda yaşatmaktayız. Almanya genelinde olduğu gibi, bizim bölgemizde de Türkçenin okutulup öğretilmesinde bazı zorluklarla karşılaşılmaktadır.

    Okullarda yeteri kadar Türkiye kökenli öğrenci olmasına rağmen, Türkçe ana dil derslerine katılımın hala istediğimiz düzeyde olmadığını belirtmekte yarar vardır. Bunun başlıca sebeplerinden birisi Türkçe derslerine çocuğum katılırsa Almanca öğrenemez anlayışıdır. Bu anlayıştan bir an önce kurtulmamız gerekmektedir.

    Almanca, hiç kuşkusuz bu ülkenin başta çalışma alanında olmak üzere, iletişim ve resmi mercilerde öğrenilmesi gereken ortak dildir ve Türkiye kökenli insanların büyük çoğunluğu da böyle düşünmektedir.

    Çocuklarımız Almancayı zorunlu olarak zaten öğreniyorlar ve bu dil her alanda zaten hakim konumda.

    Unutmayalım; Türk toplumundan sayısal olarak çok az olan Yunanlılar, İtalyanlar, Ruslar, Hırvatlar, Polonyalılar ve İranlılar çocuklarını kendi ana dil derslerine gönderip teşvik etmektedirler. Türkçe ana dil derslerine çocukları haftada bir- iki ders saatinde göndermekle önünün tıkanmayacağını bilmemiz gerekmektedir.

    Türkçe derslerine çocuklarını kaydedip göndermek, Almancada yapılan eğitim ve öğretimde geri kalınmasına sebep olmayacaktır. Aksi olsa Almanlar çocuklarını İngilizce, Rusça ve Fransızca öğrenmeye gönderirler mi?

    Her öğrenci 16 yaşına kadar problemsiz üç dilden fazla dil öğrenebilir. Bilimsel olarak bu ispat edilmiştir. Ana diline sahip öğrencilerin eğitimde daha başarılı oldukları herkes tarafından biliniyor. Almanya'da birçok kamu alanında üçüncü nesil Türk gençlerinin iki dile sahip olarak önemli meslek dallarında çalıştığını görüyoruz. Bu gençlerimiz hem Türkçeye, hem de Almancaya hakimdirler.

    Türkçenin gerek bugün, gerekse orta vadede okullarda yerleşik konuma gelmesi ve yaşatılması için özellikle siz sayın velilerin desteğine ve duyarlılığına ihtiyaç duyulmaktadır. Burada yaşayan Türk kökenli göçmenler kendi konuştukları ana dillerine sahip çıkmaz ve bunun önemini çocuklarına anlatmazlarsa, kim anlatacak?

    Dolayısıyla, Almancanın yanında Türkçemizin de okullara yerleşmesi ve yaşaması için velilerimizin çocuklarını Türkçe derslerine zamanında kaydetmelerini ve çocuklarını teşvik etmelerini önemsiyoruz. Türkçe ana dil derslerine gerek ilkokullarda, gerekse orta okullarda yeterli derecede katılımı sağlamak için veliler olarak girişimde bulunmalıyız.

    Siz velilerimiz, Türkçenin önemini çocuklarınıza anlatmaz ve onların Türkçe ana dil derslerine katılmasını teşvik etmezseniz, ne çocuklarınız gelip bu derslere katılacaktır, ne de okul idareleri bunu önemseyecektir.

    Velilerimiz çocuklarının gittikleri okul müdürlüklerinden Türkçe derslerinin olması için talepte bulunmalıdır. Talepte bulunmazlarsa, okul müdürlükleri de Türkçe derslerine yeterli derecede kaydını yaptıran öğrenci yok diye, Türkçe derslerini okulda sunmayacaktır.

    Türkçe dersleri önümüzdeki 2016- 2017 öğrenim döneminde verilmeye devam edilecektir. Velilerden ricamız, çocuklarını zamanında kayıt yaptırmalarıdır.

    Özellikle okul dönemi başında okul idaresi tarafından çocuklarınıza Türkçe derslerine kayıt katılım belgesi verilmektedir. Bu kayıt belgesini ihmal etmeden belirtilen süre içerisinde doldurup imzaladıktan sonra, çocuğunuzla ya da sınıf öğretmeniyle okul idaresine ulaştırmanız gerekmektedir. Lütfen çocuğunuzun bu belgeyi okul idaresine verip vermediğini dosyalarına bakarak kontrol ediniz.

    Ayrıca, Türkçe derslerinin ne zaman ve hangi sınıfta yapılacağını okul idaresine sorunuz. Çocuklarınıza Türkçe anadil derslerine katılımın önemli olduğunu ve dersleri önemsemeleri gerektiğini söylemeniz çok faydalı olacaktır.

    Siz çocuklara derslerin önemini ve katılımını anlatırsanız, onlar da severek gelip katılacaklardır. Velilerimizin ana dil derslerine şimdiye kadar verdikleri desteğe teşekkür eder bundan sonra da bu desteğin devam etmesini dileriz.

    TÜRKÇE ANA DİLİNİ YAŞATMAK, ONA SAHİP ÇIKMAKTAN GEÇMEKTEDİR !!!

    Kaynak: Hürriyet / Güncel

    Cemal Yıldız Yıldız Türk Türkiye Almanya Politika Güncel Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title