'Türkçeyi Yeniden Keşfetmeye Mecburuz'
"Türkçeyi Bu Kadar Güdük,Bu Kadar Biçare Göstermeye Kimsenin Hakkı Yok"
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, herkesin Türkçeyi yeniden keşfetmeye mecbur olduğunu vurgulayarak, ''Türkçenin zenginliğinin farkında değiliz. Yeni yetişen gençlerimiz neredeyse 20-25 kelimeyle meramını ifade edecek noktada acizlik gösteriyor. Türkçeyi bu kadar güdük, kısır, bu kadar biçare göstermeye kimsenin hakkı da yok, haddi de yok'' dedi.
Uluslararası Türksoy'la İpekyolu Dergisi'nin geleneksel ''Altın Adamlar Ödül Töreni''nde konuşan Arınç, kendisini ''Türk Diline ve Kültürüne Hizmet Ödülü''ne layık görenlere teşekkür etti.
Arınç, ''Türkçe bizim her şeyimiz. Türkçeye sahip olmamız, onu en iyi şekilde kullanmamız gerekir. Aslında bu konuyu içimizde en güzel konuşacak ve dinletecek olan üstadımız Yavuz Bülent Bakiler'dir. Onu şiirleriyle, duygu yüklü, Türkçeyi en zengin şekliyle kullanan anlatımıyla her zaman takdirle, hayranlıkla izlemişimdir'' diye konuştu.
Daha önce de meclis başkanlığı döneminde buna benzer ödüller aldığını ifade eden Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Türkçeyi maalesef bozuyoruz, bozarak konuşuyoruz. Türkçenin zenginliğinin farkında değiliz. Yeni yetişen gençlerimiz neredeyse 20-25 kelimeyle meramını ifade edecek noktada acizlik gösteriyor. Neredeyse o telefonlardaki mesajlar gibi 'nbr' yan yana geldiği zaman 'ne haber' dediklerini anlıyoruz, 'slm' yazdığı zaman 'selam' olduğuna inanmak istiyoruz. Türkçeyi bu kadar güdük, kısır, bu kadar biçare göstermeye kimsenin hakkı da yok, haddi de yok. Son yıllarda maalesef gençlerimizin argo ve popüler kültüre olan temayülleri ve yatkınlıkları, Türkçeyi zengin bir dil olarak konuşmaktan ziyade çok küçük, sadece meramını 3 cümleyle anlatabilecek şekle sokmaya kalktı. Bundan dolayı ıstırap duyuyorum.''
SAÇMA SAPAN KELİMELER
Herkes tarafından rahatlıkla konuşulan kelimelerin Türkçede güzel bir karşılığı bulunmaması durumunda kullanılabileceğini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
''Durup dururken binlerce kelime hazinesine sahip Türkçe dilimizin içinde, su gibi şırıl şırıl, bülbül sesi gibi kulağa ahenkli gelen, fonetiği gayet güzel olan bir dili konuşmak yerine bir özentiyle, kendini bir inkarla, kendini küçük görmekle böylesine saçma sapan kelimeler kullanılmasını affetmek mümkün değil. Kendi dilimizi konuşacağız. Bir Fransız ne kadar Fransızcasına sahip çıkıyorsa, İngiltere Büyük Britanya'dan kalmış bir imparatorluk hülyasıyla kendi dilini halen dünyanın her yerinde konuşmak için bütün gayretini sarf ediyorsa, biz Türkçeden vazgeçemeyiz.''
-''TÜRKÇEYİ YENİDEN KEŞFETMEYE MECBURUZ''-
Bülent Arınç, herkesin Türkçeyi yeniden keşfetmeye mecbur olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Türkçe çok zengin bir dil, inanın. Fransızca kadar, Arapça kadar, belki onlardan birkaç tanesinden daha çok kelime hazinesine sahip. Bizim bu zenginliği konuşmamız, öğrenmemiz, bilmemiz lazım. Bir ara öz Türkçe adıyla ortaya çıkarılan, sonra uydurukça olduğu anlaşılan o heyecandan, o hareketlerden bahsetmiyorum. Kitaplarımızı açtığımızda, alfabemizi açtığımızda, kültürümüze dönüp baktığımızda, eski medeniyet eserlerimizi ortaya koyduğumuzda gerçek Türkçenin zaten ne olduğu çok iyi belli oluyor. Biz buna sahip çıkmalıyız. Zorlamalarla, yeni şeyler türeterek gülünç hale gelmek değil asıl mesele. Konuşulan Türkçeyi, anlaşılan Türkçeyi, saf olanı, temiz olanı, arı olanı, duru olanı bizim tercih etmemiz gerekiyor. Kültürümüzün en önemli unsuru budur. Dilimizde noksanlık olursa birbirimize karşı dilsiz oluyoruz, anlaşamıyoruz, konuşamıyoruz.''
Konuşmasının ardından Arınç'a, şair-yazar Yavuz Bülent Bakiler, ''Türk Diline ve Kültürüne Hizmet Ödülü''nü takdim etti.
Bülent Arınç da ödül almaya hak kazanan bazı kişilere ödüllerini verdi.