"Türkiye, AB yoluna devam etmeli"
Ünlü ekonomistler Mahfi Eğilmez ve Işın Çelebi, Altınbaş Üniversitesi'nin düzenlediği "Ekonomi Tartışmaları" programında bir araya geldi.
Ünlü ekonomistler Mahfi Eğilmez ve Işın Çelebi, Altınbaş Üniversitesi'nin düzenlediği "Ekonomi Tartışmaları" programında bir araya geldi. 2 ünlü ekonomist programda dünya ve Türkiye'yi 2022'de nelerin beklediğini tartıştılar ve Türkiye'nin gelişmiş ülke hedefinden geri kalmaması gerektiğini vurgulayarak Türkiye'nin AB tam üyelik yolunda ilerlemeye devam etmesi gerektiğini kaydettiler.
Ekonomist ve Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mahfi Eğilmez gerek dünyada gerekse Türkiye'de hızla değişen bir sürecin yaşandığına dikkat çekti. Bu gelişmeleri anlayabilmek için ABD'de büyüme ve enflasyon durumuna bakmak gerektiğini dile getiren Mahfi Eğilmez, geçen yılın aynı dönemine göre ABD'nin yüzde 12,2'lik bir büyüme gösterdiğini belirtti. Asıl sorunun ise enflasyon olduğunu belirten Eğilmez, "Önceleri ABD Merkez Bankası FED'in bunu geçici olarak yorumlasına karşın bunun kalıcı bir durum olduğunu anlatıyordum. Nitekim de 2021'den itibaren yüksek enflasyon değerleri bunun böyle olduğunu gösterdi. Ekim ayında ise 6.2'lik çok ciddi bir enflasyon oranı görülüyor. FED'in Başkanı Powel da bunun geçici olmaktan çıktığını ve bazı önlemler alınması gerektiğini açıkladı. Buna göre öncelikle parasal sıkılaştırmaya gidecekler ve tahvil alımlarını azaltarak piyasaya daha az para verecekler. İkinci aşamada ise önümüzdeki yıl daha erken zamanlarda faiz artışlarının gündeme gelmesini bekleyebiliriz" değerlendirmelerinde bulundu.
EURO BÖLGESİNDE DE ABD'YE BENZER BİR DURUM YAŞANIYOR
Mahfi Eğilmez, Euro Bölgesi'nde de ABD'ye benzer hareketler olduğunu belirtti. Eğilmez, "Büyüme ABD'ye oranla daha düşük ancak kademeli yükselen bir enflasyon görülüyor. Bu kadar çok para basıp, piyasaya bu kadar para çıkıldığında bunun bir gün sıkıntıya yol açacağı bekleniyordu. Şimdi faizler yavaş yavaş yükseltilip, para sıkılaştırılmaya gidilince, dünyaya dağılan dolarlar, Eurolar merkeze dönmeye başladı. Bu da enflasyonist baskıları ortaya çıkarıyor" dedi.
ÇİN'İN BÜYÜME ORANI KENDİ DİNAMİĞİNE ORANLA DÜŞÜK
Çin'in kendi dinamiklerine göre büyüme oranının oldukça düşük olduğunu ifade eden Mahfi Eğilmez, "Son ayın, son çeyreğinde yüzde 5'in altında bir oran görüyoruz. Geçen senelerde yüzde 10'lar seviyesinde büyüyen Çin için oldukça düşük bir oran. 1.5'lük enflasyon ise Çin için henüz tehlikeli bir seviyede değil birkaç ay daha bakmak lazım, asıl sorun büyümede" dedi.
"MAKRO EKONOMİLERİN ÇELİŞKİLİ DÜNYASINA ADIM ATTIK"
Bütün bu ülkelerin borçlarında çok büyük artış olduğuna dikkat çeken Mahfi Eğilmez, bankalara borçların tavan yaptığını söyledi. Eğilmez açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Bu 3 bölgede de büyüme kaynaklı sorunlar karşımıza geliyor. Gelişmiş ekonomiler, başlangıçta para basarak, gevşek para politikası izleyerek, faizleri düşük tutarak ekonomik büyümeyi uyarıcı hamleler yapmak zorunda kaldılar. ABD'de enflasyon %6'lar ama FED'in uyguladığı faiz yüzde 0,25'te. Avrupa'da da aynı şekilde. Buralarda büyüme tam istenildiği gibi canlandırılamasa bile iyi kötü toparlandı. Şimdiki sorun Enflasyon. Kritik noktada da bir çelişki ile karşı karşıya kalındı. Makro ekonomilerin çelişkileri dünyasına adım attık. Bir yandan enflasyonu düşük tutup, bir yandan büyümeyi yükseltmek çok zor bir olay. Çünkü ekonomiyi canlandırmak için yapılacak hamleler eninde sonunda enflasyona yol açacak. Avrupa ve ABD'nin paraları dünyanın kabul ettiği rezervler olduğu için basılan paraların büyük kısmı dışarıya gidiyor. Bundan sonraki kararları önemli, sıkıntılı bir noktaya geldiler."
DÜNYA YENİ BİR KRİZE SÜRÜKLENİYOR
Eski Devlet Bakanı ve Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi, dünyanın yeni bir krize sürüklendiği değerlendirmesini yaparak, "Özellikle doğalgazda dünya fiyatlarının 7-8 kat üstüne çıkılması ve kömür fiyatlarının da 3-4 kat artması bize enerji girdilerinin çok yukarı doğru çıktığını gösteriyor. LNG'nin birim fiyatı 1000 m3/ sn' de 1000 USD üstüne çıktı. Bu 100 – 150 dolardı" dedi.
Bu durumun çok önemli bir sorun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Işın Çelebi, Çin'den gelen tedarik zincirlerin de müthiş kırılmalar olduğunu, fabrikaların artık haftanın 3 günü çalışmaya başladığını ifade etti. Örneğin dünyada tekstil sektörünün bu nedenle ham madde bulmakta zorlandığını belirten Prof. Dr. Işın Çelebi, ABD'de ise yeni istihdam yaratmada zorluklar yaşandığını söyledi.
DÜNYADAKİ KRİZLERİN ARALIKLARI KISALMAYA BAŞLADI
Avrupa Birliği'ni, Eski Doğu Bloğu ülkeleri ve Akdeniz Ülkeleri olarak ayrı değerlendirmek gerektiğini dile getiren Işın Çelebi, "Fransa ve Yunanistan'ın özellikle silah sanayindeki iş birlikleri bizim açımızdan sorun olarak görülüyor. Tarım ürünleri de ciddi fiyatlandı. Buğday tedariğinde sorunlar var. Dikkat ederseniz dünyadaki krizlerin aralıkları kısalmaya başladı. 2022'de dünyada enerji bazlı reel sektör krizinin rüzgarları esmeye başlayacak. Pandemi sonrası yepyeni bir dünya ile karşılaşacağız" dedi.
Pandemi de özellikle teknoloji şirketlerinin olağanüstü büyüdüklerine dikkat çeken Işın Çelebi, G/7 ülkelerinin, gelişme vergisi getirdiğini anlattı. Işın Çelebi, teknoloji şirketlerinin dünyanın geleceğindeki etkinliklerinin daha artacağını ifade etti. Çelebi, "Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için ayrıca değerlendirmesi gerek bir durum. Bunların olağanüstü gelişmesi ve otomobil fabrikalarının bile daha üretim yapmadan değer kazanması, likidite fazlasına işaret ediyor. FED Başkanı Powel, bunu kademeli olarak bunu piyasadan çekeceğini açıkladı. Bu rezerv para ve likidite genişlemesi, ABD ekonomisi için çok ciddi bir kaynak yaratılmış oluyor. Pandemi döneminde de aşılama konusunda ciddi bir dengesizlik yaşandığını dile getirdi. Bazı ülkelerin çok hızlı ilerlemesiyle ciddi kaynak yaratıldığını ifade etti. "Bazı ülkeler ise hiç aşılanamadı. Yani aşı dağılımında ciddi bir bozukluk var, gelir dengesizliğini de artırıyor" diye konuştu.
"TÜRKİYE, YÜKSEK ENFLASYON İÇİNDE BÜYÜMEYE DEVAM ETTİ"
Dr. Mahfi Eğilmez, dünyada yaşanan sorunların haricinde Türkiye'nin de kendi dinamiklerine göre ayrı problemleri olduğunu söyleyerek, Türkiye'nin tipik bir enflasyonlu büyüme ülkesi olduğunu ifade etti. Eğilmez, "2011'de yüzde 6'lara inmiş ama her zaman ortalama yüzde 13'ler de seyretmiş. Son yıl ise %20'ye yakın bir enflasyonumuz var bununla birlikte büyümesi iyi. Yüksek enflasyon içinde büyümeye devam etmiş. Büyümesi enflasyon olarak büyütmek çözülmesi gerek asıl konu. 2003-2010 arası bir denge sağlanmıştı" dedi.
Mahfi Eğilmez, MB'nin rezervleri konusuna da açıklamalarda bulunarak, "Brüt rezervler 128,4 milyar USD. Bunun içinde döviz ve altın rezervleri de var. MB'nin net rezervleri 25, 03 milyar USD. Bu, ödünç rezervleri, yani bankaların MB'de zorunlu karşılık için tuttukları rezerv miktarını düşünce, geri kalan net rakam. SWAP, 60,5 Milyar USD rezervi var. Dönem bittiğinde bu dövizleri verecek ve karşılığı olan TL'yi alacak. Bu da ödünçtür. SWAP hariç net – 35.5 Milyar USD. Biz bunların hepsine bakmak zorundayız" dedi.
"TÜRKİYE BU DURUMU ÇÖZMEK İÇİN GÜÇLÜ BİR EKONOMİ PROGRAMI YAPMAK DURUMUNDA"
Türkiye'ye tarihinin en büyük para girdisinin yapısal reformların ardından, 2006 yılında AB'ye tam üyelik müzakerelerinin başladığı zaman olduğunu aktaran Mahfi Eğilmez, "TL'ye olan güven arttı. 1 yılda, doğrudan sermaye yatırımı olarak 22 milyar dolar girdi. Bu Cumhuriyetin ilanından, o tarihe kadar giren paranın 2 katıdır." dedi.
Mahfi Eğilmez, AB ile ilişkilerimizin zayıflamasıyla bu tablo değişmeye başladığını belirleterek, "BDDK'nın verilerine göre, 2010'da yüzde 30'ların altına inen dolarizasyon bugün yüzde 61,5'e çıktı. Yani bankalarda her 100 liranın, 61.5 lirası döviz. İnsanlar, dövize dönmüş durumda. Türkiye bu durumu çözmek için güçlü bir ekonomi programı yapmak durumunda. Aslında bu AB çıtası nedeniyle Türkiye o dönemde, beklentileri iyi yönetti. Hem büyüdü hem enflasyonu düşürdü. Aslında elimizde önemli bir deneyim var. Başka yere bakmaya da gerek yok" dedi.
"EKONOMİ YÖNETİMİ İÇİN DEMOKRASİ VE HUKUK DEVLETİ İLKELERİNİN ÖNEMİ GÖZ ARDI EDİLEMEMELİ"
Prof. Dr. Işın Çelebi de o dönemde AB tam üyelik müzakerelerinin başlamasının çok önemli olduğuna işaret ederek, "Ülkede demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin uygulanacağı kanaati oluştu. Hem Türkiye içinde ciddi bir canlanma oldu. Hem de yurt dışından Türkiye'ye yatırım yapmak isteyenlere güvence oldu. AB yolunda yürümesi, Türkiye'nin büyümesine, gelir dağılımı eşitliğinin sağlanmasında önemli bir nokta oldu" dedi.
Işın Çelebi açıklamasında, "Mali disiplin sağlanabilir, reformlar yapılabilir. Ama demokrasi ve hukuk devleti ilkelerindeki kalitesinin yükseltilmesinin, 2005 – 2011'e kadar yabancı sermayenin girişine de neden oldu. Türkiye, ekonomiyi yönetirken, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin önemini hiç göz ardı etmemeli" diye konuştu.
2006 yılında 1 yılda gelen 22 milyar doların daha iyi değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Çelebi, "Çin, Hindistan'da yeni teknolojik devrimin başladığı zaman bu alanlara yatırım yapılabilseydi bambaşka bir yerde oldurduk. Oysa o dönem de inşaat sektörüne ağırlık verildi. Bu üzüldüğüm noktalardan biridir. Oysa genç bir nüfusa da sahiptik. Kore ve Çin bunun iyi kullandı" diye konuştu. Işın Çelebi, Türkiye'nin yapacağı çalışmanın, AB tam üyelik yolunda ilerlemeye devam etmesi gerektiğini belirterek, "Türkiye'nin ülke riskli bugün 520. Oysa, güven ortamının sağlandığı ve belirsizliğin ortadan kalktığı bir Türkiye, hepimizin temennisi. Kur artışı ile tek başına elde edilecek bir durum değil. İthalat ve İhracat rakamlarının başa baş hale getirmek lazım. Katma değerli ihracatı artırmalı. Eximbank'ı dinamizme kavuşturmalı" İfadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN YASTIK ALTINDA VE SİSTEM DIŞI TAHMİNİ 500 MİLYAR DOLARLIK STOĞU VAR
Dr. Mahfi Eğilmez, "Türkiye o dönemde bir nevi Hollanda sendromu yaşadı. Döviz kurunun sabitlenmesi, sanal bir zenginlik yarattı. İthal mallar ucuzladı. 4-5 yılda 75- 80 milyar dolar, yabancı sermaye geldi. 65 milyar dolar da özelleştirme geliri vardı. Bu yaklaşık 145 milyar dolar, teknoloji gibi gelecek vadeden start-up projelere yatırabilseydi maalesef iyi değerlendirilemedi" şeklinde konuştu.
Bütün bu sıkıntılara rağmen sanayisi iyi bir Türkiye olduğunu söyleyen Eğilmez, "Ciddi talep de var. Yastık altı varlıklar bu durumda etkili. Piyasaya çıkmayan bir servet var yastık altında. Dünya altın Konseyi ve İstanbul Altın Borsasının 2 sene önceki tahminlerine göre yastık altında 5000 ton altın var. 300 milyar dolara tekabül ediyor. Türklerin, bir de yurt dışında kayıt ve sistem dışı 200 milyar doları var. Tahmini 500 milyar dolarlık stokun varlığı, Türkiye'nin krizlere direnmesini sağlıyor İnsanlar sıkıntılı dönemlerde bu stoklarını devreye sokuyor, durum normale döndüğünde de geri koyuyorlar" dedi.