Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi Sempozyumu Sona Erdi
İslamcılık kavramını ilk kez Ziya Gökalp'in kullandığı savunuldu.
İslamcılık düşüncesinin her yönüyle bilimsel olarak 'ilk' kez irdelendiği ' Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi Sempozyumu'nun üçüncü ve son gününde İslamcılığın Türkiye'de gelişimi ve dönüşümüne öncülük yapan isimler ile İslamcılık düşüncesinin etkilendiği "tercümeler dönemi" tartışıldı.
Sempozyumda ayrıca İslamcılık düşüncesinin edebiyat ve sanat üzerindeki etkileri de konuşuldu.
Zeytinburnu Kültür Merkezi'nde çok sayıda katılımcının takip ettiği sempozyumun son günündeki İslamcılık düşüncesinin "Öncüleri ve Dönüştürücüleri" konulu oturumda D. Mehmet Doğan, Doç. Dr. Fahrettin Altun, Yard. Doç. Dr. Fırat Mollaer, yazar Ercan Yıldırım ve Dr. Necdet Subaşı birer tebliğ sundu.
- "İslamcılık kavramını ilk kez Ziya Gökalp kullandı"
İslamcılığın Arap dünyasında terminolojik bir karşılığının bulunmadığını savunan Yazar Mehmet Doğan, kavramın Türkiye'ye özgü bir tabir olduğunu söyledi. Bu tanımı ilk olarak Ziya Gökalp'in kullandığını ve 1960'lı yıllardan sonra yaygınlaştığına dikkat çeken Doğan, 'İslamcı' yerine 'İslami' kavramının kullanılmasının daha doğru olacağını, gelişmelerin de bu yönde olduğunu dile getirdi.
Türkiye'deki İslamcı öncüler arasında özgün bir yere sahip olan Necip Fazıl Kısakürek'i değerlendiren İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fahrettin Altun, Necip Fazıl'ın popüler kültürün bir temsilcisi olarak kabul edilebileceğini savundu. Necip Fazıl'ın kitleleri etkileme gücüyle önemli bir figür olduğunun altını çizen Altun; "1939'da yazdığı 'Ben Buyum' yazısıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Necip Fazıl, Müslüman-Türk kimliğini ön plana çıkartırken Kemalizm ve komünizmi şiddetle reddeder. Kısakürek, İslam tarihi sürecinde 'Müslüman-Türk'ü en önemli aktör olarak görmüştür" dedi.
- "İslamcılığa muhalif bir İslamcı: İsmet Özel"
Cumhuriyet dönemi İslamcı düşünceyi etkileyen en önemli isimlerden Nurettin Topçu'yla ilgili bir tebliğ sunan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Fırat Mollaer ise Topçu'nun 'Çağdaş İslamcı' anlayışın önemli bir ismi olduğunu kaydetti. Topçu'nun İslamcı olup olmadığı sorusuna "hem hayır hem de evet" denilebileceğini ifade eden Mollaer, "Topçu'nun şeriat İslamcısı değil, hakikat İslamcısı" olduğunu anlattı.
Sempozyumun en dikkat çekici tebliğlerinden birini de yazar Ercan Yıldırım sundu.
"İslamcılığa muhalif bir İslamcı: İsmet Özel'' başlıklı konuşmasında Yıldırım, "İsmet Özel, İslamcılığı Türkiye'nin İslami bir dönüşüm geçirmesi olarak görür ve İslamcılık düşüncesinden yola çıkarak 'üçüncü yol mümkündür' görüşünü savunur. Türkiye şartlarında ve Türkiye'ye özgü bir İslamcılığı savunan Özel, İslamcılığın Türkiye şartlarında gelişebileceğini ve asla dış desteğe ihtiyacı olmadığına inanmıştır" yorumunda bulundu. İsmet Özel'in de Mehmet Akif gibi Türkiye'de ve Anadolu'da İslam'ın zora girmesi durumunda tüm İslam dünyasında Müslümanlığın sıkıntılar yaşayacağını öngördüğünü vurgulayan Yıldırım, "İsmet Özel, radikalizm ve fundamentalizme karşı olmakla birlikte gelenekçi bir tutuma da sahip değildir" dedi.
"İslamcılığı Batı'da tanımlanmış bir kavram" olarak ortaya koyan Diyanet İşleri Başkanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Dr. Necdet Subaşı, Müslümanların bu kavramı çok da sahiplendiğinin söylenemeyeceğini savundu. Yekpare bir İslamcılık anlayışının söz konusu olmadığına dikkat çeken Subaşı, "İslamcılar toplumun geleneksel değerlerini sorgulamak üzere kendilerini konumlandırmışlardır. İslamcıların toplumla aralarına koyduğu mesafe onları elitistleştirmiştir. İslamcılar devlete yaklaştıklarında muhafazakar, topluma yaklaştıklarında ise marjinal oluyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
- "MİT, Seyyid Kutup çevirisi yaptırdı"
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ağırakça'nın oturum başkanlığını yürüttüğü "Tercümeler ve Etkileri" başlıklı oturumda ise yazar Hamza Türkmen, "Seyyid Kutup ve İhvan-ı Müslimin" hareketinin Türkiye'deki İslamcı düşünceyi nasıl etkilediğini aktardı.
Türkmen konuşmasında Seyyid Kutup'un Türkiye'ye ilk kez MİT tarafından tanıtıldığı iddia etti. Seyyid Kutup'un görüşlerinin Türkiye'de 1960 sonrası gündeme geldiğine dikkat çeken Türkmen, "27 Mayıs sonrası dünyada gelişen sol ve Marksist düşüncelerin Türkiye'de de etkili olmasını engellemek için MİT Başkanı Fuat Doğu girişimlerde bulunuyor. Seyyid Kutup'un fikirlerinin Türkiye'de tanınması için Diyanet İşleri Başkanlığı'nda görevli Yaşar Tunagör'e kitabı çevirtiyor ve yayınlatıyor" şeklinde konuştu.
Zeytinburnu Belediyesi'nin evsahipliğinde düzenlenen ve üç gün süren Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi Sempozyumu" etebiyat ve sanat tartışmalarının yapıldığı son oturumla son buldu.