Türkiye'de Saldırgan Köpekler Üzerine Doktora Yapan Tek Uzman Konuştu
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Yalçın, köpek saldırısına uğrayan bin 200 kişiyle yapılan araştırmada, ısırılan insanların yüzde 75'inin sahipli köpekler tarafından, yüzde 25'inin ise sokak köpekleri tarafından ısırıldığını...
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Yalçın, köpek saldırısına uğrayan bin 200 kişiyle yapılan araştırmada, ısırılan insanların yüzde 75'inin sahipli köpekler tarafından, yüzde 25'inin ise sokak köpekleri tarafından ısırıldığını tespit ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin saldırgan köpekler üzerine doktora yapan tek uzman olan Prof. Dr. Ebru Yalçın, "Köpek ısırıklarıyla ilgili bizim bir çok makalemiz var, bunlardan bir tanesi devlet hastanesiyle köpek ısırıkları üzerine yaptığımız ortak bir çalışma. Isırılan insanların yüzde 75'inin sahipli köpekler tarafından ısırıldığını, sadece yüzde 25'inin sokak köpekleri tarafından ısırılmış olduğunu tespit ettik. Yaklaşık bin 200 kişi üzerinde yaptığımız araştırmadan bu sonuç çıktı. Sahipsiz köpekler sürekli bir taraftan bir tarafa gönderildikleri için ya da insanlar tarafından çok hoş karşılanmadıkları için genelde insanlardan uzak durmayı seçiyor. Bu hayvanları biz şehir hayatından daha da uzağa attığımızda, mecburen hayatta kalabilmek için daha büyük sürüler oluşturuyorlar. Daha küçük köpek grupları daha tehlikesizdir. Gece ve kendi bölgesinin tehdit edildiği durumlarda bölgesini savunabilirler. Bazen insanlar sokak köpeklerini alalım, daha uzak bölgelere, daha doğal bir yere bırakalım diye düşünüyor. Bütün köpekleri alıp şehir dışına koyduğumuzda, köpekler bir süre sonra asosyal hale geleceklerdir. Tekrar biz bu işten vazgeçtik, tekrar şehrin içine gelsin dediğimizde böyle bir şeyin imkanı olmayacaktır. Biz şehrin içinde hayvanlarla yaşamayı öğrenmeliyiz. Maalesef bazen kazalar oluyor. Köpeğin saldırmasının belirli sebepleri vardır. Hiçbir zaman karşı tarafa vahşet amaçlı ve zevk için saldırmaz, sadece bölgesini korumak ister. Çevredeki köpekleri doğru şekilde besleyebilirsek, agresif olan sürü gruplarını ayırıp başka tarafa çekebilirsek mesele hallolur. Biz çocuklarımızı da doğru şekilde eğitmek zorundayız. Bakıldığında biz köpekle nasıl iletişim kuracağımızı da bilmiyoruz. Çoğu zaman yapılmaması gereken şeyleri yapıyoruz. Bir köpekle karşılaşıldığında bir çocuğun yüksek sesle bağırması, elini kolunu kontrolsüzce hareket ettirmesi ve gözünün içine bakması, bunların hepsi köpekleri daha da insana doğru çekiyor. Biz ne yapılması gerektiğini çocuklarımıza öğretebilirsek, bu kazaları asgariye indirebiliriz" dedi.
"Köpek saldırılarını önlemek için aynı anda kısırlaştırma şart"
Şehir hayatında köpeklerle ve kedilerle hayvan refahına en uygun ve insanların yaralanmasını engelleyecek şekilde çalışma yapılması gerektiğini ifade eden Yalçın, "Bu olayın başında kısırlaştırma var. Kısırlaştırma üremeyi engellediği gibi aynı zamanda agresif davranışları da engelliyor. Bir köpek kızgınlığa gelmiş bir dişinin çevresinde dolaşırken saldırganlık gösteriyor olabilir. Bir dişi yavrularını ve bölgeyi korumak için insanlara sert tepkiler verebiliyor. Bu noktada insanların köpeklere karşı doğru davranacağını ve ısırıklardan nasıl kurtulabileceğimizi öğrenebiliriz. Çözüm hayvanları tamamen hayatımızdan uzaklaştırmak değil. Bu insan hayatını çok renksiz hale getirir. Asırlardır bize yardım eden köpek ve kedilere vefasızlık etmiş oluruz. Köpek saldırılarına karşı çare, bir yıl boyunca aynı anda kısırlaştırmadan geçiyor" şeklinde konuştu. - BURSA