Türkiye'deki Suriyeliler İçin "Geçici Kalıcılık" Dönemi
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Başbakan Başdanışmanı Yetiş'ten detaylar- Başbakan Başdanışmanı Yetiş ile röportaj Türkiye'deki Suriyeliler için "geçici kalıcılık" dönemi- Başbakan Başdanışmanı Yetiş: - "Yeni bir yaklaşım olarak 'geçici kalıcılık' diye nitelendirebileceğimiz geçici olduklarını bilerek ama kalacaklarmış gibi hizmet ettiğimiz insan odaklı daha orta vadeli çalışmalara başladık"- "Suriyelilerin savaşın bitimiyle tekrar ülkelerine döneceğini varsayıyoruz ve çalışmalarımızı bu yaklaşım üzerinden yapıyoruz.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Başbakan Başdanışmanı Yetiş'ten detaylar- Başbakan Başdanışmanı Yetiş ile röportaj Türkiye'deki Suriyeliler için "geçici kalıcılık" dönemi- Başbakan Başdanışmanı Yetiş: - "Yeni bir yaklaşım olarak 'geçici kalıcılık' diye nitelendirebileceğimiz geçici olduklarını bilerek ama kalacaklarmış gibi hizmet ettiğimiz insan odaklı daha orta vadeli çalışmalara başladık"- "Suriyelilerin savaşın bitimiyle tekrar ülkelerine döneceğini varsayıyoruz ve çalışmalarımızı bu yaklaşım üzerinden yapıyoruz. Ancak ülkemizde kalış süreleri boyunca da hem Suriyeli toplumun eğitimli insan nüfusunu koruyabilmeleri hem de kendi halkımızla daha yakın ve uyum içinde toplumsal bütünleşmeyi yakalayabilmeleri açısından daha orta vadeli çalışmalara geçtik"- "AB heyeti şu anda bizim bu önerilerimizi değerlendiriyor ve 2015'in sonuna kadar netlik kazanacağını ümit ediyoruz" MELTEM BULUR - Başbakan Başdanışmanı Murtaza Yetiş, Türkiye'deki Suriyelilerin gerek dördüncü yılını geride bırakması ve gerekse sayılarının 2,5 milyonu bulması nedeniyle ülkedeki sürecin yeniden değerlendirilmesi ihtiyacı gördüklerini belirterek, "Yeni bir yaklaşım olarak 'geçici kalıcılık' diye nitelendirebileceğimiz geçici olduklarını bilerek ama kalacaklarmış gibi hizmet ettiğimiz insan odaklı daha orta vadeli çalışmalara başladık" dedi.Yetiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'ye 2011'den bu yana yoğun mülteci göçü yaşandığını anımsatarak, Türkiye'nin her krize yaklaşımda olduğu gibi süreci önce "geçici" olarak değerlendirdiklerini ve sığınmacıların korunması, can güvenliğinin sağlanması ile temel insani ihtiyaçların karşılanmasına odaklandıklarını anlattı. Ancak Suriye'deki krizde 4 yılın geride bırakılması ve Türkiye'deki Suriyeli nüfusun 2,5 milyonu bulması nedeniyle bu sürecin yeniden değerlendirilmesi ihtiyacının ortaya çıktığını dile getiren Yetiş, "Bu çerçevede de yeni bir yaklaşım olarak 'geçici kalıcılık' diye nitelendirebileceğimiz geçici olduklarını bilerek ama kalacaklarmış gibi hizmet ettiğimiz insan odaklı daha orta vadeli çalışmalara başladık" diye konuştu.Yetiş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Suriyelilerin savaşın bitimiyle tekrar ülkelerine döneceğini varsayıyoruz ve çalışmalarımızı bu yaklaşım üzerinden yapıyoruz. Ancak ülkemizde kalış süreleri boyunca da hem Suriyeli toplumun eğitimli insan nüfusunu koruyabilmeleri hem de kendi halkımızla daha yakın ve uyum içinde toplumsal bütünleşmeyi yakalayabilmeleri açısından daha orta vadeli çalışmalara geçtik. Bu çalışmaların içinde de Avrupa Birliği (AB) ile buluştuğumuz bir nokta oldu."AB'nin son dönemde artan mültecilerle birlikte bu ihtiyacı karşılamaktan daha çok bu akışı önlemeye dönük amaçla kendilerine " Türkiye'deki Suriyeliler için neler yapabiliriz" sorusunu yönelttiğini ifade eden Yetiş, Türkiye'deki Suriyelilerin eğitimi başta olmak üzere sağlık, toplumsal uyum ve mesleki eğitim gibi temel çerçevelerde ve ayrıca Suriye nüfusunun yoğun olduğu yerlerde ihtiyaçların karşılanmasına yönelik yaklaşımlarını AB heyetiyle paylaştıklarını vurguladı.Murtaza Yetiş, "AB, Türkiye'deki Suriyelilerin sahiplenilmesi, bu külfete ortak olma noktasında olumlu yaklaşım içerisinde ancak henüz bu somutlaşmış değil" dedi.- "Süreç bir an önce netliğe kavuşmalı"AB'nin hem yeni sığınmacı akışlarıyla ilgili tedbir yoluna gitmesi hem de halihazırda Avrupa'ya ulaşmış Suriyelilerin yeniden yerleşimi noktasında çalışma yapması gerektiğini vurgulayan Yetiş, bunun AB açısından "elzem" olduğunu dile getirdi.Yetiş, AB'nin uluslararası hukuk çerçevesinde kapılarını açması gerekliliğine işaret ederek, "Bunun hiçbir mazereti olamaz. Bu temel perspektiften kaçınıldığı sürece de sürekli eksik bir şey bırakmış olacaksınızdır. Şu anda bunu, AB'nin uluslararası barış ve ortak insanlık ailesinden bahsedilen bir yaklaşımın neresine oturtacaktır, bilemiyoruz. AB felsefesini bir anlamda toparlamak adına da bu sürecin bir an önce netliğe kavuşması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.Avrupa'nın sığınmacı krizinin çözümünde Türkiye'nin çok önemli rolünün farkında olduğunu anlatan Yetiş, ancak meseleye sadece Suriyelilerin Türkiye'de kalmasını sağlamak şeklinde bakılması halinde sorunun çözülemeyeceğini söyledi.Murtaza Yetiş, AB heyetinin bu süreçte Türkiye'nin önerilerini değerlendirdiğini belirterek, "Çok uzun olmayacağını düşündüğümüz bir süre içerisinde, yani 2015'in sonuna kadar bir netlik kazanacağını ümit ediyoruz" dedi.Yetiş, Suriyeli sığınmacılar meselesinden ayrı konular olmasına rağmen, bu süreçte Türkiye'nin AB içinde ne kadar önemli yerde durduğunun yeniden anlaşılması nedeniyle vize muafiyeti ve fasılların açılması gibi konularda da AB tarafında belli bazı olumlu adımlar gözlemlediklerine değindi.- Sığınmacı krizine ilişkin İİT ile de işbirliği yapılacakMeselenin, "bütün Avrupa ve hatta İslam dünyasıyla birlikte, bütün insanlığın meselesi" şeklinde değerlendirilmesi gerekliliğine dikkati çeken Yetiş, bu çerçevede AB'nin yanı sıra İslam İşbirliği Teşkilatı (İTT) ile de bazı çalışmalar yaptıklarını anlattı.Yetiş, Türkiye, Lübnan, Ürdün, belli oranda Mısır ve Irak gibi Suriyeli mültecilerin yoğun olarak yaşadığı çevre ülkelerle beraber Suriyelilerin hem hukuki durumu hem de temel ihtiyaçları konusunda neler yapılabileceğinin tartışılacağı bir çalıştayı ocak ayında yapacaklarını ifade etti.- "İnsani akımları Suriye içinde karşılamayı öngörüyoruz"Suriye'de yaşanan krizi çok yakından takip ettiklerini söyleyen Yetiş, gerek bölgedeki kaynaklardan gerekse devletin ilgili birimlerinden bilgi akışı sağladıklarını aktararak, şunları kaydetti: "Rusya'nın yeni hava saldırılarıyla birlikte Türkiye sınırına doğru birtakım akışlar var. Bu tür hava saldırılarıyla rejim ve Rusya, ülke içindeki demografiyi de değiştirmeye dönük bir amaç güdüyor. Suriyeliler, 'Buna biz artık müsaade etmeyeceğiz' diyor. Onların bizden, 'Bizim Suriye içinde mağdur olmadan kalmamıza yardımcı olun' şeklinde talepleri var. Bölgede Türkiye üzerinden çalışan birçok uluslararası kuruluş var. Bunlarla da yakın temas içindeyiz ve bu tür sivil toplum kuruluşlarını destekleyerek Suriye içindeki barınma imkanlarını, kapasiteyi geliştirmeye çalışarak onların kendi ülkelerinden çıkmamalarını ancak mağdur da olmamalarını sağlayacak bir yaklaşım taşıyoruz.Şu anda da buna dönük birtakım hazırlıkları uluslararası kuruluşlar yapıyor. Yakın dönemde gelişebilecek sığınmacı akışıyla ilgili de Suriye içerisinde bunların karşılanacağını öngörebiliyoruz. Ancak bütün bunlarla beraber, her halükarda Türkiye can güvenliği sebebiyle ülkemize sığınan kim olursa olsun kabul etti. Elbette ki bu hukuki ve ahlaki yaklaşımı koruyacağız."