Türkiye El Yazmaları Koruma Çalışmalarını Sürdürüyor
Türkiye Yazma Eserler Kurumu, el yazması eserlerin restorasyonu ve dijitalleştirilmesi konusunda büyük çaba sarf ediyor. Kurumun başkanı Nil Baydar, tarihi eserlerin korunmasının hem geleneksel işçilik hem de modern teknoloji ile gerçekleştirildiğini vurguladı.
İSTANBUL, 2 Ocak (Xinhua) -- Türkiye Yazma Eserler Kurumu Kitap Şifahanesi ve Arşiv Dairesi Başkanı Nil Baydar, Türkiye'nin paha biçilmez tarihi hazineleri korumak ve asırlık eserlerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak için el yazması eserlerin restorasyonu ve dijitalleştirilmesi konusunda yoğun çaba sarf edildiğini söyledi.
Kurumda restorasyon ve sanat tarihi alanlarında uzman olarak görev yapan Baydar, yaklaşık 35 yılını Türkiye'nin paha biçilmez el yazması koleksiyonunu korumaya adamış.
Baydar, Xinhua'ya verdiği demeçte kurumunun Türkiye'nin dört bir yanındaki kütüphanelerde bulunan 250.000 ciltlik yaklaşık 300.000 el yazmasını nasıl muhafaza ettiğini anlattı. Bazıları yüzyıllar öncesine dayanan bu eski eserler, kurumun şifahanesinde gerektiğinde derhal yapılan onarımlarla titizlikle korunuyor.
Bu tarihi eserlerin korunmasının, geleneksel işçilik ve modern teknolojinin dikkatli bir şekilde harmanlanmasına dayandığını vurgulayan Baydar şöyle konuştu: "Restorasyon süreci, temizlik ve haşerelerin uzaklaştırılmasıyla başlıyor. El yazmalarını böcek sarmışsa, onları yok etmek için eksi 40 santigrat derecede şok dondurma işlemi uyguluyoruz. Her el yazması titizlikle inceleniyor ve restorasyon çalışmaları eserin özel durumuna ve bu durumun aciliyetine göre şekillendiriliyor."
Şu anda Türkiye'deki el yazmalarının yüzde 98'i dijital ortama aktarılmış durumda. Digitalleştirilen bu eserlere çevrimiçi olarak erişmek mümkün. Ancak Baydar, eserin fiziksel olarak korunmasının da şart olduğunu düşünüyor.
Baydar, "Medeniyetimizin somut kanıtlarını korumak için bu el yazmalarını fiziksel olarak muhafaza etmeliyiz. Dijitalleştirme çok önemli. Ancak dijital veriler kaybolur ya da erişilemez hale gelirse, yeniden gerçek kopyaları kullanmak zorunda kalacağız" diye belirtti.
Bin yılı aşkın süredir korunan bazı el yazmaları, dijital ortama aktarılamayan veya dijital formda kopyalanamayan lif, iplik ve deri gibi eski malzeme parçalarını içeriyor.
Uzman, "Hem fiziksel hem de dijital koruma konusundaki kararlılık, ülkenin kültürel mirasını dünya için koruma konusundaki kararlılığını yansıtıyor" diye konuştu.
Kurum tarafından korunan el yazmalarının birçoğu, İpek Yolu'nun tarihi önemine ışık tutuyor.
Baydar, "Çoğunluğu Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait olan el yazmaları, coğrafya, tarih, din, ticaret ve kültür gibi çok çeşitli konuları kapsıyor" ifadesini kullandı.
Bunlar arasında en dikkate değer örneklerden biri de ünlü Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi'nin Seyahatname'si. Evliya Çelebi'nin 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve ötesine yaptığı seyahatlerin kapsamlı ve canlı anlatımını sunan eser, yazarın gezileri sırasında tanıdığı kültürler ve gelenekler, gördüğü yerler ve karşılaştığı insanlar hakkında ayrıntılı tasvirler içeriyor.
Bazı eserlerin özellikle Çin'e odaklandığını söyleyen Baydar, "Bunlar arasında seyahatnameler, coğrafi metinler ve Çin'in yaşam, kültür ve ticaretine ışık tutan tarihi anlatılar bulunuyor" dedi.
Katip Çelebi tarafından 17. yüzyılda kaleme alınan Deniz Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan kitabı da bu eserlerden biri olarak öne çıkıyor. Bu önemli Osmanlı eseri, Çin ile diğer Asya ülkeleri arasındaki deniz ticaretini inceleyerek o dönemde İpek Yolu boyunca gerçekleşen kültürel ve ekonomik alışverişi gözler önüne seriyor.
Baydar, Türkiye'nin titiz çalışmalarıyla sadece zengin tarihini korumakla kalmadığını aynı zamanda gelecek nesillerin bu eski el yazmalarının içerdiği paha biçilmez bilgiye erişebilmelerini de sağladığını belirtti.